Etyen MAHÇUPYAN
Postmodern dönemin küreselleşme ile birleşmesi İslami dünyanın genelinde bir tür ‘yeniden doğuş arayışına' neden oldu. Postmodern dönemin en kritik özelliği modern Batı'nın içeriden eleştirilmesi ve zaaflarının ortaya konmasıydı.
Giderek önemli hale gelecek olan tespitlerden biri, modern tasavvurun farklı kültürleri bir arada tutacak bir felsefi ve siyasi zemine sahip olmadığının altının çizilmesiydi. Göçmen dalgasının Müslümanları Batı'ya taşıdığı bir dönemde, Batı'nın entegrasyondan anladığının aslında asimilasyon anlamına geldiği vurgulandı. Bunun nedeni Batı'nın entegrasyon meselesine bireysel bazda bakması, oysa Doğulu göçmenlerin aynı sürece cemaatsel tepkiler vermesiydi. Dolayısıyla Batı'nın entegrasyon politikaları Doğu'dan gelenler için asimilasyonu ima etti ve bu da cemaatçi özneleşmeyi daha da pekiştirdi. Öte yandan küreselleşme farklı kültürlerin bir arada yaşayabilmesini kolaylaştırmakla kalmayıp zorunlu da kılıyordu. Bu tespitler geleceğin dünyasının salt modern Batı tarafından inşa edilemeyeceğini, Müslüman Doğu'nun da bu inşada payının olacağını söylemekteydi.
Türkiye'nin Müslümanları bu yeni entelektüel tartışmadan etkilendiler. Batılı düşünürleri referans alan, onlardan öğrenmeye açık bir dindar nesil ortaya çıktı. Böylece kendine yeni bir gözle bakmayı mümkün kılan bir zihni sentez oluşmaya başladı. 28 Şubat bu açılımı daha da anlamlı kıldı ve siyasi bağlamda da işlevselleştirdi. Refah Partisi içindeki yenilikçi hareket bu ortamda doğdu ve modernlikten veya Batı'dan çekinmeyen, kendisini onunla eşdeğer görmekle birlikte onun parçası olmaktan gocunmayan bir Müslüman aktör yarattı. Söz konusu ‘yeniden doğuşun' itici gücü özgüvendi… Türkiye'nin Müslümanları küresel dünyada kendilerinin de etkili olacaklarını ve oluşacak dünyanın kendi kültürlerini göz ardı edemeyeceğini sezgisel olarak bilerek yola çıktılar.
Bu özgüven AB reformlarının kapısını açtı. Çünkü hem kendi eksik ve yanlışlarımızın açıkça söylenebilmesini sağladı hem de ortada bütün bu eksik ve yanlışları yükleyebilecek bir ‘eski' rejim vardı. Askeri vesayete dayanan Kemalist sistem, Türkiye'nin yanlışlarını bir mıknatıs alanı gibi kendisine çekerken, İslami toplum ve siyaset anlayışını ve söz konusu aktörleri kendiliğinden aklamış oldu. Bu nedenle yeni doğan partinin adının ‘ak' olması anlamlıdır. Sıradan dindarlar için ima edilen ‘temizlik, dürüstlük' gibi nüanslar, entelektüel kesimde bir yeniden doğuş ve yeniden inşayı ifade edebiliyordu. AKP iktidarı ilk döneminde askeri vesayeti sona erdirmeye yönelik kararlı bir duruş sergilerken, AB reformlarını da benimsedi ve birbirini besleyen bu iki stratejik tercih sayesinde Türkiye'yi geri dönüşü zor bir noktaya taşıma gayreti gösterdi. Bu çabanın başarısız olduğu söylenemez. Bugün her iki alanda da daha yapılacak çok iş olmasına karşın, artık normlar değişti. Diğer bir deyişle eskiye dönüşün ‘doğru' olarak algılanma ihtimali kalmadı. Bugün esas eleştiri artık iktidarın niçin daha hızlı ilerlemediği, niçin durduğudur…
Laik kesimin yazar çizer ve konuşurları bu eleştirinin dozunu giderek artırmaktalar. AKP'nin ‘değiştiğini', başlangıçtaki misyonundan uzaklaştığını vurguluyorlar. Öncelikle bu partinin laik kesime bir misyon sözü vermiş olduğunu söylemek herhalde pek anlamlı olmayacaktır. Unutmamak gerek ki AKP laik kesim içinde sadece bir avuç demokratın desteğine sahip oldu ve sosyolojik açıdan bakarsak laik kesime ‘rağmen' iktidara geldi. Öte yandan AKP'nin asker ve AB konularında daha ‘tutucu' bir tutum sergilediği de açık. Acaba bu bir sapma mı, yoksa zaten var olan bir özelliğin daha da güçlenerek bir başka kritik eşiği geçmesi mi? İkinci ihtimal çok daha gerçekçi ve açıklayıcı… AKP'nin askerle bir uzlaşma araması ve AB reformlarında kendi zamanlama ve içerik tahditlerini öne çıkarması, daha da yükselmiş olan özgüvenle ilgili. Bu özgüvenin oluşmasında beş neden var: Seçim başarısı, dünya ekonomik sorunlarla kıvranırken Türkiye'nin bu süreci yüzünün akıyla geçmesi, askerin bundan böyle siyasete tabi olacağına ilişkin alınmış olduğu düşünülen güvence, AB'nin siyaseten çifte standardı ima eden bir tutum izlemesi ve Arap Baharı.
Bu unsurların her birinin son derece kırılgan ve temelsiz olduğunu söyleyebiliriz. Ne var ki bir siyasi aktörün tercih ve davranışlarını anlamak için, onun zihni dünyasının içinden bakmak ve kendisini nasıl algıladığını, nasıl konumlandırdığını görmek zorundayız. AKP yanılıyor veya kendisini kandırıyor olabilir. Ama laik kesimin bilmesinde yarar var, hâlâ kendisini reformcu ve dönüşümcü olarak görüyor. Hâlâ ‘inşa' dönemindeyiz ve bu yolda tek başına yürümek zorunda olduğunu düşünen bir iktidara sahibiz.
AKP'nin dünyasının temel olarak ataerkil zihniyete dayandığı, bunun kendi doğrularından çok emin bir yönetim tarzı ortaya çıkardığı, toplumsal itirazların had veya kadir bilmemek olarak görüldüğü, bu partinin ve ona destek veren kitlenin demokratlıktan halen epeyce uzak olduğu doğru. Ama bu öyle kolay değişecek bir şey değil ve daha önemlisi laik kesimde bir silkinme olmadan değişmesi de zor.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları














































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024