Fehmi KORU
Kimimize göre tarihimiz ‘kahramanlar’ ile ‘hainler’ çatışmasının ürünüdür. Kimin ‘kahraman’kimin ‘hain’ olduğu değerlendirmeyi yapana göre değişir. ‘Kahramanlar’ çoğu kez ‘hain’ ve ‘hainler’ de pek çok kişinin gözünde ‘kahraman’ olabiliyor bizde.
Oysa tarihimize başka bir gözle de bakmak mümkün. Ben öyle baktığımda, ‘hain’denilebilecek olanların olabildiğince az, buna karşılık iyi niyetli ama beceriksiz olanların hayli fazla olduğunu görüyorum.
İyi niyetlerle yola çıkılıyor, arzu edilenin gerçekleşmesi için gayretler de sarf ediliyor, ancak bilgisizlik ve daha çok da diplomatik ve politik beceri eksiklikleri yüzünden işler beklendiğinden farklı sonuçlar doğurabiliyor. Sorumluların kendilerini farklı görüşlere kapatmaları ve etraflarını aynı frekansta insanlarla doldurmaları da tarihimizin bir başka özelliği.
Bu arada, kötü niyetli iç ve dış unsurların devrede bulunması da yanlış sonuçlar alınmasında rol oynayabiliyor.
O unsurlar iyi niyetlilerin bilgisizlik ve beceriksizliğini ülkenin aleyhine kullanıyorlar.
Önce günümüze bakalım
Şaşıranlarınız olabilir, ama ben bu sonuca, yalnızca tarih okumalarımdan değil, bugünlerde yaşananlara ve özellikle bizden çok başka ülkelerin aldıkları tavırlara bakarak varmış bulunuyorum.
Rusya’nın Putin’i, Fransa’nın Macron’u, ABD’nin Trump’ı gözümü açan figürler…
Henüz yaşadıkları için kendilerinden ‘tarihi’ diye söz etmek mümkün değil, ancak gözünüzü yumar ve bugünlerde yaşananları çok ileri günlerde bir tarih kitabından okuduğunuzu tahayyül ederseniz, bu isimler sizlere de ‘tarihi şahsiyetler’ olarak gelebilirler.
Bizim açımızdan hepsinin ortak özelliği, ülkemizi ve ülkemizin geleceğini etkileyebilecek kişiler olmaları…
Donald Trump NATO’da müttefikimiz ABD’nin başında… Vladimir Putin müttefik aranıyorsa bizim için en güvenilir müttefikin Rusya olduğu iddiasıyla yanı başımızda yer alıyor… Emmanuel Macron ise yalnızca ülkemizin AB içerisinde yer almasını istemediğini alenen belli eden açıklamalarıyla değil, aynı zamanda halkını sokaklara döken yanlış politikalarıyla da bir etki unsuru…
Ne kadar iyi niyetli bir yönetim kadrosuna sahip olursak olalım, böyle ülkelerin etkileme gücüne sahip olduğu olaylarla baş edebilmek için iyi niyetli olmanın yetmeyeceğini, bilgi ve beceri noksanlığı söz konusuysa arzularımızın kursağımızda kalacağını da bilmemiz gerekiyor.
Şimdi tarihimize bakabiliriz
Kimimize göre, Osmanlı’nın sonunu getiren İttihat ve Terakki Partisi (İTP) ve onun yanlış politikalarıydı. İTP’nin yönetici kadrosunu teşkil eden üç paşalar ‘hain’ idiler ve sorumluluk taşıdıkları dönemde aldıkları yanlış kararlarla imparatorluğun tarihe karışmasına yol açtılar.
Osmanlı İmparatorluğu tarihe karıştığına ve buna yol açan süreçte İTP kadrosu iş başında bulunduğuna göre bu tezi doğru kabul edebilir ve o kadroyu ‘hainler’ olarak tanımlayabiliriz. Nitekim sırf bu tezi savunmak için yazılmış çok sayıda ‘tarih’ iddialı kitap bulabilirsiniz.
Peki ya bu insanlar, İTP’de toplanan dönemin aydınları, onlar namına politikalar üreten üç paşa, ne yaptılarsa onu iyi niyetle yapmışlar, ancak dönemin önemli ülkelerinin gücünü ve hedeflerini doğru okuyacak bilgilerle donanmış olmadıkları ve beceri açısından da noksanları bulunduğu için yanlışlara sürüklenmiş olmasınlar?
