Murat BELGE
Halk Partisi’nde “Yenilikçi” adıyla anılan grubun ısrarlı talebi üzerine yapılan Parti Meclisi toplantısı, bizim gazetenin dediğine göre kimseyi mutlu etmeyen bir bildiri üreterek sonuçlandı. Taraf’ın spotuna göre “Yenilikçiler” bu bildiri “bağlayıcı” olmadığı için hayal kırıklığına uğramış, “Ulusalcılar” ise zayıf ve hafif bulmuşlar. Sonuçta da “herkes rahatsız”mış.
İnsanoğlu beklenmedik bir şeyle karşılaşmaktan huzursuzlanır. Şu karmaşık hayatta, “A böyledir, B şöyledir” diye bazı düzenlilikler bellemiş ve bellediğimiz ölçüde rahatlamışken, “A şöyle, B böyle” olunca, ihanete uğramış gibi hissederiz kendimizi. Bu çerçevede, CHP’den çıkan bildiri, CHP içinde herkesi rahatsız etse de, (iddiaya göre), ben kendi adıma herhangi bir rahatsızlık hissetmedim, çünkü benim bildiğim dünya bir kere daha doğrulanmış oluyordu. Parti Meclisi toplantısından “demokratik” diye nitelenebilecek bir bildiri (ya da herhangi bir sonuç) çıksaydı, “Neyi eksik biliyordum? Neyi yanlış düşünmüşüm?” diye bir düşünsel çabaya girmem gerekecekti. Bu bildiri ise, “Bugün çarşamba” ya da “Ayın bilmem kaçı” gibi, takvime bakmakla göreceğim bir bilgiyi tekrarlamış oldu.
Halk Partisi, malûm, memleketimizin “Sosyal-demokrat” partisi. Kendini böyle tanıtıyor; Enternasyonel’e falan gitmekten de imtina etmiyor. Gittiği zaman kendisini “sosyalist” olarak karşılayan pek kimse yok, ama buna da aldırış etmiyor.
Bu son “bildiri”, Parti Meclisi’nin iradesini açıklayan belge, Halk Partisi’nin “sosyalist” veya “sosyal” falan bir yana, “demokrat” da olmadığını gösterdi. Halk Partisi, 12 Eylül’ün milletimize armağan ettiği Anayasa’dan, o anayasada dile getirilmiş anlayıştan vazgeçemiyor. Nasıl vazgeçsin ki, zaten o anlayışı biçimlendiren o.
Halk Partisi, kendisi otuzlarda yaşamaya devam ediyor. Edebilir, kendi bileceği iş. Böyle bir özgürlük var. Ama Halk Partisi aynı zamanda toplumun da otuzlarda kalmasını, bir kere oradan uzaklaştığına göre, yeniden oraya dönmesini istiyor. Topluma önerisi bu, vaadi de bu. “Beni seçersen ben seni otuzlara döndürürüm,” diyor. Bu hususta gayet inandırıcı; döndürür mü döndürür.
Pürüz Halk Partisi’nde değil, halkta. Anlaşılan o ki halk otuzlara dönmek istemiyor. Aralarında 630’lara dönmek isteyenler olabilir, ama 1930’lara dönmek isteyen, Halk Partililer dışında, yok. Şu hâlde bu “tek-partili asr-ı saadet”e seçim yönetimiyle dönülemeyecek. O zaman, iyi bildiğimiz şu öbür yöntem kalıyor. İyi de, o yöntem en son 12 Eylül 1980’de yürürlüğe konmuştu; 30’lara dönülebileceğimiz kadar dönmüştük. Buna rağmen, bu millet gene çığırından çıktı ve buralara kadar geldik. Yani, bu serkeş milleti, kulağından tutup 30’lara döndürsen bile, orada uzun zaman tutamıyorsun. Bir yolunu buluyor, kaytarıyor.
Böylece Halk Partisi bütün parlak fikirlerine, Atatürkçülüğüne rağmen, bu toplumun yaşayan dokularında kendine yer bulamıyor. Halk Partisi bir “askerî demokrasi”nin siyasî partisi. Onun “sivil siyaset” yapması, rejimin temelinin askerî denetim altında olmasına bağlı. Şimdi, dengenin o tarafı aksayınca, Halk Partisi’nin de bir anlamı kalmıyor.
