Ali Türer
PKK’nın Suriye ayağı PYD (Demokratik Birlik Partisi) Esed’in sonunun geldiğine kanaat getirdiği için taraf değiştirdi. Türkiye’nin başına bela olacağını bildiği için Esed, Antepten Silopi’ye kadar olan bölgeyi Kürtlere kasıtlı olarak boşaltmış da olabilir. Sonuçta PYD Kuzey Irak’da “özerk yönetimler” oluşturmaya başlayınca, AKP hükümeti için “yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal” bir durum ortaya çıktı. Hükümet, Suriye’deki muhalif güçleri desteklemeyi sürdürecek ama bu arada PKK’nın Kuzey Suriye’de hâkimiyet kurmasına göz yumuyor gibi bir izlenim de vermek istemiyor doğal olarak. Ama durum böyle devam ederse, sınırlarımız içinde terörist ilan edip çatıştıklarımızla sınırlarımızın dışında komşuluk ilişkileri kurmak durumunda kalabiliriz.
Türkiye’yi yönetenler hazırlıksız yakalandıkları bu gelişme karşısında ne yapacaklarını bilemez haldeler. Bir yandan Barzani ile durumu kontrol etmeye çalışıyor, bir yandan da “müsaade etmeyiz” gibi beylik laflarla durumu idare etmeye çalışıyorlar. Neye müsaade etmiyorsunuz, sizin kontrolünüz dışında seyreden bir gelişmeye, “öyle olmaz, böyle olur” deme hakkınız var mı?
Kırk yıllık dost olduğunuz bir komşunuzun kızı, kanlı bıçaklı olduğunuz bir akrabanızın oğluna gönül vermiş, aile de bu ilişkiyi onaylamış; ne yapacaksınız yani, sırf bu yüzden kırk yıllık dostunuza savaş mı ilan edeceksiniz? Bunun yerine dostunuzun arabuluculuğunu kabul ederek, kavgalı olduğunuz akrabanızla aranızdaki husumete bir son vermeye çalışsanız, daha akıllıca davranmış olmaz mısınız? Yani çatışmayı fırsata çevirseniz de herkes mutlu olsa, aklın yolu bu değil mi?
Otuz yıldır terör, terör, terör! Peki diyelim ki terör! Kronik hale gelen terörün beslendiği bu bataklığı kim yarattı, nereden besleniyor bu bataklık? Neden kurutulamıyor bir türlü bu bataklık; nedir bunun önündeki engel? Bataklığı besleyen kaynak ortada: “Milliyetçilik”. Milliyetçilik ile bu bataklık her iki taraftan da beslenirken, bu bataklığın ürünü terörden şikâyet etmeye ne hakkınız var. Milliyetçilik, ortak bir kültür temelinde gelişen doğal bir aidiyet duygusunun üstüne çıkıp, diğerlerine böbürlenme aracı haline gelmiş, her iki tarafı da saran toplumsal bencillik halini almışken; yani, “Benim babam senin babanı döver” ilkelliği ile şiddet ortamı sürekli körüklenirken; terörden şikâyet etmeye ne hakkınız var? Neyi paylaşamıyoruz, bu ülkenin havası, suyu, toprağı hepimize yetmiyor mu?
Ne istiyor bu insanlar? “Beni ilgilendiren kararlarda ben de söz sahibi olmak istiyorum, bölgemde kendi işimi kendim görmek istiyorum mu diyor?” Ben de istiyorum bunu, kim istemez. Ben de istiyorum üniversitemde, üniversite yaşamımla, bölgemde bölgem ile ilgili kararların alınmasına doğrudan katılmak. Bölgemde beni yönetecekleri doğrudan seçmek; bunun neresi kötü?
Başka ne istiyorlar, “ana dilde eğitim”. Peki anamızın dilinde konuşmak, eğitimi anamızın dilinde almak için yapmadık mı bu “Kurtuluş Savaşını”, kurmadık mı bu Cumhuriyeti? Bunun neresi kötü? Senin için iyi olanı, diğerleri de isteyince neden sinirine dokunuyor?
