Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
Mumun zayıf, titrek ışığında muhalefet bulma şansı 28 Şubat ile yitirilmişti. Söyledikleri her zaman doğru olmasa da, politika yapmaktan çok ilkeler vazetmeyi politika sansalar da ruhuyla düzene muhalefet eden bir sol muhalefet bu tarihe kadar yine de varolmuştu. Solumsu ve sol, demokratik muhalefetin ortak paydası 12 Eylül dikta rejimini bütün kalıntılarıyla birlikte temizlemekti. O tarihlerde kimsenin aklına asker savunusu yapmak gelmezdi.
Nasıl gelsin, 12 Eylül karabasanını yaratanlar, asli failler askerlerdi, siviller değil. Ve bu karabasan işkenceleri, faili meçhulleriyle hâlâ herkesin rüyalarına giderek kadar canlıydı, eskimemişti. Hapishanelerde 12 Eylülzedeler yatmaktaydı, yurtdışında, hâlâ ülkesine dönmeyi bekleyen politik göçmenler çok sayıdaydı. (Bu arada 31 yıl sonra ülkesine dönen Kemal Burkay’a, eski bir politik göçmen olarak hoşgeldin diyorum.)
Bu dediklerim tarih-i kadimde kalmış şeyler değil, 1990’ların ikinci yarısında olanlardır. Bu tarihte, dünyada duvarların yıkılmasıyla başlayan soğuk savaş sonrasının değişim rüzgârları yeni dünyaya ivme veriyordu. Tekelleşmiş eski dünya hızla tek dünyaya akıyordu. Tekelleşmeden tekleşmeye... 1950’lerde, ulus-devletlerin yeni biçim aldığı “Güvenlik devleti modeli” de artık bu rüzgârlara dayanamıyor, çözülüyordu.
Sincan’da tanklar
1950’den buyana bizde tarihin akışını ya da kesintisini tanklar belirledi hep. 27 Mayıs’ta tanklar, 12 Mart, 12 Eylül’de tanklar ve 28 Şubat’ta (2 şubat) yine tanklar. 28 Şubat tarihte bir dip not gibi dursa da aslında bir askerî darbe ayarında bir olaydı (post-modern darbe). Ve günümüzde yaşadığımız depremlerin ilk fay kırılması. 28 Şubat aynı zamanda bir kısım demokratik, sol muhalefetin de ruhunu militarizme teslim etmesinin tarihidir. Bu teslim şu slogan altında oldu “Ne Refahyol, Ne hazırol”. Sivil bir hükümeti korumak yerine sol “nötr” kalmayı tercih etti ama bu nötrlük, gerçekte tarafsızlık değildi ve darbecilere güç verme sonucunu doğurduğu gibi daha kötüsü son derece tehlikeli bir geleceğin habercisiydi de. Daha sonra adım adım gayet başarılı biçimde uygulanan bir plân doğrultusunda toplum militarize edildi ve militer yani asker muhibbi bir” sol” ve solumsu ortaya çıktı.
Demokrasiye balans ayarı
21 şubatta Washington’daki Türk-ABD Konseyi’nin balosunda o zamanki Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir Sincan’da yürütülen tankların amacını açık biçimde dile getirdi.“Sincan’da demokrasiye balans ayarı yaptık” deyiverdi. Değişen dünyayı yakından izlediğine hiç kuşku olmayan askerî kurmayların değişen dünyaya göre yeni bir strateji belirlediklerine kuşku yok. Değişen dünya konjonktürü içinde darbelerin destek görmesi imkânsız değilse de artık zordu, hele AB süreci içinde olan bir ülkede...
Darbe yerine balans ayarları yapılacaktı ama bunun için askerin gücü tek başına yetmezdi, sivil desteğe ihtiyaç vardı. Bu ise yüksek yargı ve merkez medya idi. Asker muhibbi bir kamuoyu da yaratılmalıydı.
Toplumun ve solun militarizasyonu bir MGK toplantısı kararlarıyla başladı. Tarihinin en uzun toplantısını 28 Şubat 1997’de yaptı MGK. 8,5 saat sürmüştü. Kararları biliyoruz. Özü “Laik Cumhuriyet tehlikede, harekete geçilmelidir”. Bu arada Genelkurmay Başkanlığı Türkiye’de savunma konsepti içinde önceliğin değiştiğini şimdi önceliğin iç güvenliğe kaydığı ve önceliğin laik rejime yönelik irtica tehdidi olduğunu açıkladı. MGK kararlarını DİSK, Türk-İş, Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu ve bir dizi başka sözde sivil toplum örgütleri ve bir kısım sol destekledi. Sonuç: Sivil hükümet düşmüştür.
Devamı derin devletin ayarlaması altındaki sözde sivil hükümetler dönemidir ki, bu dönem en acımasız, en kalleşçe cinayetlerin yaşandığı, oluk oluk kanın aktığı, 17 bin faili meçhulün olduğu bir dönem oldu. Susurluk Çetesi’yle derin devletin ucunu gördük. Silahlı Kuvvetler Kuzey Irak’a yönelik en büyük sınırötesi harekâtı 1997’de başlattı.
Birkaç gündür emeklilikleriyle polemiklere neden olan üst rütbeli subaylar işte bu balans ayarı stratejisinin kurmaylarıdır. Bu toplu istifa olayı bu stratejisinin de sonunun ilânıdır. Mesele bu denli açıkken demokrasi ayarları bozulduğu için kimileri hedefi hâlâ şaşırıyor, muhalefet etme adına bindikleri dalı kesiyorlar.
Türk, Kürt demokratları, BDP, sol, hepimiz neye karşı muhalefet edilmesi gerektiğini ancak tarihin güçlü projektör ışığı altında doğru olarak görebiliriz, yalnızca dibini aydınlatan mum ışığında değil.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.05.2012
3.05.2012
30.04.2012
28.04.2012
26.04.2012
23.04.2012
21.04.2012
19.04.2012
16.04.2012
14.04.2012