Cemil ERTEM
Haziran 2011 seçimlerinin, yalnız Türkiye için değil Avrupa, hatta dünya için de önemli bir dönüm noktası olduğunu ‘dışarısı’ nihayet anlamaya başladı.
Merkez Avrupa’nın tutucu kanadı yeni bir liberal genişleme dalgasınının, konumunu sarsacağını hatta bitireceğini çok iyi biliyor. Merkez Avrupa’nın tam göbeğinde (Berlin’de) 1989’da duvarın çökmesiyle başlayan liberal dalganın bir benzerinin bu sefer Ortadoğu’da Baas rejimlerinin çözülmesiyle başlaması ihtimali, Avrupa’nın bütün gerici ve ulus-devlet yanlısı figürlerinin korkulu rüyası. Çünkü bu dalga, Berlin dalgasından daha güçlü olduğu gibi, Avrupa’nın kültürel ve siyasi tek kutupluluğunu biterecek yeni bir siyasi akımı da doğuracaktır. Bu siyasi akım, Avrupa’nın Türkiye üzerinden doğuya genişlemesinin politik ve ideolojik yapıcısı olarak ortaya çıkabilir.
İşte o zaman Türkiye ile Fransa- Almanya’nın Berlin’den Tokyo’ya kadar olan büyük hinderland da ağırlıkları ve güçleri aynılaşır hatta Türkiye’nin baskın olma ihtimali yükselir. Bu ihtimal, tabii ki Avrupa’da, siyasi yelpazenin neresinde olursa olsun, geleneksel bütün siyasi yapı ve kurumların tüylerini diken diken ediyor. İşte tam da bu yüzden, Türkiye’yle Ortadoğu, K.Afrika ve Ön Asya’yı birleştirecek, siyasi referanslarını İslam’dan alan bütün siyasi akımlara gözü kapalı karşı çıkıyorlar. Çünkü Avrupa’nın Türkiye’yi içine alan genişlemesinin onlar için denizin bitmesi anlamına geleceğini biliyorlar. Ama bu, aynı zamanda, Türkiye içindeki ulusalcı yapılar için de denizin bitmesi anlamına geliyor.
Tam da bu yüzden CHP ile kader birliği etmiş durumdalar. Belki size abartılı gelebilir ama CHP liderinden bir III. Napolyon karikatürü yaratmak öyle hoşlarına giderdi ki.
Biliyorsunuz III. Napolyon, Fransa tarihinin, birçok anlamda, en önemli figürlerindendir. Napolyon, finans ve sanayi burjuvazisinin iktidar savaşı sırasındaki boşlukta, yükselen işçi hareketine karşı zamanında önlem alınamamasını değerlendirerek aristokrasinin ve onun finansal ayağının diktatörü olarak iktidara geldi.
İşçi sınıfının baskısıyla bunalmış olan Fransız burjuvazisi, onun restorasyon iktidarını kabullendi. III. Napolyon, kitlesel destek arayışını yoksul köylülüğün desteğini almaya çalışarak sürdürdü ve bunda da kısmen başarılı oldu. III. Napolyon, köylünün kredi ihtiyacını karşılayabilmek için finans sermayesinin desteğini aldı. Böylece finans aristokrasi, köylülük ve Napolyon iktidarı arasında adı konulmamış bir ittifak ortaya çıktı. Ama Napolyon, aynı zamanda saldırgan bir militaristti. Avrupa’yı talan ederek sanayi burjuvazisi için pazar açmaya çalıştı ama bunda çok başarılı olamadı ve sabırsız sanayi burjuvazisi tarafından tahttan indirildi. Bakın aslında şu an CHP ve onun ‘yeni’ lideri de hem Avrupa’da hem de Türkiye’de yüksek faize yaslanan faizci finans burjuvazisi tarafından destekleniyor. Türkiye, finansal ağırlıklı bir büyümeden reel alanlara dönük ve sanayiye dayalı bir büyümeye geçme sancısı çekiyor ve gerici finans sermayesi, bürokratik yağmacı-vesayetçi sınıflar bu sancının, yeni bir sanayi-bilişim ekonomisini doğurmasını istemiyorlar. Hatta bunun Türkiye üzerinden Ortadoğu’ya yayılmasını hiç istemiyorlar. CHP, tıpkı 19.yüzyıl Fransası’ndaki III. Napolyon iktidarı gibi, gerici finans oligarşisi, yağmacı devletçi bürokrasiye dayanıyor ve tam de bunun için bu çevrelerden küresel-ulusal destek alıyor.
Avrupa’da faşizm Türkiye’de tek parti
Avrupa’nın geçmişi, liberal bir ekonomi değil tam aksini inşa etmiştir. Mesela, Britanya İşçi Partisi’nin 1945’deki zaferinden sonra öncelikli hedef kamulaştırma idi. 1946’da kömür madenleri kamulaştırıldı. Elektrik ve demiryolları da kamusal kurullara devredildi. Milli Çelik İdaresi kuruldu. 1949’da gelindiğinde Britanya ekonomisinin büyük bir bölümü kamulaştırılmıştı. Aynı çizgiyi De Gaulle’ün Fransa’sı da izledi. Şimdi, tam burada durarak bugüne gelelim; bugün Kara Avrupası’nda bu devletçi gelenek siyasi düzlemde halen hüküm sürmektedir. Bu gelenek, 2. savaş öncesi Avrupa’da faşizm, Türkiye’de baskıcı tek parti diktatörlüğü olarak tezahür etmiştir. Ancak bugünkü krizin de kökeninde bu gelenek yatmaktadır. İşte bu geleneğin temsilcilerinin başından beri Türkiye’deki doğal partnerleri CHP’dir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018