Halil BERKTAY
Kenan Evren’in ölümü münasebetiyle, İslâmcılığın yükselişini körükleyip körüklemediği üzerinde ileri geri konuşuldu. Sola karşı Müslümanlığı kalkan edinmek istemesi ve sık sık Kuran’dan âyetler okuyarak konuşmasından hareketle, adetâ politik İslâma kol kanat germiş bir Evren profili çizilir oldu. İslamofobik dış basın da bunun üzerine atladı. Bir yandan, bir zamanlar Batı’nın ve özellikle ABD’nin kuvvetle desteklemiş olduğu bir diktatörlük rejimini şimdi bir yerinden İslâmiyetle ilişkilendirmek, hiç üstlenmedikleri manevî sorumluluklarından ucuz kaçış oldu. Diğer yandan, sevmedikleri AKP’yi de sanki askerî müdahalenin gayrimeşru çocuğuymuş gibi göstermek daha bile işlerine geldi. Hem Atatürkçülüğe fazla leke sürdürmemek hem de Erdoğan’ların, Gül’lerin, Arınç’ların, Davutoğlu’ların 12 Eylül olmasa hayat bulamayacağını kurmak, içerdeki laik kesimin hayal dünyasında da yerini buldu. Böyle ikiyüzlü, demagojik bir fantezi oluştu.
11 Mayıs'taki Kenan Evrenyazısında Oral Çalışlar, bu çarpıtmaya cepheden karşı çıktı. Evren’in, başkanlık ettiği Milli Güvenlik Konseyi’nin ve bütün 12 Eylül rejiminin tepeden tırnağa Atatürkçü olduğunu hatırlattı. Öte yandan, ilginçtir, bütün bu hayli gerçek-dışı spekülasyon ortamında, hemen kimse, gelecekte ulus-devlet çizgisinden oluşabilecek sapmalara karşı gizli İslâmî kalkan olarak asıl Gülen cemaatinin özendirilmiş ve palazlandırılmış olması olasılığı üzerinde durmadı.
Oysa bu doğrultuda düşündürücü bazı ipuçları yok değil. Biri, Gülen’in ve/ya manevî mürşitlerinin MİT’le -- özellikle belirteyim, Cevdet Sunay ve Fuat Doğu’ların MİT’iyle -- ilişkilerinin, daha 1960’ların sonları veya 70’ların başları kadar gerilere gittiği konusunda söylenenler. İkincisi, 1981-82 yıllarında bütün cami avlularında Ferhullah Gülen’in kasetlerinin serbestçe ve çok bol miktarda sergilenip satılmakta olduğuna dair görgü tanıklıkları. Üçüncüsü, 12 Eylül döneminde görevde olan bazı dört yıldızlı paşaların, emekliliklerinde, gerek Gülenciler ve gerekse Abdullah Çatlılar hakkında özel sohbetlerinde sarfettiği, “biz bunları devlet içine aldık ve kullandık, kontrol edebiliriz sandık, ama çok yanıldığımızı anladık” türü lâflar. Tabii şimdi bunlar okuyanlara çok belirsiz, çok bulutumsu şeyler gibi gelebilir. Bence pek öyle değil ve hele son ikisi, şahsen tanıdığım ve yüzde yüz güvendiğim kaynaklardan bire bir geldiği için, üzerlerinde önemle duruyorum. Üstelik, dördüncüsü ve en önemlisi, Gülencilerin devlet içine yoğun olarak yerleşmeye başlaması tam da 1980’lerin ilk yarısına tarihlenebiliyor. Öte yandan, Cemaatin genellikle milliyetçi, ulus-devlet yanlısı, hem Amerika’ya hem İsrail’e yakın, canalıcı önemdeki Kürt sorununda ise çatışmacı ve barışçı çözüme uzak tavrı, dönemin Kenan Evrenleri ve Haydar Saltıkları tarafından neden kullanılabilir sanılmış olabileceğini de bir ölçüde açıklıyor.
