Hilâl KAPLAN
Şehrullahi'l Muharrem, yani "Allahın ayı" olarak anılan mübarek Muharrem'in onuncu gününü geride bıraktık. İçimizdeki Kerbela'lara yöneldiğimiz, yönelirken cennet gençlerinin efendisi Hz. Hüseyin'in yolunun neresine düştüğümüzü sorguladığımız, sorgularken halimize ağladığımız, ağlarken Hz. Zeyneb'in gözyaşlarını anımsadığımız bugünlerde, sizlerle Kerbela acısı üzerine yazılmış en güzel metinlerden birisini paylaşmak istiyorum. Yazık ki yer darlığından hepsine yer veremesem de, Senai Demirci'nin kâleminden çıkmış bu kıymetli hatırlama temrininin tamamını bulup okumanızı rica ediyorum. Said-i Nursî'nin 'vak'a-i ciğersûz' diye nitelediği o meş'um hadisenin yıl dönümü vesilesiyle dikkatinize sunuyorum:
Kutlu bir titreyişin, derin bir ürperişin, yüce bir haşyetin göğsümüze dokunan rüzgârıdır Kerbelâ.
Hakkın hatırını her şeyin üzerinde tutmanın silinmez mührüdür Hz. Hüseyin hatırası.
Haksızlık karşısında direnmenin aşılmaz dağıdır Kerbela…
Acılar insanın benlik kabuğunu kıran yağmurlara benzer.
Tohumlar gibi bizden taze filiz vermemizi umar acıları tenimize değdiren.
Bencillik kabuğuna sarılıp uyuyan ve uyuşuklaşan insanlığın gözünü gönlünü taze bir bahara açar acının yere indirilişi.
Ortak hüzünler, ortak kederler bizi birbirimize kardeş eder; birbirimizden birbirimize kapılar açar.
Birbirine sırt dönmeye alışkın, birbirini yaban bilmeye hevesli insanlar, müşterek bir tasanın açtığı yaralar sayesinde birleşir, buluşur, tanışır, kaynaşır.
O derin acı kalıbımızdan kalbimize taşır bizi; böylece acıyabilir olduğumuzu anlarız, kırılgan olduğumuzu fark ederiz. Aynı yerimizden çatlayabildiğimizi görüp sokuluruz birbirimize.
Birbirimizi ayrı gayrı görürken bir de bakarız ki aynı çaresizliğin eşiğinde, aynı yüzün kırışık çizgilerinde bekleşiyoruz.
Birbirimizi ilgisiz alakasız değilmişiz; meğer aynı kederin kıyısında bükmüşmüşüz boynumuzu.
Acıyan yanlarımızı birbirimizden sakladıkça acımaz oluruz birbirimize.
Kırılgan taraflarımızı inkâr ettikçe çelikten tunçtan sayarız kendimizi, yok sayarız birbirimizi.
Paylaşılmış acılar ve müşterek kederler bir barajın önündeki seti yıkar, aynı insanlık yatağına akıtır bizi.
Bir kez daha tanışırız birbirimizle.
Bir kez daha barışırız.
Devrilir gamsızlığımız, yıkılır alakasızlığımız.
İşte bu yüzden, tam da bu yüzden, ortak acıları ve ortak acıların kurbanlarını anarken, anlarken onlara minnet duymamız beklenir.
Onların canlarıyla kanlarıyla ödedikleri o ağır bedel bizim canımıza can katar, bizi küskün ve dargın düştüğümüz kuytulardan kaldırır, gömüldüğümüz bezginliklerden ve bıkkınlardan çekip alır.
Kış uykusundan uyandırır yüreklerimizi.
***
İbrahim için ateş ne ise Muhammed Mustafa (sav) için Hasan ile Hüseyin'in canına kasteden fitne odur.
Ateşi görür; şehit edileceklerini Allah'ın izniyle haber verir.
Tıpkı İbrahim gibi ateşin söndürülmesi yolunda istekte bulunmaz.
Bilir ki İbrahim'in sınavı olduğu kadar ateşin de sınavıdır bu.
İbrahim'le sınanır ateş. Bilir ki ırkçılık ateşinin Hasan ile sınanmasıdır bu. Bilir ki haset yangınlarının Hüseyin'in gül tenine temasıdır bu.
Bilir ki ateşi gül eyleyen İbrahim hatırının yeni varisleridir Hasan ile Hüseyin.
Bilir ki ateş İbrahim'le sınanıncaya kadar serin ve selim olmayı öğrenemeyecektir.
Bilir ki taş Musa'nın asâsıyla sınanmadan katılığını unutamayacak, yumuşamayı bilemeyecektir
Bilir ki ateşleri söndüren, yangını utandıran bir serinlik ve selâmet şahitliğine ihtiyacı vardır âlemin.
Allah'ın canlara müşteri olduğu bu pazarın en kıymetli metaıdır Hüseyin'in canı, Hasan'ın kanı.
Alışveriş başlasın ki biricik müşterinin Allah olduğu kutsiler pazarı açılsın.
Siftah edilsin ki Allah hatırına yeni canların alınmasına şaşılmasın.
***
Hüseyin'e ağlamak değil ki görevimiz, Hüseyin acısından yeni filizler çıkarmak hayatımıza.
Kerbelâ'ya ağlamak değil sadece işimiz, kendimize ağlayıp yeni başlangıçlar yapmak.
Kerbelâ'da Hüseyince duruşun bedelini seve seve üstlenmek.
Ey insanlar,
Ey bu dünyanın ölümlü yolcuları,
Ölümün Kerbelâsına yürüyen canlar,
Dünyanın tarlasına ekilen tohumlar,
Biz acılardan yeni acılar üretmek için anmıyoruz Kerbela'yı ve Kerbela'nın şehitlerini.
İyice anlamalıyız ki Kerbela'nın ciğer yakan, yürek sızlatan kederi, bize candan öte bir değer yüklemek içindir, hayattan öte bir sevda taşıtmak içindir.
Kim ki gövdesinin kaygısını terk edip ruhuna su içirmeye koşar, o Hüseyin'in yanında Kerbela'ya yürümektedir bugün.
Kim ki ölmek ve kalmak arasında salınmaktan sıyrılır da Hakkın hatırına ölmeyi kalmak kadar değerli bilirse, o Hüseyin'in yanında Kerbela'ya yürümektedir.
Kim ki can endişesinden sıyrılır da, Canan uğruna can verecek teslimiyete erişirse, o Hüseyin'le Kerbela'ya yürümektedir.
Kim ki Hüseyin için gözyaşı döktüğü kadar, Hüseyince olmayı, Hüseyince canla başla haksızlığa direnmeyi göze almışsa, o Hüseyin'in şehitliğine şahittir.
Kim ki Hüseyin'in matemi için ter döktüğü kadar, Hüseyin'in durduğu yerde durmak için yorulur, gövdesini Hüseyin'in uğrunda can verdiği gerçeğin bekçisi yaparsa, o Hüseyin'ce şahittir, Hüseyince şehit olasıdır.
Vesselam…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019