Elif ÇAKIR
Hukukta “görünürde suç unsuru” olmadan suç, bunun da cezası olur mu? Ama biz de oluyor işte.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi “Zaman Gazetesi Davası”nda gazeteci Mustafa Ünal’ı mahkeme dosyasında suç unsuru olmadığı halde 10 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı. Yargıtay 16. Ceza Dairesi de yerel mahkemenin bu kararını onadı.
Peki, Mustafa Ünal’a verilen bu cezanın siyasi değil hukuki karar olduğunu söylenebilir mi?
Birkaç hafta önce Mustafa Ünal’dan bir mektup aldım. Gündem bir hayli yoğun olduğu için şimdi paylaşıyorum.
Sayın Ünal mektubunda “Yargılamanın hiçbir aşamasında adaleti göremedim. Hatta adaletin kokusunu bile alamadım” diyor.
Zaman gazetesi davasında Ahmet Turan Alkan, Mümtazer Türköne, Nuriye Ural, Şahin Alpay, Orhan Kemal Cengiz, Lalezar Sarıibrahimoğlu, Ali Bulaç gibi isimlerin de aralarında olduğu 11 kişi yargılandı. Ve neredeyse 11 kişi arasında neredeyse cezaevinde sadece bir kişi kaldı, Mustafa Ünal.
Bir mahkemenin “görünürde olmayan suç unsuru olmasa da” diyerek verdiği hapis cezasının hukuki olduğunu söylemek mümkün mü?
O mahkemeye sorulmaz mı? Suç unsuru olarak delil saydığınız 8 köşe yazısında “görünürde suç unsuru” yoktu madem, peki o zaman siz neye göre 10 yıl 6 ay hapis cezası verdiniz?
Dosyaya koyamadığınız, gizlilikteki “görünmeyen suç unsuru” nedir?
Şunu söylemeliyim ki bugün özellikle FETÖ davalarında hangi dosyaya el atılsa, bu dönemde yaşanan adalet sorunlarını anlatan tipik bir dava örneği niteliği taşıyor maalesef. Soralım adalet sorunlarını anlatan kaç tipik dava dosyası olur? Her dosya adalet sorunlarıyla dolu olabilir mi?
Dünyanın hiçbir yerinde hukukta böylesi garabetler yaşanmaz.
Ama bizim ülkemizde yaşanıyor. Yaşanıyor çünkü hukuk sopa olarak kullanıldığında, yargı siyasallaştığında hem hukuk yara alıyor hem de toplumun geniş kesimlerine yayılan adalet mağduriyetleri oluşuyor.
Yargının siyasallaşması sadece bu devrin sorunu değildir, ülkemizin kronik sorunlarından biridir. Her siyasi parti muhalefetteyken yargının siyasallaşmasından şikayet etmiş, iktidara geldiklerinde yargının siyasallaşmasına, hukukun sopa olarak kullanılmasına izin vermeyeceklerini vaat etmişlerdir ama iktidara geldiklerinde ise istisnasız bütün siyasi partiler yargının en çok siyasallaşan halini sevmişlerdir. Yargı her dönem siyasi partileri cezbeden bir güç olmuştur.
19 yıllık AK Parti iktidarı dönemine yine kendi iktidar ama muktedir olmadığı dönemlerinden bir örnek verelim.
2012 yılında dönemin başbakanı Erdoğan Danıştay Binasının açılış töreninde şöyle demişti:
“Yargının siyasallaşmasının karşısında ilk duracak olan biz oluruz. Biz yargının siyasallaşmasının, anayasal ve yasal sınırlarının aşılmasının bedelini bir insan, bir vatandaş, bir siyasetçi olarak da, hükümet olarak da, her türlü keyfilik ve dayatmanın faturasını hayatımızın çeşitli safhalarında ödedik. Erkler arasındaki ilişkinin sağlıksız şekilde kurulmasının, yargının siyasete müdahalesinin de yargıyı siyasallaştırmaya dönük siyasi müdahalelerinin de ülkeye ne büyük zararlar verdiğini gördük, yaşadık.” (4 Nisan 2012)
Evet, bu ülkede yargının siyasallaşmasının, hukukun sopa olarak kullanılmasının, yargının ideolojik kararlar vermesinin ağır bedelini ödeyen isimlerden biridir Sayın Erdoğan. Yargının siyasallaşmasının bir ülkeye nasıl zararlar verdiğini de bilir.
Siyasallaşmış bir yargı demek hukuk devletinin sonu demektir, bedelini bütün bir toplum öder.
Ödüyoruz da nitekim. Ekonomi çöküyor. Demokrasi yok oluyor. Ülkemizin itibarı zarar görüyor. İktidar yetkilileri her platformda, her fırsatta “itibardan tasarruf olmaz” diyorlar. Onlar tabii ki “itibardan tasarruf olmaz” diyerek başka şeylerden bahsediyorlar. Ancak yaşanan hukuksuzluklarla ülkemizin itibarı yerle yeksan oluyor.
***
Yargının gücünün ele geçmesi kimseye bir fayda sağlamamıştır. Bugün güçlü iktidar partisi AK Parti olur yargıyı ele geçiren yarın başka siyasi iktidar partisi olur. Sonuçta aklını ve vicdanını bugünün siyasi gücüne kiralayan yarın farklı mı davranacaktır? İradesine ipotek konulmasına müsaade ederek yasaları kendisine çizdiği sınırları aşan yarın aşmayacak mı?