Biz bu topraklarda Türk’ten başka kimse yok sanıyorduk; Ergenekon’dan çıkıp da Orta Asya’ya sığmayınca topluca Anadolu’ya geldik de, bu toprakları Türkleştirdik biliyorduk. Tek bir ulusta yaşayanlar olarak tarihimiz Türk, edebiyatımız Türk’tü. Öyle olaydı iyiydi. O zaman hakikaten, anayasada devletin Türk, milletin Türk olmasından da, eğitim sisteminde uygulanan müfredattan da kimse gocunmazdı. Bölünmez bütünlüğümüz içinde kaynaşmış bir bütün olarak mutlu ve huzurlu yaşar giderdik.
Gel gör ki gerçek bu değilmiş, seksen küsur yıldır kendimizi kandırıp durmuşuz. Meğer on sekizinci yüz yılda diğer milletler güçlü oldukları topraklarda kendi bildikleri yolda yürümeye başlayıp da Osmanlı dağılmaya başlayınca; Türk olduğumuzu keşfetmiş Anadolu’dan Ermenileri, Rumları, Süryanileri bir yolunu bulup ürkütmüş, sürmüşüz. Direnenlerin de tepesine binmişiz.
Gidenler gidince kalanların hepsi bari Türk olaydı gene iyiydi; “olan olmuş” der, önümüze bakardık. Ama kendilerine “Kürt” adını veren birileri kalmış işte. Ve bunlar hiç de bizim gibi Orta Asya’dan falan da gelmemişler; eskiden “Medler” olarak bildiğimiz kadim bir topluluğun torunlarıymış bunlar.
Birde okullarda sürdürdüğümüz eğitimde ne tarihine, ne kültürüne, ne edebiyatına bir nebze olsun yer vermediğimiz bu insanlara gözlerinin içine baka baka, alay eder gibi “Sen Türksün” demiş durmuşuz yıllarca. Yıllarca anlamadıkları bir dilde hitap etmişiz onlara; kendi dillerini, kendi adlarını kullanmalarını bile yasaklamışız; çocuklarına, yaşadıkları yerlere kendi adlarımızı vermişiz. Bunu kabul etmeyenin de tepesine binmiş, göz açtırmamışız. Otuz yıldır çocuklarımızı telef eden, kaynaklarımızı yutan bu kara deliğe, içine yuvarlandığımız bu kıyama neden olan bu bataklık bizim eserimiz değilse nedir?
Bu nasıl bir terör? Bitti, bitiyor derken otuz yıl sonra geldiğimiz noktaya bir bakın. On beş gündür, Şemdinli’de adı konmamış bir savaş var. Ne oluyor, kim öldü kim kaldı; ne yetkililerden ne basıdan tek bir açıklama yok! Ama Suriye’de her gün ne oldu, kim öldü, kim kaldı dakikası dakikasına haberimiz oluyor!
Ama işte ne kadar uğraşırsanız uğraşın, gerçeklerin ortaya çıkma gibi bir huyu oluyor sonuçta. Bunun önüne geçemiyorsunuz. Ortadoğu da giderek belirginleşen bir “Kürt” gerçeği var ve bunu kabul etmek durumundasınız? Bütün yaşananlara rağmen bunu görüp evinizin içini ona göre düzenleyerek, çatışmayı hala fırsata dönüştürmek elinizde. Ortadoğu’daki halklara barış içinde bir arada yaşama ve demokrasi yolunda öncülük edebilirsiniz. Yangına körük olmayı bırakın da elinizden kaymak üzere olan bu fırsatı değerlendirin. Hatalarınızdan ders alabildiğinizi dosta düşmana gösterin. Kazanan hem Türkler olsun, hem Kürtler.
