Doğan AKIN
Hüseyin Çelik 1959'da Van'ın Gürpınar ilçesinde doğdu. 1983'te İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ni bitirdi. Aynı yıl, Van Yüzüncü Yıl Üiversitesi'ne asistan olarak girdi. 1987'de İstanbul Üniversitesi'ne geçti, ancak daha sonra tekrar Van'a döndü, 100. Yıl Üniversitesi'nde önce yardımcı doçent, sonra doçent oldu. Çelik'in “Yeni Osmanlılar”, edebiyat ve siyasi akımlar üzerine çalışmaları var.
Süleyman Demirel'in Adalet Partisi'nde başlayan siyasi hayatı Çelik'i Tansu Çiller'in Doğru Yol Partisi'nde Van Milletvekili yaptı. Çelik daha sonra AKP kurucuları arasında yer aldı, AKP hükümetlerinde Kültür ve Milli Eğitim bakanlıkları yaptı. Halen AKP'de tanıtım ve medyadan sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürütüyor.
Tayyip Erdoğan'ın AKP'deki 14 yardımcısından biri olan Hüseyin Çelik, çarşamba günü “AK Parti Sözcüsü” olarak basının karşısına çıktı, kameralar önünde konuşmaya olan iştahını bir kez daha esirgemedi ve Ergenekon davasındaki kararlar hakkında uzun açıklamalarda bulundu. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin ağır cezalar verdiği sanıklar için sürecin bitmediğini, temyiz makamı olan Yargıtay'a itirazdan Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne bireysel başvuruya kadar uzanan yeni bir süreç başlayacağını vurgulayan Çelik, “Daha hukuki süreç bitmiş değil, son söz söylenmiş, son nokta konulmuş değil, son hüküm tesis edilmiş değil” dedi.
Ancak bunları söyleyen Hüseyin Çelik, hemen ardından Ergenekon davası için kesin hüküm de ilan etti. Çelik'in sözlerini, AKP'nin resmi internet sitesinden hatırlayalım:
"Ergenekoncular tutukluğundan beri Türkiye'de faili meçhul, siyasi cinayet yok. Devlet adına infaz yok. Gözaltında kaybolmalar da yok. Bu bir şey anlatmıyor mu insanlara? Siz halkın aklıyla alay mı ediyorsunuz?”
Çelik'in aynı konuşmada yan yana getirebildiği iki yaklaşımdan şu çıkıyordu:
Evet karar daha kesinleşmedi, ama Yargıtay en azından bazı sanıklar lehine yerel mahkemenin kararını bozarsa, “faili meçhul cinayetlerin faillerini, devlet adına cinayet işleyenleri, gözaltına alınan insanları kaybedenleri” korumuş olur!
Birbirini tanımayan insanların da aynı örgütün elemanı gibi cezalandırıldığına ilişkin yorumlara da cevabı vardı Çelik'in. Bu konuda “Ergenekon'un atipik bir terör örgütü olduğunu” söyledi, "Yeryüzünde hiçbir örgütün bütün mensupları yüzyüze gelmez, telefonla konuşmaları da şart değildir” dedi.
Velhasıl AKP Sözcüsü, hem yargı kararının kesinleşmediğini, hem de “atipik terör örgütü Ergenekon”un yöneticisi ve üyesi olmakla suçlanan insanların faili meçhul cinayetlerin failleri olduğunu söylüyordu.
Van'da bir 'kaçakçılık ve yolsuzluk' operasyonu
Bunları, Ergenekon davası üzerine bir değerlendirme daha yapmak için hatırlatmadım. Zira, bu ülkede askerin siyasete müdahale ve darbe heveslerini de, yeri geldiğinde her türlü vesayetin aracı olabilen bir yargı sistemimiz olduğunu da biliyoruz. Çelik'in sözlerini, Çelik'in memleketinden bir hikâyeyi hatırlatmak için özetledim.
Daha önce de bu köşede yazdığım, unutturulmak istenen acı ve utanç dolu bu hikâyeden söz ediyorum. Belki bu hikâye, “örgüt uzmanı” da olduğunu anladığımız AKP Sözcüsü'nü henüz hakkındaki yargılama devam eden insanlar hakkında konuşmadan önce bir kez daha düşündürür.
Nisan 2005'te Van Başsavcılığı'na gelen ve Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) alımlarında yolsuzluk yapıldığı iddiasını içeren imzasız bir ihbar mektubu işleme konmadı. Zira, YÖK'ten yargılama izni çıkmamış, bu nedenle savcılık da "görevsizlik" kararı vermişti.
Ancak aynı ihbar, Haziran 2005'te bu kez “özel yetkili savcı” olarak dosyaya bakan Ferhat Sarıkaya tarafından, yargılama için YÖK izni gerektirmeyen "çıkar amaçlı suç örgütü kurulduğu" iddiasıyla işleme kondu. (Evet, Şemdinli savcısı olarak “iyi çocuklar”ın bombaladığı Umut Kitabevi iddianamesinde generalleri suçlayınca meslekten atılan Sarıkaya).
Sarıkaya'nın soruşturmasında dönemin YYÜ Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın ile üniversite yönetimi 25 milyon dolarlık tıbbi malzeme alımında yolsuzluk yapmakla suçlanıyordu. YYÜ Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı'nın Haziran 2005'te tutuklanmasının ardından temmuz ayında, o sırada yurtdışında bulunan Prof. Aşkın'ın evine 13 saat süren bir baskın yapıldı. İkinci suçlama "tarihi eser kaçakçılığı"ydı.
Prof. Aşkın, yolsuzluk iddialarıyla ilgili olarak 14 Ekim 2005'te tutuklandı. "Çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, bazı öğretim üyelerini sürgüne göndermek, fişleme yapmak"la suçlanan Aşkın hakkında 3 bin yıla kadar hapis istemiyle açılan dava, Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. İlk duruşmada reddedilen tahliye talebi, 15 gün sonraki ikinci duruşmada, yani tutuklamadan 76 gün sonra kabul edildi.
Prof. Aşkın, tahliye kararı verildiğinde kapısında asker ve polisin nöbet tuttuğu, pencerelerine demir parmaklık takılan "mahkûm koğuşu"nda tedavi görüyordu.
Tahliyeden sonra YÖK'ten Van'a gönderilen özel heyet, yolsuzluk iddialarının asılsız olduğunu tespit etti. Özel yetkili Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi de, 2 yıl önce vermeyi reddettiği "görevsizlik" kararını Haziran 2007'de verdi, "suç örgütünün varlığından söz edilemeyeceğine" hükmetti ve dosyayı “özel yetkisiz” Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi.
Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi de, 33 ay boyunca yapılan başvurulara rağmen işletilmeyen süreci işletti ve "sanıkların yargılanması için YÖK'ün izni gerektiğine" karar verdi. Böylece dosya "yargılama izni" verilmesi için, üniversitede aylar önce yolsuzluk yapılmadığını saptayan YÖK'e gönderildi!
Yolsuzluk yoktu, ama onur vardı
Sonuç olarak Ferhat Sarıkaya'nın “özel yetkili savcı” olarak başlattığı soruşturma, yaptırdığı baskınlar ve açtığı davaya karşın üniversitede ne tek kuruşluk yolsuzluğa rastlandı, ne de tarihi eser kaçakçılığına.
Ama arada, önemli şeyler oldu. Suçlamaları onuruna yediremeyen ve dört ay boyunca duruşmaya çıkamayan YYÜ Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı "Bu lekeyle yaşayamam" diyerek 13 Kasım 2005'te cezaevinde kendisini asarak canına kıydı. Koğuş arkadaşı Prof. Aşkın da kalp spazmı geçirince hastaneye kaldırılmış, kalbine üç stent takılmıştı. Aşkın hayatta kalmış, ama nefret söyleminin kalesi malum medyada “dedesinin Ermeniliği” üzerinden de yüz kızartıcı saldırılara uğramış, tutuklanmış, onuru kırılmış, sağlığı bozulmuştu.
Hüseyin Çelik, Milli Eğitim Bakanlığı koltuğunda otururken yaşanan bu utanç hikâyesini unutmuşsa, alımlarında yolsuzluk yapıldığı öne sürülen 100. Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin özetlediğim süreç sırasında Genel Sekreteri olan kardeşi Ramazan Çelik kendisine hatırlatabilir. Zira Ramazan Çelik de, yolsuzluk yapıldığı iddia edilen tıbbi cihaz alımında “Tıp Fakültesi Genel Sekreteri” olarak soruşturmaya uğramış, o sırada verdiği emeklilik dilekçesini daha sonra geri çekmişti.
Velhasıl, Ergenekon davası açıklamalarıyla yasadışı örgüt uzmanı olduğunu da idrak ettiğimiz Hüseyin Çelik'in evinde bu bayram da ihtimal sevinçle geçiyor.
Onuru için intihar eden Enver Arpalı'nın ve adil yargılanmadığına inanan insanların evinde ise bir bayram daha yas var.
Allah taksiratını affetsin...
“Kimin” derseniz, bu yazıyı bir kez daha okuyun!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.09.2020
2.04.2020
28.10.2019
2.02.2018
20.06.2018
1.02.2018
5.02.2018
24.04.2018
19.02.2018
24.01.2018