Etyen MAHÇUPYAN
2002 yılında AKP girdiği ilk seçimi kazandığında yazdığım ilk yazıda ‘en az dört kez daha art arda kazanacak’ diye yazmıştım. Bu seçim haziran ile birlikte tek bir seçim gibi okunduğunda iki turlu bir referandum hüviyetine bürünmüştü ve sonuçta yine AKP kazandı. Eğer o öngörüye itibar edeceksek 2019 seçimlerini de kazanacak… Sebebi basit. Bu hareket Türkiye’de 90’ların başından itibaren görünür hale gelen bir sosyolojik değişimin taşıyıcısı. Karşımızda İslami duyarlılığı paylaşmanın yanında, giderek bireyselleşen, zihinsel kalıplardan kurtulan, kendisine mesafe alabilen, küresel dünyaya hızla entegre olma isteği duyan bir yeni dindar var. Ama asıl önemlisi bu yeni dindar kamusal alanın genişlemesini, merkezin yeniden yapılanmasını ve bu dinamiğin bir normalleşme ve demokratikleşme olarak yaşanmasını istiyor.
Bu durum Türkiye’deki kültürel muhafazakârlığın sembolik plana taşınarak herkesin kendince sahiplenebildiği bir aidiyet bağına dönüşmesine neden oldu. Sonuç iki yönlüydü: Bir yandan İslami duyarlılığa taşıyan kitlenin özellikle yeni kuşakları yollarını siyasi muhafazakârlıkla ayırdılar. Değişimin ürünü olan ama aynı zamanda yönlendiricisi hale gelen AKP askeri vesayetin bitirilmesi, demokratik reformların yapılması, Kürt meselesinin çözülmesi ve kişilikli bir dış politikanın oluşturulması yönünde inisiyatif aldı. Diğer yandan kültürel muhafazakârlığın bireyselliği mümkün kılan bir ‘gevşeme’ yaşaması, hem dindarları zihnen melezleştirdi hem de sosyolojik açıdan bir melezleşmeye imkân vererek dindar/laik ayrışmasını yumuşattı. Böylece AKP tabanının bugüne dek hiçbir partide olmayan bir esneklik kazanmasına tanık olduk. Bu partinin oy potansiyeli halen 35 ila 55 arasında dolanıyor ve eğer ‘doğru’ davranılırsa üst sınırın daha da yükseleceği görülüyor. Öte yandan AKP’nin ekonomi, sağlık, kentleşme ve altyapı alanındaki başarılı performansı söz konusu ‘yeni’ muhafazakârlaşmayı bir modern orta sınıf hareketine de dönüştürdü ve seçmen tabanını konsolide etti.
Türkiye’nin son on beş yılının temel siyasi gerçekliği budur. Dolayısıyla aslında bütün seçimler birer ‘AKP referandumu’ anlamına sahip. Türkiye’nin geleceği, yarının her açıdan nasıl şekilleneceği AKP’nin ‘doğruları’ ne denli sahiplendiği ve hayata geçirdiğiyle ilişkili. Aidiyet üzerinden militanca oy veren kesimlerini bir yana bırakırsak, toplumun düşünen, değerlendiren ve tercih yapan bölümü bu gerçeğin farkında.
Bu açıdan bakıldığında Türkiye’deki tüm seçimlerin asıl galibi söz konusu kabaca yüzde 30’luk seçmen kitlesidir. Bu grup kimin iktidar olacağını belirliyor ve kişisel kararlar verilirken öncelikle AKP’ye bakılıyor. AKP’nin doğru davranması halinde diğer partilerin doğruları anlamsızlaşıyor. Çünkü AKP dünü yarına, yereli küresele bağlayan otantik ve sahici bir olgu…
Bütün bunları 2002 yılındaki seçimin hemen ardından öngörmek mümkün değildi. Ancak en azından şu çok açıktı: AKP dışındaki bütün partiler ve siyasi hareketler tıkanık bir siyasi kültürün ve buna uygun ideolojilerin kıskacındaydılar ve bunun nedeni sosyolojikti… Diğer bir deyişle tabandaki zihniyet değişmedikçe söz konusu partilerin ‘normalleşmesi’ de mümkün değildi ve böyle bir sürecin muhtemelen yirmi yıla ihtiyacı vardı. Bugün o süre otuz yıla doğru gidiyor. Çünkü muhaliflik psikolojisi kendisini yenileyebilen değil, öğütüp törpüleyen bir hastalanma sürecine saplanıp kaldı.
Kutuplaşma muhalefeti kendi oy oranında sabitliyor… Ama uzun vadede orada tıkanıp kalmalarını da sağlıyor. Bugün AKP’nin tek rakibi kendisi ve o nedenle her seçim bir referandum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023