Yapılacak şeyin gizlisi saklısı da kalmadı, çare açık ve net ortada. Elinizde de yeni anayasa gibi bir enstrüman var. Bataklığı kurutmak için kullanın işte onu. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına uygun bir biçimde yerelleşebilmenin, yani katılımcılığın, yani demokratikleşmenin anayasal alt yapısını oluşturun. İnsanlar bölgelerinde yöneticilerini doğrudan seçebilsin, taşın altına elini koysun, kendilerini denetlesin, kontrol etsin. Kararların alınmasına yerel temsileri de ortak edin. Seçim sistemindeki barajları kaldırın. Siyasi partilerin aşağıdan yukarıya temsili karakterde oluşabilmesi için gerekli düzenlemeleri yapın. Rahatlatın şu ülkeyi.
Anayasa “ulus devlet”in değil, “vatandaş devlet”in anayasası olsun. Herkes kendi ana dilinde eğitim alabilsin. Eğitim Fakültelerinde “Kürtçe öğretimi”, “Kürt Dili Edebiyatı” bölümleri açın. Talep olan bölgelerde ana dil öğretimini ilköğretim birinci sınıftan başlatın. Dördüncü sınıftan sonra da Coğrafya, Tarih gibi dersleri ana dillerinde alsın çocuklar. Okullarda okuttuğunuz tarih, Türkiye’de yaşayan Kürtlerin, Ermenilerin, Süryanilerin de tarihi olsun. Okullarda okuttuğunuz edebiyatta, Türkiye’de yaşayan diğer kültürler de edebiyatlarını, kültürlerini bulabilsin. Bunu yapan pek çok ülke var, bölünmemiş; Türkiye’de bölünmez korkmayın.
Yerinden yönetim ve ana dilde eğitim, yani demokratikleşme; çare bu. Bunu yaptığınızda birilerine taviz vermiş falan da olmazsınız, kendini kabul temelinde insanların bir araya geleceği yeni bir siyasi birliğin temellerini atmış olursunuz. Sistemi kapalı sistem olmaya doğru iten karmaşayı, örgütlülük temelinde aşmış olursunuz; bataklığı kurutmuş, sistemi kendini geliştirebilecek dönütü üretebilecek ve kullanabilecek açık sistem halinde yeniden örgütlemiş olursunuz.
İnanının kazanan huzur olur, barış olur. Kazanan Türkiye olur.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- TEHLİKELİ SULARDA SİYASET
22.12.2024 - AÇMAZDA SİYASET
3.12.2024 - ÇİFTE STANDART KULLANAN İKİ YÜZLÜ SİYASET ÜZERİNE
26.09.2024 - SİYASET VE MESLEKİ ETİK ÜZERİNE
2.09.2024 - TARİHDEN DERS ALMAK
5.08.2024 - ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU ÜZERİNE
7.07.2024 - LİDERLİK ZOR ZANAAT!
4.05.2024 - OTORİTER YAPI SONUÇTA KENDİNİ TÜKETİR!
1.04.2024 - POSTMODERN SÜREÇTE YÜKSELEN YENİ “DEĞERLER” ÜZERİNE
26.03.2024 - ATAERKİL KÜLTÜR ÜZERİNE
9.03.2024
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
ramazan boztuğ
19.05.1957 milliyet gazetesinde çıkan h.k nının idamı ile ilgili belirtilen şahıs anne tarafından büyük amcam Hasan KOYUNCU dur.haberde anlatıldıgı gibi arkadaşının 400 tl sini çalmak için öldürmemiştir. bir tartışma sonucunca vurduğu bir tokat neticesinde şahıs ölmüş yanında bulunan şahısla ölen şahsı kuyuya atmışlar.yanında bulunan suç ortagı hapis kendiside idam cezası almıştır.konuyu suç ortagı şahıstan defalarca dinledim.ülkemizde sucu sorulmadanda idam edilenler var. hak verirsiniz umarım