Zekeriya Kurşun
Döndük dolaştık yine tarihe geldik. Türkiye’nin dış politikada ve hatta içerideki temel problemlerini sıralasak ilk on sırayı tarihten devraldığımız veya bize devredilen meselelerin oluşturduğunu görürüz. Yüz yıllık onlarca mesele ile boğuşuyoruz. Son örnek de kendini bilmez birinin sosyal medyada yazdığı bir cümle ile diplomatik soruna dönüşen hadisedir. Milli hafızamızda büyük yeri olan Medine müdafaasını kıt imkanlar ile sonuna kadar sürdüren hatta Mondros Mütarekesi kendisine haber verildiği halde Hz. Peygamberin şehrini teslim etmekten haya eden Fahreddin Paşa’ya atılan iftira üzerine Paşa ve onun yaptıkları hakkında yazıldı çizildi. Bir kere daha tekrarına gerek yoktur. Ancak kısaca söylemek gerekirse o, şarkın tarihinde az rastlanan bir kahramanlık örneği sergilemiştir. Hiçbir iftira onun bembeyaz sahifesinde küçücük bir iz bile bırakamaz.
FAHREDDİN PAŞA NE ÖĞRETİYOR?
Ancak bu hadise bize birden fazla dersler vermektedir. Her şeyden önce tarihe gelişigüzel ve güncel menfaatlerin meşrulaştırma aracı olarak bakılmasının yanlışlığını göstermektedir. Bu hakikatı ancak başkalarının bize çuvaldız batırmasıyla fark etmemiz ise en büyük ayıbımızdır. Oysa bu mesele diplomatik bir skandala dönüşmeden önce kendi içimizdeki bazı gafillerin de gündeminde idi. Tarihi, duyguları ve daha çok öğretilmiş nefretleri ile yorumlayan sözüm ona bazı ödüllü akademisyenler de diplomatik skandala sebep olan cümlelere benzer sözler etmişlerdi. Kimse ciddi bir tepki göstermedi. Çünkü herkesin tarihten seçtiği ve mosturalık olarak kullandığı araçları veya istediğinde başkasına karşı kullanacağı okları vardı. Ancak sivri uçlu okların dışarıda başkası tarafından seçilip bize yöneltilmesi hepimizde bir hamasete sebep oldu. İyi de oldu. Belki bu musibet bize tarihe karşı daha sorumlu davranmayı öğretecektir.
Türkler ve Araplar bin yıldır müşterek bir tarihi paylaşmaktadırlar. Ancak Türk-Arap ilişkileri tarihi konusunda Araplar ne kadar cahilseler biz de o denli bilgisiz olduğumuzu kabul etmek zorundayız. Bu konuda son yıllarda bir hayli mesafe alınmasına ve pek çok kitap yazılmasına veya tercüme edilmesine rağmen, hâlâ başlangıç seviyesinde olduğumuzu itiraf etmeliyiz. Özellikle son yüzyılda iki taraftaki tarih yazımı ve kullanılan kavramların farklılaşması bugün en basit hakikatleri bile farklı anlamamıza sebep olmaktadır. Taha Kılınç yazdı; Türkler olarak biz ‘seferberlik” kelimesinde topyekûn Osmanlı toprağının, bayrağının ve namusunun müdafaası ve bu uğurda yapılan fedakarlıkları anlarken; aynı coğrafyanın bazı kesimlerinde ise kendilerine uygulanan sözde ‘zulüm ve tehcir’ anlaşılmaktadır. Bu iki uçtaki anlayışları ortak bir noktada buluşturmadan tarih üzerinden yapılacak diplomatik saldırılar bitmeyecektir.
Aslında aynı sorun karşı taraf için de geçerlidir. Araplar da tarihlerini Selçuklular, Osmanlılar ve Türkler olmadan açıklayabilme imkanına sahip değillerdir. Bu yüzden onlar ciddi bir kimlik bunalımı ile karşı karşıyadırlar.
Fahreddin Paşa örneğinde ele alacak olursak, bir kısım Araplar en az Türkler kadar, hatta detaylarını bildiklerinden onun kahramanlığını Türklerden daha fazla yad ve minnettarlıklarını ifade etmektedirler. Ancak bir kısmı da tıpkı Türkiye’deki gibi zaten Osmanlı devletinin o bölgelerdeki varlıklarını anlamakta zorlanmaktadırlar. Hele hele Suudi Arabistan’da bir kesim daha vardır ki onlar için Fahreddin Paşa, definecilerin uydurdukları rivayetten ibarettir. Onlar, Paşa ve askerlerinin Medine’yi tahliyesi sırasında gömdüklerini varsaydıkları altınların peşinedirler.
MÜŞTEREK TARİHİ YENİDEN OKUMAK
Topu taca atmıyorum. Skandala sebep olanlardan da söz edeceğim elbet. Ama önce asıl meseleye parmak basalım. Yıllardır söylediğim gibi, Türkler ve Araplar müşterek tarihlerini yeniden yazmak ve yeniden okumak zorundadırlar. Bunu yapmadan geleceklerini doğru kurgulama imkânı bulamayacaklardır.
Osmanlı devleti Arap vilâyetlerinde yeni bir şehirli sınıf oluşturmuştu. Bürokrasi, eğitim ve cemiyet hayatını bunlar yönlendirmekteydiler. Ancak özellikle Irak, Suriye, Lübnan, Filistin ve Kahire’ye yerleşen Batılı sömürgeciler önce bu sınıfı devre dışı bırakarak, kendi eğitimlerinden geçirdikleri yeni sınıflar yaratmışlardır. Bunlar geçmişlerinden ve Türkler ile olan müşterek tarihten nefret etmektedirler.
Hicaz dışında Körfez bölgesinde ise yeni bir sınıf yaratmaya ihtiyaç bile duymamışlardır. Büyük ölçüde tarihi, Bedevi hayatın uzantısı ve kabileler arası mücadelelerden ibaret gören mevcut yapıları destekleyerek onların olduğu gibi kalmasını sağlamışlardır. Bu yüzden Körfez’de sağlıklı bir tarih anlayışı oluşmamıştır.
Körfez’de daha çok kabile, aile hatta sadece bireylere endekslenen bir değil, pek çok tarihler vardır.Buradan kolay kolay mantıklı açıklamaların çıkması mümkün değildir. Bugün Osmanlı tarihine dil uzatanlar, yarın kendi kabilesinin başka bir koluna da aynı haksızlığı gözünü kırpmadan yapabilir. Büyük ölçüde birbirine yakın kabilelerden oluşan Körfez ülkeleri arasındaki husumetlerin neredeyse tamamı müşterek bir tarih üzerinde anlaşamamalarından kaynaklanmaktadır. Birbirlerine yeri geldiğinde ‘ibn-i ammî’ (amcamın oğlu) yeri geldiğinde de ‘aduvvî’ (düşmanım) diyecek kadar aşırı uçlarda dolaşabilmektedirler.
BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ TARİHİ VAR MI?
Şimdi gelelim Birleşik Arap Emirlikleri’ne. Tarihte böyle bir devlet ve böyle bir birlik yoktur. 19. Yüzyılda Körfez’e yerleşmeye başlayan İngilizler, 1971 yılında bölgede bulunan yedi emirliği birleştirerek bu devleti yaratmışlardır. O tarihte bu birliğe katılmayan Katar ise bölgenin ötekisi yani hasmı olarak görülmüştür. Türk tarihine ve aslında Türkiye’ye ve Sn. Cumhurbaşkanına dil uzatan Abdullah b. Zayed bu yedi emirlikten sadece biri olan Abu Dabi emirliği sülalesindendir.Bu yüzden BAE tarihini bir bütün olarak görmek yanlıştır. Aslında bugün bu ülkeye egemen olan Abu Dabi ve akrabası Dubai emirlikleri bölgenin bedevi tarihini temsil ederken; Acman, Şarıka, Ra’sulhayme gibi diğer emirlikler yerleşik ve medeni toplumu temsil etmektedirler. Müslümanların denizcilik tarihinde büyük yeri olan ve hatta Avrupalıların Hindistan yolunu öğrendikleri büyük denizci ve bilgin, pusulanın mucidi Ahmed b. Macid de bu yerleşik emirliklerdendir.
Abu Dabi ve Dubai emirlikleri, daha önce Umman içinde dolaşan ve Benî Yas diye bilinen Bedevi kabile konfederasyonu içinde yer alan iki ailedir. Benî Yas tarihi her ne kadar 16. Yüzyıla kadar biliniyorsa da bu iki ailenin tarihi 18. Yüzyıldan geriye götürülememektedir. Abu Dabi 1760 yıllarında Albu Falah ailesinin yerleşmesi ile kurulmuştur. Aynı ailenin el Nahayan kolu ise o tarihlerden beri bölgenin idarecileridir. Hiçbir milletin tarihini tezyif etme hakkımız yoktur. Fakat burada bir milletten söz edilemediği için bu aile iktidarının tamamıyla birbirine ihanet üzerine kurulduğunu rahatlıkla söylememiz mümkündür. Abu Dabi’nin ilk emiri olan Ziyab b. İsa’dan itibaren hemen hepsi, ya kardeşi ya da oğlu tarafından suikasta uğramış veya öldürülmüşlerdir.
Ziyab, Hazza bin Zayed tarafından öldürülmüş, o da kardeşi Sahbut’un suikastine maruz kalmıştır. Onu da oğlu Muhammed iktidardan indirmiştir. Akabinde o da kardeşi Tahnun tarafından suikasta uğramıştır. Tahnun ise kendi kardeşleri Halife ve Sultan tarafından öldürülmüş; onun yerine geçen Halife’yi de İsa b. Halid öldürmüştür. Onu da kuzeni Ziyab; Ziyab’ı da İsa b. Halid öldürmüş ve yerine Said b. Tahnun geçmiştir. O da suikast korkusundan çöle kaçınca yerine Zayed b. Halife geçmiştir ki 1908 yılında eceliyle ölen yegane emirdir. Ardından oğlu Tahnun emir olacaktır. Ancak onun ölümü ile yerine geçen Hamdan da kardeşi Sultan tarafından öldürülmüştür. Nitekim o da kardeşi Saqr tarafından öldürülecektir. Saqr ise kardeşi Halife’nin bir kölesi tarafından öldürülünce yerine Zayed’in yeğeni Şahbut b. Sultan geçecektir. Onu da 1966’da kardeşi Zayed b. Sultan İngilizlerin desteği ile devirecek ve BAE’nin kurucusu olacaktır.
Baş döndürücü bir tarihe sahip bu aile içinde neredeyse eceliyle ölen kimse yoktur. Kendi ailesine kolayca ihanet edebilen bu kaotik yapı, Abu Dabi Emirliğini komplolar, entrikalar ve kirli işlerin kotarıldığı bir mekân yapmıştır. Bu yüzden buradan gelecek bir tarih yorumunun hiçbir anlamı yoktur ve bütünü temsil etmemektedir. Dikkate bile alınmamalıdır.
Asıl tehdit ve tehlike içimizden gelen ve başkalarına referans olan yorumlardır.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları










































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2020
1.02.2019
18.03.2019
18.02.2019
4.02.2019
10.01.2019
3.02.2019
17.12.2018
22.11.2018
12.11.2018