Büsbütün kalmıyor dememeli. Bir işlevi var: tıkaç olmak. Değişime ciddi ihtiyacı olan, ihtiyaç duyduğu hızda değişmeyi beceremeyen bu toplumda, olması gerekli “işlev” değil Halk Partisi’nin işlevi. Ama, son analizde, bir işlev. Toplum kendini otuzlardan kurtarıp arındıkça, otuzların birçok yere sinmiş rengi, kokusu, kurumları vb. yavaş yavaş silindikçe Halk Partisi de silinecek ve kayıplara karışacak. Ama hemen değil, henüz vakti var.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları






































Ad Soyad Giriniz...
hayatları gömmek için bir sebep aranıyorsa, bunu sıvaşık kör çıkmaz yokuşlara vurarak tekrarlama enayilik degil de nedir? hamallığın bile yeni taze bir yönü olmalı..
Kaptan
Çapsızlığın çapını gösteren bir yazı bence Kurtuluş Tayizin yazısı...Kürt sorunu ve bu çerçevede vuku bulan olayları ve olguları kendisine Alan olarak seçen bir yazarın Odtü de meydana gelen protesto yu ülkenin genelindeki rahatsızlığın bir Dışa vurumu olmaktan çıkarıp , ülkenin başka bir yerindeki protestoda Taş atma eyleminin bir benzeri gibi algılıyamaması aslında kendi iç dünyasındaki bazı şeyleri tarihe gömmeye çalışması olarak değerlendiriyorum bu yazıyı...
Ad Soyad Giriniz...
Taraf artik meseleleri dogru okuyamiyor galiba. Hep tepkisel yaklasiyor. Bu gencler azicik empatiyle kolaylikla kazanilabilecek gencler. Hukumeti savunayim, solculara giydireyim derken Tarafin misyonu unutuluyor. Bu protestocu gencler uygun bir yayin politikasiyla sadik birer Taraf okuru olurlar ve zamanla milli bilincleri kuvetlenir. Lutfen biraz sagduyu.
umit Onder
Valla Ahmet altan dan sonra senin yazi pek cekilmiyor. ustelik sanirim ne yazdigini neyi yazdigini da pek bilmiyorsun. Hani hukumetime dokunma ayaklari...Bu kafayla siz o gazeteyi cok yakinda kapatirsiniz. Cunku bu isi sizden iyi yapanlar var kardes.
Ad Soyad Giriniz...
hayatları gömmek için bir sebep aranıyorsa, bunu sıvaşık kör çıkmaz yokuşlara vurarak tekrarlama enayilik degil de nedir? hamallığın bile yeni taze bir yönü olmalı..
Kaptan
Çapsızlığın çapını gösteren bir yazı bence Kurtuluş Tayizin yazısı...Kürt sorunu ve bu çerçevede vuku bulan olayları ve olguları kendisine Alan olarak seçen bir yazarın Odtü de meydana gelen protesto yu ülkenin genelindeki rahatsızlığın bir Dışa vurumu olmaktan çıkarıp , ülkenin başka bir yerindeki protestoda Taş atma eyleminin bir benzeri gibi algılıyamaması aslında kendi iç dünyasındaki bazı şeyleri tarihe gömmeye çalışması olarak değerlendiriyorum bu yazıyı...
Ad Soyad Giriniz...
Taraf artik meseleleri dogru okuyamiyor galiba. Hep tepkisel yaklasiyor. Bu gencler azicik empatiyle kolaylikla kazanilabilecek gencler. Hukumeti savunayim, solculara giydireyim derken Tarafin misyonu unutuluyor. Bu protestocu gencler uygun bir yayin politikasiyla sadik birer Taraf okuru olurlar ve zamanla milli bilincleri kuvetlenir. Lutfen biraz sagduyu.
umit Onder
Valla Ahmet altan dan sonra senin yazi pek cekilmiyor. ustelik sanirim ne yazdigini neyi yazdigini da pek bilmiyorsun. Hani hukumetime dokunma ayaklari...Bu kafayla siz o gazeteyi cok yakinda kapatirsiniz. Cunku bu isi sizden iyi yapanlar var kardes.