Öyle veya böyle; Gürbüz Özaltınlı’nın, Etyen Mahcupyan’ın, Tuncer Köseoğlu’nun ve şimdi hatırlayamadığım diğer bazı Serbestiyetyazarlarının defalarca dikkat çektiği gibi, anti-AKP mevzilerde yer alan bir kısım sol-liberal aydın ve yorumcunun Türkiye siyasetinde bir faktör olarak Cemaati tamamen, ama tamamen görmezden gelmesi, artık gerçekten tuhaf bir manzara arz ediyor. Hakimler ve savcılardan oluşan, yaklaşık 15,000 kişilik bir yargı camiası var ki, bunun “kemiksiz üçte biri”nin Cemaat mensubu olduğu belirtiliyor ve nitekim Özaltınlı’nın geçmişteki HSYK oylamalarında (CHP’nin önünü açtığı) çarşaf liste kullanımına ilişkin verileri de aynı doğrultuda. 17-25 Aralık 2013 operasyonları öncesi veya sırasında Emniyet’teki Gülenci oranı ise yüzde 70 ve bütün bürokraside yüzde 80 olarak tahmin ediliyor. Bunların korkunç rakamlar olduğu çok açık. Düşünün, balıkçı teknesinin gölgesinde pusuya yatan köpekbalığı misali, böyle büyük bir kütle devletin içinde yer tutmuş; terfi ve tâyinleri denetliyor, sürekli birbirini kolluyor ve önünü açıyor; iç dayanışması müthiş; vatandaşa ve kendi dışındaki başka herkese nesnel kurallara göre değil, kendi dikey bünyesinde yukarıdan aşağı akan emir ve talimata göre muamele ediyor. Üstelik böyle yaptığının sayısız örneği de ortada: Balyoz ve Ergenekon dâvâlarında, en azından bir kısmının imalât olduğu anlaşılan disket ve benzeri malzemeler; Oslo tutanaklarının sızdırılması; Hakan Fidan’ı tasfiye çabaları; MİT TIR’larının yolunun kesilip aranması; “yolsuzluk” operasyonu; bu arada, Cemaat aleyhine yazıp çizen pek çok kişi hakkında “uysa da uymasa da” misali rastgele açılan tâciz dâvâları; en son, artık “mızrak çuvala girmez” misali, içerdiği inanılmaz hukuk ihlâlleri ve özel gayretkeşlik nedeniyle kimsenin savunamaz olduğu, şu 64 polisi Silivri’den alelacele tahliye ettirme girişimi. – Ve dediğim gibi, herkes AKP’yi 12 Eylül’e bağlamaya hazır da, asıl bunların nereden türediği ile 12 Eylül arasındaki bağlantı hakkında hemen hiçbir soru sormuyor.
Doğru, 2002’ye nasıl ulaştılarsa ulaştılar da, 2002’den bu yana özellikle AKP’nin arkasına saklanarak geldiler bugünlere. Buna göz yummuş olmak, kuşkusuz AKP’nin ve onu destekleyip de bu durumu bilenlerin büyük hatâsı. Kendi kadroları olmadığı için bunlara yaslanmak zorunda kaldıkları mazeret değil; böyle bir kanserin oluşup yayılmasına, ne olursa olsun zerrece izin vermemeleri gerekirdi. Fakat diyelim ki bir noktadan sonra farkına vardılar ve geç de olsa harekete geçtiler. Eh, o zaman illâ “bağcıyı dövmek” yerine “üzüm yemeyi” tercih etmek, yani herkes için en büyük tehlike demek olan bu karanlığın tasfiyesine omuz vermek gerekmez mi?
Bu kadar metastaz yapmış bir tümörün ne tür bir cerrahî operasyonla çekilip alınacağı ve/ya görece sağlıklı dokuların nasıl korunup iyileştirileceği, muazzam bir sorun. 1945’ten sonra Denazifikasyon bile görece daha kolaydı Almanya için; Naziler yenilmişti ve dımdızlak ortada, hem daha rahat ayıklanabilir hem fikren, mânen daha komple tecrit edilebilir durumdaydılar. Sovyetler Birliği Destalinizasyon ile çok daha fazla uğraştı ve bugün bile tam üstesinden gelemediği Putin devletinden ortada. Çin de Kültür Devrimi sonrasında büyük çaba sarfetti, Dörtlü Çete’nin ve Kızıl Muhafızların ultra-sol zihniyetinin altedebilmek için.
Şimdi Türkiye’nin önünde, Denazifikasyon ve Destalinizasyon örneklerine taş çıkartacak bir Degülenizasyon problemi durmakta. Evet, bu sadece AKP’nin değil, bütün Türkiye’nin sorunu.
Yazarlar
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları




































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024