Yıldıray OĞUR

Yıldıray OĞUR
Yıldıray OĞUR
Karar gazetesi Tüm Yazıları
New York Belediye Başkanı’nın gözü nasıl açıldı?
28.09.2024
217

Hattatlar, ressamlar yetiştiriş Gümüşaneli kent soylu bir aile Akdikler.
Bu aileden gelen Muhittin Akdik, öğretmen, başöğretmen, başmüfettiş,
İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü yaptıktan sonra 1957 yılının Ekim ayı
başında ilk-orta ve lise olarak hizmet veren Özel Marmara Koleji’ni
kuruyor.

Zamanının çok ilerisinde bir okul. Öğrencilere dayak, hatta bağırmak
yasak. Belli saatlerde İngilizce eğitim veriliyor.

Okulun yeri bugünkü Akmar Pasajı’nın olduğu yer. Ama üç yıl sonra
belki de 1960 darbesi nedeniyle Muhittin Bey ve öğretmen olan eşi
ABD’ye taşınıyorlar.

Ama orada da boş durmuyorlar. Işıl Acehan’ın yazısına göre 1961
yılında ABD’deki Türk Cemiyetleri Federasyon Başkanı Muhittin Akdik,
New York’ta Türk cemiyetleri aynı öatı altında toplayacak bir Türkevi
için girişimlere başlıyor.

Para topluyor ama yeterince toplayamıyor.

O meseleyi halletmek ise bir Niğdeliye nasip oluyor.

Cafer Tayyar Sadıklar, tam bir taşradan gelen başarı hikayesi.
“Bir süre Niğde Maiyet Memurluğu ve Çamardı Kaymakam Vekilliği
yaptıktan sonra, 11. 08.1955 tarihinde Maliye Müfettiş Yardımcılığı giriş
sınavını kazanarak Maliye Teftiş Kuruluna girmiş, 1958 yılında Maliye
Müfettişi olmuştur. 22.07.1959-22.07.1960 tarihleri arasında ABD’de staj
yapmış; 19.08.1961-04.09.1963 tarihleri arasında Wisconsin
Üniversitesine (ABD) devam ederek “İktisadi Kalkınma” konusunda
M.A. derecesi, 1965 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler
Fakültesinden “Maliye” konusunda “Siyasal Bilimler Doktoru” unvanını
almıştır. Aralık 1965’te Hazine Genel Müdürlüğü ve MİİT Genel
Sekreterliği Genel Müdür Yardımcılığı’na atanarak Maliye Müfettişliği
görevinden ayrılmış; 1967-1971 yılları arasında Tokyo Büyükelçiliği
Maliye Müşavirliği’nde bulunmuş; Temmuz 1971’de Hazine Genel
Müdürlüğü ve MİİT Genel Sekreterliği’ndeki görevine dönmüştür.
Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde 1973 yılında Doçentlik unvanı almış, Mart
1973’te Hazine Genel Müdürü olmuş, Haziran 1976’da Washington
Büyükelçiliği Ekonomi ve Maliye Müşavirliği’ne atanmış, Temmuz
1976’da Merkez Bankası başkanlığına atanmış.”

Başka Bir Aşk İstemez - Vatan Hizmetinde Elli Yıl adlı anılarında, 1977
yılında Türkevi’ni nasıl satın aldıklarını anlatıyor:

“Merkez Başkanı olarak, 1977 yılında New York’a bir ziyaret yaptım. Bu
ziyaretimiz sırasında New York Başkonsolosu Sıtkı Coşkun ve Maliye
Temsilcisi Turan Kıvanç, bugün Türkevi olarak kullanılan, Birleşmiş
Milletler binasının tam karşısındaki 11 katlı binanın icra yoluyla
satıldığını ve çok kelepir olduğunu bildirdi. Binayı, Merkez Bankası New
York Temsilcisi İsmail Şengül’le birlikte gidip, gördüm. İfade edilen fiyat
3,2 milyon dolardı. Gerçekten kelepirdi. Türkiye’nin New York’taki
binaları da değişik yerlerde ve yetersizdi. Merkez Bankası’nın da yeni
bir büroya ihtiyacı vardı. Bu gibi binaların satın alınması için, Dışişleri
Bakanlığı’nın bütçesinde bir ödenek olması ve de Ankara’dan satın
alma talimatının gelmesi gerekirdi. Bu işlemler için zaman yoktu. Ya
bu parayı ödeyip, binaya sahip olacaktık veya bu fırsatı kaçıracak ve
binayı Kuveytliler alacaktı. Kararı şahsen ben verdim ve New York
Federal Rezervlerdeki dövizlerimizde gerekli miktarı imzalarımızla sağladık. Bir anlamda riski tamamen ben aldım... Bina satın alındı.
Daha sonra Dışişleri Bakanlığı işlemleri tamamladı.”

Açılışı yapan ise Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil.

Yani ortada iyi eğitimli insanlar, iyi fikirlerle alınmış vizyoner bir bina
var.

Bu bina yine Erdoğan’ın girişimiyle yine vizyoner biçimde büyütülüyor,
BM karşısında görkemli bugünkü bina ortaya çıkıyor.

Peki, bu bina neden bugün bütün ABD gazetelerinde rüşvetle anılıyor.
Çünkü itfaiye izni Türk usulü çözülüyor. Çünkü açılışa yetişmesi gerek.

Erdoğan’ın geldiği bir gezide bina muhakkak açılmalı.
Bunun için de anlaşılan gereği yapılmış.

Anlaşılan ortada Türkiye standartlarında yolsuzluk denecek bir olay da
yok.

Hediye biletler, geziler, hotelde ağırlama gibi Türkiye’de kimsenin
ayıplamayacağı bazı jestler yapılmış.

Ama bu jestler Türkiye’de olmasa da ABD’de suç.
Şimdi de yargının önüne çıktı.

Milyar dolarlık bina, bugün iddianamede 120 bin dolarlık hediyeler,
jestler, bağışlarla anılıyor

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar