Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “İffet sadece bir isim değil kadın için de bir süstür iffet, erkek için de bir süstür. İffetli olacak erkek de olacak, zampara olmayacak eşine bağlı olacak, çocuklarını sevecek” dedi. Arınç, “Kadınsa o da iffetli olacak. Mahrem namahrem bilecek. Herkesin içerisinde kahkaha atmayacak, bütün hareketlerinde cazibedar olmayacak, iffetini koruyacaksın. Şimdi bunu birileri söylediği zaman ‘ya bu adam hangi dilden konuşuyor’ diyebilirler. Bu kadar değerlerimize yabancılaştık bugün” diye konuştu. Bunun üzerine birçok kadın sosyal medyada kahkaha atan fotoğraflarını paylaşarak tepkisini göstermişti. Arınç, bu tepkilere “Ahlak kurallarıyla ilgili bir konuşma yaptım. Kocasını bırakıp tatile çıkanlar, direği gördüğünde dayanamayıp direğe çıkanlar” diyerek yanıt verdi. (cnnturk.com)

Yani Arınç diyor ki bizim manevi, ahlaki, değerlerimiz var ve bunun hatırlatılmasından rahatsız olan iffetsiz direk düşkünü kadınlar ortalığı karıştırıyor.

Kadının iffetinin korunmasında ne problem var anlayamıyor.

Peki, bu iffeti korumak için toplum olarak neler yapıyoruz?

Bülent Bey’e yardımcı olarak bazı istatistikleri hatırlatmak isterim:

“2002 yılı kayıtlarına 66 olarak geçen kadın cinayeti sayısı, 2007 yılında 1011’dir. Kadın cinayetlerinde en büyük ortak özellik öldürenlerin erkekler olmasıdır.

2008-2012 arasında beş yılda öldürülen kadın sayısının yaklaşık 700 olduğu biliniyor.

İçişleri Bakanlığı Emniyet ve Jandarma teşkilâtlarının istatistikî verilerine göre; 2001-2004 yılları arasında; 21.268 kadın ailesi tarafından kötü muamele, 10.148 kadın kaçırma, 3.800 kadın müstehcen hareket, 3.366 kadın ırza geçme, 1.803 kadın evlenme vaadiyle aldatılarak kızlık bozma, 1.371 kadın fuhuşa teşvik suçlarının mağduru olarak kayıtlara geçmiştir.

Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye’de kadınlara yönelik cinayet oranı son istatistiklere göre 2002 ile 2009 yılları arasında yüzde 1400 artış gösterdi. 2002 yılında öldürülen kadın sayısı 66 iken, 2009’ın ilk yedi ayında bu sayı 953’e çıktı. Resmi kayıtlara göre, 2003’te 83, 2004’te 128, 2005’te 317, 2006’da 663, 2007’de 1011, 2008’de ise 806 kadın cinayeti işlendi.

Türkiye’de yaşayan kadınların dörtte biri fiziksel şiddete uğramaktadır. Şiddete uğrayan kadınların dörtte üçü eşi tarafından şiddete maruz kalmaktadır. Cinayet sonucu ölen kadınların çoğu eşi tarafından öldürülmektedir.

Tecavüze uğrayanların \% 50’si 18 yaş altında ve bunlardan \% 10’u erkek çocuk gerisi ise kız çocuktur. Her dört kız çocuktan biri cinsel şiddete uğruyor. Daha çok 7-9 yaş arası çocuklar cinsel şiddete uğruyor. 5-10 yaş arası çocukların \% 55’i ensest mağdurudur. 10-16 yaş arası çocukların \% 40’ı ensest mağdurudur. Cinsel saldırganların \% 75’i tanıdık biridir. Ensest olaylarında faillerin \% 50’si öz baba, sırasıyla da amcalar, enişteler, ağabeyler, dedeler ve dayılardır. Acil yardım hattını arayan kadınlardan \% 57’si fiziksel şiddete, \% 46,9’u cinsel şiddete, \% 14,6’sı enseste ve \% 8,6’sı tecavüze maruz kalmıştır.” (Bianet)

Son olarak birkaç gün önce eşinin iffetini korumak için çaba gösteren bir erkeğin davasından örnekleme yapalım:

“Erzurum’da boşanma davası sürerken üç yıllık eşi Diba K’yı başka bir erkekle aynı otomobilde gördüğü için bıçakla yaralayan Turgay K., tutuklu yargılandığı Ağır Ceza Mahkemesi’nde 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme gerekçeli kararında, Diba K’nın otomobilde ‘hafif yana yatmış vaziyette oturmasını’ ve ‘tayt giymiş olmasını’ tahrik saydı.” (cnntürk.com)

Sanırım Bülent Bey bizlerin ruhani lideri, gurusu, imamı falan değil de hükümeti olduğuna göre bu insanların canlarını koruyacak tedbirlerle ilgilenmesini rica etmek daha doğru olacak.

İffeti, direği, fanteziyi boşverin siz.

İşinizi yapın, vatandaşınızı koruyun...

[email protected]

Twitter:@haykobagdat