Akın ÖZÇER
u başlık, temel sorunu demokratik bir anayasa yapamamak olan Türkiye ile ilgili değil. Dün halkoyuyla kabulünün 35. yıldönümü (6 Aralık 1978) olan İspanyol anayasasının günümüzün koşullarına uygun biçimde değiştirilmesi gerektiğini dile getiren bir söz. Bu sözün sahibi eski başbakanlardan ve “demokrasiye geçiş” döneminin (transición democrática) mimarlarından Felipe González Márquez.
Bilindiği üzere Felipe González, Kral Juan Carlos’un orkestra şefliğini yürüttüğü bu mucizevî demokratikleşme sürecinin Başbakan Adolfo Suárez’ den sonraki üçüncü adamı. İspanya’yı bölünmenin eşiğine getirmiş katı merkezi Frankist devlet yapısını kendine özgü demokratik bir özerklikler devletine (estado autonómico) dönüştüren siyasi hareketin öncüsü Sosyalist İşçi Partisi’nin (PSOE), o dönemdeki Genel Sekreteri. Felipe González’in ana muhalefet lideri olarak 1978 Anayasası’na yaptığı katkı büyük kısacası. Bu vesileyle, ayrı bir tartışma konusu belki ama CHP’nin PSOE’den, Kılıçdaroğlu’nun da González’den almaları gereken dersler olduğunu belirtmekte yarar var.
Anayasalar değişmez metinler değil
Anayasalar geniş bir toplumsal mutabakatla benimsenen ve bu nedenle basit çoğunluklarla değiştirilememesi gereken metinler. Ancak toplumların zaman içinde geçirdiği değişime koşut olarak eskiyen anayasaların yeni toplumsal koşullara uygun olarak değiştirilebilir olması gerekir. Felipe González de öteden beri İspanya’nın değişen siyasi koşullarına uygun olarak anayasada değişikliklere gidilmesini savunan siyasetçilerden. 1978 anayasa referandumunun yıldönümü vesilesiyle Cuma günü El Paísgazetesine verdiği mülâkatta bu görüşünün altını kalın çizgilerle çiziyor. 1978 anayasasının geleceğinin ancak gerekli değişiklikleri yapacak siyasi iradeye bağlı olarak var olabileceğini söylüyor.
Federal sistemin bir adım gerisinde yer alan 1978 anayasası aslında ayrılıkçı olmayan çevresel milliyetçilerin, mesela bazı BDP’li siyasetçilerin altına imza atacak kadar benimsedikleri bir metin. BDP’nin demokratik özerklik önerisinin 1978 anayasasından esinlendiği kimse için bir sır değil. 35 yıl öncesinin İspanya’sında MHP çizgisindeki Türk milliyetçileri gibi özerkliğin ülkeyi böleceği görüşünü savunan ve bu nedenle mevcut anayasaya karşı çıkan çoğu Franco rejimine yakın siyasetçiler vardı. González, onları işaret ederek “o zaman bu anayasayı istemeyen siyasi şahsiyetler şimdi aynı sertlikle anayasa reformuna karşı çıkıyor” diyor ve bunun mevcut paradoksu çok daha karmaşık hale getirdiğinin altını çiziyor.
İspanya’nın mevcut anayasası, İspanyol milliyetçilerin 70’li yıllarda savunduğunun aksine bağımsızlık talep eden ve özerk parlamentolarında salt çoğunluğa ulaşan Katalan ve Bask milliyetçilerin önünde aşılması imkânsız bir engel oluşturuyor. Hem de anayasanın elvermesi nedeniyle (madde 150) merkezden özerk yönetimlere sürekli yetki devri yapıldığı ve bu nedenle özerklik düzeyi 78’de öngörülmeyen ölçüde genişlemiş olduğu halde. Hatta Alman Federal Yasası’ndan esinlenen 78 Anayasası’nın İspanya’yı henüz adı konulmamış bir federal devlete dönüştürdüğü öne sürülmesine karşın. Yapımı sırasında “bu anayasa İspanya’yı böler” diyen İspanyol milliyetçiler şimdi González’in altını çizdiği gibi “anayasa değişmesin” çizgisinde duruyor (Türk milliyetçileri ile ulusalcılarının bu konulardaki tutumlarını okurun takdirine bırakıyorum).
