Yaşar YAKIŞ
AB Komisyonu 4 Mayıs Çarşamba günü Türkiye-AB vize muafiyeti anlaşmasıyla ilgili önemli bir kararı kabul etti. Bu kararla Komisyon, Avrupa Parlamentosuna ve AB Konseyine anlaşmayı onaylamalarını tavsiye ediyordu. Böylelikle vize muafiyeti anlaşmasının yürürlüğe girmesinde önemli bir merhale daha aşılmış olacaktı. Daha sonra meydana gelen gelişmeler bu süreci zora soktu. Çünkü vize anlaşmasının yürürlüğe konulabilmesi için Türkiye’nin yerine getirmek zorunda olduğu 72 koşuldan aşağıdaki beşi henüz yerine getirilmemişti:
Terörle Mücadele yasasındaki terör tanımının daraltılması;
Yolsuzlukla mücadelede Avrupa Konseyinin normlarının kabul edilmesi;
Avrupa Polis Teşkilatı ile operasyonel konularda işbirliği yapılması;
Kişisel Verilerin Korunması Yasasının AB normlarına uygun hale getirilmesi;
Suç bağlantılı konularda AB ülkeleriyle etkili işbirliği yapılması.
AB, Türkiye’nin kısa zamanda 67 koşulu yerine getirmiş olmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendirmiş ve geri kalan 5 koşulu da yerine getirmeye biraz kendisini zorlaması için, Türkiye’yi hem takdir eden hem de daha fazlasını yapmaya teşvik eden bir tutum benimsemişti.
Sürecin zora girmesi bu aşamadan sonra oldu. Türkiye ve AB bu konuda birbirini suçlamaktadır. Sayın Cumhurbaşkanı, vize muafiyeti konusunda geçen yılın ilkbahar aylarında kabul edilen bir deklarasyonla esasen bir mutabakat sağlanmış olduğunu, bu deklarasyona göre vize muafiyetinin bu yılın Ekim ayında zaten yürürlüğe girmesi gerektiğini, şimdi yürürlük tarihini 4 ay önceye almak karşılığında bu yeni şartların eklenmiş olduğunu ifade etti.
Sayın Cumhurbaşkanına bu konuda yanlış bilgi verilmiş olduğu anlaşılıyor. “Türkiye’nin gerekli kriterleri yerine getirmesi” koşulu, yürürlük tarihi Ekim 2016 olarak belirlendiği tarihte de vardı.
Sayın Cumhurbaşkanı öte yandan, PKK ile mücadelede Türkiye’nin başı bu kadar dertte iken terörle mücadele yasasındaki terör tanımının daraltılması yolundaki şartı yerine getiremeyeceğini ilan etmiştir. Hatta bu tutumunu, AB ile yolumuzun ayrılmasına götürecekse Türkiye’nin bunu da göze alabileceğine işaret eden bir beyanla tamamlamıştır: “Biz yolumuza gidiyoruz, siz de yolunuza gidin. Kiminle anlaşabiliyorsan onunla anlaş.” demiştir.
Ancak daha sonra bu söylemini yumuşatmış ve ‘’Türkiye’nin stratejik hedefi AB üyeliğidir. AB, terörle mücadelede daha kararlı tutum sergilemeli’’ demiştir.
Sayın Cumhurbaşkanının bu hassasiyeti yerindedir. Ancak Türkiye’nin tutumu ile AB’nin tutumunu bağdaştırmak mümkündür. Çünkü AB Türkiye’den “Terörle Mücadele Yasasındaki terör tanımının daraltılmasını” isterken, terörle mücadeleyi bırakın demiyor. Şiddet içermeyen bir bildiriyi imzalayan bir akademisyen ile güvenlik güçlerine karşı silah kullanan teröristi ayni sepete koymayın diyor. Aslında Türkiye böyle bir ayrımı AB talep etmeden yapsa muhtemelen terörle mücadelesi daha da kolaylaşacaktır. Nitekim terör tehdidine maruz başka ülkeler böyle yapmak suretiyle daha başarılı olmuşlardır.
Vize anlaşmasının onaylanması sürecinde kritik aşama Avrupa Parlamentosundaki oylamadır. Çünkü orada parlamenterler hem kendi hükümetlerinin tutumundan hem de Avrupa Parlamentosunda mensup oldukları siyasi grupların kararlarından bağımsız olarak oy kullanabilmektedir. Parlamento 11 Mayıs günü yaptığı bir açıklamada 72 koşulun tamamı yerine getirilmeden vize konusunu gündeme almayacağını belirtmiştir.
Türkiye bu işte saplarla samanı ayıramazsa, yeni eleştirilere muhatap olacaktır ve Avrupa Parlamentosu üyeleri Türkiye’nin eksikliklerini temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp sofraya getireceklerdir.
Vize anlaşması yürürlüğe girmezse, sığınmacılar konusundaki anlaşmanın kaderi de belirsizliğe düşecektir. Çünkü iki konu birbiriyle irtibatlandırılmıştı.
Hem vizesiz Avrupa hem de sığınmacılar konusunda bu kadar mesafe kaydedilmişken buradan geri dönülmesi hem yazıktır hem de hükümete bir siyasi faturası olacaktır. Hükümetin bu faturayı ödemeye hazır olup olmadığını zaman gösterecektir.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları






























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.04.2020
3.04.2020
29.03.2020
6.03.2020
28.02.2020
23.02.2020
16.02.2020
9.02.2020
26.01.2020
13.01.2020