A.Turan ALKAN
Körfez köprüsünde mühendis olarak çalışan Japonya vatandaşı Kishi Ryoichi’nin harakiri yaparak intihar etmesi son derece dramatikti.
Bu haber hemen herkesin dikkatini çekti, etkiledi ve üzüntüye yol açtı. Diğer taraftan, bir ‘iş kazaları cenneti’ manzarası gösteren yurdumuzda, sonunda kimsenin ölüp yaralanmadığı bir kazada bir ecnebî çalışanın, suçu başkalarına atarak sorumluluktan sıyrılmak yerine sorumluluğu tek başına üstlenip kendini cezalandırması tam mânâsıyla anlaşılamadı; çünkü bizde kamu ahlâkı sorumluluk üstlenmekten çok kabahati başkalarına atmak, eğer mümkünse bir komplo teorisi icad ederek anlamı buharlaştırmak üzerine kurulu.
TÜRK KÜLTÜRÜ, JAPON KÜLTÜRÜNÜ DÖVER Mİ?
Dramatik olayda anlaşılması gereken birden çok katman var. İlki, geleneksel Japon kültürünün harakiri (Seppuku) âdeti. Savaşçı Samuray sınıfına mahsus bu intihar biçimi, savaşta yenilen kişinin onurunu kurtarmak için başvurduğu yol olarak biliniyor fakat modern Japonya’da bu gelenek hâlâ yaşıyor. Mühendis Ryoichi’nin intiharı, -savaşmak söz konusu olmadığına göre- sorumluluğu altında yapması gereken işteki başarısızlığı; halbuki bizde iş kazaları, özellikle cana zarar vermemişse, “Sağlık olsun; cana geleceğine mala gelsin; can cümleden aziz!” şeklinde bir izahla geçiştirilir. İş kazası veya işin yerine getirilmesinde gösterilen ehliyetsizlik veya ihmâl onursuzluk sayılmaz. Bu da bizim kültür değerimiz işte!
Ryoichi yabancı bir toprakta, başka bir halkın kullanacağı köprünün inşasında çalışıyordu ve zihnine takılan başarısızlık saplantısını telafi edip gidermek için Türk mantığını öğrenip uygulaması kâfiydi. Aksini yaptı; muhtemelen firmasını, ailesini, arkadaşlarını ve belki de en kuvvetli ihtimâl olmak üzere ‘kendisine duyduğu saygı’yı düşündü.
Cenab-ı Hakk’ın rahmeti büyük. Ryoichi’yi unutmamak, unutturmamak lâzım. Körfez köprüsü hizmete girerken ihâleden sorumlu bakanlığın görünür bir yere Ryoichi’nin heykelini diktirmesi ve bir plaketle hatırasını onurlandırması çok iyi bir jest olur.
Ne var ki bu jest, ister istemez ahlâki bir gönderme taşıyacağı için bizimkilerin bu fikre sıcak bakmayacağını tahmin ediyorum. O ahlâki göndermenin mesajı şudur:
-İşim onurumdur!
ARA NOTU:
Bu satırların kaleme alınmasından bir gün sonra Yalova Belediyesi Ryoichi adına bir onur anıtı yapılacağını ve Yalova’nın görünür bir yerinde konulacağını açıkladı. Yalova Belediyesi’ni bu hassas düşüncesinden ötürü kutlarım; keşke projenin sahibi sıfatıyla hükümet de aynı hassasiyeti göstermiş olsaydı!
İŞİMİZ SADECE
GEÇİMLİĞİMİZ MİDİR?
Bizde böyle bir değer yargısı yok. Biz, işimize ‘geçimlik’ olarak bakarız; işimiz, hayatın geri kalanını idame ettirmek için katlanmamız gereken bir sıkıntı, bir fedâkârlık gibi görünür. Bunda, çoğumuzun istemediği, ummadığı, katlanmak zorunda kaldığı işi yapıyor olmasının bir hissesi vardır. Türkiye’de, “Ben işimi seviyorum arkadaş” diyene pek rastlanmaz. İşinden memnun olanlar genellikle iyi kazandığı ve az çalıştığı için işlerine karşı bir sıcaklık hissederler. İşimizle, varoluş sebebimiz arasında bir bağıntı kurmayız.
MESLEKSİZLİK!
Ünlü yazar Çetin Altan köşe yazılarında sık sık bu konuya yer vererek Türklerin ekser itibarıyla mesleksiz bir topluluk olduğunu ileri sürerdi. Ona göre insanın, hayatını anlamlandıracak ve hayatının rüknü sayılabilecek bir mesleğe aşkla, saygıyla ve sorumluluk duygusuyla bağlı olmaması yüzünden “Ferdiyet” yani şahsiyet inşâsında yetersizlik çekiyorduk ve bu durum, temelinde ‘kendinin ne idüğü’ hakkında esaslı bir fikir sahibi olan fertler rejimi mânâsında demokrasiyi de çok kırılgan hale getiriyordu. Demokratik rejim, kişinin kendine dair kısa vadeli çıkar hesaplarının ötesinde katkıda bulunması gereken âdil ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir rejim olarak fertten fazilet taleb eder. Mesleksizlik yüzünden ‘geçimlik’ ön plana çıkıyor zira mesleksiz anlamında niteliksiz biri için hayatı idame ettirmek ilk zaruri ihtiyaçtır. Bu noktada işsizlikle mesleksizliği birbirinden ayırmak lâzım. Türk toplumunun görünen en büyük sıkıntısı hâlâ işsizliktir ve yüksek işsizlik oranları, insanların meslekleriyle aralarında sahici bir bağ kurmasını erteleyip durmakta.
YERİ GELİNCE İstİFA EDEBİLMEK, DÜŞKÜNLÜK DEĞİL ERDEMDİR!
Belki değil, muhakkak ki o yüzden, ‘sorumluluk gereği istifa’ müessesesi bizde nerdeyse hiç işlemiyor; özellikle sorumluluk taşıdığı görevlerde başarısızlığa uğrayan politikacılarımız arasında istifa edene rastlamak neredeyse imkânsız.
Soma faciası daha dün gibi; 301 maden işçisinin canına mal olan kaza bir şekilde kapatıldı, unutturuldu ve izleri tamamen silindi. Bu faciada hiçbir politikacı, “Zincirleme sorumluluk gereği, doğrudan dahlim olmamasına rağmen istifa ediyorum; belki benden daha duyarlı ve dikkatli birisi olsaydı bu facia önlenebilirdi; herkesten özür diliyorum” diyerek istifa etmedi; aksine bu kazâdan akıllarda iki unutulmaz fotoğraf kaldı: İlki, protestocu bir vatandaşı tekmeleyen başbakan danışmanının yüzündeki nefret ifadesi! İkincisi ise dönemin başbakanı ile bir vatandaş arasında yaşanan arbede!
Biz Türkler, artık 21. yüzyılın ilk çeyreğini tamamlamaya doğru giderken ‘İş ahlâkı’ kavramıyla yüz yüze gelmeliyiz. Bu kavram okullarda ders olarak okutulmalı, câmilerde hakkında vaaz verilmeli. Toplum ve kanaat önderleri kavramı sahiplenmeli.
Ahlâk’ın dinden kaynaklandığı görüşünü savunan birisiyim, fakat yarım yüzyılı geçkin hayatımda iş ahlâkının dinî bir kavram olarak tavsiye ve telkin edildiğine şahit olmadım. Batılı toplumlarda iş ahlâkı çok yüksek; belki bu kavramı ‘iş disiplini’ şeklinde anlıyor ve yorumluyorlar; ne olursa olsun iş ahlâkı konusunda bizim ‘gayrimüslim’ diye nitelerken biraz da küçümsediğimiz batılıların işleri konusunda gösterdikleri titizlik ve dikkati takdir ve kabul etmemiz gerekiyor. Batılılar iş ahlâkını belki dinî bir vecibeden çok endüstriyel üretim ve rekabete dayalı uluslararası ticaretin bir gereği olarak benimsiyorlar. Menşei ne olursa olsun, iş ahlâkı, İslâm’ın va’zettiği ahlâkın kapsamındadır; onu görünmez kılan şey bizim lâkaydimiz.
Ahlâk kavramının içinden ‘iş ahlâkı’nı çıkardığımızda geriye ne kalıyor dersiniz; merak edenler, hâl-i pür melâlimizi bir de bu nazarla tetkik etsinler!
Yazarlar
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2016
13.07.2016
11.07.2016
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
6.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
2.02.2016