Çevresel milliyetleri İspanya ile bütünleştirmek
Aslında Felipe González de İspanyol milliyetçileri gibi ülke bütünlüğünü savunuyor ama onlardan farklı olarak anayasada değişiklik ihtiyacını ortaya koyuyor. Katalan sorununu yakından izleyenlerin bildiği gibi, Katalan özerk parlamentosunda salt çoğunluğa dayanan Generalitat (özerk hükümet) Başkanı Artur Mas, gelecek yıl sadece Katalan özerk topluluğu sınırları içinde 1978 anayasasının tanımadığı kendi kaderini belirleme hakkına dayalı bir referandum düzenlemek istiyor. Referandum yetkisi merkezi hükümette olduğu gibi Anayasa Mahkemesi’nin içtihadı da siyasi konulardaki referandumlarının özerk topluluklar temelinde değil, İspanya genelinde düzenlenmesi gerektiği yönünde.
Felipe González, Artur Mas’a devlete meydan okuma niteliğindeki tutumundan ötürü açıkça cephe almıyor. Anayasa değişikliği önerisinin temelinde özerk topluluklarla derilmemesine bir diyalog başlatılması var. González, Katalanların yeni Özerklik Statüsü’nün (Estatut) özde kabul edilmekle birlikte bazı maddelerinin bugünkü iktidar partisi PP’nin (Partido Popular) başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi’nce kısmen iptaline (2010) tepki göstermesinin anlayışla karşılanması gerektiği görüşünde. Nihayetinde özerk parlamentoda kabul edilmiş, bazı değişikliklerle Temsilciler Meclisi’nden geçmiş bir metne mahkemece dokunulmuş olması milliyetçi Katalanlarca kabul edilemiyor.
1978 Anayasası’nın en tartışmalı maddesi olan 2. maddesiyle ilgili tartışmalar sırasında Bask ve Katalan milliyetçiler metnin bugünkü haliyle, yani “milliyet/bölge ayırımıyla kabulü halinde daha ileri düzeyde bir özerklik talep etmeyecekleri” sözü vermişlerdi. Ama 2008’de Basklar, şimdi de Katalanlar referandum talepleriyle bu sözlerini tutmamış durumdalar. González, 35 yıl sonra böyle bir durumla karşılaşılacağını o zaman hiç aklına getirmediğini itiraf ediyor. Ama bunu bir zayıflık olarak nitelemiyor ve hiçbir anayasal kurumun “dayandığım çoğunluk böyle istiyor” diyerek anayasaya aykırı davranamayacağının altını çizerek Artur Mas’a aba altından sopa gösteriyor.
Aslında 1978 Anayasası’nın 155. maddesi, anayasa ve yasaların gereğini yapmayan ya da İspanya’nın genel çıkarlarına ciddi biçimde aykırı davranan bir özerk topluluğa yaptırım öngörüyor. Generalitat’a karşı bu maddenin uygulanıp uygulanmayacağı sorusuna karşılık, Felipe González, Artur Mas’ın anayasaya aykırı davranacağına inanmadığını söylüyor ve anayasa değişikliği öngörülürken dahi mevcut anayasaya uyulması gerektiğinin altını çiziyor.
Başından beri federal çözümden yana olan ancak anayasa görüşmelerinde uzlaşma sağlamak için mevcut sistemi savunan PSOE çevresel milliyetler sorununu aşmak için federal çözüm öneriyor. Aslında mevcut sistemin de federalizme doğru evrildiği dikkate alınacak olursa bunun kolay olacağını düşünüyor. González mevcut anayasa yapılırken çok tepki çekeceği için o zaman federal sisteme geçilmesinde ısrarcı olmadıklarını hatırlatıyor.
