DOĞAN ÖZGÜDEN
Millet İttifakı’nın da ötesinde, başta HDP olmak üzere muhalefet partilerinin çoğunluğunun desteklediği CHP adayının rakibine büyük fark atarak kazandığı son İstanbul belediye başkanı seçimi iktidar blokuna büyük darbe vurmanın ötesinde bir sonuç daha getirdi.
17 yıldır sadece Türkiye siyasetinde değil, aynı zamanda Avrupa’daki göçmenlerimiz de dahil Türk ve İslam dünyasında süper star oynayan Tayyip Erdoğan’ın karizması son seçimde onarılamayacak biçimde çizildi.
Buna karşılık daha 31 Mart seçimlerinde siyasetin yeni starı olarak yükselen Ekrem İmamoğlu’nun karizması, büyük bir hata yapmadığı takdirde, kolay kolay çizilemeyecek şekilde güçlendi.
Türkiye’nin yüzyıllık tarihi hep yükselen ve çizilen karizmalar tarihi…
Osmanlı’nın çöküş döneminde bir Enver karizması yaşanmıştı. Ülkeye “Enverland” adı veren Alman emperyalizminin hizmetinde Türk fütuhatı çılgınlığının bedelini ülkenin tüm insanlarına acı şekilde yaşatan, Sarıkamış’ta askeri kırdıran, Talat Paşa’yla birlikte 20. Yüzyılın ilk soykırımında Ermeni ulusunu katledip, katledemediklerini Suriye çöllerine sürdüren Enver Paşa… Savaşta yenik düşüp bir Alman torpidosuyla kaçtığı gün karizması ilk çiziği yemiş, karizmanın kalanını da İttihad-ı İslam kurma hırsıyla Orta Asya’da Kızıl Ordu’ya karşı savaşta yenik düşerek yitirmişti.
Tarihimizin ikinci karizması, hiç kuşku yok, Çanakkale’de ünlendikten sonra 2. Dünya Savaşı’nın ardından 1919’da Samsun’a çıkarak Anadolu ve Trakya’nın direniş güçlerini merkezi şekilde örgütlemeyi başaran, askeri zaferlerden sonra da padişahlık rejimine son verip Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarak 15 yıl süreyle onun cumhurbaşkanlığını yapan Mustafa Kemal… Kurduğu tek parti rejiminde sola, Kürt ulusuna ve müslüman olmayan halklara, hattâ müslümanların bir kesimine uyguladığı devlet terörü nedeniyle hayattayken karizması çizikler yemişse de, 57 gibi erken bir yaşta dünyaya veda etmiş olması itibarının daha büyük ölçüde sarsılmasına olanak vermemiş, karizması geniş bir kesimde yaşamaya devam etmiştir.
Üçüncü karizma, 1950-60 yıllarındaki DP iktidarının başbakanı Adnan Menderes… Gazeteciliğimin ilk sekiz yılında kişi olarak tanıdığım, birçok seçim gezilerini ve mitinglerini izlediğim, ama muhalif olarak hep karşısında yer aldığım Menderes, aslında Enver Paşa ya da Mustafa Kemal gibi iktidar olmadan önce karizma kazanmış siyasetçilerden değildi. Aydın’daki 30 bin dönümlük Çakırbeyli Çiftliği’nin ağası olarak önce kısa süreli Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın saflarında yer almış, daha sonra CHP’ye biat etmiş, ismini kamuoyunda ilk kez “çiftçiyi topraklandırma yasası”na karşı muhalefetin başını çekenler arasında yer alarak duyurmuştu.
Savaş sonu çok partili döneme geçilirken Demokrat Parti’yi kuran, 14 Mayıs 1950 seçimlerinde iktidara taşıyan dört kurucu arasında karizmatik olan tek kişi bir zamanlar Atatürk’ün başbakanlığını da yapmış olan Celal Bayar idi. Seçimden sonra herkes başbakanlığı onun üstlenmesini beklerken, Bayar Çankaya köşkü saltanatını tercih edince, Menderes başbakan olmuş, hitabet gücüyle ve despotik yönetim tarzına rağmen “her daim yalnız ve mahzun” imajıyla karizmalanmıştı.
Ne ki, ABD emperyalizminin dayatmalarına kayıtsız şartsız teslim olması, basın özgürlüğünü sürekli çiğnemesi, 6-7 Eylül olayları, hatalı politikalarıyla neden olduğu ekonomik kriz onun da karizmasında derin çizikler açmıştı. 27 Mayıs darbesinden sonra Yassıada’da yargılanırken ve idam edildiğinde bu çizikli karizma DP yandaşı kitlelerin protesto için sokağa dökülmesini sağlamaya yetmemişti. Menderes karizmasının rantını yemek her darbe sonrası parlamenter düzene yeniden geçişte DP mirasına sahip çıkan AP, YTP, ANAP, DYP ve de en sonunda AKP gibi partilere nasip olmuştu.
