Ahmet AY
Her şehrin kimliği olur ve kimlikle anılır.
Şehirlere kimliğini veren değerleridir, kendine özgü değerleri ayrıcalıklı, başka bir ifadeyle “mümtaz” kılar şehri.
Bu şehirde “ev”in kutsandığının (mahremiyet) ve hane halkı olmanın (aile) 11 bin 400 yıllık geçmişi olduğunu biliyor muydunuz?
Ya ölüye saygının 10800 yıllık bir geçmişi olduğunu?..
Peki, başta dört semavi din olmak üzere (ateizm de dâhil) 5 inancın aynı anda bu şehirde hem de asırlarca yaşama imkânı bulduğunu biliyor muydunuz?
Ne ilklere tanıklık etmiş bu topraklar…
Sanırım bir ay kadar önce yine bu köşede duyurmuştum.
Doğrusu bu kadar ilgi göreceğini beklemiyordum.
Uluslararası sempozyum
Hayır, işin önemsizliğinden değil, Diyarbekir söz konusu olunca elbette ilginin en büyüğünü hak ediyor. Lakin zaman ve konjonktürden dolayı fazla rağbet görmez endişemi gizliyordum. Elhamdulillah yanılmışım. 281 tebliğ 7 farklı salonda 4 gün boyunca sunulacak ise son derece verimli bir sempozyum olacak demektir.
Uluslararası Diyarbakır Sempozyumu'ndan bahsediyorum.
02-05 Kasım tarihleri arasında Diyarbakır Valiliği ve Dicle Üniversitesi tarafından ortaklaşa düzenlenecek olan muhteşem sempozyuma ev sahipliği yapacak Diyarbakır. 18'i yabancı ülkelerden olmak üzere yüzlerce akademisyen, sanatçı, fikir adamı bu sempozyuma katkı sunmak üzere Diyarbakır'da ağırlanıyor.
Sempozyumun paydaşı Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Talip Gül'ün açılış konuşmasında verdiği müjde oldukça sevindiriciydi. Sayın Gül, “Sayın Valimizin başlattığı bu sempozyum ilk ama son olmayacak, inşaallah biz sonraki yıllarda da devam ettireceğiz.” dedi. Aslında Sayın Rektör Diyarbakır'ın bu tür organizasyonlara ihtiyacı olduğu gibi, bu organizasyonlarla Diyarbakır'ın daha iyi tanınması, anlaşılması ve buna uygun hizmete sahip kılınmasının gerekliliğini de dile getirmiş oldu.
Sempozyumu tertipleyen Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy açılış konuşmasında önemle vurguladı,“Kimin Diyarbakır hakkında söyleyecek sözü varsa, kimin Diyarbakır için bir katkısı olacak ise gelip burada söyleyecek, tebliğler kitaplaştırılacak ve istifadeye sunulacak.”
Eyvallah.
Sempozyumun konu portföyü oldukça geniş; yemeğinden edebiyatına, kültüründen inancına, mimarisinden ticaretine ve tarımına kadar 27 başlıkta Diyarbakır konuşulacak. Bildiğimiz, bilmediğimiz güzellikleri, zenginlikleri, geçmişe ve geleceğe katkıları ortaya çıkacak Diyarbakır'ın.
Geçen Çarşamba günü başlayıp Cumartesi günü sona erecek olan Sempozyum bu çapta bir ilk. Prof. Ahmet Bilgin'in Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde de Tarihi kimliği ile Diyarbakır Sempozyumu büyük ilgi görmüştü. Lakin konu yelpazesi açısından bu bir ilk olmayı hak ediyor.
Açık ve net söylüyorum,
Cumhuriyet tarihi boyunca Diyarbakır bilinçli, programlı bir şekilde ihmal edildi. Osmanlı dönemindeki potansiyelleriyle 1950'lere kadar gelebilen Diyarbakır bu tarihten sonra sermayesini yiyen şehir oldu.
1970'in ikinci yarısında başlayan şiddet, terör ve ardından gelen 3 darbe ve muhtıra ile gerilen ve gerileyen ülkemizde Diyarbakır daha ağır yaralar aldı. Hükümetler Diyarbakır'ı ve dinamiklerini felce uğratarak adeta ayakları üstünde duramayan bir şehre dönüştürdüler. İşsizliğin en yoğun olduğu şehirlerin başında gelmesine rağmen,hükümetlerin yandaşlarına sağladıkları kredi ve teşviklerle beton yığınları görüntüsü dışında Diyarbakır'a ciddi hiçbir kazanım sağlanmadı.
Bu olumsuzluklara rağmen Diyarbakır'ı taşıyan en önemli dinamik Üniversite olmalıydı değil mi?
Kurulduğu günden bugüne ideolojik kadrolaşma, tek tipçi, jakoben anlayış üniversallığını silip süpürmüştü üniversitenin. Bir de son 8 yılda yaşanan (2008-2016) “F-AKADEMİK”facia Dicle Üniversitesini de Diyarbakır'ı da onlarca yıl kaybettirdi.
2002sonrasındaise Diyarbakırvakarına yakışır hizmetigörmeye başladı, ama bu sefer de KCK gölgesindeetnik temelli siyaset yapan yerel yöneticilerin mâniaları çıktı. Muhalefet yapılmalı/ydı elbet, ama bu, ben yapmam hükümete de yaptırmamyaklaşımı ile olmamalıydı.
Bu anlayış 2003 sonrasında Diyarbakır için düşünülen hizmetleri aksatmakla kalmadı, geçmişte mevcut olan zenginliklerinyitirilmesine de yol açtı. 32 yıl önce PKK'nın Eruh baskınından bugüne sermayenin Diyarbakır'la arasına mesafe koyması başlı başına kayıptı. Hükümetin önemli bazı yatırımları da PKK tarafından engellenince olan halka oldu.
Bunun içindir ki bir yandan şehrin asil hüviyetine kavuşması, diğer yandan da halkın müferrih ve müreffeh bir ortama kavuşması için Valilik, Belediye ve Üniversiteye çok büyük görevler düşüyor.
Bakınız, bu şehre son yıllarda 9 milyar dolarlık (26 milyar Lira) yatırım gerçekleştirildiği halde halkta bir karşılık bulduğunu söyleyemeyiz. Bunun sebepleri üzerinde iyice düşünmek gerek. Bir başka ilde, bir başka ülkede birkaç yılda değil 9, 1 milyar dolarlık yatırım yapılsa oranın ölülerine bile yararı dokunurken, Diyarbakır'a yapılan bu devasa hizmet ve yatırım neden halkta bir karşılık bulmuyor? Bunun çoktan bir master konusu olması gerekiyordu.
Bu anlamda sempozyum ciddi bir fırsat oldu. Herkes ve her kesim gibi bütün kurumlar Diyarbekir için üzerine düşeni yapmalı, ancak kayıp yılları da telafi etmek için ayrı bir gayret gerekli.
Diyarbakırlı, Diyarbakır sevdalıları, ilgili kurumlar, siyasi iktidar hatta muhalefet Diyarbakır'ı omuzlamalı, ama sanırım önce Diyarbekir'in omuzlarındaki gereksiz yükü almamız gerekecek.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları

















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
13.04.2019
8.02.2019
27.03.2019
25.03.2019
6.02.2019
21.02.2019
6.02.2019
4.02.2019
26.01.2019