Melih ALTINOK
Müzakere süreçlerinde devletin karşısında konumlanan tarafın daha fazla kazanım elde etmeye çalışması doğaldır. Hatta bu meşru amaç için karşı tarafın müzakereye sağladığı katkıların küçümsenmesi bile tolere edilebilir. Ancak bu propaganda da sınır, asgari müzakere ortamının ortadan kalkmasına neden olmamaktır.
Peki, egemen Kürt siyasal hareketi, dünyanın pek çok yerindeki deneyimlerin bizlere öğrettiği bu basit ve genel ilkeye Çözüm Süreci’nde riayet etti mi?
Ne yazık ki cevap kuşkuya yer bırakmayacak kadar net: Hayır! Örnek mi? Hangi birini sayalım…
Habur Açılımı döneminde, sınırdan Türkiye’ye girerek sürece “jest yapan” PKK’lileri tutuklamamak için fiili durum oluşturan hükümeti CHP ile bir olup sıkıştıran kimdi? Hayır, bilemediniz. MHP değil. O zaman henüz adı değişmemiş olan HDP! Hatırlayın, BDP’li bir siyasetçinin “Hükümet Türkiye’ye geçiş yapan PKK’lileri tutuklamamak için bölgeye özel savcı gönderdi” açıklaması, dönemin CHP lideri Baykal tarafından Meclis’e taşınmıştı. Milliyetçi ve ulusalcı kamuoyunu tahrik edecek bu hamlenin, müzakerenin meşruiyetine açık bir saldırı olduğunu kim inkâr edebilir?
Başka, Tokat’daki o saldırı! Çözüm Süreci’nin mimarı Tayyip Erdoğan’ın hazırlıklarına başladığı bu projeye küresel destek istemek için ABD’ye uçacağı vakte ayarlanmış “bombaya” kimse anlam verememişti. Hatta Öcalan bile çıkıp “anlamıyorum” demişti.
PKK ve HDP, hazırlık aşamasında olduğu gibi, iki yılını dolduran Çözüm Süreci’nde de müzakere şartlarına kasteden benzeri pek çok provokasyonun altına imza attı.
Ancak bu adımların tümü, gerek hükümet tarafından gerekse barışa destek veren yazarlarca centilmen bir tavırla “büyütülmedi.” Neticede oy için çalışan AK Parti, doğal tabanını bile riske atmak pahasına karşı tarafın sorumsuzluklarının siyasi bedelini üstlendi.
Ancak 40'a yakın vatandaşın canına mal olan son yirmi gündür yaşadıklarımızın çıplaklığı, mızrağın çuvala sığmasına müsaade etmiyor.
Hükümete de kendi seçmenlerine de yalan söylediler
Pazar günü Ahmet Davutoğlu ile görüşen Âkil İnsanları bile “bu kadarını bilmiyorduk” noktasına getiren gerçekler vahim! Ki aralarındaki şovmenler hariç, bu yürekli insanların, masa devrilmesin diye gösterdikleri çabadan ötürü “hain” diye yaftaladıklarını biliyoruz. Yani kimse onları PKK ve çevresine karşı ön yargılı olmakla itham edemez.
Düşünün, MİT Müsteşarı Hakan Fidan 3 Ekim 2014’de çıkartılan Çözüm Süreci’nin yol haritasını Abdullah Öcalan’la paylaşıyor. Yüzde yüz mutabakata varılıyor. Öcalan “OK” diyor. Ardından harita HDP’li vekillerce Kandil’e götürülüyor. Oradan da onay alınıyor. Dönüşte vekiller Başbakanla görüşüyorlar. HDP’liler haritadan o denli memnunlar ve hükümetin iradesine inanmışlar ki, hükümet “aman ha sözünden caymasın” diye garanti verme ihtiyacı bile duyuyorlar.
Davutoğlu “Biz bu adımları atarız, peki yol kesmeler adam kaçırmalar, vergi toplamaları, şehir dışında çadırlarda yargılamaları bitirip kamu düzenine aykırı işler yapmamanın garantisini veriyor musunuz” diye soruyor. HDP’liler ise “15 Ekim'e kadar Türkiye’de illegal tek bir faaliyet kalmayacak, iki hafta içinde değişimi göreceksiniz” diye garanti veriyorlar. (Yıldıray Oğur/Türkiye)
Sonrasını biliyorsunuz işte. Verilen onca söze ve garantiye rağmen HDP Yöneticileri, siyasal çözümü ağzına almayan devlete 90’larda bile göstermedikleri bir hırçınlığa bürünüyorlar. İki gün boyunca, Çözüm Süreci’ne en ağır zararı veren serhildan’ı başlatıyorlar. Ve o serhildan ki, tek mağduru yine canı alınan 40 Kürt vatandaşı oluyor.
Şimdi Allah aşkına söyler misiniz? Süreci sabote etmek için, hükümetin bir şey yapmadığına dair mizansen oluşturma ihtiyacı bile duymayan bu aktörlerin fütursuzluğu, bırakın siyasi müzakere ahlakını, “adamlığa” sığar mı?
Barışa verdiğimiz destekten ötürü “PKK yandaşı” olmakla itham edilen bizlere bile bu lafları ettiriyorlar.
Ama barıştan başka çaremiz yok.
Yıllarca ceberut devleti siyasi çözüme müzakereye ikna etmek için uğraştık. Devletin, hükümetin ikna olduğu bu dönemde de barışa, çözüme taş koyan egemen Kürt siyasal hareketini boş bırakmayacağız. Çözüm’ün şimdiki birincil ihtiyacı bu!
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019