Ahmet TAŞGETİREN
Hükümetin her işi Tayyip Erdoğan’dan soruluyor. İcranın başı o çünkü. Her şey onun imzası ile oluyor.
Ak Partinin her işi de nihayetinde varıp Tayyip Erdoğan’da bitiyor. Ak Parti Genel Başkanı da o çünkü ve bu konuda çok hassas olduğu biliniyor.
Buna bir de Ak Parti’deki ve Hükümetteki herkesin, kendisini hep bir adım geride tutup, her işi Tayyip Erdoğan’la ilişkilendirmeyi gelenek haline getirdiğini ilave ederseniz, hükümet ve parti etrafında dönen her şeyin bir “Erdoğan kolajı” oluşturduğunu görebilirsiniz.
Aslında bu kurgu, Erdoğan efsanesini (Erdoğan miti ifadesini tercih etmedim) besleme niyeti taşıyor olabilir. Ne de olsa Ak Parti’nin halktaki karşılığının Erdoğan Efsanesi üzerinden oluştuğu gibi bir ön kabul söz konusu.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi de aslında Tayyip Erdoğan’nın merkezde olduğu bir siyasi hesaba göre kurgulanmıştı. Yani o meydanlarda olacak, o kazanacak vs.
Bir ara Konda Araştırma Şirketinin genel müdürü Bekir Ağırdır, Ak Parti’nin Erdoğan’ı hep “iyi rollerde göstermek istediği” gibi bir tespiti paylaşmıştı kamuoyu ile.
Ancak bütün bu işlerde her şeyin iyi renkler ürettiğini – üretebileceğini söylemek kolay değil elbette. Dolayısıyla renklerin karışması, bulanması ve bazen ortaya hiç de iyi görüntüler çıkmaması söz konusu.
Çünkü o renkleri kontrol etme imkânı yok. Lider’in kendisi renk taşıdığı gibi, binlerce milyonlarca aktör renk taşıyor aynı kolaja.
Diyelim, Emre Can Ayvalı’nın CNN Türk ekranlarındaki sözleri. Üslubu, sözlerin içeriği, varıp Erdoğan’la ilişkilenmiyor mu? Getirilmiş Ak Parti’nin medya ve tanıtım işinin içine sokulmuş. Damardan “FETÖ ile kolkola girdik” diyor. Şu andaki durumu değil, bir dünya suçun işlendiği zamanı getirip ortaya koyuyor.
Şu yeşil noktalı “milli hesaplar”dan işlenen çirkinlikler mesela. Başak Demirtaş’a yönelik rezil saldırılara Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün, Ak Parti Grupbaşkanvekilleri Naci Bostancı ve Özlem Zengin’in hakaretin mürekkebi kurumadan isyan etmelerinin ardında -insani refleks yanında- bu çamurun Ak Parti üzerine sıçrama kaygısından başka ne olabilir.
-Medya ve Ak Parti ilişkilerinin kolaja iç açıcı renkler taşıdığı söylenebilir mi? Sadece medya üzerindeki olağanüstü güç birikimi Ak Parti’ye iyilik mi getiriyor kötülük mü, sorusu sorulsa verilecek cevap nedir?
-Ak Parti’nin hakim olduğu bir medya yapısı ve ekrana çıkarılan aktörlerin bile bir yerlerde sıralandığı iddiaları varıp sonunda “Erdoğan’ın gücü” ile irtibatlanmıyor mu? Atılan manşetler, akla ziyan köşe yazıları bir yerlerde birikip faturası Erdoğan’a çıkmıyor mu? Perinçek’in ekranlarda gördüğü itibarı halk nasıl anlıyor acaba?
Ya o bilmem kaç tv kanalında günde bilmem kaçıncı defa sunulan, pandemi arası siyasi polemiklerin Erdoğan’dan boşalınca parti sözcüleri tarafından devam ettirilmesi çok mu prim kazandırıyor?
“Erdoğansız Bülent Turan, Çanakkale’de bir hiçtir. Erdoğan’la yürürsek kıymetimiz var. Bizim vekillerimizin hepsi de aynı kanaatte” diyen kişi, ya da “Ak Parti Tayyip Erdoğan’ın partisi” diyen kişi… lideri parlattığını zannederken nasıl bir renk taşımıştır Erdoğan profiline?
Bankaların yönetim kurullarına tayin edilen alan dışı isimler… Bu kararın altındaki imzayı çok mu sevimli gösteriyor?
İletişim Başkanlığı’nın sık sık kamuoyuna yansıyan düzeltmeleri, yalanlamaları, açıklamaları bir sıkıntıyı yansıtmıyor mu?
Pandemi ile ilgili yasaklar şunlar bunlar oralarda bir yerde bir karmaşa yaşandığını göstermiyor mu? Sağlık Bakanı ile ilgili kıyaslamalar bir şeylerin işareti değil mi?
Başlı başına yüzde 50 artı bir hesabı, yüzde yüzde 50 eksi bir’i karşı cenaha itme gibi bir dehşet dengesinde yol alma anlamına gelmiyor mu aynı zamanda? Bir hatta en çok seçilme yığınağı yapılıyorsa, öteki cenahta da en çok nefret edilme yığınağı yapılıyor olması çok mu makul bir yaklaşım?
Tayyip Erdoğan’ın oy oranının mesela yüzde 39 gözükmesi ortaya toplum nezdinde çok benimsenir bir profil – kolaj çıkmadığının işareti değil mi?
Bundan sonra ne yapılabilir bilmem, herkes “Lider kültü” inşa etmek için seferber olmuşken ve taşınan renklerin sorun oluşturmaya başladığı gözlemlenirken, şimdi bu çoklu harekât nasıl denetim altına alınır, bir şey söylemek kolay değil. Ayrıca böyle bir sorun oluştuğunun farkında olan var mı bilinmiyor.
Ancak şu kesin ki orada “Hiçbir şey olmuyorsa bile bir şeylerin olduğu” muhakkak.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
19.04.2025