Ali Türer
Kilise, Batıda feodal yapının temel bileşeni, meşrulaştırıcısı, moral dayanağı idi. Modernleşme Batıda, aynı zamanda toplumsal alanın dinin kontrolü dışına çıkarma süreci içinde gelişti. Çünkü bu süreç içinde ortaya çıkan ulus devletler, hukuk gibi, yasama gibi toplumu birleştirici daha demokratik mekanizmalara ihtiyaç duydular. Bütün bu mekanizmalar dini olan ile bilimsel olan arasında yaşlanan çatışma sonucunda sekülerleşme (dünyevileşme) süreci içindeortaya çıktılar.
Klasik Osmanlı Devletinde sistemi meşrulaştırma, sosyal ilişkilerde kullanılacak dayanakları üretme rolünü ilmiye sınıfı üstlenmişti. Tanzimat ile birlikte içine girilen Modernleşme sürecinde ulemanın rolü gerilerken modernleşme için ihtiyaç duyulan bilgiye dayalı çözüm arayışları öne çıkmaya başladı.
Kemal Kılıçdaroğlu, Ayhan Oğan’ın densizliğine basın toplantısında karşı çıkarken “Osmanlı eğitim sistemi bozulduğu için battı” demiş. Tarih ile ilgili böyle ulu orta yargılarda bulunursanız, tartıştığınız asıl olgudan uzaklaşır öne sürdüğünüz yargı ile ilgili kendiniz tartışma konusu haline gelirsiniz.
Osmanlı 1770 Osmanlı-Rus savaşından (Çeşme bozgunundan) sonra daha bir buçuk asır ayakta durabildi ise bunu, bu süreçte sürekli gelişen modern eğitime borçlu. Jön Türkler, İttihat Terakki, Cumhuriyet’in kurucuları bu modern eğitim içinde yetiştiler. Atatürk’ün eğitim düşüncesine bakarsanız, Ziya Gökalp’in, Satı Bey’in, Emrullah Efendi’nin, Prens Sebahattin’in izlerini bulursunuz.
Eğer bir Osmanlı Modernleşmesinden söz edilecekse bunun temel kaldıracı, Osmanlının son dönemlerinde ortaya çıkan, II. Abdülhamit döneminde kurumsallaşan, II. Meşrutiyet döneminde kavramsal kuramsal çerçevesi oluşan modern eğitim olmuştur.
Bizde II. Meşrutiyet sonrasında kontrolü ele geçiren İttihat Terakki kanadı, Türk etnik kimliği etrafına uluslaşma arayışı içine girerken süreci yumuşatma arayışı içinde Milliyetçilikle İslamcılığı -biraz da mecburiyetten- hep uzlaştırmaya çalıştı.
Cumhuriyetin kurulma süreci içinde bu kafa karışıklığı Modernleşme (Batılılaşma) ile Uluslaşma arasında bir uzlaşma arayışı içinde aşılmaya çalışıldı. Halkın geleneksel alışkanlıklarını baskı altında tutma pahasına dini alan kontrol altına alınmaya çalışıldı. Bu bir çeşit dünyevileşme arayışı, Türkiye’ye özgü laikleşme denemesi idi. Böylece bilimsel olan ile dini olan arasında belirli bir sınır oluşturulmaya çalışıldı. Kurumsallaşma içinde siyasi alan dini olandan belirli ölçüde ayrışmaya başladı.
Ancak Türkiye’ye özgü bu sekülerleşme süreci Batı’da olduğu gibi tamamlanamadı. Halk geleneklerine bağlıydı, dini nikâhın yanı sıra mutlaka bir de imam nikâhı kıydı.
Cumhuriyetin kurucu gücü siyasi birliği, moral değerleri Türk etnik kültürü etrafında ararken, aslında dini duygular insanları bir arada tutmaya devam ettiler. Dini olanın bıraktığı boşluğu etnik kültüre dayalı kararlılıkla doldurma çabası, bu anlamda sonuç vermedi. Dahası Milliyetçiler, bir yandan da hep dini kullanmak zorunda hissettiler kendilerini. Sağ muhafazakârlık içinde üretilen “Türk- İslam sentezi” buna hizmet etti.
17 Ağustos 1999 Marmara depreminin ardından ülkenin sürüklendiği ekonomik ve sosyal türbülansın 2001 ekonomik krizi ile sonuçlanması Türk kültürü altında uluslaşma arayışının da (Türk-İslam sentezinin) bir anlamda iflasıydı. Ortaya çıkan güvensizlik ortamında merkez sağda ortaya çıkan boşluğu Sünni-İslam orijinli siyasi yapının doldurması zor olmadı.
2010 yılına yeni merkez sağ çeşitli ustaca manevralarla zaman zaman liberalleri, sol liberalleri de kullanarak Türk-İslam sentezci siyasal yapılanmanın kurumsal yapı içindeki kalıntılarını birer birer temizledi, kadrolaştı. Şimdilerde bünyenin baypas ile değiştirilen kurumsal yapı içindeki yeni damarlara alışması, “yeni” yaşam biçimini benimsemesi için gerekli tadilat, lojistik destek verilmeye çalışılıyor.
Bunun için eğitim sisteminde bilimsel olan ile dini olan arasındaki sınırlar önce silikleştirilmeye, giderek de bilgi inancın (ortak kabulün) kontrolü altında alınmaya çalışılıyor.
Eğitim sisteminde yeni program değişiklilerinin anlamı budur.
MEB danışmanlık hizmeti almak için Ensar vakfı ile protokol imzalıyor. Bu protokole göre Ensar Vakfı Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı okullarda sanatsal, sportif, sosyal, kültürel, bilimsel ve teknolojik gelişimi desteklemeye yönelik eğitim, seminer verebilme; proje, gezi, kitap okuma, yarışma, kamp, yaz okulu gibi etkinlikler düzenleyebilme, okullarda kulüpler kurabilme hakkı ve yetkisi elde ediyor.Bu etkinliklerde görev alacak “eğitimcilerin” ücretlerini de MEB ödeyecek.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi müfredatında toplumu birleştiren değerlerleri de değiştirdi. Artık bu değerlerin içinde Hürriyet, Bağımsızlık, İnsan Haklarına Saygı, Milli Seciye gibi Kavramlar ile Atatürk yok. Artık, “din, peygamber ve Ehl-i Beyt Sevgisi” gibi yeni değerlerimiz var.
Maliye Bakanlığı’nın yeni yönetmeliğine göre, vakıflar, eğitim faaliyetleri için Diyanet’ten artık görüş almak zorundalar. Ayrıca artık Diyanet’in onayı ile kamu taşınmazları 49 yıllığına Ensar, TÜRGEV gibi vakıflara yurt olarak da verilebiliyor.
Evlenme akdinin müftülüklerin kontrolünde olması için yasa teklifleri hazırlanıyor.
Bütün bunlar yeni yolculuğun Dünyevileşmeye değil “Uhrevileşmeye” doğru olduğuna işaret ediyor?
2017 Yükseköğretime Geçiş Sınavı’na (YGS) 2 milyon 265 bin 902 kişi katıldı. Üniversitelerde Lisans ve ön lisansta 910 bin 671 kontenjan vardı. YGS ve LYS sonrası bu kontenjanın ancak 696 bin 241’i doldu. Yani üniversitelerdeki lisans ve ön lisans programlarının dörtte biri boş kalırken, üniversitede okumak isteyip de sokağa bırakılan öğrenci sayısı 1.569.661’dir. Bu 2017 itibari ile rekordur. Üniversitede okumak için seçme sınavlarına giren lise mezunu 100 öğrenciden ancak 31’i üniversitelerdeki programlara yerleşebildi. Tüm lise türlerinde ön lisans ve lisans programlarına adayların yerleşme yüzdesinin bu kadar düşük olması, kontenjanların %25’inin boş kalması bir yandan da ortaöğretimde verilen eğitimin düzeyini gösteren bir sonuç değil midir? Anadolu liseleri %44’, Genel liseler %24, Meslek liseleri %28,Fen liseleri %55 ile son üç yılın en kötü performansını gösterdiler. Bir tek İmam Hatip Liseleri son üç yıl içinde en yüksek performansı göstererek %30’oranda lisan ve ön lisans programlarına öğrenci verdiler. Meslek liselilere üniversiteye girişlerde seçtikleri alana göre katsayı uygulandığı 2004 yılında İmam Hatip liselilerin üniversitelere giriş oranı neydi biliyor musunuz:%4.
İşte eğitimde uhrevileşmenin sonuçları
****
Girilen son dönemeçte ortaya, iki partili emme basma tulumbaya benzeyen bir siyasi bir sistem ortaya çıkıyor görünse de gerçek şu: Muhalefetin hiçbir zaman iktidara gelemeyecek bir muhalefet partisine mecbur edildiği bir parti-devlet sistemi.
Ayhan Oğan “Yeni devlet kuruluyor” deyince niye kızılıyor, anlamadım; vatandaş süreci tanımlıyor.
Peki, bu ülke bu girdaptan kurtulup normalleşebilir mi? Kuşkusuz, buna yürekten inanıyorum.
Ama dilerim, bunun için yine bir İstanbul depremi ve onu takip eden ekonomik kriz beklemek zorunda kalmayız!
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.07.2025
12.06.2025
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024
4.05.2024
1.04.2024