Ekin GÜN
Çıldırmak üzereler.
Hatta çıldırdılar bile.
Daha da çok çıldıracaklar.
7 Haziran öncesinde CHP, MHP ve HDP seçim meydanlarında birbirlerine karşı tek cümle etmemişken Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ortaklaşa hedef tahtasına koymuşlardı.
Seçimlerden sonra %60'lık blok diye zırvaladılar, blok daha seçimlerin üzerinden bir ay geçmemişti ki Meclis Başkanlığı seçiminde çatladı.
%60'lık blok kurulsun diye AK Parti'ye dört senelik koalisyon dayatması yapan Kemal Kılıçdaroğlu Devlet Bahçeli'ye başbakanlığı peşkeş bile çekmişti.
Amaçlarına ulaşamadılar.
Kemal Kılıçdaroğlu koalisyon şartlarını sıralarken Cumhurbaşkanı Erdoğan için hadsizce “her şeye maydanoz olmamalı” demişti.
Dün ise CHP Sözcüsü Haluk Koç seçimle gelmiş devletin bir numaralı kişisi Erdoğan'ı hedef alarak “batsın senin sarayın” dedi.
Hem de hiç utanmadan.
Devlet Bahçeli ise 7 Haziran'dan önce seçim meydanlarında Erdoğan'a ağza alınmayacak hakaretler etti.
Yetmedi.
Meclis Başkanlığı seçimleri için hedeflerinin Erdoğan'ın istediği kişiyi seçtirmemek olduğunu söyledi.
Onun da koalisyon şartları arasında Erdoğan'ın anayasal sınırlara çekilmesi gibi bir safsata maddesi vardı.
Bundan sonra milliyetçi olduğunu iddia eden bir partinin lideri olarak tüm tekliflere karşı çıkarak olası seçim hükümetinde HDP'ye 3 bakanlık veren birisi olarak tarihe geçecek.
Seçim meydanlarında “Seni Başkan Yaptırmayacağız” diyen HDP'ye Bahçeli karşılık olarak “Erdoğan'ın Türkiye'nin önünde aşılması gereken bir bariyer, açılması gereken kara bir tıkaç olduğu kuşkusuzdur” sözüyle cevap verdi.
HDP'yle hiçbir şekilde yan yana gelmeyeceğini defalarca deklare eden, milliyetçi olduğunu iddia eden bir partinin lideri HDP'yle Erdoğan nefretinde birleşti.
Bununla da kalmadı PKK'dan önce Erdoğan'ı Türkiye'nin birinci sorunu olarak gördü.
Kürt halklarını savunduğunu iddia eden PKK'nın siyasi uzantısı HDP ise 7 Haziran seçimleri için miting meydanlarında ne Kürt haklarından bahsetti, ne de ezilenlerin haklarından.
Cihangir'in solcularına, Nişantaşı'nın sakinlerine saz çalarak, sıcak mesajlar göndererek Erdoğan'a “Seni Başkan Yaptırmayacağız” demekten başka bir cümle kurmadı.
“Çözüm Süreci bir ihanet projesidir” diyen Bahçeli'ye bile tek söz etmedi.
Çözüm Süreci için “baldıran zehri içtim” diyerek tüm siyasal riski üzerine alan bir kişiyle köprüleri yıktı, üstüne “MHP ile bu süreci yürütebiliriz” dedi.
8 Haziran günü iktidar olmuş bir edayla çıktı Selahattin Demirtaş ve “Asmayacağız, adil bir şekilde yargılanacaksınız” diyerek paralel yapının 17-25 Aralık Darbesi'nde üçüncü sınıf en gözde sloganı olan “yargılanacaksınız” kelimesine göz kırptı.
Söylemlerde %60'lık bloğu oluşturabildiler ama uygulamaya döktüklerinde ellerine yüzlerine bulaştırdılar.
İlk hedefleri bu %60'lık bloğu iktidara taşımaktı.
Sırf Erdoğan'ı devirebilmek için bu amacın peşinden koştular.