Federal çözümün bağımsızlık talep eden Katalan ve Bask milliyetçileri tatmin etmesi kolay değil. Çünkü onların istedikleri kendi kaderini belirleme hakkını içeren konfederal sistem. González daha çok âdem-i merkeziyetçilik diyor ve bunun finansal özerklikle sağlanabileceği izlenimi veriyor. Rajoy’la bu konudaki anlaşmazlığın Artur Mas’ı bağımsızlığı savunmaya kadar götürdüğü hatırlanacak olursa, sosyalistlerin önerisinin en azından Katalan krizini bir süre erteleyeceği düşünülebilir.
Buna karşılık iktidar partisi aynı dalga boyutunda değil. İki partinin liderleri arasında bu konuda görüşmeler olduğu basına yansıdı. Ancak PP lideri Başbakan Rajoy anayasanın ancak 1978 yılındaki geniş konsensüse varılabilirse değiştirilebileceğini ama böyle bir çoğunluğun olmadığını açıkladı. Aşırı sağı da içinde barındıran PP için çevresel milliyetçilere verilen tüm haklar mevcut anayasada var zaten; daha fazlasına gerek bulunmuyor.
González ise, bugün anayasa değişikliği için 1978’deki kadar geniş konsensüs olamayacağını imkânsız buluyor. O zaman diktatörlük rejimine karşı olanlarla o rejimin içinden gelenler bir araya geldiğine göre, bugün siyasi görüşler arasında o dönemdeki kadar büyük bir fark olması mümkün değil. İspanya farklı kimlikleri bir araya getiren bir ülke. Bunun İspanya’nın gerçeği olduğunun altını çizen González, bugün her zamankinden çok bu gerçeğe dayalı bir anayasa değişikliği yapmak gerektiğini vurguluyor.
http://serbestiyet.com/anayasa-degismezse-tum-kazanimlar-yok-olur/
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- CHP, Özel ile doğru yolda
21.12.2025 - Harakiri Bütçesi
13.12.2025 - Kanun önünde eşitlik
6.12.2025 - Çözüm için ilk adım ne zaman atılacak?
1.12.2025 - Demokrat Kral’ın anıları
13.11.2025 - Enflasyonla mücadelede Milei ve Şimşek
6.11.2025 - Mea Culpa
30.10.2025 - Fransa’yı krizden kurtaran emeklilik hakları
19.10.2025 - Macron emeklilik reformunun kıskacında
14.10.2025 - Ekonomide akıldışılık sona erdi mi?
8.10.2025
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları




























































































Ad Soyad Giriniz...
Paragraflar dolusu demogoji gun gibi acik olan gercegi ortemez. Ya bu yasiniza ragmen etrafta olan bitenden en ufak haberiniz yok, ya da bilmez ayagina yatiyorsunuz. Hangi saf bugun meselenin sadece askeri vesayetin bitirilmesi olduguna inanir? Niye israrla bir grup ultra-kemalistin elestirilerini cevapliyorsunuz? Gercek elestirisi baska bir yerden geliyor, niye duymamazliktan geliyorsunuz? Siz kemalistlerle polemige devam edin! Birakin geri kalanla polis ugrassin. Yerim ben sizin isbolumunuzu!
Demir
Bu yazı Emre Uslunun yazısı. Yanlış aktarılmış.
Ad Soyad Giriniz...
Sol/bolucu akimlarin etkisi sifirlanmadigi surece Tarafin misyonu bitmez. "Yetmez ama evet" gibi dahiyane bir kampanyaya imza atmis bir gazetenin yapacak daha cok isi var bence. Gazetede bu akimlari etkileme potansiyeli bulunan hala yeterince yazar var ama belki bir iki yeni isim mevcut tahribati onarabilir.
M Ali Haydar
mahruti beyne sahib bunaderler Allah yar ve yardimcin olsun