Yıldıray OĞUR
Tunus'ta parlamentoyu fesheden, ülkeyi kararnamelerle yöneten Anayasa profesörü Cumhurbaşkanı Kays Said'in hazırlattığı Anayasa değişikliği önerisi için yapılan referandumdan yüzde 93 “Evet” çıktı.
Dünyada demokrat çevrelerin endişe ile izlediği referandum Türkiye’deki bazı muhalif medya organlarında ise sevinçle karşılandı.
Örneğin TELE 1 referandumu “Tunus’ta görkemli laiklik zaferi. Siyasal İslam yüz kızartıcı bir iflas yaşıyor” başlığıyla duyurdu.
Bu sevincin sebebi referandumla anayasanın birinci maddesinden “devletin dini İslamdır” cümlesinin çıkarılması.
Dünyaya sadece bir perspektiften ve Türkiye’deki siyaset üzerinden bakanlar için anlaşılır bir sevinç bu.
Halbuki ortada sadece tek maddelik bir değişiklik yok.
Anayasa değişikliği paketiyle Arap Bahar’ıyla diktatör Bin Ali’nin devrilmesinden sonra 2014 yılında yapılan anayasadaki 142 madde değişmiş oldu.
Paket 30 Haziran’da kamuoyuna duyuruldu.
Yani 142 maddeyi incelemeleri için halka sadece 1.5 ay verildi,
Ülkedeki siyasi partilerin büyük çoğunluğu, büyük sendikalar referandumu boykot etti.
Hatta değişiklik paketini hazırlayan ve Cumhurbaşkanı Said’e yakın olan hukukçulardan bazıları da bu anayasa ile ülkenin otoriter bir rejime geçeceğini söyleyerek komisyondan istifa ettiler.
Sonuçta Türkiye’deki bazı Kemalist laik çevreleri sevindiren, Tunuslu laik, solcu, liberal ve İslamcıları endişelendiren referanduma katılım yüzde 27,5’da kaldı.
Yani ortada pek de halkın bir zaferi yok.
Peki bu laikliğin zaferi, siyasal İslam’ın iflası mı?
Referandumda laiklik adına neyin değiştiğine bakalım.
2014 yılındaki anayasanın birinci maddesi şöyleydi:
“Tunus özgür, bağımsız ve egemen bir devlettir. Devletin dini İslam’dır. Devletin dili Arapçadır. Devletin sistemi Cumhuriyettir.”
Kays Said anayasa değişikliğiyle “devletin dini İslam’dır” hükmünü birinci maddeden çıkardı.
Peki 2014 yılında bu hükmü anayasanın birinci maddesine koyanlar Ennahda, Gannuşi ya da “siyasal İslamcılar” mıydı?
Hayır.
1956 yılında Fransa’dan bağımsızlığını kazanan Tunus’un 1959 yılında yapılan ilk anayasasından bu yana birinci maddesi değişmedi ve yani 1959 yılından beri Tunus Anayasası’nın birinci maddesinde “Devletin dini İslam’dır” yazıyordu.
Üstelik Tunus, 60 yıldır anayasasında “Devletin dini İslam’dır” yazılıyken, 1981 yılından itibaren sokaklarda bile başörtüsünü yasaklayacak kadar sert laiklik uygulamalarının yapıldığı bir ülkeydi.
2014 yılında İslamcı Ennahda’nın başını çektiği iktidar öncülüğünde yeni anayasa yapılırken İslamcı ve Selefi çevrelerden anayasaya şeri hükümleri koyma taleplerini geri çevrilmiş, 1959 Anayasası’nın birinci maddesine de dokunulmamıştı.
Yani referandumla değiştirilen hüküm 60 yıllık, İslamcıların değil ülkeyi kuran modernist seküler milliyetçilerin eseriydi.
Peki, referandumda kabul edilen bu değişiklikle Tunus laik mi oldu?
Anayasa’nın birinci maddesinden çıkarılan İslam’a atıf Anayasa’nın beşinci maddesine konuldu:
"Tunus İslam Ümmetinin bir parçasıdır. Devlet İslam’ın onurunu ve ruhunu korurken onun amaçlarını gerçekleştirmek için çalışır.”
Kays Said, bu değişikliğe gelen eleştirilere karşı da daha önce şöyle demişti:
"Yeni Anayasa'da İslam hukukunun amaçlarını gerçekleştirmek için çalışıyoruz. Anayasa'da dini İslam olan bir devletten değil, dini İslam olan bir ümmetten bahsediyoruz."
Cumhurbaşkanı Kays Said ,İslamcı olmasa da Arap Baharı'nı desteklemiş, Ennahda'nın desteğini almış bir sıkı muhafazakar.
Mimiksiz, hissiz ve kitabi bir Arapça ile konuştuğu için en meşhur lakabı “Robocop” olan Said’in sosyal konulardaki muhafazakarlığı yüzünden bir başka lakabı da “Selefi.”
Miras konusunda kadın erkek eşitliğine karşı çıkarak dinin hukuki yorumunun korunmasını savunmuş, idam cezasına destek vermiş, eşcinselliğin yabancı ülkeler tarafından finanse ve teşvik edildiğini söylemiş, İsrail ile ilişkileri normalleştiren Arap ülkelerini Siyonizm ile işbirliğiyle ve ihanetle suçlamıştı.
Bu arada Tunus'taki İslamcı siyaset de buralardan göründüğü gibi “her kötülüğün anası Siyasal İslamcılar” karikatürüne pek uymuyor.
Tunus'un İslamcı hareketi Ennahda'nın lideri Raşid Gannuşi, 2016 yılında partisinin kongresinin açılışında Ennahda'nın dini tebliğ ve cemaat işleriyle siyasi işlerini birbirinden ayrıldıklarını açıklamıştı:
“Dini siyasi mücadelelerden uzak tutmak istiyoruz. Tarafsızlık çağrısında bulunuyoruz. Modern bir devlet, ideolojiler, büyük sloganlar ve siyasi kavgalarla değil, uygulanabilir programlarla işler. Devletin gücü, baskı ve özgürlüklerin reddi anlamına gelmediği gibi; özgürlük de kaos anlamına gelmez.”
Kongreden önce Le Monde gazetesine konuşan Gannuşi, “Tunus şu an bir demokrasi. 2014 anayasası seküler ve dini aşırıcılığa limit koydu. Siyasal İslam’ı bırakıp, demokratik İslam’a geçiyoruz. siyasal İslam’ı temsil ettiğimizi iddia etmeyi bırakıp, Müslüman demokratlar olduğumuzu söylüyoruz” demişti.
Peki, 2021 yılında bir anayasal darbeyle Meclis’i kapatıp, ülkeyi kararnamelerle yönetmeye başlayan Cumhurbaşkanı Said, 2014 Anayasası’nda yaptığı 142 maddelik değişiklikle nasıl bir rejim kurmuş oldu?
Değişikliğin esas amacı anayasadan “devletin dini İslam’dır” hükmünü çıkarmak değil, 2014 Anayasası’ndaki kuvvetler ayrılığı sistemini bitirmekti.
Yeni anayasa cumhurbaşkanına hükümet üzerinde sınırsız bir kontrol verdi. 2014 Anayasası ile oluşturulan parlamenter denetim mekanizmaları ortadan kaldırıldı.
Artık hükümet parlamentoda kurulmayacak, Cumhurbaşkanı tarafından atanacak.
2014 Anayasası’nda parlamento Cumhurbaşkanı’nı ciddi anayasa ihlalleri durumunda görevden alabiliyordu. Oylanan yeni Anayasa’nın 110. maddesinde “Cumhurbaşkanı görevlerini yerine getirirken yapacağı işlemlerden sorumlu değildir” yazıyor.
Cumhurbaşkanı, artık pek çok kritik konuda kararnamelerle ülkeyi yönetebilecek, uluslararası anlaşmaları onaylayacak, iki meclisi de feshedebilecek.
Yeni anayasa ile Cumhurbaşkanı yasama ve yürütme dışında yargıda da ipleri ele geçirdi.
2014 Anayasa’sının en ciddi adımlarından olan yargıçların kendileri tarafından seçilen bizdeki HSK’nın dengi bağımsız Yüksek Yargı Konseyi Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından zaten feshedilmişti.
Yeni anayasa Yüksek Yargı Konseyi’nin seçilme yöntemini ortada bıraktı, konseye seçilen yargıçları atama yetkisini ise Cumhurbaşkanı’na verdi.
2014 Anayasası’nda bir madde olarak yer alan “Yargı sisteminin işleyişine her türlü müdahale yasağı” da kaldırıldı. Yeni anayasa ile 2014’de getirilen Anayasa Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanı’nın görevden alınması ile ilgili önergeler hakkında karar verme yetkisi de elinden alındı.
Temel haklar ve özgürlükler konusunda da 2014 Anayasası’nın verdiği güvenceler yeni anayasa ile geri alındı. Temel haklar ve özgürlüklerim kısıtlanmasına karşı eski anayasada konan orantılılık kıstası yeni anayasası ile kaldırıldı.
Pek çok maddesi ile Türkiye’deki Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine benzeyen ama onun daha sert bir versiyonu ile yönetilecek Tunus.
Ama Türkiye’den bakan ve tek derdi siyasal İslam olan bir muhalife göre tek bir maddede yapılan değişiklik diğer 141 madde ile kurulan otoriter rejime bedel.
Devletin dini İslam olmasın da gerekirse diktatörlük olsun.
Üstelik zannettiği gibi bir laiklik de yok ortada.
Dünya tek bir meseleyi takıntı yapmışlar için anlaşılması zor bir yer.
Çünkü Tunus örneğinde günün sonunda ortaya şöyle bir resim çıktı.
Tunus 2014 yılında İslamcı hareketin iktidarda olduğu yıllarda yaptığı anayasada kuvvetler ayrılığına dayalı bir demokrasi kurmuşken, hak ve özgürlükleri güvence altına almışken, İslam dünyasının tek demokratik model ülkesi olarak övülürken, bugün İslam'ı devlet dini olmaktan da çıkaran İslamcı olmayan Kays Said’in yaptığı anayasa ile yeniden otoriter bir Ortadoğu diktatörlüğüne dönüştü.
Yani bu coğrafyada mesele “siyasal İslam” değil, otoriter, devletçi, tekçi iktidar etme pratiği.
Bunun laik, milliyetçi, sosyalist ve İslamcı versiyonları da aynı iktidar etme pratiğini üretti.
Türkiye’den Tunus’taki anayasa referandumuna bakınca, 2017’deki referandumla benzerlikleri değil de bir maddedeki laiklik makyajını gören ve zafer ilan edenlerin de kafasında bu otoriter iktidar etme pratiğinin başka bir versiyonunun hayalleri var
Son 10 yılda bu denklemin dışında çıkabilen iki örnek Türkiye ve Tunus oldu ama bu iki model de ise gözlerimizin önünde eski rejime doğru evirilip yok oldu.
Halbuki büyük ümitler yeşermişti.
O kadar ki 2011 yılında devrimden sonra Tunus u ziyaret eden Başbakan Erdoğan şöyle demişti:
“Tüm bunların yanında hepsinden önemlisi Tunus, şunu ispat edecektir; İslam ile demokrasi yan yana olabilir. Türkiye halkının yüzde 99''u Müslüman olan bir ülke, biz rahatlıkla bunu yapabiliyoruz, bir sıkıntımız yok. Oldu ve oluyor, demek ki olabilir. Farklı yaklaşımlar ortaya koymak suretiyle bunun önünü kesmeye gerek yok...”
Erdoğan Tunus’tan önce ziyaret ettiği Mısır’da da iktidara gelen Müslüman Kardeşlere laiklik tavsiye etmişti.
Bu laiklik ve demokrasi tavsiyeleri o günlerde İslami çevrelerden büyük tepki çekmişti.
Sadece Türkiye dışında değil, Türkiye içinde de.
Erdoğan’a tepki gösterenlerden biri Yeni Şafak’taki köşesinde geçen hafta vefat eden Rasim Özdenören’di.
Özdenören, Başbakan Erdoğan’ın Mısır, Libya ve Tunus’ta verdiği laiklik ve demokrasi mesajlarını kibarca eleştiren bir dizi yazı kaleme almıştı.
Özdenören, İslam ve demokrasinin birlikteliği fikirlerine 90lardan beri güçlü teorik tezlerle itiraz eden bir isimdi.
Ama egemenliğin kaynağı dini mi olmalı dünyevi mi tartışması ekseninde yapılan ve İslam’ın demokrasinin verdiği bütün hak ve özgürlüklerin daha fazlasını verdiği iddia eden Özdenören’in kolayca karşı tezler ileri sürülebilecek o eleştirilerini şimdilik bir tarafa bırakalım.
Bugünden bakıldığında 2011 yılında iktidarı destekleyen bir gazetede Başbakan’ın böyle eleştirilebilmesi uzaklarda kalmış bir hayal gibi görünüyor.
O hayale de demokrasi diyoruz.
Çünkü maalesef başka hiçbir sistem, model ve değerler bütünü pratik hayatta, dünya tarihinde bir entelektüele devlet başkanını böyle eleştirebilme hakkı vermedi.
Rasim Özdenören de bu demokratik hakkı kullanmaya cesaret edebilen iyi bir entelektüeldi.
Ama bu demokrasi ve çokseslilik havası Türkiye’de de uzun sürmedi.
Nitekim rahmetli Özdenören de 2015 yılında katıldığı bir ödül töreninde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Cumhurbaşkanım sizin yürüyüşünüz yeter” dediği için eleştirilmişti.
Demek ki demokrasi öyle hemen “Batılılara özgü bir sistem, bize uymaz, İslam daha fazla hak veriyor” deyip kenara atılacak bir sistem değilmiş.
Bölgemizde laiklik eşittir demokrasi, özgürlük, hak, hukuk adalet de değilmiş.
Bütün kötülüklerin anası “Siyasal İslam” ya da “laikler” de değilmiş.
Erken zafer kutlamaları ve erken iflas ilanları için temkinli olmak gerekiyormuş.
Özellikle de ne laiğinin ne de İslamcısının demokrat olamadığı bir coğrafyada yaşarken…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025