12 Mart döneminin nevzuhur karizmatiği ise hiç kuşkusuz Bülent Ecevit’ti. Kendisiyle ilk kez 50’li yılların sonlarına doğru Ankara’da yedek subaylığımı yaparken sık sık uğradığım Ulus Gazetesi’nde karşılaşmıştım. Eğitim gördüğü ABD’den yeni dönmüştü.
CHP organı Ulus Gazetesi’nde çalışırken iki kez ABD’de gazetecilik eğitiminden geçmişti. 1955 yılında Kuzey Karolina eyaletinin Winston-Salem kentinde, The Journal and Sentinel'de konuk gazeteci olarak çalışmış, 1957'de de Rockefeller Foundation Fellowship Bursu ile yeniden ABD'ye giderek Henry A. Kissinger’in rektör olduğu Harvard Üniversitesi’nde sekiz ay sosyal psikoloji ve Orta Doğu tarihi üzerine incelemeler yapmış, anti-komünizm seminerlerine katılmıştı.
ABD’den gönderdiği ve 28 Haziran 1957 tarihli Ulus Gazetesi’nde yayınlanan bir yazısında anti-komünist tavrını açıkça ortaya koyuyordu: “Demokrat Parti iktidarının, komünizm tehlikesi bahanesiyle aldığı tedbirler, bir yandan Türkiye'de demokrasinin yerleşmesini güçleştirip huzursuzluk yarattığı gibi, bir yandan da, tarihimizde ilk defa olarak, Türk toplumu için komünizm tehlikesinin ciddileşmesine yol açmış olmaktadır.”
Ardından da, CHP’nin tek parti diktası zamanında yapılmış komünist tutuklamalarından, parti ve sendika yasaklamalarından tek kelime söz etmeden, komünizm tehlikesinin ancak bir CHP iktidarıyla önlenebileceğini vurguluyordu: “Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı sırasında sanayileşmek ve ulusal ekonomiyi sağlamlaştırmak için faaliyete geçildiği zaman, Batıdaki sanayileşmiş memleketlerin komünist tehlikesine karşı kendi sosyal ve ekonomik düzenlerinde yapmak zorunda kaldıkları değişiklikler bir hareket noktası olarak alınmıştı.”
Ecevit’in o yıllarda sol’la uzaktan yakından ilgisi yoktu, Amerikan eğitimli bir gazeteci olarak komünizmle mücadele ana konularından biriydi.
ABD’den bu fikirleri pekişmiş olarak döndükten kısa bir süre sonra yapılan genel seçimlerde CHP listesinden aday gösterilmiş ve milletvekili seçilmişti. İzmir’de Milliyet’in temsilciliğini üstlendiğim günlerde düzenlediği bir basın toplantısında Ecevit’le tekrar karşılaşmıştık. Anti-komünist MTTB’nin kuruluşunda başkan yardımcılığında bulunmuş olan Adana milletvekili Suphi Baykam’la beraberdiler… Her ikisi de partinin “umut kuşağı”ndandı. Ama bu karizmatik olmaya yeterli değildi.
Ecevit’in karizması, 1960 darbesinden sonra İnönü’nün başbakanlığında kurulan ilk koalisyon hükümetinde çalışma bakanı olduktan sonra, hiç hak etmediği halde, adının “işçi babası”na çıkartılmasıyla başladı.
Darbe sonrası Kurucu Meclis’in onayladığı 1961 Anayasası, birçok eksikliklerine rağmen, sosyal planda ileri bir adım atarak işçilerin sendika, toplu sözleşme ve grev haklarını tanımıştı. Üstelik anayasada işverenlerin “lokavt” yetkisinden de hiç bahsedilmiyordu.
Çalışma Bakanı Ecevit, o sırada Türkiye İşçi Partisi’ni kurmuş olan ve Amerikan sendikacılığının temsilcisi Türk-İş’ten ayrılmaya hazırlanan devrimci sendikacıların itirazlarını hiçe sayarak 275 sayılı kanuna grev hakkının yanı sıra anayasada adı geçmeyen lokavtı da koymuş ve yasayı AP ve CHP’li milletvekillerinin oylarıyla Meclis’ten geçirmişti.
Oyun o denli çirkindi ki, tüm dünya işçilerinin dayanışma günü olan 1 Mayıs üzerindeki yasak sürdürülürken, Türk-İş büyük bir yüzsüzlükle 274-275 sayılı kanunların Meclis’te kabul edildiği 24 Temmuz’u “İşçi Bayramı” ilan etmiş ve Ecevit’e “İşçi babası” payesi vermişti!
Karizma tırmanıyordu… 1965 seçimlerinde Demirel’in AP’si karşısında büyük yenilgiye uğrayan ve Türkiye İşçi Partisi’nin sosyalist bir programla Meclis’te 15 kişilik bir grup kurduğunu gören 40 yılın anti-komünist CHP’si kan kaybını durdurmak için tek çare olarak artık “Ortanın Solu”nda olduğunu ilan ediyor, partinin ilk kongresinde genel sekreterliğe yükseltilen Ecevit‘in karizması bu yeni iğreti etiketle biraz daha güçleniyordu.
