Mümtazer TÜRKÖNE
MİT Yasa Tasarısı’na, devlet usul ve adabına taban tabana zıt kaba bir görgüsüzlük egemen.
Tasarının hukuka, özgürlüklere ve demokrasiye aykırı şekilde, devlet iktidarı üzerinde tekel oluşturma niyeti ve çabası şüphe götürmüyor. Hükümetin eline, denetimsiz bir araç veriyor. İstihbarat örgütüne Cumhurbaşkanı’nın, hatta doğrudan Başbakan’ın bile sahip olmadığı bir dokunulmazlık zırhı sağlıyor. Dikta yönetimlerine has bir istihbarat devleti oluşturuyor. Yine de görgüsüzlük bambaşka bir şey; en azından çok pahalı. Sırıtan görgüsüzlüğü telafi etmek için bu örgütün kendisi başta olmak üzere, hükümet ve ülke olarak hepimiz çok ağır bedeller ödeyeceğiz. Nitekim birkaç aydır zaten ödüyoruz.
Türkiye son aylarda operasyon üzerine operasyon yedi. Hükümetin şikayet ettiği Adana TIR’ları, Dışişleri’nde dinleme skandalı, ortalığa saçılıp-dökülen tapeler aynı zamanda devletin espiyonaj ve kontur-espiyonaj zaafını göstermiyor mu? Aynı süre zarfında MİT, sürekli tartışmaların göbeğinde yer aldı. Elbette başarıları ile değil. Bir istihbarat örgütünün bu kadar çok gündem işgal etmesi neye ve kime hizmet eder?
Yasa tasarısı kökten yanlış. İlk soru: Bir ülkenin dünyanın gözleri önünde gizli servisini bu kadar âşikar kılması doğru mu? Ziya Paşa’nın “En ummadığın keşfeder esrar-ı derûnun/ Sen herkesi kör alemi sersem mi sanırsın?” beytini, kanuna “evet” oyu verecek mebusların hatırlaması lâzım. Antik Atina demokrasisinde, savaş planlarını Halk Meclisi’nden tartışan demagoglardan ne farkları kalacak?
Gizli servisinizi operasyonel bir örgüte dönüştürdüğünüz zaman, istihbaratı kim yapacak? “İkisini birden yapsın” diyenler, bu işin uzmanlarıyla konuşmayı denesin. Dünyadaki istihbarat örgütlerinden hiçbiri operasyon yapmıyor. Yapanlar, başka birimler oluşturuyor.
Görgüsüzlük, AK Parti iktidarının devletle daha yeni yeni yüz-göz olmasından. Devlet tecrübesi olmayanların istihbarat anlayışı, Amerikan filmlerinden edindikleri kültürle sınırlı. Kafalarında ya 007 James Bond, ya da mafyatik bir devlet düzeni paranoyası sürdüren Polat Alemdar tiplemesi var. Halbuki Soğuk Savaş yılları geride kaldı. İstihbarat örgütleri, psikolojik savaşın karargahları olmaktan çıktı. Amaç yalın haliyle bilgiye ulaşmak. Bilgi ise her yerde. İyi bir istihbaratçı profili, yetenekli bir gazeteci ile birikimli bir uluslararası ilişkiler uzmanının karışımı ile ortaya çıkıyor. Elinde silah, keskin nişancı bir operasyon adamı, istihbaratçıdan başka her şey olabilir. Tasnif ederek analiz etmeyi biliyorsanız, bilgi, ulaşabileceğiniz her yerde duruyor. Gizli bilgiler mi? Bugünün dünyasında gizli bilgileri toplayanlar devletlerden çok şirketlerin kâr arayışında rol alıyor.
70’li yılların sağ ve sol kanatta en çok tekrarlanan geyiğiydi. “Akşam ne yapacaksın?” gibi, çok basit-gündelik bir soruya “Sana ne? Yoksa MİT misin?” cevabını yapıştırırdık. Sonra darbe oldu ve aramızda kavgada en öne fırlayan ve diğerlerini de fişekleyenlerden hiçbiri askerî cezaevlerini teşrif etmediler. Hâlâ düşünürüm: Bilgi toplamak amacıyla sağ-sol örgütlere bu kadar nüfuz etmiş “devlet görevlileri”nin operasyonları olmasaydı, bugün acaba kaç kişi hayatta olurdu? Değişen pek fazla bir şey yok. Alın size bir iddia: “MİT’i kapatsak, KCK kısa sürede dağılır.”
Hükümetin MİT yasası ile kendini korumaya alacak bir zırh oluşturmaya çalışmasının, Çingenelerin içinden çıkan paşanın ormana bakıp “Şu ağaçlardan ne güzel kasnak olur” demesinden hiç farkı yok. Dokunulmaz, korunaklı ve imtiyazlı bir yer oluşturduğunuz zaman, orada görev alanlar önce kendilerini korurlar. Size yönelik ilk tehdit de oradan gelir. MİT üzerine sivil bir MGK inşa edilemez. MİT, operasyon görevinin altından kalkamaz; yaptığı işleri ağzına yüzüne bulaştırır, istihbarat işi sahipsiz kalır.
Bir devleti koruyan gizli servisinden önce hukukudur. Hukukun üzerine birilerini çıkartırsanız, devleti değil önce kendilerini korurlar. Görgüsüzlüğünüzü aleme ilan etmek istemiyorsanız, MİT’in sağını solunu çekiştirmekten vazgeçin.
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.08.2025
3.08.2025
31.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025