Ümit KARDAŞ
AKP, demokratik unsurlarla yaptığı ittifakı 2011’den sonra bozdu ve sadece kendi kültürel ve ideolojik kimliği üzerine inşa edebileceği bir devlet hayaline kapıldı. Bürokrasi ve kamuda kendisi dışındaki herkesi kamusal alandan özel alana itmeye başladı. Recep Tayyip Erdoğan, 27 Mayıs 2013’te başlayan Gezi olayları ile birlikte güçlü tek adam iradesinin sorgulanıp sarsıldığı duygusuyla uzlaşmaz ve gerilim doğuran bir politikaya hızla kaydı. Gezi’den itibaren siyasi bir tercih olarak kullandığı kutuplaştırıcı dil, sert üslup; 17 Aralık- 25 Aralık süreçlerinden sonra ağırlaşarak devam etti. Erdoğan, kullandığı dil ile kendisine oy verenler dışında neredeyse toplumda herkesi “öteki” ilan etti. Görünürde var olan yargı tamamen güvenilirliğini yitirdi. Gücün iradesi hukuk olmaya başladı.
Milli irade kavramını sandıkla sınırlayarak ve fetişleştirerek demokrasiden geriye gitti. Mili iradeyi belirli bir oy üzerinden sınırsız kabul ederek, mutlakıyetçi tek adam yönetimine savruldu. Başkanlığı da bu anlamda öne sürdü. Müslümanların paradigma içinde kültürlerinde oluşmuş devletçilik ve otoriterlik adeta hortladı, zaman zaman milliyetçilik araçsallaştırıldı. Eski rejime göre değişen şey artık topluma üstten dayatılan referansların İslami görünürlü olmasıydı.
Erdoğan’ın başlangıçtaki müttefikleriyle yollarını ayırmasından sonra AKP ile Gülen Hareketi arasındaki koalisyon da dershanelerin kapatılması teşebbüsüyle bozuldu. Ardından 17 Aralık ve 25 Aralık yolsuzluk soruşturmaları sonucu yapılan operasyonlar dört bakanın hükümetten ayrılması sonucunu doğururken, Başbakan ve oğluna yönelik 25 Aralık operasyonu teşebbüs hâlinde kaldı ve mahkeme kararları uygulanmadı. Mahkeme kararının uygulanmaması Anayasa’nın ihlaliydi ve yargı kullandığı erki kaybetmiş oldu.
Erdoğan, özellikle devlet içinde paralel yapı olarak tanımladığı ve kendisini Hizmet Hareketi olarak tanımlayan Gülen Cemaati ile ipleri kopararak hiçbir hukuki sınır tanımayan bir mücadeleye girdi. Böylece liberal- demokrat kesimle olan ittifakı bozduktan sonra önemli bir koalisyon ortağı olan Gülen Cemaati’ni de tasfiye edilmesi gereken hasım durumuna soktu. Cumhurbaşkanı Erdoğan hükümetle birlikte savaş açtığı Hareket’in bütün can damarlarını kesme gayretinde. Hareket’in yurtdışındaki okulları kapatılmaya çalışılıyor. Yakın duran işadamları vergi denetimleriyle sıkıştırılıyor, Bank Asya hukuksuz ve kanunsuz fiillerle batırılmak isteniyor.
Özellikle Erdoğan için 17 ve 25 Aralık operasyonları iktidarına karşı önemli bir hamleydi ve her türlü hukuk dışı yollar kullanılarak bu soruşturmalar engellendi. Siyasi amacı ne olursa olsun böyle bir iddia karşısında hükümetin istifa etmesi ve iddiaların araştırılmasının yolunun açılması gerekirdi. Ancak Erdoğan, siyasi bekası uğruna tüm hukuki kazanımları ve demokratik ilerlemeleri yok ederek savaşmayı tercih etti. İktidar soruşturmaları darbe olarak niteledi ve emniyet bürokrasisiyle, savcı ve hâkimleri dağıttı. Nitekim yeni yer değiştirmelerden sonra 17 ve 25 Aralık soruşturmaları kovuşturmaya yer olmadığı kararlarıyla sonlandırıldı. Cumhurbaşkanı tarafından hükümet atlanarak hazırlandığı anlaşılan yeni değişiklik paketi muhalif kesime karşı antidemokratik ve hukuk dışı operasyonların dayanağı olacak.
Sonuç olarak Nakşi ağırlıklı Milli Görüş geleneğinden gelen, insanı ve doğayı dışlayan rant ekonomisini siyasi rüşvet olarak kullanan, demokrasiyi ve hukuku araçsallaştıran AKP, bir taraftan Nurcu İslami gelenekten gelen ve devletçi- milliyetçi damarlara sahip Gülen Hareketi’ni dışlayarak, diğer taraftan Diyanet İslam’ını kendi ideolojisi doğrultusunda araçsallaştırarak yeni bir kimliğe bürünmekte. AKP’de yeni olan budur. Bu yenilik eski rejimin araçlarıyla devam ettirilmekte. Bunun sonucu AKP, mezhepsel tarafgirlikle eski rejimin tekçi, şeffaf olmayan kurumlarıyla uzlaşmaya gitmiştir. Bu nedenle polis, jandarma, ordu, MİT gibi güvenlik bürokrasisi kurumları şeffaflaştırılmamakta, MGK, YÖK, DİB, Askerî Yargıtay ve Askerî Yüksek İdare Mahkemesi kaldırılmamakta, demokrasiden uzaklaşılarak, tek adam otoriterliğine kayılmakta. Artık AKP tabanı dışında kalan herkes ötekileştirilmiştir. Bu ise toplumsal ve siyasi barış için umutsuzluk demektir.
www.umitkardas.com
twitter.com/umit_kardas
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025
14.03.2025
8.03.2025
27.02.2025
20.02.2025
12.02.2025