Ali Türer
MHP gibi yandaş, PKK gibi partner bulamasaydı, Saray’ın 1 Kasım hesabı tutmayacaktı. AKP’yi önde gösteren en iyimser anket bile, seçimde olası AKP oylarını %43’lerde gösteriyordu. AKP seçim arifesinde İpek Koza gurubuna kayyum atayarak gücünü son bir kez daha hatırlatırken, aynı zaman diliminde (26 Ekim) IŞID’a da Diyarbakır’da saldırdı. Saldırının denge gözetildiği gibi bir izlenim üzerinden sağ seçmenin AKP etrafında bir araya gelmesini kolaylaştırdığını düşünüyorum. IŞID’a bu saldırının benzerine daha önce hiç tanık olmadık, bundan sonra tanık olacağımız da şüpheli.
Demem o ki, 7 Haziran- 1 Kasım seçim operasyonu oldukça ustaca, yağdan kıl seçer gibi yönetildi. Bu oyun boşa çıkartılabilir miydi? Belki, ama bunu becerecek yetenekte bir lider de ortada yoktu. Saray göstere göstere bu oyununu sahneye koydu, herkes de rolünü senaryoya göre bir güzel oynadı.
CHP’den oyunu bozacak bir hamle zaten beklemiyorduk. CHP Türk milliyetçiliğinin ipoteği altında oldu hep. Gelenekten gelen ayak bağlarından kendini kurtarması, sahneye konan İslamcı Türkçü senaryoyu bozacak hareket ortaya koyması zaten mümkün değildi.
HDP “milliyetçi” ipotekten kendini kurtarabilseydi belki bu mümkün olabilirdi. Kürt halkı etnik temelde siyasi arayışa dayalı cendereden çok çekti. Kurtuluşun tek başına olmayacağını görmeye hazır olduğunun işaretlerini de çok verdi. Hem Kürtleri hem de Türkleri bu kısır kör dövüş içinden çekip çıkarabilecek bir lidere, bir düşünsel temele ihtiyaç vardı. Demirtaş esprileri, doğallığı, sazı, inananları rencide etmeyen sözü ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çizdiği düşünce profil ile ihtiyaç duyulan bu lidere aslında çok yaklaştı.
Yeni bir liderin, oyunu değiştirecek güçlü bir sesin ortaya çıkabilmesi için koşullar da aslında son derece uygundu. Halk ortaya çıkan şiddet sarmalı içinde bu sesi duymaya hazırdı. İşte bu umut heba oldu. Seçimin asıl dramatik sonucu bence budur.
Daha 7 Hazirana giderken, Dağlıca’da askerler katledilemeye terk edilirken, HDP merkezlerine, Diyarbakır mitingine saldırılar olurken seçim sonrası gelişmeler ile ilgili ip uçları ortaya çıkmaya başlamıştı. 7 Haziran seçimlerden sonra HÜDAPAR’la- PKK’yı çatıştırma girişimlerinde, Suruç Katliamında ortaya çıkan manzarada; korku ve şiddet sarmalı içinde iktidarı konsolide etme çabası ayan beyan kendini göstermişti. Üstelik MHP’nin bu safta yerini alacağı da belliydi.
PKK, AKP’nin ekmeğine yağ sürecek saldırılar başlattı. Ben bu saldırılar için öncü kıvılcımda (yatağında vurulan polisler gibi) derin devlet parmağı da görüyorum. İnsanlar iki silahlı güçten birine boyun eğmek zorunda bırakıldı. Güçlerin dengesiz olduğu yerde savaşı kabul ederseniz sonuç hüsrandır. İnsanlar boşu boşuna telef olur, geride umutsuzluk, yılgınlık kalır.
Bu oyuna Demirtaş ve HDP düşmemeliydi. İmralı, Kandil ne der demeden bu oyunu bozacak iradeyi, gücü, cesareti ve basireti ortaya koymak zorundaydılar. Kendi oyunlarını kurmalı, oynamalıydılar. HDP’nin kimlik sahibi olması, kamuoyunda rüştünü ispatlaması buna bağlıydı. Tarihi bir fırsat kaçtı.
Biri PKK’ya “Kürt hareketine ihanet ediyorsun, AKP’nin ekmeğine yağ sürüyorsun, MIT’in gösterdiği yolda yürüyorsun”, “Bu sorun benimle çözülür, silahınızı al git” demeliydi. Bu zordu ama Kürt hareketin içinden çıkacak böyle birini insanlar bağrına basmaya hazırdı. Kulağın İmralı, gözün Kandil, gönlün özyönetimdeyken Türkiyelileşemezsin. Fokocu gelenekle kır gerillacılığı yaparken silah zoruyla demokratik özerklik kurulmaz. Bu çağda demokrasi mücadelesi böyle verilmez.
AKP’ye olduğu kadar PKK’ya karşı da dik durmak fark yaratırdı. Meclis aritmetiğinde HDP lehine 5-6 puanlık fark olsa, bugün geleceğe daha umutlu bakıyor olurduk. Başkanlık sistemi de yeniden gündeme gelmemiş olurdu.
Eş başkanlar bu süreçte çok ta senkronize görüntü vermediler. Söylemler arasında uyumsuzluk varsa rakibiniz bunu size karşı silah olarak kullanır, kullandılar da.
HDP ile demokrasi mücadelesi 7 Haziran-1 Kasım seçim sürecinde önemli yara aldı. 1 Kasım’a göre Kürt seçmenden hatırı sayılır oranda oy kaybetti. Eve kapanmak zorunda kalan, şiddeti evinde bulan Kürtlerin duyguları sandığa yansıdı. HDP seçimde barajı aştıysa bunda sol liberal, demokrat aydınların, bilim insanlarının küçümsenmeyecek payı var. Bütün hatalarına rağmen bu insanlar HDP’nin demokrasi mücadelesindeki samimiyetinden kuşku duymadılar, hala da duymuyorlar. HDP’nin barajın üstünde tutunması, önemlidir. Kendisini toparlaması için bu destek HDP’ye moral dayanak olmalı.
Bir takım bahanelerin arkasına sığınmadan şapkayı önüne koyup bütün bunları sakince tartışması, yaşadıklarından ders çıkarması lazım HDP’nin. “Öz yönetim”, “demokratik özerlik” gibi söylemleri terk etmesi, bunun yerine yerel yönetimlere yetki devrini, katılımcılığı savunması lazım. Sol, demokratik, insanı, emeği, çalışanların sorunlarını, katılımcılığı öne alan bütün Türkiye toplumunu kucaklayıcı kimlikle ortaya çıkması lazım. AKP’nin Kürt kimliği içine sıkıştırma tuzağına düşmemesi lazım. Yazık ki seçim öncesi bu tuzağa düştü.
AKP fincancı dükkânına giren fil gibi gücünü göstermek isterken ortalığı tarumar etti; halk da “hadi dağıttığın gibi topla bakalım” dedi. AKP yeni süreçte dağıttığını toplar mı? Ciddi şüphelerim var; daha çok dağınıklığı yönetmekle yetinecek gibi geliyor bana. Bu arada köşeyi dönen dönmüş, yenen halt yiyenin, mağduriyet de çekenin yanına kâr kalmış olacak. Bütün bunların bedelini de hep birlikte ödeyeceğiz.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları





































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.11.2025
6.09.2025
18.07.2025
12.06.2025
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024