Alper GÖRMÜŞ
İktidar çevrelerinin muhalefete dönük temel suçlamasının “Tek amaçları Erdoğan’ı devirmek” olması boşuna değil.
Bu suçlama etki gücünü, cümlenin düz anlamından değil, alt metninde imâ ettiği anlamından alıyor.
Cümlenin düz okunmasında, Erdoğan’ı iktidardan uzaklaştırma arzusu topa tutuluyor ki, bunda Erdoğan muhaliflerinin gocunacakları bir şey yok: 16 yıl boyunca iktidarda kalan bir liderin gitmesini istemek ne gayri meşru ne de ayıp.
Fakat “Tek amaçları Erdoğan’ı devirmek” suçlaması, cümlenin alt metninde imâ edildiği gibi “devirdikten sonra ne yapacaklarına dair hiçbir hazırlıkları yok” anlamında kullanıldığında iş değişiyor. Çünkü burada Erdoğan’ı devirmek isteyenlerin vizyonsuzluğuna ve beceriksizliğine işaret ediliyor ki, böyle bir suçlamaya karşı pozitif ve ikna edici bir öneriler demeti koyamayan bir muhalefetin onu yenebilmesi neredeyse imkânsızdır.
Öfke saçan değil umut veren bir kampanyanın dili ve içeriği
Öfke değil umut temelli bir seçim kampanyasının dilinin ve içeriğinin nasıl olması gerektiği bizatihi cümlenin kendisinde mündemiç: Kampanya hırçın olmayan, sakin fakat özgüvenli ve kararlı bir dille yürütülmelidir... Ne var ki efendi bir tavır yetmez, iktidara aday olanlar o tavırla yönetecekleri ülkeyi nereye taşıyacaklarını da köşeli, net cümlelerle ortaya koymalıdırlar.
Muharrem İnce, kampanyasını efendi bir dille yönetmek hususunda bir irade ortaya koydu ve bunu da hayli inandırıcı bir biçimde realize ediyor.
İnce, şansının devam etmesi için bunun ‘gerek şart’ olduğunun da, ‘yeter şart’ olmadığının da farkında: Negatif ve ‘devirmeci’ bir tavrının olmadığını, öç almak için değil iş yapmak için seçimi kazanmak istediğini sürekli biçimde tekrarlayarak, ‘efendi’ tavrının ona sağladığı olumlu imajı tahkim ediyor.
İnce, başka ne yapabilir?
Geçen yazımda (Serbestiyet, 13 Mayıs), İnce’nin bu seçimi kazanma şansı varsa (ki olduğuna inandığımı söylemiştim), bunun ne tür bir kampanyadan geçtiğini anlatmaya başlamıştım. Bu kampanya, 2009’daki yerel seçimlerin en büyük sürprizini gerçekleştirerek CHP’ye Antalya büyükşehir belediye başkanlığını getiren kampanyanın temel özelliklerini taşımalıydı.
Geçen yazıda, o kampanyayı yürüten Ateş İlyas Başsoy’un seçimlerden sonra kaleme aldığı AKP Neden Kazanır CHP Neden Kaybeder başlıklı kitabın Antalya seçimini ele alan bölümlerini ele almıştım.
Bugün ise, Başsoy’un kitabının ‘Bir seçim nasıl kaybedilir’ başlıklı ikinci bölümünü dikkatlerinize sunacağım. Bu bölümlerde Başsoy, yüzyüze görüşmesinde 12 Haziran 2011 seçimleri için Kılıçdaroğlu’na nasıl bir iletişim stratejisi sunduğunu anlatıyor.
Bir seçimin öfke saçarak değil, sakince ifade edilmiş umut veren bir içerikle kazanılabileceğine inanan birinin önerileriydi bunlar, fakat CHP hep yaptığı gibi yine negatif bir kampanya yürütmeyi seçti ve sonuçta 12 Haziran 2011 seçimlerinde de yine sadece kendi çekirdek seçmeninin oylarını alabildi.
Şimdi artık Ateş İlyas Başsoy’un 2011 seçimlerinde Kılıçdaroğlu’na nasıl bir iletişim stratejisi önerdiğine geçebiliriz...
Selim Türkhan’lar nasıl ‘tavlanır?’
Hatırlatmak için yazıyorum: İlyas Başsoy, bir siyasi kampanyanın, oyunu sadece ‘iş’e ve ‘hizmet’e bakarak veren ‘siyasetsiz seçmen’lere yönelik olarak yürütülmesi gerektiğini savunuyor. (Başsoy, bu seçmenlerin tamamını Selim Türkhan adını verdiği hayali bir kişiyle ifade ediyor, onların partisine de Selim Türkhan Partisi –STP diyor.) Kampanya STP tabanını etkilemeye yönelik olmalıdır, çünkü partilerin taşlaşmış tabanlarından birkaç parça sökmek bile zorken Selim Türkhan Partisi’nin tabanında ‘hizmetle tavlanmayı’ bekleyen, oyunu her an değiştirmeye hazır milyonlarca seçmen vardır.
Peki, Selim Türkhanların dünyasına nasıl girilebilir? Başsoy’a göre bu dünyaya ‘siyaset’le giremezsiniz, onlar sizin hizmet’ ve ‘proje’ önerilerinize ve onları realize etme yeteneklerinize bakarlar ve takdir ederlerse sizin siyasetinizin dolaylı bir destekçisi haline gelirler... Ta ki, sizin ‘hizmet’lerinizi ‘takdir’ etmemeye başlayana kadar...
İlyas Başsoy, Türkiye’nin Selim Türkhanlarının neredeyse tamamının AK Parti’yi ‘takdir’ ettiğini ve oylarını bu partiye verdiklerini söylüyor. CHP’lilere önerisi ise şu: AK Parti’nin Selim Türkhanlar üzerinde yarattığı ‘algı’yı, kendi partilerine ilişkin olarak da yaratmak... Öyle ki, Selim Türkhanlar, CHP’nin iktidarda AK Parti’nin ‘hizmet’lerini de aşacak bir performans göstereceğine; CHP’nin iktidarı sahiden ve sadece ‘hizmet’ için istediğine inansın.
Başsoy, bu amaç doğrultusunda bakın neler öneriyor CHP’ye:
‘Başbakanım’ demelisiniz...
“1. Başbakanım demelisiniz... İki harften oluşan bu basit iyelik eki, bunu söyleyebilen lidere toplam oylarının yarısı kadar oy getirebilir. Çünkü bu iki harf, ‘hizmette devamlılık’, ‘istikrar’, ‘efendilik’vs. gibi Selim Türkhanları çıldırtan mesajlar saçar.
“2. Başarıyı takdir edin ve ayrıştırın... Seçimi kazanmak mı istiyorsunuz? O halde kalkın ve şunları söyleyin:
‘AKP baştan sona hata mı yaptı? Bu mümkün mü? AKP özellikle sağlık, ulaştırma alanında başarılı işler yaptı. İktidar olduğumuzda, AKP’nin yaptığı her şeyi elimizin tersiyle silip atmayacağız. Kuracağım kabinede Sağlık ve Ulaştırma Bakanlığı’na dokunmaya niyetim yok. Değerli bakanlarımız, partileri seçimi kazanmasa dahi isterlerse görevlerine devam edecekler. (...) Ahmet Davutoğlu kardeşimiz, uluslararası siyasette çok değerli hizmetler verdi. Ben onu da hep yanımızda göreceğim. Uluslararası ziyaretlerimizin tamamında bizimle olmasını rica edeceğim. (...) Kimse telaş etmesin. Yıkmak için gelmiyoruz. Bayrağı almak ve daha yukarıya taşımak için geliyoruz.’
“Siz bunları söylediğiniz anda, sizi kanser hücresi gibi tüketen ‘muhalefet seçimi kazanırsa kaos olur, ekonomi batar’ cümlesi düşmez mi? AKP’nin seçimdeki en büyük kozları olan sağlık, ulaşım, ekonomi ve dış siyaset konularını AKP’den ayrıştırıp sahiplenince, bu yaptığınızdan kim kazançlı çıkar?
“3. Somut projeler sunun... Selim Türkhan somut projeler görmek ister. Köprü, uydu, tüp geçit, bina vs. Selim Türkhan’ın en sevdiği sözler arasındadır. Muhalefet de bu sözleri ağzına dolayınca Selim Türkhanların tamamı, ‘Bu parti iktidara gelirse ülkedeki projeler sekteye uğramayacak,’ diye düşünür. Bu durumda kim kazanır, kim kaybeder?
“4. Kimlik siyaseti yapmayın... Amaç ‘siyasetsiz’ insandan oy almaksa, kimlikler üzerinden yaratılan bir söylemin oy karşılığı yok. Kimliklerine sahip çıkanlar zaten kimliklerine göre çeşitli partilere oy veriyor. Türkiye’nin en büyük partisi, bu kimliklerin birine veya birkaçına sahip olduğu halde, kendini bu kimliklerle tanımlamayan Selim Türkhanların partisi.
Dürüstlük kelimesini ağzınıza almayın
“5. Dürüstlük kelimesini ağzınıza almayın... Barajı geçecek kadar büyümüş hiçbir parti dürüst olamaz. O halde böyle partiler ‘dürüstlük’ lafıyla (zaten onlara ‘anne objektifliği’yle oy verecek kendi seçmenleri dışında) bir tek Selim Türkhan’ı bile ikna edemezler. Çünkü Selim Türkhan hemen şöyle düşünür: ‘Sanki sen çok dürüstsün. Senin belediyelerin çok mu temiz? (...) O halde geç bunları kardeşim. Bence ne iktidar dürüst, ne de sen dürüstsün. Fark göremiyorum, niye riske gireyim?’
“6. Takipçi olmayın... Selim Türkhan muhalifi sevmez, öncüyü sever. Heyecanla kendi düşüncelerini anlatan bir siyasi lideri dinleyince, çalışkan öğrencinin velisi gibi sevinir. (...) AKP sloganlarına (‘Durmak yok yola devam’, ‘Sen Türkiye’sin, büyük düşün’) muhalefet partileri hep reaksiyon verir ve onlar böyle reaksiyon verdikçe AKP’nin lider, kendilerinin takipçi olduğunu yine kendileri onaylamış olur.
“7. Polemikten kaçının... Selim Türkhanların çok kullandığı, ‘Bak işine birader’ diye bir laf vardır. AKP ile ağız dalaşına giren siyasiler (eğer gizli AKP’li değillerse), bir an önce bu davranışlarından vazgeçmeli ve işlerine bakmalılar. Yani tartışmayı bırakıp vizyon sunmalı, heyecan yaratmalılar.
“8. Tabanınızla sözleşin... AKP, kendi tabanıyla taban tabana zıt söylemlerle oy isterken, nasıl oluyor da tabanından hiç oy kaybetmiyor? Çünkü AKP, müstakbel başbakan henüz hapisteyken bu konuda gizli bir sözleşme yaptı tabanıyla. (...) Oysa barajı aşan diğer iki parti kendi tabanlarının kölesi olmuş durumda. Liderleri ‘şüpheli’ bir tek laf etseler tabanları tarafından aforoz edilecekleri endişesi yaşıyorlar. (...) Kısır döngüyü kırmanın tek yolu, tabana iyi bir eğitim vermek ve bu sözleşmeyi kulaktan kulağa fısıldayarak duyurmak. Ancak ‘eğitim’, ‘analiz’, ‘yöntem’, ‘orta ve uzun vadeli strateji’ gibi kavramların hiçbiri AKP dışındaki partilerin lügatinde yok...”
İlyas Başsoy, 12 Haziran 2011 seçimlerinden sekiz ay önce, Ekim 2010’da işte böyle şeyler anlattı Kılıçdaroğlu’na... Bir de uyarıda bulundu “kara girdap” konusunda (Başsoy, CHP tabanındaki öfkeli, umutsuz kalabalıklardan yayılan muazzam enerjiyi anlatmak için kullanıyor bu kavramı): CHP liderleri, meydanlara toplanan bu büyük kalabalıklardan iktidar garantisi vehmediyor ve onların yarattığı enerjinin ortasına atıyorlar kendilerini... Sonuç her defasında felaket olsa da, bir türlü dışına çıkamıyorlar bu girdabın...
Kitap İnce’nin ekibinin önünde mi?
Yıllar önce, 2011’de bu kitabı tanıtmak amacıyla yazdığım yazıların sonuncusu şu cümleyle bitiyordu:
“AKP Neden Kazanır, CHP Neden Kaybeder kitabı bir anlamda bu girdaptan çıkışın yollarını gösteriyor. Tabii, dinleyen olursa...”
Şimdi Muharrem İnce’nin kampanyasına baktığımda gördüğüm şeyler şunlar:
Birincisi: CHP tabanı, liderlerinin yalnızca kendi yüreklerini soğutacak tarzda konuştuğu bir kampanyanın iktidar getirmeyeceğini nihayet (ve mecburen) anlamış görünüyorlar.
İkincisi: Muharrem İnce bunu görüyor ve o rahatlıkla sakin, efendi ve pozitif bir kampanya yürütüyor... İnce, attığı adımlardan sonra CHP tabanından tepki gelmediğini gördükçe daha da rahatlıyor ve böylece kendine güveni de artıyor.
Üçüncüsü: Kılıçdaroğlu, 2011 seçimlerinde kendisine önerilen, aklının da yattığına inandığım kampanyayı tabanın tepkisini göze alamayarak uygulayamamıştı... Şimdi, bunu uygulayan Muharrem İnce’nin doğru yolda olduğuna inandığına eminim.
Ne dersiniz, Ateş İlyas Başsoy’un kitabının şu anda Muharrem İnce’nin kampanya ekibinin önünde açık bulunduğuna dair tahminimde haklı mıyım değil miyim?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025