Yassıada Mahkemelerinden bu yana yargının siyasallaşmasının ceremesini çekiyoruz. Öyle görünüyor ki çekmeye de devam edeceğiz.
Bugün yargıdaki siyasallaşmanın boyutunu anlatmak, geçmişle mukayese etmek mümkün mü? Değil, çünkü hiçbir dönemde böylesi yaşanmadı.
Yerel mahkemelerin AYM kararlarını, AİHM kararlarını uygulamadıkları, açıkça kafa tuttukları, direndikleri başka bir dönem var mı?
Mahkemelerin verdikleri kararların bir uçtan başka bir uca savrulduğu başka bir dönem var mı? Dün aynı dosya aynı kişi hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları veren yargı sistemi yarın aynı dosya, aynı kişi hakkında bu kez beş altı yıl hapis cezası verebiliyor.
Aynı dosyada yargılanan ve dosyadaki en hafif suçlamalara sahip biri hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası kararı çıkıyor, daha ağır suçlamaların olduğu dosyada ise tahliye kararı çıkıyor.
***
Ünal mektubunda altını çizdiğim satırlar şöyleydi, paylaşmak isterim:
“Yıllarca Ankara gazeteciliği yaptım. Herkesi tanırım. Ankara’da derdiğimi anlatacağım bir muhatap bulamadım. Bulamıyorum. Tanıdıklarım adalete karşı kör ve sağır. Benim de adaletten başka talebim yok. Kimseden merhamet, acıma beklemiyorum. Suçsuz olduğumu en iyi Ankara’dakiler biliyor. Yargılama sürecinde hiçbir somut suçlamanın muhatabı olmadım, ‘Değil mi ki Zaman’da yöneticilik yaptı. Elbette vardır bir suçu’ diye bakıldı. İddianamede savcı “görünürde suç unsuruna rastlanmayan yazılar” tespiti yaptı. 8 yazımın başlığı verildi. Ek klasörlerde yazılarımın metinleri dahi yoktu. Sözlü ve yazılı taleplerime rağmen yazı metinleri dosyaya konulmadı. Şaka değil, gerçek. Suç yok, şüphe yok, delil yok. Ama ceza var. Hem de en yükseğinden.”
Sayın Ünal durumunu uzun uzun anlatıyor. İçim acıdı. Yüreğim sızladı. Şunu söylemeliyim ki her gün cezaevlerinden mektuplar alıyorum. Her bir mektup yürek sızısı.
Yazıların sadece başlıklarının girdiği bir dava dosyası!
Savcı Ünal’ın yazılarını “darbeye teşebbüs” suçu iddiasıyla iddianameye koyuyor ama sadece yazıların başlıklarını. Yazıların içerikleri yok.
Sözlü ve yazılı taleplere rağmen yazılar dava dosyasına konulmamış!
Mahkeme Mustafa Ünal’ın Zaman gazetesinin temsilci olmasını suç delili saymış!
Yerel mahkeme yazı başlıklarına bakarak 10 yıl 6 ay hapis cezası veriyor, Yargıtay 16. Ceza Dairesi de mahkumiyet kararını onuyor!
Şimdi soruyorum. Yargı bağımsız ve tarafsız olsaydı. Hakimler başlarına bir iş gelmeyeceğinden emin olsalardı…
Ceza hukukçusu Prof. Dr. İzzet Özgenç yaşanan hukuksuzların sebebini şöyle anlatmıştı:
“Hakim güvencesinin mevzuat temeli yürürlükten kaldırılınca, bir hakim verdiği karar nedeniyle, hukuken sorunlu olup olmadığına bakmaksızın, sadece siyasetin duyarlılığı ile bağdaşmadığı için, hemen yer değiştirme işlemine tabi tutulabilmektedir. Hakimlerle ilgili yer değiştirme işleminin kolaylaştırılması, hakimden istenen kararın alınmasının önünü açtı. Yer değiştirme işlemine tabi tutulma endişesi, hakimlerin, siyasetin beklentileri doğrultusunda karar vermeye itmektedir. Vicdanının sesini dinleyerek karar vermekten uzaklaştırılan hakim, karakter olarak rahatlıkla satın alınabilir bir kişilik kazanmaktadır. Bu da toplumda yargıya olan güveni sarsmaktadır.” (19.10.2020)
Şimdi hakimler kendilerini güvencede hissetselerdi, vicdanlarının sesini dinleyebilselerdi hukuka uygun kararlar verebilselerdi Mustafa Ünal ve Mustafa Ünal’ların davalarından mahkumiyet kararları çıkar mıydı?
Bir yanda bu hukuksuzluklar yaşanırken, iktidar yetkilileri içeride ve dışarıda ülkemize saygı duyulmasını istiyorlar ve Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu söylüyorlar.
Bu hukuksuzluklar yaşanırken iktidar Türkiye’nin hukuk devleti olduğuna inandırabilir mi?
Ne demişti Sayın Erdoğan 2012 yılında yargının siyasete, siyasetin yargıya müdahalesinin ülkeye büyük zararlar verdiğini gördük, yaşadık.
Peki, ama bütün bunlar neden yaşanıyor o zaman?
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları








































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.11.2025
19.11.2025
11.11.2025
5.11.2025
17.10.2025
8.10.2025
7.10.2025
4.10.2025
30.09.2025
24.09.2025