Ömer F. Gergerlioğlu
Çözüm sürecinin buzdolabına konmasıyla ortaya çıkan yeni durumun günah keçisi "barış" isteği oldu. "Barış" diyenin bir kaşık suda boğulmaya çalışıldığı bu marazi, akıl almaz ortamın nedeni nedir? Bir anda makul sanılan kişilerin bile "barış" kelimesine bu düşmanlığı niye? Linç girişimcilerinin yine ortalığa dökülmesini anladık ama milliyetçiliğin zararlarını bildiğini sandıklarımızın bilinç altından fışkıran bu "barış" alerjisi de nedir?
Maddeler halinde ele almaya çalışalım.
- Kürt sorununun on yılları bulan ızdıraplı geçmişini bilmemek: Acilen ve tekrar sağlanmayan bir barışın 2.5 yılda alınan mesafeyi 5-10 günde yok edeceği gerçeğinden habersiz olmak. "Barış" diyenler konunun vehametinin farkındadır. Yeniden inşa edilecek bir barışın savaşla devam eden günler ve toplumsal travma oluşturan yeni olaylarla ne kadar zora girdiğinin farkına varılmaması "barış" denince "teröre destek" diye anlamaya yol açmaktadır.
- PKK'nın çözüm süreci boyunca alan hakimiyetini sağlama girişimleri ve silahlanması: Bu bir gerçektir ve barış söylemlerini zedeleyen bir durumdur. Ama bu süreç boyunca her iki tarafın da güvensizliği arttıran bir duruşu koruduğu gerçeğini gizleyemez. "Barış" kelimesi devletin ve PKK'nın barış sürecine uymayan gayrisamimi fiillerinden ayrılmalıdır, bağımsız düşünülmelidir. Yeni bir barış, yeni bir samimiyetsizlik değildir.
- Barış talebinin PKK isteğiyle gerçekleştirildiğini sanmak: Kuruluş amacı ve 30 yıllık mentalitesi nedeniyle savaş üzerine kurgulanmış bir örgütün barışa ikna edilmesinin zorluğu ortadayken barış söylemini gizliden teşvik ettiğini sanmak sahici değildir. Yaptığı son açıklamalar hep çatışma üzerinedir.
-PKK'nın "barışı bozan" olduğu, şımardığı için cezalandırılması, bitirilmediği takdirde tekrar barışı bozacağı düşüncesi: Bu nedenle barışı dile getirenlerin PKK'nın yardımına koştuğu sanılıyor. Oysa "barış" diyenler süreç boyunca ve şimdi PKK'yı da eleştirdi ve uyardı sürekli. PKK'nın savaş yoluyla terbiye edileceği düşüncesi 30 yıldır gerçekleştirilememişken yine aynı yola girilmesi kısır döngüdür.
-PKK'nın muhatap alınmaması, bitmesi ve silahı gömmesiyle sorunun biteceğini sanmak: Bu yüzden bir örgütle görüşmenin örgütü tanımak anlamına geleceği düşünülüyor ve masayı önerenlerin "barış diyerek teröre destek verdiği" ileri sürülüyor. PKK'nın silahı bırakmasıyla Kürt sorunu çözülecekse bu yıllar öncesinde olurdu, hatta devlet çatışmasız çözümü tercih etseydi yıllar önce yaptığı haksızlığı görür ve örgütün ortaya çıkışını engelleyici adımlar atardı. PKK legal ve illegal yönleriyle artık muhataplıktan uzak tutulamaz. Gerçek barış, Kürt sorununu ortadan kaldırıcı anayasal değişikliklerin yapılmasıyla oluşur. Yoksa PKK gider, bir başka örgüt savaşı devam ettirir.
-TSK'nın saldırılarıyla PKK'nın bitirileceğini sanmak: 30 yıldır bitmeyen PKK bu son çatışmalarla da bitmeyecektir. Bir temenni olduğu için değil, olmayacak duaya "amin" dendiği için... zira örgüt geniş bir toplumsal tabanı sağlamış durumdadır ve herkesin kabul ettiği gibi en güçlü dönemlerini yaşamaktadır. Boşuna kürek çekmek, can kaybını arttırmaktan başka birşeye yol açmaz. Sonuç, iki tarafın da birbirine verdirdiği zayiat olur. Bu malum gerçeğin dile getirilmesi, ithamların nedeni olmaktadır.
-PKK'nın sıkıştığı için barış söylemcilerini öne sürdüğünü sanmak: Bu sanı da yanlıştır. "Barış" diyenler yıllardır sadece ve sadece barış istedikleri için böyle dedi, şimdi de kimsenin ne dediğine bakmıyor. PKK da 2.5 yıllık bir süreçte Türkiye'de susmuştu, Suriye'de savaşla istediği birçok şeyi aldı, Savaş üzerine kurgulu bir örgütün barışla kazanacağını düşünmek zayıf ihtimali düşünmektir.
- PKK'nın barış istemediğini düşünerek reaktif düşünenlerin çelişkisi: Böyle düşünenler, PKK barış istemiyor ise barış söylemine destek vererek PKK'nın istemediğini gerçekleştirmelidir, oysa "barış" kelimesinden rahatsız olarak çelişkiye düşüyorlar.
- "Savaşı karşı taraf başlattı, barış demeye hakkı yoktur" söylemi: Kimin başlattığı tartışması için tarafların ikisi de güçlü argümanlar bulabilecektir. "Barış" diyenler her iki tarafça da bu söylemle suçlu bulma gerekçesine kurban edilmektedir. Bu bataklıkta çırpınmaya benzer, çırpındıkça batarsınız.
- HDP'nin veya sivil kuruluşların "barış"ı dillendirirken siyasi bir dil kullanmaktan kaçınmaması: HDP'nin veya sivil kuruluşların "barış" söylemini zedeleyen bu duruşundan kaçınması ve bağımsız bir dili kuşanması gerekir. Yoksa en çok zarar görecek olan barış kavramıdır. Siyasi duruş ne olursa olsun barış gündemdeyse taraflara eşit mesafede durulmalıdır. Ancak taraf olanların, insan hakları derneklerinin kullandığı tarafsız söylemleri algılayamaması da bu ithama neden olmaktadır.
- Çatışmalar devam eder ve acılar yaşanırken "barış" kelimesinin sarf edilmesinin karşı tarafın hakkı olmadığını düşünmek: Tabii ki barışa savaşın en şiddetli olduğu zamanlarda ihtiyaç duyulur ve dile getirilir. Başka türlü "barış" telaffuzuna niye ihtiyaç duyulsun ki? Çatışmanın devamı, barış istenmediğinden değil, tarafların bazen barış için mevzi kazanma isteğinden de olabiliyor. Bu da samimi barış isteğinin yanlış tanımlanmasına yol açıyor.
- Muhafazakarların sorunun nedeni, çözümü konusundaki dini gerekçeleri içselleştirmemeleri: Bu acı gerçek de sorunun çatışmaya dönerek alevlendirdiği her dönemde toplumun çoğunluğunu oluşturan muhafazakarların akıl almaz milliyetçi geri dönüşlerine ve akıl tutulmalarına yol açmaktadır. Farklı ırkların ortak paydası olan din duygusu, barışçılığını, birleştiriciliğini unutmamalıdır
- "Fırsat bu fırsat kamuoyu da Ceylanpınar'da uykuda öldürülen cinayetlerin barışı bozan tek neden olduğunu düşünüyor, ve ortam müsait saldırmaya, PKK'nın beli kırılıncaya kadar devam edilmeli" diyen devlet aklı : Bu aklın akıl olmadığını düşünenlerin ağzındaki "barış" sözünün devletçe suçlu ilan edilmesi önemli bir itham nedenidir. Süreç uzun süredir iki taraf içinde "nereden incelirse oradan kopsun" halindeydi, bir olay bitirdi, 1 yıldır devam eden onca ölüme rağmen kesilmeyen sürecin şimdi bozulması, barışın tekrar inşa edilmesinin ne kadar önemli ve gerekli olduğunu gösteriyor. Bu devlet aklı dün yücelttiği çözümü, barışı şimdi yerden yere vuruyor ve "barış"diyeni "terörist" ilan ediyor.
Barış"ı dile getirmeyi, akla getirmeyi düşünmediğimiz daha kötü günlerin bile gelebileceğini, bu yüzden "barış" kelimesine ayrı bir değer ve kutsiyet tanımamız gerektiği ortadadır.
@gergerliogluof
www.omerfarukgergerlioglu.com
Yazarlar
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.08.2020
26.08.2020
9.02.2018
5.02.2018
3.02.2018
25.06.2018
23.06.2018
18.06.2018
12.06.2018
11.06.2018