Etyen MAHÇUPYAN
Gerilim ve çatışma dönemleri, özellikle bağımsız bir medya geleneğine ve onu koruyan hukuk sistemine sahip olmayan çoğu ülkeyi gerçeklere yabancılaştırır. Her ülke içe yönelik propagandanın huzmesi içinden kendine göre bir gerçeklik üretir ve ona uygun beklentiler çıkarır. Bu nedenle her çatışma dönemi sonrası gerçek durumu geçmiş propagandaya uydurmak üzere yeni bir söylem geliştirmek gerekir…
Bu kısır döngünün bir sonucu söz konusu ülkelerin demokrasi eşiğini geçememesi, diğeri ise bu ülkelerin en yakın komşularını bile gerçek algı, bakış, kaygı ve niyetleriyle bilememesidir.
***
Suriye konusunda Türkiye de bu halde. Afrin harekatını sadece kendi ‘milli’ zaviyemizden izliyor, başkalarının görüşlerini duymazdan gelmekten rahatsız olmuyor, hatta bundan kimliksel bir gurur da duyuyoruz. Ne var ki bu bilinçli cehalet devletin elini kısa vadede rahatlatsa da, ülke olarak hayali topraklarda at koşturma ve orta vadede hayal kırıklığı yaşama ihtimalimiz yükseliyor.
Bir anda demokrasi eşiğini geçmek ve gazetecilik namusu gelişmiş bir medyaya sahip olmak mümkün gözükmediğine göre, yapılması gereken diğer aktörleri olabildiğince nötr bir bağlamda tanımaya çalışmak…
Suriye’deki irili ufaklı birçok grup ve devlet arasında, ülkenin her kıvrım ve köşesinde bir hayalet gibi varlığını sürdüren İran, bu arayışın ilk temel taşı olmalı. Çünkü yerelde her özne ile ilişki kurma yetenek, esneklik ve çabukluğuna sahip. İran’ın bu mahareti Suriye’deki ilişki ve denge dinamiği üzerine oturuyor. Herkesin herkesle parçalı ve geçici sözleşmeler üzerinden kısa vadeli güç maksimizasyonu aradığı bir dünya bu… İran bundan en fazla yararlanan aktör olmakla kalmıyor, gayet akılcı bir strateji yürüterek söz konusu ilişki sistematiği ve özneler arası dengenin yeniden üretilmesine, giderek kalıcı hale gelmesine çalışıyor. Çünkü bu düzenek devam ettiği sürece herhangi bir yeni düzen alternatifi İran’ın onayına ve sahiplenmesine muhtaç… Bu da Rusya’nın İran’a olan zımni mahkumiyetini açıklıyor.
Dolayısıyla bölgede İran’ın belirli Sünni Arap gruplar dışında hiçbir düşmanı yok. Aksine herkes İran’ı yanına almaya çalışıyor. Buna karşılık İran fazla öne çıkma niyetinde değil, çünkü geleceğe dönük taahhütte bulunmaktansa arka planda durup gelişen konjonktüre göre esnek kalabilmek istiyor. Bu denklemde en hayati aktör Esat… İran için ideal çözüm Esat’ın rejime hakim olması ve tüm Suriye’yi kontrolü altında tutması. Bunun olamama ihtimali karşısında PYD ve Kürtler bir sigorta olarak kenarda tutuluyor. Eğer Esat tüm ülkeye hakim olamaz ise, İran’ın PYD ile yakınlaşıp işbirliğine girmesi kimseyi şaşırtmamalı. Öte yandan Sünni Arap muhalefet tümüyle terör çerçevesi içine sokuluyor ve El Nusra veya IŞİD ile ilişkilendirilerek mahkum ediliyor. Bu anlamda ABD ile olan gerilimde de Sünni Arap muhalefet yem olarak kullanılıyor.
İran’ın Astana/Soçi sürecini desteklemesinin asıl nedeni Esat’a meşruiyet kazandırması. Bunun ötesinde çözümün gecikmesi işine geliyor, çünkü bunun Esat’a mahkumiyeti pekiştireceği açık. PYD’nin aşırı güçlenmesini sakıncalı buluyor ama ortadan kalkmasını istemiyor. Türkiye’nin eylemlerine ise kendi amaçlarına uyduğu sürece ses çıkarmazken, her fırsatta bunun sınırlarını beyan etmekten geri durmuyor. Bu nedenle Afrin harekatını bir ‘ilhak girişimi’ olarak tanımlıyor ve ÖSO’yu da içindeki çeşitli grupların muğlak ve oynak ilişkilerine gönderme yaparak ‘terörist’ olarak yaftalıyor.
***
Suriye bağlamında Türkiye orta vadede İran için ABD’den daha büyük bir tehlike. PYD hiçbir zaman tam olarak ABD’ye ‘ait’ olmayacak. Ayrıca ABD Esat’a onay vermiş durumda. Oysa Türkiye’nin partneri olan Sünni Arap muhalefet Esat’ın baş düşmanı… Kısacası Türkiye ile İran arasında bir ‘tamamlayıcılık’ ilişkisi bulunmuyor. Aksine tamamen farklı çözüm ve aktör tahayyülüne sahipler ve yereldeki temel çelişki bu... Bizim medya bu gerçeği bilerek ıskalasa da, vatandaşın olayın farkında olup gelişmeleri ona göre değerlendirmesinde yarar var.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024