Tutmadı.
Hevesleri kursaklarında kaldı.
Şimdi filmi biraz daha geriye saralım…
Nisan 2013'te IŞİD Türkiye'nin güney sınırında en reaksiyonel katliamını yaptı.
IŞİD'in adı dünyada ve Türkiye'de ilk kez bu kadar duyulmuş oldu.
IŞİD'in kendisini “Müslüman ve Cihatçı” olarak adlandırmasıyla muhafazakar tabana sahip olan AK Parti ile ilişkilendirilmeye çalışılmasının altyapı hazırlıkları da böylece başladı.
Ardından çok geçmedi Haziran 2013'te HDP'nin içinde bulunan Cihangir solcularının başlattığı ve saz arkadaşları olan Nişantaşı sakinlerinin destek verdiği Gezi Olayları başladı.
Özgürlük bahanesiyle sokaklar yakıldı, kendi zihniyetlerinden olmayan insanlar manevi ve fiziksel şiddete maruz kaldılar, Dolmabahçe Ofisi'ne hunharca girmek istediler.
Hedef Erdoğan'ı devirmekti.
Halk Erdoğan'ın yanında yer aldı ve Erdoğan bu olaydan galip çıktı.
Yine çok geçmedi.
17-25 Aralık'ta yolsuzluk safsatasıyla paralel yapı dış güçlerinde desteğini alarak Erdoğan'ı ve Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ı çökertmek istedi.
Aynı şekilde hedef Erdoğan'ı devirip onu Yüce Divan'a yollamak, onun destekçilerini ise hapse tıktırmaktı.
Evdeki hesap çarşıya uymadı her zaman ki gibi.
Halk Erdoğan'ın yanında 30 Mart yerel seçimlerinde durduğunu ezici bir oy üstünlüğüyle gösterdi.
Ardından Erdoğan yine bir seçim daha kazanarak bu sefer Cumhurbaşkanı oldu.
Cumhurbaşkanlığının daha ikinci ayında Erdoğan'ın “Kobani düştü, düşecek” sözünü bahane ederek Selahattin Demirtaş halkı sokağa çıkmaya davet etti.
6-8 Ekim Olayları'nda 50 kişi Demirtaş'ın bu çağrısı sonucunda hayatını kaybetti.
Erdoğan'ı bahane göstererek halkı sokağa davet eden Selahattin Demirtaş savunduğunu iddia ettiği halkının ölümüne sebep oldu.
Gelelim günümüze…
7 Haziran seçimlerinden sonra HDP 80 milletvekili almış, Bursa'dan dahi milletvekili çıkarmış bir şekilde Meclis'e girdi.
Tüm seçim kampanyasını Meclis'te siyaset yapmak üzerine değil, Erdoğan'ı başkan yaptırmamak üzerine kuran Selahattin Demirtaş azımsanmayacak bir başarı elde etti.
Meclis'te siyaset yapma gibi bir düşüncesi olmadığı sulama barajlarını PKK'nın bahane etmesi sonucunda PKK'nın ateşkesi bitirmesiyle artık kanıtlanmış oldu.
Kendisinin de bir siyasetçi olarak savunduğunu iddia ettiği halkına “silahlanma” çağrısı yaptı, eli silahlı olan PKK ise silahının tetiğini çekmeye başladı.
Siyasi uzantının 80 milletvekili, 102 belediyesi, 6 milyon oyu varken masada müzakere yapmayı değil, uykusunda insanları öldürmeyi tercih etti.
Sulama barajlarını askeri baraj diye yutturmasına bu sefer kuşlar bile inanmadı.
Tarihlerinde ilk kez bu kadar güçlü bir şekilde Meclis'e gelmelerine rağmen demokratik siyaseti bozmalarının altında sudan bahaneler değil, taşeron olarak kullanılmaları yatıyordu.
