Fehmi KORU
Önceki gün öyle denk geldi ve birkaç saat ara ile aynı yerden geçmem gerekti. Sıradan, rutin bir yürüyüş işte. Yürüyüşü sıradan olmaktan çıkarıp bir tür ‘gözlem’ haline sokan ise yolumun üzerindeki gazete bayiydi.
Erken saatte önünden geçtiğimde bayinin önündeki her gazeteye yer verilmiş panoda ne kadar gazete bulunuyorsa, çok sonra önünden geçtiğimde aynı sayıda gazetenin yerli yerinde kaldığını fark ettim.
Gözlemi bir adım daha ileri götürüp bayiye “Satışlar nasıl?” diye de sorabilirdim, o sırada aklıma gelseydi onu da yapardım. Yine de gözlem gözlemdir.
Eskiden birden fazla dağıtım şirketi varken, birinin dağıttığı gazeteleri Anadolu’daki diğer gruba bağlı bayiler bulunduramazdı; ikisini de okumak isteyen Hürriyet‘i bir bayiden Sabah‘ı ise diğerinden almak zorundaydı. Bu yıl başından itibaren bütün gazeteleri -ve dergileri- tek bir şirket dağıtıyor; o sebeple önünden geçtiğim bayide hepsi tek bir panoda yer alıyordu.
“Yazıyor, yazıyor” yerini “Yazmıyor, yazmıyor”a bıraktı
Müvezzilerin gazeteleri kayışla omuzlarına asarak ve en önemli haberi ağızlarıyla duyurarak sattıkları dönemleri de hatırlarım ben. Hala eskiyi anlatan filmler veya dizilerde, genç birine “Yazıyor, yazıyor” diye bağırtılarak gazete sattırılır ya, işte o günleri.
Nereden nereye gelindi.
Bayiler gazete-dergi satışıyla geçinemedikleri için ortalıktan teker teker çekiliyor zaten. Etrafta tek tük bayi kaldı, gazete almak için bildik marketlere uğramanız gerekiyor günümüzde. Var olan bayilerdeki panolarda sergilenen gazetelere bir o gözle bakın; göreceğiniz, pek çoğunun ya aynı ya da birbirine yakın manşetlerle arz-ı endam ettikleridir.
Oysa bayilerin önüne gidilir ve camlarında teşhir ettikleri değişik gazetelere bakılarak da tercihte bulunulurdu.
Eskiden gazeteler haber için alınırdı. Haberi insanlar şimdi anında başka mecralardan öğreniyorlar. Tiryakilik yapan köşe yazarları vardı, her gün ne yazdığı merak edilen; o dönem de artık kapanmışa benziyor.
Kapanan kapanana
Türkiye’de olduğu gibi dünyada da bayiden gazete ve dergi satışları ciddi darbe aldı; uzun yıllardır yayın yapanlar bile nefessiz kalıp kapılarını kapatma yolunu seçiyorlar.
Yüzlercesi maalesef bu yola gitti.
Kervana en son katılan ABD’de çeyrek yüzyıldır muhafazakar kesime hitap eden periyodunu isminden de duyuran gerçekten itibarlı Weekly Standard dergisi oldu. Dergi son beş yıl içerisinde abonelerinin üçte birini kaybetmiş, yılda üç milyon dolar zarar etmeye başlamıştı.
O da sonunda havlu atmak zorunda kaldı.
İngiltere’de aralarında 160 yıllık Oldham Evening Chronicle‘ın da bulunduğu çok sayıda yerel gazete kapılarını kapatmak zorunda kaldı. 2015 ile 2017 yılları arasında kapanan gazete sayısı 86. Biraz daha geriye gidip yılı 2005 olarak seçtiğimizde o yılla 2017 arasında kapanan gazetelerin sayısı 379 oluyor. 1986 yılında bağımsız gazetecilerin ürünü olarak çıkmaya başlamış ‘Independent’ gazetesi de zarara dayanamayıp baskıdan vazgeçmek zorunda kalmıştı.

ABD’de ise kapanan gazeteler bir çığ gibi her gün daha da büyüyor. Ülkemizden yasak yüzünden Wikipedia‘ya ulaşılamıyor, ancak yurtdışındaki okurların durumun vahametini görebilecekleri sayfanın linkine göz atmalarını tavsiye ederim.
Demirören grubu şu yakınlarda bizde de ‘Vatan’ gazetesini kapatıverdi. Daha önce Doğan grubu da ‘Radikal’ gazetesinin yayınına son vermişti. Sırada başka gazetelerin olduğu söyleniyor.
Özellikle de TL’nin birkaç ay içerisinde uğradığı değer kaybı bütünüyle ithale dayalı kağıt fiyatlarını eli yakacak kadar pahalı hale getirdiği için, bu durum, satmayan ve satıyor gözükmek için gereksiz masraflar üstlenmeyi de göze alan gazetelerin sahiplerini derin düşüncelere sevk ediyor.
Üç beşimiz bir araya geldiğimizde, genellikle, işten çıkarmalar yüzünden işsiz kalmış yeni meslektaşlar konusu da mutlaka gündeme geliyor. Daha meslek hayatının başında işsizlikle karşılaşan çok sayıda genç gazeteci var. Üniversitelerin iletişim fakülteleri her yıl yüzlerce mezun veriyor, medya da her gün adam çıkarıyor.
Tam bir kısır döngü hali.
İyi ki internet ve internet üzerinden yayın yapan gazeteler ve tabii sosyal medya var da insanlar basılı ve görüntülü medyanın görmezden geldiği haberleri alabiliyor, işsiz bırakılan yazarlar da yazılarını oralardan okurlarıyla buluşturuyorlar.
Önünden aynı gün iki kez geçtiğim bayinin panosu bana bunları düşündürdü.
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.12.2025
7.12.2025
5.12.2025
4.12.2025
2.12.2025
30.11.2025
28.11.2025
27.11.2025
25.11.2025
23.11.2025