Cengiz AKTAR
Hafta sonu Ankara Mülkiye’de Hrant Dink Vakfı’nın düzenlediği “Mühürlü Kapı: Türkiye- Ermenistan Sınırının Geleceği Konferansı” vardı. 27 tebliğci ve dinleyiciler yurtiçi ve yurtdışından bir dolu katılımcı, “bu devirde kapalı sınır nasıl olur ve nasıl açılır” üzerine kafa yordu.
Devletler sınır çizmeye başladıktan beri insanlar o sınırların içinde veya dışında rehinedir bir bakıma. Sınırların çizilmesiyle eşzamanlı olarak insanlar (ve hareket edebilen tüm canlılar) daima oldubittiye karşı gelmiş ve sınırları delegelmişlerdir. Kaçak ve kaçakçılık adı altında toplanan faaliyetlerin tarihi ve külliyatı sınırların tarihiyle eşzamanlıdır.
Günümüzde sınırlar küreselleşme icabı iyice anlamsızlaştı. Siyaseten, ülkeler arasında içsınırların kalktığı bir AB var artık; insanlık tarihinde bir ilk. 2. Dünya Savaşı sonrasında oluşan iki kutuplu dünyanın Avrupa kıtasında yarattığı sınırlar Soğuk Savaş’ın bitimiyle bir gecede yok oldu. Bu genel gidişata rağmen yaşadığımız topraklar hâlâ sınırları, hatta kapalı sınırlarıyla anılıyor. Biri Ermenistan sınırı, diğeri duvar niteliği taşıyan Kıbrıs Lefkoşa’daki sınır. Bu devirde kapalı sınırlar, ülkeyi yönetenlerin sorun çözmede ne kadar sınırlı kaldıklarını iyi betimliyor.
Kapalı bilinç koma hâlindekiler için kullanılır mâlum. Doğu komşusu ile sınırını kapatmış olan Türkiye’nin o sınırın diğer yakasındaki Ermeniler konusundaki bilinci de komadadır. Komşuların nasıl yaşadıkları, neler hissettikleri, ne düşündükleri konusunda bilgi yoktur, bilinç kapalıdır. Kapalı sınırların bu yakasındakilerin ruh ve şuur hâli konusunda bilgi ise daha bol, bilinç daha açık değildir.
Kapalı, geçilemeyen bir sınırın açılması için insanların yapabilecekleri hem çok az hem de çok. Ermenistan sınırının fiilen ve resmen açılması 1993’te kapıya kilidi vuran devletin işi her şeyden önce. Nitekim 2009’da imzalanan ama ne yazık ki onaylanmayan ve dolayısıyla uygulanmayan Zürih Protokolleri, devletin ilk defa böyle ciddî bir meseledeki yapıcı tavrını gösterdiydi. Arkası gelmediği gibi sorun Azerbaycan’ın artık açıkça kapalı sınıra taraf olmasıyla tamamen düğümlendi. Toplumun ise, itiraz etme dışında sınırın açılması için yapabileceği pek bir şey yok. Ya da kapalı ama delik sınırlarda olduğu gibi gayrikanunî yollardan sınır delinecek ki bu, sözkonusu sınır için imkânsız. Sonuçta zahmetli olduğu kadar absürt bir irtibat ağı yine de mevcut. Mal ve insan dolaşımı Gürcistan ve İran üzerinde akıyor. Üstelik verilen bilgilere göre azımsanacak rakamlar da değil. Ama bu, ne iktisaden ne siyaseten, ne de insan ilişkileri açısından bereketli. Zira biliyoruz ki bugün, kabaca Kars- Ardahan- Iğdır’ı kapsayan mücavir bölge sınırın geçilmez olması dolayısıyla doğal hinterlandından yasaklı.Bu durum sınırın iki yakası için ciddî bir iktisadî, siyasî ve beşerî hasar demek. Kars ile Iğdır Türkiye’nin en yoksul vilâyetleri arasında. Buradan hareketle 1993’ten bu yana toplum çıkışlı pek çok girişim bu tespitten yola çıkarak sınırın açılmasını talep etti.
Mülkiye’deki konferansta kapalı Ermenistan sınırının tarihi ve bugünkü durumunu ele alan tebliğler sınırın yarattığı iktisadî, siyasî ve beşerî tahribatı gösterdi. Sınırın telörgü ve askerle betimlenen bir nokta değil aynı zamanda zihinlere kazınmış bir çizgi olduğunu birçok çarpıcı örnekle gördük. Buna rağmen sınır bölgelerinin geçişkenliği, insanının yapay bir çizgiyle diğer yakadan koparılmışlığı, sınırın koyduğu fizikî engelin aşılmasının da çaresi. Soğuk Savaş döneminde köyden haber sınırboyundan türküyle karşı tarafa verilirmiş!
Devletlerin gönülsüzlüğü ve siyasî tercihleri sınırın açılmasını talep edenlere bir tek seçenek bırakıyor: İnsanlar arası sınıraşırı ilişkiyi ve her türlü alışverişi ısrarla derinleştirmek...
Twitter@AktarCengiz
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020