Akın ÖZÇER

Akın ÖZÇER
Akın ÖZÇER
Tüm Yazıları
Bask milliyetçilerin muhteşem dönüşü
23.10.2012
2917

 Bask milliyetçiliğinin babası Sabino Arana’nın 1895’te kurduğu Milliyetçi Bask Partisi PNV/EAJ, beklendiği gibi, özerk parlamento seçimlerini ilk sırada bitirdi. Geleneksel milliyetçi camianın içinden çıkan, 1980’den 2009’a kadar özerk yönetimde ardı ardına iktidar olan PNV anketlerin öngördüğü gibi 27 parlamenter çıkardı. “Daha çok egemenlik, daha az bağımlılık” başlıklı yazımda aktarmış olduğum gibi PNV 2009’da da sandıktan birinci parti çıkmıştı; ama yurtsever (abertzale) solun seçimlerde temsil edilememesi nedeniyle kıl payı salt çoğunluğa (38) ulaşan iki merkez partisinin (PSE ve PP) ülke genelinde çekiştikleri hâlde Euskadi’de birleşmeyi başarması sonucu muhalefete düşmüştü.

PNV’nin karşısında iktidar olabilecek bir merkez bloku yok artık. Buna karşılık, geleneksel milliyetçi cemaatin “ötekileştirdiği”, kimi zaman “komünist” diyerek, kimi zaman da teröre desteğinden ötürü dışladığı yurtsever solun partisi Euskal Herria Bildu’nun (EHB) kırdığı tarihî rekor var. EHB,Euskal Herritarrok’un yüzde 17,9 oy oranıyla 14 parlamenter çıkardığı 1998 rekorunu gerilerde bıraktı; özerk parlamentoda artık tam 21 üyesi bulunuyor.

Bu sonucun ETA’nın silah bırakmasıyla doğrudan ilintili olduğu açık. Yukarıda atıfta bulunduğum yazımda da belirttiğim gibi, terörden arındırılmış ortam, 1,7 milyon Bask seçmenin yüzde 10’u kadar kemik oya sahip yurtsever solun temsilcisi partilerin oylarını arttırıyor. Bir önceki rekorun da Lizarra ateşkes sürecinin yürürlükte olduğu 1998 seçimlerinde kırılmış olması tesadüf değil elbette.

Bu defa eylemsizliğin ilerisinde bir silah bırakma süreci sözkonusu. Birinci yıldönümünü dolduran bu süreç geçen seçimlerde dört sandalye kazanmış olan yurtsever solun şiddet karşıtı kesimini temsil eden Aralar başta olmak üzere, PNV’den kopmuş olan Eusko Alkartasuna ile Alternatiba gibi şiddete karşı çıkan oluşumları EHB bünyesinde biraraya getiriyor. Bu da EHB’nin sandık zaferinde önemli rol oynayan faktörlerin başında geliyor.

Sandıktan iki milliyetçi ailenin ilk iki sırayı alarak çıkması ve özerk parlamentonun yaklaşık üçte ikisine (48) sahip olması terörden arındırılmış bugünkü ortamda kuşkusuz önem taşıyor. Her ne kadar yurtsever sol, geleneksel milliyetçi aileden farklı kökenden geliyor ve farklı doktriner temele dayanıyor olsa da, özünde Sabino Arana’nın tam bağımsızlık olarak belirlemiş olduğu ortak hedefi paylaşıyor. ETA terörü nedeniyle özerk hükümet düzeyinde daha hiç biraraya gelmemiş olan Bask milliyetçiliğinin iki kanadı arasındaki terör engeli ortadan kalktığına göre milliyetçi cephe olasılığı artık eskisi kadar hayal ürünü değil.

Bununla birlikte, PNV Genel Başkanı Iñigo Urkullu seçim ertesi milliyetçi bir hükümet oluşturacağına dair bir işaret vermemişti. Hatta kampanyasının son günü “pazartesi Mintegi (EHB),Lopez (PSE) ve Basagoiti (PP) ile ekonominin canlandırılması için bir anlaşma yapmak üzere görüşeceğim” demekle yetinmişti. Urkullu’nun önünde birçok koalisyon olasılığı var: PNV, EHB ile birlikteliğin yanı sıra 17 parlamenter çıkaran PSE ya da PP (10) ve UPyD (1) ile birlikte üç ayrı hükümet kurabilecek sayıya sahip. PNV’siz tek hükümet olasılığıysa EHB ile PSE arasında gerçekleşmesi güç bir birliktelik.

Uzmanlar Urkullu’nun eğiliminin azınlık hükümeti kurmaktan ve değişik partilerle çeşitli anlaşmalar yaparak ayakta kalmaktan yana olduğu yönünde. Azınlık hükümeti formülleri İspanya genelinde ve özerk yönetimlerde başarıyla uygulanıyor. PNV’nin de bu konuda deneyimi var. Bir önceki lendakari (özerk hükümet başkanı) J. José İbarretche ETA ile organik bağı nedeniyle Batasuna ve kukla partisi EHAK’la koalisyona gitmeyerek azınlık hükümetleri kurmuştu. Yurtsever sol partinin güvensizlik oyuna destek vermemesi PNV azınlık hükümetleri için yeterli oluyor.

İbarretche ayrıca geçen yazılarımda söz ettiğim iki ayrılıkçı girişiminde yurtsever soldan ödünç oy da almıştı. Bunlardan biri Gernika özerklik statüsüne Bask halkının geleceğini belirleme hakkının dâhil edilmesiyle ilgili değişiklikti. Batasuna’nın desteği özerk parlamentodan geçmesini sağlamıştı ama Temsilciler Meclisi önüne tasarı olarak gelen bu değişiklik önerisini reddetmişti (2005). İkincisi ise 2008 tarihli referandum yasasıydı; yurtsever solun desteğiyle geçen yasa Anayasa Mahkemesi’nce iptal olunmuştu (2008).

PNV’nin 2000 yılındaki parti kongresinden bu yana bağımsızlıkçı bir tutuma yöneldiğine kuşku yok. İbarretche’nin sözkonusu girişimleri bunun somut bir göstergesini oluşturuyor. Ancak partinin ılımlı kanadına mensup Urkullu’nun İbarretche gibi gerilimi arttırması beklenmiyor. Nitekim sandık zaferinin ardından Gernika Statüsü’nü yenilemek istediğini ve bunun için siyasi partilerle uzlaşma arayacağını açıkladı. Doğrusu da bu; çünkü 1978 Anayasası, seçim başarıları ne kadar büyük olursa olsun çevresel milliyetçilerin ayrılıkçı girişimlerine kapıları sonuna kadar kapalı tutuyor.


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar