Murat BELGE
Türkiye’de liberalizm
16.09.2012
10414
Cumartesi sabahıTaraf ’ta Gürbüz Özaltınlı’nın Türkiye’de “liberal” kavramının kullanımı üstüne aklı başında yazısını okuyunca, ben de bu konuda birkaç söz etmek isteğini duydum.
Malûm, bu kavram Türkiye’de bir “küfür kelimesi” hâline geldi, getirildi. Yanlış hatırlamıyorsam Uğur Mumcu “liboş” lafını icat ederek çığırı açmıştı. Bir zaman sonra Emin Çölaşan gibileri “entel-liboş” bileşimini buldu, epey bir zaman bununla idare edildi. Sonunda, kastedilen şey, yani liberalizmin kendisi, bu yaratıcı süslemeler olmadan da küfür olarak anlaşılır hâle geldiği için, artık “liberal” demek bir “eksiklik” olmuyor, herkes anlayacağını anlıyor. Eskiden, Sovyetik Blok’ta da bu kavramın çağrışımları bu çerçeveye girerdi. Bugünün dünyasında “liberal” kavramının böyle kullanıldığı bir toplum olduğunu sanmıyorum –belki İran da öyledir.
Anlattığım bu gelişmeler yeni, ama liberalizm düşmanlığı Türkiye için yeni bir şey değil. Bir “siyasî öğreti” üzerinden siyasî polemik yapmaya başlamamızın fazla uzun bir tarihi yok: İttihat-Terakki içinden başlayıp sonra onun dışına çıkan “adem-i merkeziyet ve teşebbüs-ü şahsî” tartışmasını bir ilk olarak alabiliriz. Ne demektir bu, diye soracaksanız, bu, “liberalizm”in tanımı gibi bir şeydir. Bilindiği gibi, İttihatçı çoğunluk (yani, “merkeziyetçi devletçiler”) tarafından şiddetle mahkûm edilmiş ve fırka dışına sürülmüştür. O zamandan beri, bu ülkenin siyasî hayatına egemen olan kesimin ideolojisinde “liberalizm” ve ondan gelen, ona ilişkin her şey tehlikeli bir mikrop muamelesi görmüştür.
Abdülhamid saltanatında Prens Sabahaddin taraftarları da, ana akım İttihatçılar da, “meşrutiyet”ten yanaydı, “meşrutî monarşi” demekte birleşiyorlardı. Ama bu rejimin genel adı, fazla genel. “Nasıl bir meşrutî monarşi? Örneğin Prusya gibi mi, İngiltere gibi mi? Nasıl?”
İttihatçılar, “merkezî” diyordu. Onların ideal meşrutî monarşilerinde “monark”, Sultan Reşad gibi biri olmalıydı. İstediklerine kavuştular ve performanslarını gösterdiler.
Birinci Dünya Savaşı sonrasında, “Bağımsızlık” diyenler, önceleri “Meşrutî Monarşi” diyenler gibi genişçe bir cephe oluşturuyordu. Ama, “Nasıl bağımsızlık?” Bu “bağımsız” ülke kime benzeyecek? Gene İngiltere’ye mi, Almanya’ya mı?
Mutlakiyetçi Almanya’nın savaşta yenilmiş olması bizim İttihatçılar’ın Alman siyaset felsefesinde bazı sakatlıklar olabileceği kuşkusunu yaratmadı. Çünkü “militarizm”, “devletçilik”, “korporatizm”, “merkeziyetçilik” onların “amentü”sünün nirengi noktalarını oluşturuyordu; bunlardan vazgeçmeleri imkânsızdı. Liberal siyaset memleketi bölerdi.
Mahmut Esat, Yunus Nadi, Falih Rıfkı, Recep Peker, Şükrü Kaya ve daha birçokları bu görüşteydi. Bizim Kurtuluş Savaşı yılları İtalya’da faşizmin parladığı yıllardı –Mussolini 1922’de Roma Yürüyüşü’nü başardı ve Başbakan oldu. Saydığım kadro, hepsi Mussolini hayranıydı. Otuzlarda Hitler de Almanya’yı toparlayınca bu kadro çok sevindi. Bu yıllardaCumhuriyet ’in yayın politikasını bilen bilir (sonradan unutturmak için çok çaba harcansa da). Kurtuluş Savaşı’nın sonunda “merkeziyetçiler”, “liberal” anlayışa bizim koşullarda en fazla yaklaşanları bir kere daha tasfiye ettiler. İkinci Meclis tam kadro yeni rejimin “makbul” adamları olacak “saylavlar”la çalışmaya başladı. Bu kadroların “liberalizm” dostu olmayacağı belliydi. İkinci Dünya Savaşı’nı da içine alan yıllarda bu kadro devamlı “liberal Avrupa”nın hasta olduğunu, yıkılmak üzere olduğunu yazdı, çizdi. Falih Rıfkı’nınMoskova-Roma veYeni Rusya’sı, liberalizme karşı komünizme bile sempati duyduğunu gösterir.Faşist Roma,Kemalist Tiran, Kaybolmuş Makedonya da ilginçtir.
Dolayısıyla son yılların gitgide azgınlaşan liberalizm düşmanlığında şaşılacak bir şey yok. “Yeni” bir fenomenden çok “tarihin tekerrürü” denebilir. Bu süreci özetlemeye devam edeceğim.
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025