Murat AKSOY
Seçim sonuçlarını konuştuğumuz Metropol Araştırma Şirketi Yöneticisi Özer Sencar;“Tayyip Bey şu ana kadar ki yönetimi ile halkın yaklaşık yüzde 50’sinin desteğini aldı. Dolayısıyla şu ana kadar ki sürdürdüğü politikasını devam ettirecektir” dedi ve ekledi“Cemaatin dışındaki muhalefete de sert davranması muhtemeldir.”
Sencar, Demirtaş ile ilgili olarak da; “HDP’de Selahattin Demirtaş onurlu bir şekilde görevden ayrılması sağlanarak iktidarla daha uyumlu bir kişiyi eş başkan yapmaları. Böyle bir HDP, AKP ile yeni anayasa konusunda anlaşabilir” dedi.
Seçimlerde sizin şirketiniz dahil pek çok araştırma şirketi tahminde yanıldı. Neye bağlıyorsunuz bunu?
Türkiye’de parti bağlılığı yüksek bir seçmen kitlesi olduğu bilinir. Bu durum seçim süreçlerinde partilerin yürüttüğü kampanyaların etkileyebileceği seçmen sayısının düşük olmasını da beraberinde getirmektedir. Örneğin daha önceki seçimlerde seçmenlerin karar verme süreçleri incelendiğinde, ancak % 5’inin seçimlere 1 hafta kala hangi partiye oy vereceklerine karar verdikleri görülmektedir. Fakat 1 Kasım seçimleri uzun süredir tekrarladığımız seçim kodlarının birçoğunu olduğu gibi bunu da değiştirdi.
Mesela..
Türkiye’nin Nabzı Kasım araştırmamızın bulgularına göre; seçmenlerin % 9’u hangi partiye oy vereceklerine seçim öncesindeki son haftada karar verdiklerini belirtmişlerdir, hatta bu kitlenin yaklaşık yarısı yani % 4,5 oranında bir seçmen kitlesi kararlarını sandık başında verdiklerini belirtmiştir. Dolayısıyla seçmenin tavrını geç belirlemesi ve bu belirsiz olan tavrını araştırmacılardan gizlemesi tahminlerdeki yanılgının ana eksenini oluşturuyor denilebilir. Sonuçta 4 ayda iki kez parti değiştirmek kolay açıklanabilir bir durum da değil.
SEÇİMİ DAVUTOĞLU DEĞİL ERDOĞAN KAZANDI
Seçmeni ne etkiledi?
Son 1 haftada partilerini belirleyen seçmenlerin yarısının 1 Kasım seçimlerinde AKP’ye oy verdikleri görülmektedir. Yani AKP’ye oy veren yaklaşık 5 puanlık seçmen bu kararını son bir hafta içinde vermiştir. AKP’nin seçim kampanyasının ana eksenini istikrarın sağlanması oluşturuyordu. Son hafta karar veren 5 puanlık bu seçmen grubunun % 53’ü istikrar, % 24’ü ekonominin düzeltilmesi, % 17’si ise teröre karşı mücadele için AKP’ye oy verdiğini belirtmiştir. Görünen o ki; ekonomideki kötüye gidişat ve özellikle artan terör olayları AKP’nin yürütmüş olduğu “istikrar” kampanyasının başarılı olmasını sağlamıştır.
Seçimi kim kazandı?
Seçimin ilk kazananı açık ve net bir şekilde AKP’dir. Ama AKP derken hepimiz biliyor ki asıl kazanan Tayyip beydir. Çünkü bütün stratejiyi hazırlayan, uygulayan Tayyip Erdoğan’dır. AKP içerisindeki organlar değil, Başbakan değil. Dolayısıyla kazanan Tayyip Bey’dir. Doğal olarak Tayyip Bey’in kazanması demek AKP’nin kazanması demektir. Nitekim seçmen de benzer bir algıya sahiptir. İsim belirtmeden açık uçlu biçimde sorduğumuz ‘AKP’nin başarısında en etkili isim kimdir?’ sorusunun karşılığı Erdoğan’a işaret etmektedir. Toplumun % 65’i AKP’nin başarısının arkasındaki ‘lider’in Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu söylemektedir. Ancak % 17 Davutoğlu’nu etkili bulmaktadır.
ERDOĞAN DEĞİŞMEYECEK
Şimdi yüzde 49’luk bir AKP iktidarı var. Nasıl devam eder?
Tayyip Bey şu ana kadar ki yönetimi ile halkın yaklaşık yüzde 50’sinin desteğini aldı. Dolayısıyla şu ana kadar ki sürdürdüğü politikasını ve davranışını değiştirmeyecektir. Cemaati ve cemaatin elindeki kurumları tasfiye edecektir. Cemaatin dışındaki muhalefete de sert davranması muhtemeldir.
Bu durumda ülke yönetilebilir mi?
2010 referandumuna kadar AKP demokrasinin çıtasını yukarı çıkardı. Ama 2010 referandumundan sonra ülkeyi kendi zihinlerindeki gibi yönetmeyi tercih ettiler. Bu demokrasinin güçlenmesi değil Tayyip Erdoğan’ın güçlenmesi olarak ortaya çıktı. Bu durum bundan sonraki süreçte de devam edecektir.
Buna Tayyip Erdoğan rejimi diyebilir miyiz?
Bunun adının ben değil siyaset bilimciler koysunlar.
ERDOĞAN’IN YENİ ANAYASAYA İHTİYAÇ YOK
Bu yaklaşım devam ederse, uzlaşma, yeni anayasa nasıl mümkün olacak?
Ben yeni anayasanın AKP-HDP işbirliği ile yapılabileceğini düşünüyorum.
Bu mümkün mü?
Mümkün, şöyle. Benim tahminim, HDP’de Selahattin Demirtaş onurlu bir şekilde görevden ayrılması sağlanarak iktidarla daha uyumlu bir kişiyi eş başkan yapmaları. Böyle bir HDP, AKP ile yeni anayasa konusunda anlaşabilir. Eğer bu olmazsa AKP, MHP ile bu imkanı deneyebilir. En azından referanduma götürecek bir sayıyı MHP’den karşılamayı deneyebilir. İlginç bir soru sorayım size.
Buyrun…
Tayyip beyin anayasa değiştirmeye ihtiyacı var mı?
Yok mu?
Bence yok. Eğer gerçekten istiyorsa HDP ya da MHP’yle uzlaşma deneyebilir. Ben açıkçası bir değişiklik ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum. Tayyip bey, mevcut yasalar ve mevcut imkânlar içerisinde zaten ülkeyi bir başkan gibi yönetiyor, bundan sonra da yönetmeye devam edecek. Şu anda Tayyip Bey’i engelleyebilecek onun davranışlarını kontrol edebilecek herhangi bir kişi ve güç yok. Tayyip bey aynı şekilde AKP’ye de hakim. Ne başbakan ne de bakanlar onun kontrolü dışında bir adım atabilir. Dolayısıyla yoğun bir anayasa değişikliği ihtiyacı söz konusu olmayabilir.
PKK, HDP VE DEMİRTAŞ’I İTİBARSIZLAŞTIRMAYA ÇALIŞTI
Sçimin başka kazananı var mı?
PKK’dır. Bence 7 Haziran’da oyunu yüzde 13’lere çıkaran HDP ve Selahattin Demirtaş’ın başarısı Kandil’deki PKK liderleri tarafından hoş karşılanmadı. Ben iki polisin evde öldürülmesi, Dağlıca, Iğdır, yerel yönetimlerdeki öz yönetim, demokratik özerklik ilan ve kurma gayretlerinin tamamının PKK tarafından bilinçli olarak yapıldığını düşünüyorum. Hedefleri HDP ve Selahattin Demirtaş’ın itibarın kırmak ve onu elemine etmek amacıyla yapıldığını düşünüyorum. Yani PKK’nın yaptıkları yönetime karşı bir terör hareketinden ziyade Selahattin Demirtaş ve HDP’yi itibarsızlaştırma operasyonuydu. Sonuç olarak HDP ve Demirtaş toplumda ciddi bir güç ve itibar kaybına uğramıştır.
ÖNCELİK EKONOMİDEN TERÖRE DÖNDÜ AKP KAZANDI
1 Kasım seçiminde ne değişti, 7 Haziran’a göre?
7 Haziran seçimlerinde halk iktidara bir uyarı mesajı verdi. AKP’yi tek başına iktidar yapmadı. Halk, tek başına iktidar yerine bir koalisyonun daha sağlıklı olabileceğini düşündü. Bunun bir başka sonucu şu idi: muhalefet partileri de kendi arasında bir hükümet kurabilir çoğunluğa sahip oldu. Ama MHP’nin özel tavrı nedeni ile üç muhalefet partisi bir araya gelip bir koalisyon kuramadı.
Bu süreçte ilk kırılma nerede yaşandı?
Meclis başkanlığı seçiminde. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Deniz Baykal’ı kullanarak muhalefetin kendi arasında bir meclis başkanı çıkaramayacağı bir pozisyon üretti ve AKP’li bir vekil Meclis Başkanı oldu. Meclis Başkanlığı AKP’ye geçtikten sonra Tayyip Bey erken seçime gidebiliriz demiştir kanaatindeyim. Sonuç olarak MHP, koalisyona uzak duruyordu. CHP çok arzulu ve hevesleydi hatta Davutoğlu da koalisyon yapmak istiyordu ama Tayyip Bey ustaca taktiklerle süreyi doldurup seçim kararı aldı.
