Hayko BAĞDAT

Hayko BAĞDAT
Hayko BAĞDAT
Tüm Yazıları
Yarım ağızla konuşmayalım
17.12.2014
2108

 Bir an için sırtınızdaki kamburu, taşıdığınız bagajları, aidiyetlerinizi, ezber söylemlerinizi bir kenara bırakabilir misiniz?

Ama” ile başlayan bütün cümlelerinizi, refleks hâline gelmiş savunmalarınızı, koro hâlinde dillendirdiğiniz iddialarınızı susturabilir misiniz?

Ayıp olur diye düşünmeden, vicdanımızı kaybetmeden, hak olandan uzaklaşmadan, samimiyetimizi elden bırakmadan iki satır konuşalım mı?

Hadi konuşalım…

Bu ülkede (Ergenekon veya adı her neyse) bir derin devlet var. Canımıza okudu bunlar. Arkadaşlarımızı, gençlerimizi, çocuklarımızı öldürdüler.

Hayatlarımızı, siyaseti, nefes alışımızı organize ettiler yıllardır.

Bu ülkede asker hep darbeciydi. Fiilen, post-modern, internet üzerinden farketmez. Kozmik odalarda otopsi raporlarımızı sakladılar daha düne kadar.

Bu ülkede derin devlet ile darbeci ordu elbirliğiyle çalıştı hep. Ya da aynı şeylerdi, bilemiyoruz…

AKP- Cemaat koalisyonu alenen bunlara savaş ilan ettiği beyanında bulundu.

Çünkü bu yapının son hedefinde AKP iktidarı vardı.

Erdoğan, toplum nezdinde, devlet içindeki devleti “tasfiye” edeceğini vaat ettiği bu kavgada moral üstünlüğünü, ahlaki üstünlüğü kazandı.

Ardından vesayetin müdahale etmemesi gerektiğini savunduğumuz siyaset “büyük dava” adına gemi azıya aldı.

Şimdi de siyasetin müdahale etmemesi gereken tüm bağımsız kurumlar ele geçirildi.

Devlet, Erdoğan’ın emrindeki Cemaat bürokrasisine teslim edildi.

İşte o bürokrasi, aynı eskileri gibi yapışıverdi toplumun yakasına.

Cemaat’in “bizim çocuklar” diye tarif ettikleri devlete gidince devlet hayırlı bir şeye dönüşmedi. O çocuklar devlete dönüştü.

Canlar yakıldı. Canımızı yakmış olan sembol isimler “işte yakaladık katillerinizi” manşetleriyle kalkan yapılırken arka tarafta onlarca masum insanın hakkına girildi.

Üniversitede, belediyede, sınavda, mülakatta, adliyede, mahkemede, karakolda, sokakta…

Bu bürokratlar terör estirdiler. Dink’in katillerini sakladılar partnerleri iktidarla beraber.

Roboski katliamı örtüldü. Hattâ aralarındaki kavga başlamadan bir tık evvel Gezi’den darbe çıkaran savcılar da onlardı.

Muhalif olan herkesin başına çorap örüldü. Gazetecileri arayıp tehdit eden polis şefleri doldu ortalık.

Devlet, tüm enstrümanlarıyla mevzilendi yeniden karşımızda.

Sonra?

Sonra kavga büyüdü. Cemaat, cebinde sakladığı, önceden toparladığı dosyaları faş ediverdi.

Siyaset yolsuzluğa karışmıştı ve bunu açıklamanın tam zamanıydı.

İktidar, bildiği, öğrendiği yöntemlerle tedbir aldı. MİT yasası, güvenlik yasası, kurumları, adliyeyi, polisi bir kez daha ele geçirme mecburiyeti, hukuksuzluk, baskı, yıldırma…

Dünün muktediri Cemaat bir anda Kürd’ün, Alevi’nin, Ermeni’nin, devrimcinin yanına yollandı.

MGK kararlarının, kırmızı kitapların yeni “vatan haini” ilan edildi.

Geçmiş olsun, hoşgeldiniz. Buralara düşene bir de üstüne tekme atmak âdetten değildir.

Okuduğunuz gazetelerinizi terörle mücadele basıyorsa, gazetecileriniz tutsak ediliyorsa, gençleriniz fişleniyor, sivil toplum örgütlerinize baskı yapılıyorsa, eğitim kurumlarınız kapatılıyor önderlerinize alenen küfrediliyorsa bu bize tanıdıktır.

Bütün bu hâller karşısında yanınızdayız elbet.

Bu hayatı “devlet dersinde” öğretiyorlar bizlere.

Akıl vermek gibi olmasın ama yapılacak tek bir iş var artık. İtildiğiniz bu alanın adı konmamış kurallarını anlamaya çalışmalısınız.

Arkadaşlarımızın cinayet dosyalarında adı geçen polisleri Twitter’daki profilinizin fotoğrafı yapmayınız.

Roboski katliamı döneminin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’den demokrasi kahramanı çıkarmaya çalışmaktan vazgeçiniz. Devlete atfettiğiniz kutsallığı unutunuz.

Berkin Elvan anmalarına geliniz.

Roboski yürüyüşlerine katılınız.

19 Ocak’ta AGOS’un önünde olunuz.

24 Nisan’da Taksim’e geliniz.

Ellerinizde “adalet” yazan pankartlar taşıyınız.

Çünkü “hain” olmak bunu gerektirir.

Ekrem Dumanlı’nın adliye çıkışında daha kalabalık kitleler göreceksiniz o vakit.

Büyük geçmiş olsun.

Not: Canım Aslı Teyzem (Aslıhan Aydın) bitkilere ve kelimelere meraklı olanlar için harika bir eser ortaya koydu:

Ağacın Adı : Le Nom de l’arbre: Türkçe, Fransızca, Latince Bitki Adları Sözlüğü” Bence kaçırmayın.

[email protected]

Twitter:@haykobagdat

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar