Zülfü DİCLELİ
1960’lı ve 70’li yıllarda bizleri siyasete çekmiş olan sosyalizm fikri bugünkü kuşağa pek o kadar cazip gelmiyor. Ve bu, bütün dünyada böyle. Bazı arkadaşlarımız, büyük bir iman gücüyle, bunun geçici bir olgu olduğunu ileri sürse de, sosyalizm 19 ve 20. yüzyıllara özgü bir fikir olarak kalmaya mahkûm gibi görünüyor.
Öyleyse, sosyalizm fikrinin yeri nasıl doldurulabilir? Sosyalizm bizim için uğruna her türlü fedakârlığın göze alınabileceği bir amaçtı. Aldık da. Niçin? Çünkü sosyalizmin insanlığın daha iyi bir dünyada yaşama özlemine yanıt vereceğine inanıyorduk. Yani, sosyalizm aslında bir araçtı, insanlığı daha iyi bir dünyada yaşama amacına götürecek bir araç.
Ancak sosyalizmden farklı olarak, insanlığın daha iyi bir dünyada yaşama arzusu, bu amaç, 20. yüzyılda kalmış değil, ilk insandan bu yana olduğu gibi, bugün de son derece canlı.
Peki, bu amaca götürecek bir araç (yoksa araçlar mı?) bugün nasıl formüle edilebilir?
Sosyalizm fikri modernizmin bir ürünüydü. Thomas More ve Campanella’dan Marx’a yeni bir toplum ütopyasına yazılan tüm düşünürlerin ortak noktası, insanın akıl (ve bilim) yoluyla çevresini kontrol altına almasının ve yeniden biçimlendirmesinin, dolayısıyla yepyeni bir toplum kurmasının mümkün olduğu inancıydı. Çünkü modernist düşüncenin evren (dolayısıyla toplum) algısı tıpkı bir saat gibi çalışan bir mekanizmaydı. Bir kez bu mekanizmanın işleyiş yasallıklarını bilirseniz, ona yeniden biçim verebilirdiniz. Ve böyle bir determinizm altında her şey öngörülebilirdi.
Bu anlayış Jakobenlerden komünistlere (ve Kemalistlere) tüm devrimcileri şu önkabule yöneltti: Tıpkı düz boş bir kâğıdı sıfırdan doldurur gibi, sıfırdan yepyeni bir toplum kurulabilir, yeni bir insan yaratılabilirdi. Ve evrensel akla göre kurulacak olduğu için, bu her yerde aynı evrensel özelliklere bağlı bir toplum olacaktı.
Bugün canlı ve cansız evrenin evriminin ve toplumların gelişiminin hiç de öngörülebilir olmadığını biliyoruz. Toplumsal gelişmeyi yönetmek ya da planlamak da mümkün değil. Toplumlar elbette değişiyor ve zaman zaman, tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişte olduğu gibi, büyük yapısal dönüşümler de geçiriyorlar, ama bu gelişimi bir bütün olarak iradi bir şekilde kontrol altına almak mümkün değil.
Bir toplumun içinde yeni unsurların ortaya çıkması, o toplumda var olan belli bazı unsurların yeni bir amaç doğrultusunda farklı bir tarzda kombine edilmesi şeklinde oluyor. Toplum özünde bu unsurların amaçlı sistemler halinde bir araya gelmesinden başka bir şey değil. Ve toplum kendi içindeki unsurları sürekli yeni şekillerde kombine ederek yenilikler yaratıyor. İnsan iradesi bu sayısız sistemin ancak bazılarının yeniden kombine edilmesinin bazı koşullarını belirleyebiliyor, daha fazlası değil. (Örneğin kadınlara şiddet uygulanmasını engellemek üzere yasa yapabiliyor ya da yeni bir Ticaret Kanunu çıkarabiliyor vb.) Doğada da öyle değil mi? Sözgelimi, ancak bir baraj kurup akarsu sistemini biraz değiştirebiliyor, ama o akarsu sisteminin içinde yer aldığı ekosistemin bütününü değiştiremiyorsunuz.
Üstelik, toplum yapısal bir dönüşüm geçirdikten, eskisinden niteliksel olarak farklı yeni bir toplum ortaya çıktıktan sonra, eski toplumun unsurları yok olmuyor, büyük çoğunluğu yeni toplumda varlığını sürdürüyor. Toplumsal gelişim birikimli bir süreç. Tıpkı insan beyninin memeli hayvan beyninin tüm evrimini ya da her yeni teknolojinin obsidiyen parçalarından yapılma ilk kesici aletten bu yana tüm teknolojik evrimi içerdiği gibi, günümüz toplumunun hemen her zerresinde ilk avlayıcı toplayıcı toplumdan bu yana yaşadığımız bütün toplumların ekonomik, sosyal, kültürel unsurları varlıklarını şu ya da bu şekilde sürdürüyor. (Ve özlemlerimizde de; asıl özlediğimiz hâlâ ilk insanların akşam ateşi çevresindeki sıcak sohbetleri değil mi?)
Ve bir şey daha. İnsan sadece belli bir eylemi (projeyi, girişimi, hatta fikri) başlatabilir, sonrası, başlattığınız eylemin amaçladığınız sonuca ulaşması tamamen şansa kalmıştır. Çünkü her eylem belli bir ekoloji içinde yol alır, o ekolojideki üzerinde hiçbir kontrolünüz olmayan etkin diğer kuvvetlerle, gelişmelerle etkileşim içine girer ve sonuç tüm o etkileşimlerin toplam sonucu olarak ortaya çıkar. Ve bu sonuç kimi zaman amaçladığımızın tam tersi bir sonuç bile olabilir (bakınız Rus Devrimi).
Özetle, toplumsal gelişim kendi kendini oluşturan, örgütleyen ve sürdüren, bütününde insan iradesinden büyük ölçüde bağımsız bir sistemdir. İnsan ancak bu sistemin bazı başlangıç koşullarını kendi amaçları doğrultusunda değiştirebilir ve yapacağı bu değişikliğin arzuladığı sonuçları getireceğinin de hiçbir garantisi yoktur. O nedenle tarih de öngörülebilir, belirli bir süreç değil, beklenmedik olayların, yaratım ve yıkımların geleceği belirsiz bir tarihidir.
İşte, sosyalizmin yerine insanlığın daha iyi bir dünyada yaşama arzusuna yardımcı olacak yeni bir aracı (ya da açları) ancak bu çerçeve koşulları içinde formüle edebiliriz.
Ama önce bir hatırlatma. Devrimcilerin “tıpkı düz boş bir kâğıdı sıfırdan doldurur gibi, sıfırdan yepyeni bir toplum kurulabilir, yeni bir insan yaratılabilir” şeklindeki varsayımı, onları iktidara geldikleri her yerde önce mevcut kâğıdı boş ve düz bir kâğıt haline getirmeye yöneltti. (İstisnasız hepsi de büyük savaşlar sonucu ekonomik, sosyal ve sonuçta da siyasal sistemin tümden çökmüş ve karmaşıklık– bağlantılılık–düzeyinin görece düşük olduğu ülkelerdi.)
Eski toplum evrensel akla uygun değildi; onun için bütün kültür değerleri, anlamlar, simgeler, tüm tarihsel birikim, yeni inşaat sahasını düzleştirmek adına (“Bugüne vuralım/Yarını kuralım/Kaldıralım sınıfları”) hızla–ve her yoldan–yok edilmek istendi. En korkunç biçimini Pol Pot rejimi altında Kamboçya’da alan bu “devrimci terör” insanlığa çok pahalıya mal oldu. (Aslında Kemalistlerle komünistlerin kan kardeşliğinin temelinde, kimilerinin öne sürdüğünün tersine, milliyetçilikten çok–milliyetçilik ikisinin de ayırt edici özelliği değildi–bu, “aklın rehberliğinde sıfırdan yeni bir toplum kurma” ütopyası yatar.)
Ne ki toplumsal gelişimin yukarıda sözü geçen birikimli bir süreç olması burada da kendini gösterdi, ve zorla yok edilmek istenen tarihsel olgular ve kültürel unsurlar her seferinde er ya da geç şu ya da bu biçimde yeniden geri geldiler (bakınız 2000’lerin Rusya’sı ve Türkiye’si).
* * *
İnsanlık bugün 20. yüzyıldakinden çok farklı koşullarda yaşıyor. Dün daha çok bir makineyi andıran ekonomi bugün daha çok canlı bir organizmaya benziyor; katı (para, makineler, kol kuvveti, maddi ürünlerin seri üretimi, hiyerarşik dikey yapılar, maço) yerini giderek yumuşak (bilgi, anlam, enformasyon teknolojileri, bilgi çalışması, özelleşen deneyim üretimi, yatay ağlar, kadınsı) olana bırakıyor. Küreselleşme tüm bu süreçlerin tüm dünyada neredeyse eşzamanlı olarak yaşanmasını getiriyor.
Son onyıllarda toplumsal mühendislik girişimlerinin geri tepmesine olduğu gibi, doğa mühendisliğinin geri tepmesine de tanık olduk. Nasıl toplumsal evrim kendisini insan iradesine tam olarak teslim etmiyorsa, doğa da insanın kendisine hükmetmesine izin vermiyor. Doğa kendisine farklı davranılmasını dayatıyor (bakınız türlerin tükenişi, küresel ısınma, kirlilik vb.).
Burada iki yeni gelişme devreye giriyor. Bunlarla bağlı da iki yeni soru var:
Birincisi, Eylül 2008’de başlayan ve hâlâ bitmemiş gibi görünen finansal kriz kapitalizm tarihindeki diğer krizler gibi bir kriz midir? Yani belli bir süre sonra sona erecek olan ve ardından alışıldık, bilinen türde kapitalizmin yeniden işlemeye başlayacağı bir kriz midir? Yoksa kapitalizm bu krizden ancak nitelik değiştirerek mi çıkabilir?
İkinci olasılığa işaret eden çok belirti var.
İkincisi, gücün dünya çapında batıdan ve kuzeyden doğuya ve güneye kaymakta olduğunu tanıklık ediyoruz. Bütün göstergeler Çin, Hindistan ve Brezilya vb. ülkelerin rolünün hızla artacağına işaret ediyor. Bu durumda ilkİbni Haldun’un işaret ettiği alışıldık çevrimi – uygarlıkların doğuşu, yükselişi ve çöküşü–yeniden mi yaşayacağız, Amerikan çağını sözgelimi Çin çağı mı izleyecek? Yoksa hiç yaşanmamış bir şeyin önü mü açılacak, insanlık küresel bir topluma mı geçecek? Evrensel uygarlığın özellikleriyle yerel kültürlerin gelişim ihtiyaçlarını bağdaştırabilen, kozmopolit yeni bir topluma?
İkinci olasılığa işaret eden belirtiler hiç de az değil.
***
İnsanlığı önceki yüzyılda sosyalizm mücadelelerine yöneltmiş olan baskı, sömürü, tahakküm, eşitsizlikler gene var, ama hepsi çok değişmiş, kaynakları kadar ortaya çıkış biçimleri de çok farklı hale gelmiş bulunuyor, dolayısıyla onlara karşı mücadeleler de farklılaşıyor. Geçen yüzyılda etkili olmuş olan sol çağrıların, örgütlenme araçlarının ve mücadele biçimlerinin etkilerini giderek yitirmesinin altında bu yatıyor.
Şimdi soru şudur: Kapitalizmin niteliksel olarak yeni bir aşamaya geçişini ve küresel bir toplum olarak örgütlenişini daha iyi bir dünya, insanın doğa ve insan üzerindeki tahakkümüne son verileceği bir işbirliği dünyası doğrultusunda nasıl etkileyebiliriz?
Daha iyi bir dünya uğruna mücadelenin başlıca aktörleri de değişiyor. Eski aktörlerin yanına yenileri katılıyor. Ücret karşılığı çalışanların büyük çoğunluğu bilgi işçilerinden oluşur hale geliyor. Bilgi çalışmasının ağır bastığı şirketlerin çoğunda patron-işçi arasındaki sınırlar silikleşiyor. Kadınlar bütün ülkelerde öne çıkıyor, değişimin önde gelen aktörü haline geliyorlar. İnsanlar kendilerine saygın davranılmasını talep ediyorlar. Olağanüstü çeşitlilikte sivil toplum kuruluşları ortaya çıkıyor. Sosyal girişimcilik akımları gelişiyor. Alternatif enerji şirketleri, açık kaynak toplulukları, sosyal medya aracılığıyla örgütlenen anlamlı ilişki grupları ve daha birçok yeni aktör ortaya çıkıyor. Daha iyi bir dünya için mücadele yaban hayatı korumaktan tarihsel kültürel mirası savunmaya, yaşam alanlarını savunmaktan anadilde eğitim hakkını savunmaya kadar çok çeşitli, kimi zaman da çelişkili hareketlerden oluşuyor. Daha iyi bir dünya için uğraş veren kuvvetler bugün hiçbir zaman olmadığı kadar geniş.