Karizmanın tavan yaptığı dönem, 12 Mart faşist darbesinden sonra “Karaoğlan” imajının Türkiye siyasetine damgasını vurduğu, bazı radikal sol grupları dahi peşinden sürükleyerek 1973 genel seçiminden muzaffer çıktığı, barış güvercinliğinin 1974 Kıbrıs harekâtıyla şahinliğe dönüştüğü, 1977 seçimlerine kadar süren dört yıllık dönemdi. Ne ki o 1977 seçiminden iktidarı AKP’ye teslim ettiği 2002 yılına kadar süren 25 yıllık dönem Ecevit karizmasının yok oluş dönemi olacaktı.
Ecevit olayını ayrıntılı nakletmemin nedeni, son belediye seçimleri sürecinde inkar kabul etmez hale gelen İmamoğlu karizmasının kırk yıl önceki Ecevit karizmasının oluşumuyla benzerlikler taşıması, ve en azından bende benzeri hayal kırıklıklarıyla yeniden karşılaşma endişesi uyandırıyor olmasıdır.
Bu arada tarih sayfalarına gömülmüş karizmacıklar da var… Örneğin, ABD Morisson firmasının müteahhitliğinden Türkiye başbakanlığına ve cumhurbaşkanlığına yükselmiş bir Demirel… Ve de 12 Eylül faşist cuntasına iki yıl sadakatle hizmet edip tüm devlet terörü uygulamalarına Başbakan yardımcısı olarak imza verdikten sonra “demokrat” maskesiyle sahneye çıkıp Türkiye başbakanlığına ve cumhurbaşkanlığına tırmanmış bir Özal…
Çoktandır nisyandalar…
Kuşkusuz şu anda Türkiye yeni bir karizmanın doğuş şenliğini yaşıyor: İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu…
Görünüş o ki, bir yol kazası olmazsa, gelecek cumhurbaşkanı ve parlamento seçimlerinin yapılacağı 2023’e, belki de erken bir seçime kadar, Türkiye’nin siyaset arenasında iki karizma çarpışacak.
Tüm sorun, böyle bir karizmanın öznesi olan İmamoğlu’nun ve de bu oluşuma büyük bir özveriyle destek veren tüm siyasal partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının bu hesaplaşmanın lojistiğini ve kadrolarını ne denli ustalıkla hazırlayabilecekleridir.
İmamoğlu’nun önlenemez yükselişi nedeniyle patronluğunun tehlikeye düştüğünü gören CHP lideri Kılıçdaroğlu ya da kendilerini liderliğe aday gören benzerleri bir takım ayak oyunlarına girip İmamoğlu’nun hızını kesmekten ya da alenen kösteklemekten kendilerini alabilecek midir?
Kaldı ki sorun sadece İmamoğlu’nun karizmasına çizik düşürüp düşürmeme de değil.
Karizmanın öznesi olan İmamoğlu, son seçim başarısından sonra kendisini destekleyen tüm siyasal güçlere, özellikle de ayrı aday çıkartmamak suretiyle başarıya en büyük katkıyı sağlamış olan HDP’ye karşı teşekkürle dile getirdiği hak tanırlığı sürdürebilecek, ondan gelecek önerileri gerektiğince değerlendirebilecek midir?
Karizmadan söz açılınca akla gelen bir diğer isim, hiç tartışmasız, halen Tayyip’in zindanında çile çektirilen HDP’nin eski eşbaşkanı ve cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’tır.
Tayyip takımının son anda Kürt oylarını kısmen de olsa AKP adayına yönlendirmek için Öcalan’ın adının da kullanıldığı kirli bir manevraya başvurması karşısında Demirtaş baştan ortaya koyduğu net tavrını bir daha vurgulayarak bu son seçimde tüm HDP’lilerin İmamoğlu’na oy vermesini sağlamıştır.
Bugünkü mahpusluk günleri geçtiğinde, hattâ mahpusluğu sürdüğü sürece de Demirtaş sadece Kürt halkının, sadece HDP’ye oy verenlerin değil, gerçek bir demokratikleşmeden yana olan tüm güçlerin sesi olmaya devam edecektir.
İmamoğlu bu sese sürekli kulak verebilecek, eleştirilerini ve önerilerini dikkate alacak mıdır?
Dahası, içtenlikle soruyorum, partisinin genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun “Adalet Yürüyüşü” sırasında dahi göze alamadığı jesti yaparak, Edirne zindanındaki Demirtaş’ı İstanbul Belediye Başkanı olarak ziyaret edebilecek midir?
Unutmaması gerek…
Demirtaş karizması, kapıdan sokmazsa bacadan girerek ziyaret edeceğini söylediği Tayyip’in karizması gibi bir hasım karizma değil, Türkiye halklarının özgürlüğüne baş koymuş, her daim güvenilir, dost bir karizmadır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.11.2025
9.10.2025
14.09.2025
7.09.2025
13.07.2025
10.03.2025
30.10.2024
15.10.2024
7.10.2024
25.09.2024