Ülkede de çok şey yaşandı…
Elbette; Türkiye’de dört ay içerisinde pek çok olay yaşandı. Özellikle terör olayları halkı bunalttı. Burada halk şöyle düşündü sanıyorum: “Seçim yaptık ve muhalefete iktidar olma şansı tanıdık. Muhalefet bu şansı, çok basit nedenler ve inanılmaz öngörüsüzlüklerle kullanamadı”. Halk bu sefer açık ve net bir şekilde tekrar AKP’ye yöneldi. Bizim halkımız hem sağduyulu hem de pragmatisttir. AKP’nin koalisyon belirsizliği, terör ve ekonomide görülen belirsizlikleri ‘istikrar’ parantezine alarak topluma sunması karşılık bulmuştur.
AKP KAYBETTİĞİ TÜM OYLARI ALDI
Peki partileri ele alalım. Oy değişimleri nasıl ve neden yaşandı?
Partilerin oy değişimlerinin rotalarını detaylı olarak Türkiye’nin Nabzı abonelerimizle paylaşmaktayız, fakat kısaca, özellikle AKP’nin oy kaynaklarına değinecek olursak; 1 Kasım’da kararını değiştirerek AKP’ye oy vermiş en büyük kitle 7 Haziran’da MHP’ye oy vermiş seçmenlerdir. Seçim sonrası araştırma sonuçlarındaki partiler arası oy geçişlerindeki net rakamlara baktığımızda; AKP’nin %49,5 seviyesindeki oyunun 3,6 puanı 7 Haziran’da MHP’ye oy verdiği görülmektedir. Nitekim MHP 1 Kasım’da 4,4 puan oy kaybetmiştir. 1 Kasım’da AKP’ye oy geçişi görünen en ilginç adres CHP’dir. İstatistiksel olarak anlamlı seviyede olmasa da 7 Haziran’da CHP’yi tercih eden 1,8 puanlık bir seçmen grubunun 1 Kasım’da AKP’ye oy verdiği görülmektedir. AKP’nin bir diğer oy kaynağı ise, HDP’dir. Tahmin edilenin aksine 1 Kasım’da HDP’den AKP’ye geçen seçmen sadece 0,6 puanlık bir kitledir. Ayrıca AKP’ye yaklaşık 1 puanlık diğer partilerden (daha çok SP tabanından) ve 1,6 puan 7 Haziran’da sandığa gitmeyen küskün AKP’lilerden geldiği görülmektedir.
AŞİRET VE DİNİ LİDERLERİN GÜCÜ
HDP’den nasıl oy aldı AKP?
Az önce de bahsettiğim gibi; tahmin edilenin aksine 1 Kasım’da HDP’den AKP’ye geçen seçmen sadece 0,6 puanlık bir kitledir. Güneydoğu’daki operasyonlar devam ederken Tayyip Bey’in bölgedeki feodal aşiret ve dini liderlerle birebir toplantı yaparak görüştüğü haberi sızdı kamuoyuna. Bu, milliyetçi olmayan muhafazakar dindar ve inançları nedeniyle PKK’yı hiçbir zaman benimsememiş olan muhafazakar dindar seçmenlere yönelik çok güçlü bir mesajdı. Bu mesajı, HDP’den AKP’ye geçen bu kısıtlı oy desteğinin açıklaması olarak okumak da mümkün.
Araştırma sonuçları ne diyor?
7 Haziran’dan 1 Kasım’a HDP’den AKP’ye yönelen seçmenlerin neden parti tercihlerini değiştirdiklerine baktığımızda ise “terörün son bulması” söyleminin öne çıktığı tespit edilmiştir. Ama HDP’nin 1 Kasım’da kaybettiği oy desteğinin yöneldiği tek veya en önemli adres AKP değildi. 7 Haziran’da HDP’ye oy veren 0,8 puanlık bir seçmen kitlesinin 1 Kasım’da CHP’ye oy verdiği anlaşılmaktadır. HDP’nin 7 Haziran’da sıkça belirtilen “emanet oyların” bir kısmını muhafaza edebildiği, fakat bir kısmını kaybettiği görülmektedir. Bunun yanı sıra, HDP’nin sandığa gitmeyen seçmenin bulunduğu ve bu kitlenin %0,9 seviyesinde olduğu tespit edilmiştir. Bu durum bize HDP’nin 1 Kasım’da seçmenini sandığa taşımakta sorun yaşadığını ve kaybettiği 2 puanın yarısının adresini açıklamaktadır.
MHP’DE DEĞİŞİM OLMAZ
MHP liderlik tartışmaları başladı. Mümkün mü bir değişim?
O partinin kararı. Eğer liderlerinden memnunlarsa tutsunlar değillerse değiştirsinler. Ama ben MHP’de bir değişim yapılabileceğini zannetmiyorum. Devlet Bahçeli istifa etmediği sürece MHP’de lider değişikliği yapılabilmesinin dış dinamiklerin de etkisiyle çok zor olacağını düşünüyorum.
http://yeniarayis.com/roportaj/2015/11/demirtas-tasfiye-edilebilir/
Yazarlar
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.02.2019
23.11.2018
20.11.2018
16.11.2018
13.11.2018
10.11.2018
6.01.2018
3.01.2018
30.10.2018
26.10.2018