Onun için, daha iyi bir dünya isteyen insanlar 21. yüzyıla uygun mücadele anlayışları, örgütlenme biçimleri ve mücadele araçları arayışına giriyorlar.
Partiler genel olarak insanlarda güven uyandırmıyor. Tüm modern çağ boyunca devrimcilerin temel siyasi aracı olan partinin yanı sıra temel örgütlenme aracı olan günlük/haftalıkparti gazetesi de tarihsel ömrünü doldurmuş bulunuyor. Sivil toplum örgütleri, sosyal ağlar öne çıkıyor. Aynı siyasi fikirleri paylaşan büyük yeknesak kitlelerin yerini anlamlı bir ilişki içindeki küçük grupların büyük çeşitlilikler gösteren eylemleri alıyor. Toplumu siyasi iktidar aracılığıyla merkezi olarak yukarıdan aşağı ve bir hamlede değiştirmenin yerini, iktidarları etkilemeye çalışmanın yanı sıra aşağıdan yukarı ve yanal olarak değiştirmenin çok çeşitli ademi merkezi uğraşları alıyor.
Tüm bu uğraşları aynı doğrultuda etkide bulunmaya yöneltebilecek bir talep gene var: Her alanda karar alma süreçlerine katılım (gücün dağılması ve insanların yetkilenmesi) ve işbirliği, birlikte çalışma, birlikte yaratma (anlamlı çalışma) – sahici demokrasi.
İnsanlar, en son Tahrir Meydanı’nda tanık olduğumuz gibi, önceden belirlenmiş formüllerle hareket etmiyor, bu uğraşlarda yaşadıkları deneyimlerde beliren anlamların peşine düşüyor.
Değişim tek bir büyük dönüşümden çok değişik alanlarda değişik zamanlarda gerçekleşecek irili ufaklı “devrimleri” de içerecek, aralıksız ama gelgitli bir evrim süreci olarak yol alacak gibi görünüyor.
***
Ve bu süreçte bizler–ve elbette başkaları da–gene Marx okumaya devam edeceğiz. Ama 21. yüzyılda Marx’ı 20. yüzyılda olduğu gibi okuyabilir miyiz? 21. yüzyılda Marx nasıl okunmalı? Acaba Marx bu yüzyılda bize hangi içgörüleri sunacak?
Ve sadece Marksist düşünürler mi okunmalı? Son onyıllarda davranışsal iktisattan, sosyal psikolojiye, yeryüzü bilimlerinden beyin bilimlerine, biyolojiden siyaset bilimlerine kadar çok çeşitli bilimlerde toplumsal gelişmeyi daha derinlemesine kavramamıza ışık tutan birçok sonuç elde ediliyor. Her alanda çok disiplinli, çok paradigmalı düşünce öne çıkıyor. (Kaldı ki Marx da kendi görüşlerini Fransız sosyalizmi, Alman felsefesi ve İngiliz ekonomi politiğini yeni bir tarzda kombine ederek geliştirmemiş miydi?)
Ve yeni bir öneri: Güç doğuya kayıyorsa, dünyanın geleceğinin belirlenmesinde doğunun rolü artacak demektir. Dolayısıyla doğu kökenli düşünürlerin de. Onun için gelecekte Çinli ve Hintli vb. düşünürlerden de (diasporada yaşayanlarından da) öğrenecek çok şeyimiz olacak.
Geleneksel eğitim sisteminde ve 20. yüzyılın siyasi hareketlerinde birleştirmek ve bağlantılandırmaktan çok ayırmayı, ayrı tutmayı öğrendik. Oysa, bilmek ve anlamak için her ikisi de gerekli. Şimdi birleştirmeyi (karşıtlıkları, disiplinleri, farklı dünyaları– her şeyi) öğrenmenin zamanı!
Altüst Dergisi, sayı 3, Eylül 2011
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.12.2023
21.08.2020
5.06.2020
5.04.2020
21.01.2020
2.02.2019
21.11.2019
19.10.2019
13.10.2019
10.10.2019