Eser KARAKAŞ
Bu hafta gazetelerde en çok alakamı çeken üç konu bunlar oldu: AKP ve yandaşları içindeki İslamcılık tartışması, İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın damadının salıverilmesi ve Silopi’de iki çocuğun uyurken öldürüldükleri facia.
Bu üç konu arasında benim çok önemsediğim, herkesin, özellikle AKP’lilerin önemsemediği bir ilişki kuruyorum, açıklamaya çalışacağım.
Önce İslamcılık tartışmasından başlayalım.
AKP’li yazarlar arasında birileri, İslamcı ve İslamcı olmayanlar diye bir ayırım yapmış, bir tartışmadır, daha doğrusu bir kakafonidir almış başını gidiyor.
Doğrusu bu tartışma hiç ama hiç ilgimi çekmiyor, ilgilenmedim, kim İslamcı kim değil umurumda bile değil.
Ancak, bu İslamcılık tabiri ve aynı hafta içinde yaşanan bazı gelişmeler kaçınılmaz olarak beni düşündürdü.
İnsanların kendini İslamcı olarak tanımlamaları da ilgimi çekmiyor, ifade özgürlüğü çerçevesinde hakları da vardır, kamu düzenini ve laik devlet sistemini yasal ya da yasal olamayan zora başvurarak tehdit etmedikleri sürece sakınca görmüyorum.
Ama yine de bu İslamcılık ifadesinin ne anlama gelebileceğini düşünüyorum.
Söz konusu İslamcılık kelimesi çok anlama gelebilir, büyük bölümü beni yine hiç ilgilendirmiyor ama bu kelime her şeyden önce muhtemelen ahlak, vicdan, müsamaha gibi hepimizin olumlayacağı anlamlara da gelmeli.
Basında, isimlerini vermek istemiyorum, kendilerini İslamcı olarak tanımlayan çok sayıda, çok büyük bölümü AKP yanlısı yazar, programcı mevcut.
İslamcılık tartışmaları sürüp giderken ülkemiz Türkiye’de, yukarıda değindiğim, bunlar sadece iki küçük örnek, Kadir Topbaş’ın damadının sağlık nedenleriyle özel bir hastaneden alınmış bir rapora istinaden salıverilmesi ve bir polis aracının, nasıl bir şeyse bir eve dalması ve uyumakta olan iki küçük çocuğu ezerek öldürmesi olayları yaşandı.
Bu iki olay da, demokrasiden, hukuk devletinden falan bahsetmiyorum, normal, asgari ahlaki ve vicdani ilkelerin hissedilebildiği her ülkede büyük olay olurdu ve özellikle de dindarlık aidiyeti üzerinden kendini tanımlayanların büyük reaksiyonunu, tepkisini çekerdi.
Oysa bizde öyle olmadı.
İslamcı yazarlar, kendilerini muhafazakar zanneden kesimlerin gazeteleri, yine kendini muhafazakar demokrat olarak tanımlayan iktidar partisi ve yöneticileri, siyasi mitinglerde dini göndermeler yapmaktan hiç geri kalmayan siyasiler bu iki olayı resmen görmemezlikten geldiler.
Bu satırları yazdığım saatlere kadar da devlet büyüklerimizden (!!!) bir ses hala gelmedi.
Benim anlamadığım mesele kendini İslamcı olarak tanımlayan birinin bu iki hukuk, ahlak, vicdan faciasına nasıl sessiz kalabildiği.
Bu iki meseleye sessiz kalabilen biri, kendini nasıl tanımlarsa tanımlasın, mesela İslamcılık üzerinden, sadece sıradan bir vicdansız ve ahlaksızdır, başka bir şey söylemek de mümkün değildir.
Kadir Topbaş’ın damadı meselesi ahlak ve vicdan meselesini de aşan bir konu.
Damat da tutuksuz yargılansın, tercihimdir ama herkes için de aynı kural geçerli olsun.
İstanbul muhtemelen artan nüfusu, büyüyen ekonomisi, kentsel dönüşüm hikayeleri çerçevesinde dünyada kentsel rantların en yüksek olduğu şehirlerin en başlarında geliyor.
Rantların bu kadar yüksek olduğu bir şehirde, o şehrin belediye başkanının, kendisinin hukuk ve ahlak dışı bir şey yapmadığını varsayıyorum, umuyorum, bilgi ve şahadet (şahitlik) düzeyi çok yüksektir.
Muhtemelen kimse, belki Ankara kendisiyle geriden yarışabilir, suç ekonomisi, rant ekonomisi, kupon araziler konusunda Sayın Topbaş kadar bilgili değildir.
Bu bilgilerin, tümünün değil, çok küçük bir bölümünün ortaya saçılması Türkiye siyasetini yeniden şekillendirebilir.
Sadece bu nedenden bile Sayın Topbaş kendisinin ve ailesinin güvenli geleceğini garanti altına almış bulunmaktadır.
Bu düzeyde bir bilgi donanımına sahip birinin de damadını uzun süre tutuklamak mümkün olmayabilir.
İsimlerini vermek istemiyorum, Topbaş’ın damadından çok daha yaşlı ve hasta çok sayıda yazar, aydın, gazeteci bu günlerde hapis yatıyorlar ama nedense, üstelik bir özel hastane raporu ile damat salıveriliyor.
Bu salıverilme işleminin altında sizce arkadaşlık, sadakat ilişkileri mi yoksa bilgi temelli başka bir şey mi yatıyor?
Hangisi olursa olsun, çok önemli değil.
Önemli olan hukukun bu kadar keyfi olarak kullanılabilmesi.
En az bunun kadar önemli başka bir konu da bizim İslamcıların (???) ne Silopi’de polis aracının eve bodoslama girmesi sonucu yaşamını yitiren iki çocukla, ne de damadın salıverilmesi ile ilgilenmemeleri.
Kendilerine İslam inancına gerçekten inananlar için hakaret düzeyine varan bir içerikle İslamcı diyenlerin hiç vicdan, ahlak gibi dertlenmeleri olmadı mı acaba?
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2025
1.09.2025
29.08.2025
25.08.2025
18.08.2025
12.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
23.07.2025
19.07.2025