7 Haziran seçimlerinden sonra IŞİD'in insanlık dışı katliamlarını Kürt medyası “AKP-DAİŞ” diye verdi.
Cumhuriyet gazetesi dünyaya “AK Parti IŞİD'e silah yolluyor” diye operasyonel servis haberi yaptı.
Suruç Katliamı'nı HDP elinde hiçbir kanıt olmadan “Erdoğan'ın gizli örgütü yaptı” şeklinde açıkladı.
AK Parti ile IŞİD'i bir araya getirerek ulaşmak istedikleri nokta Erdoğan'dı ve bu bahsettikleri safsata ilişkileri gerçek gibi göstererek Erdoğan'ı devirmeyi amaçladılar.
PKK'nın önde gelenlerinden Cemil Bayık'ın orduya seslenerek “Erdoğan'ın oyununa gelmemelerini” ifade etti.
Hedef Erdoğan'ı geçici hükümetin otorite boşluğundan da yararlanarak zayıf düşürmek ve indirmekten başka bir şey değildi.
Bunu IŞİD'i Türkiye'nin sınırına palazlayan egemen devletlerin taşeronluğuna soyunarak yaptılar.
Çözüm Süreci'nin ve Çözüm Süreci sonucunda savunduklarını iddia ettikleri Kürt halkının yanında değil, bilakis karşısında durarak egemen devletlere taşeronluk yapmayı içlerine sindirdiler.
Daha yeni 8 askerimizi PKK'nın alçakça saldırısı sonucunda yitirdik.
Silahlarının tetiklerini çekerek bir dönem kamuoyunda çokça yer alan “Çözüm Süreci'ni bitiren altından kalkamaz” sözüne riayet ederek ve bunun sorumlusunu Erdoğan olarak göstererek katliamlarına devam ediyorlar.
Çözüm Süreci'nin buzdolabına kaldırılmasını referans göstererek de halkı Erdoğan'a karşı galeyana getirmeye çalışıyorlar.
Geçici hükümetin otorite boşluğundan yararlanmaya çalışarak da mevzi kazanmaya, alan açmaya çalışıyorlar.
Türkiye içindeki merkez medyalarıyla da bunun PR çalışmasını yapıyorlar.
Hedef yine çok açık…
Erdoğan.
Dertleri Erdoğan'ı başkan yapmamak için her türlü koşulu sağlamak, bu koşulun altyapısını kalıcı bir şekilde oluşturmaya çalışmak.
Çünkü prim yaptıkları ve gözde oldukları Eski Türkiye'nin önündeki tek engel olarak Erdoğan'ı görüyorlar.
O nedenle 7 Haziran seçimlerinin sonucunu da halkın Başkanlık Sistemi'ne karşı olduğu olarak yorumluyor, Erdoğan'ın mitingler yapmasını da merkez medyadaki güya tarafsız kalemleriyle eleştirerek algı operasyonuna dönüştürmeye çalışıyorlar.
Başkanlık Sistemi'nin olduğu Türkiye'deki demokratikleşme hamleleri sonucunda kendi güçlerinin kaybedeceğini, istikrarlı hükümetin olacağını hesaba kattıklarından rahatları bozulmasın diye her yolu deniyorlar.
Lakin Gezi ve 17-25 Aralık Darbeleri'nden halkın desteğiyle galip çıkmış olan Erdoğan faktörünü ve bu faktörün arkasında dimdik duran halkı unutuyorlar.
Tüm bunların sonucunda…
Erken seçimde AK Parti'nin belki de tek gündem maddesi Başkanlık Sistemi olmalıdır.
Başkanlık Sistemi Yeni Türkiye'nin önünü açacak ve 7 Haziran'dan sonra yaşadığımız bu acılı günlerden çıkışı sağlayacak tek yoldur.
Gerisi hikayedir.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları







































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.10.2018
24.09.2018
9.02.2018
19.08.2018
29.07.2018
15.07.2018
1.02.2018
14.06.2018
4.02.2018
9.02.2016