Bugünün ABD’sinin yerine İngiltere’yi koyduğunuzda o dönemin önemli ülkeleri İngiltere, Fransa ve Rusya’nın karşısında Osmanlı’nın pek az manevra kabiliyeti olduğunu anlayabiliriz.
Savaşa katılmamak da bir yoldu, ama o zaman da Almanya’nın bazen tatlı bazen acı dili o yolu tıkıyordu.
[Çok daha farklı bir ortamda patlak veren bir sonraki savaşta -İkinci Dünya Savaşı’nda- Türkiye tarafsızlığını koruyabildi, ama bunu ne kadar zor sağlayabildiğini unutmamak gerekiyor.]
Ne demek istiyorum?
Şunu: Tarihi ve yarın tarih olacak günümüz olaylarını değerlendirirken insanlara ‘hain’ ve ‘kahraman’ yaftasıyla yaklaşmak yerine daha farklı ölçülere sahip olmamız gerekiyor. Sadece bizler gibi gelişmeleri etkileme gücü bulunmayan, yaşananları uzaktan izleyenlerin değil, olaylarla bire bir karşı karşıya kalan kadroların da ‘‘Aldığımız kararlar iyi niyetimizin eseri, ancak acaba onları alırken eş-zamanlı muhataplarımızın hedeflerini öngörebiliyor ve birkaç hamle sonrasını da hesabımıza katabiliyor muyuz?’’ diye düşünmeleri şarttır.
İttihatçılar uzun bir süre başlar üstünde tutuldular; Mehmet Akif, Süleymaniye Kürsüsü’ndeşiirinde ‘‘Bir de İstanbul’a geldim ki, bütün çarşı pazar / Naradan çalkalanıyor / Öyle ya hürriyet var’’ diye anlatır o günleri…
Ancak üç paşaların üçü de sürecin sonunda iyice gözden düştüler.
Tarihe farklı gözle bakmakta yarar var.
ΩΩΩΩ
Şu günlerde vefat yıldönümü vesilesiyle sıkça anılan Mehmet Akif merhumun o günleri anlatan şiirinin ilgili bölümünü meraklıların ilgisine sunarım. Okuyun bakalım, size neler ve hangi dönemi düşündürecek:
Süleymaniye Kürsüsü’nden
Bir de İstanbul’a geldim ki: bütün çarşı, pazar
Naradan çalkanıyor, öyle ya… Hürriyet var!
Galeyan geldi mi, mantık savuşurmuş… doğru:
Vardı aklından o gün her kimi gördümse zoru.
Kimse farkında değil, anlaşılan, yaptığının;
Kafalar tütsülü hulya ile, gözler kızgın;
Sanki zincirdekiler hep boşanır zincirden,
Yıkıvermiş de tımarhaneyi çıkmış birden!
Zurnalar şehr ahalisini takmış peşine;
Yedisinden tutarak ta dayanın yetmişine!
Eli bayraklı alaylar yürüyor dört keçeli,
En ağır başlısının bir zili eksik, belli!
Ötüyor her taşın üstünde birer dilli düdük.
Dinliyor kaplamış etrafını yüzlerce hödük!
Kim ne söylerse, hemen el vurup alkışlayacak
-Yaşasın
-Kim yaşasın?
-Ömrü olan.
Şak! Şak! Şak!
Ne devairde hükümet, ne ahalide bir iş!
Ne sanayi, ne maarif, ne alış var, ne veriş.
Çamlıbel sanki şehir, zabıta yok, rabıta yok;
Aksa kan sel gibi, dindirecek vasıta yok.
‘Zevk-i hürriyeti onlar daha çok anlamalı’
Diye mekteblilerin mektebi tekmil kapalı!
İlmi tazyik ile ta’lim, o da istibdad
Haydi öyleyse çocuklar, ebediyyen azad.
Nutka gelmiş öte dursun hocalar bir yandan…
Sahneden sahneye koşmakta bütün şakirdan.
Kör çıban neşterin altında nasıl patlarsa,
Hep ağızlar deşilip, kimde ne cevher varsa,
Saçıyor ortaya, ister temiz, ister kirli;
Kalmıyor kimseciğin muzmeri artık gizli.
Dalkavuk devri değil, eski kasaid yerine
Üdebanız ana-avrat sövüyor birbirine.
Türlü adlarla çıkan namütenahi gazete,
Ayrılık tohumunu bol bol atıyor memlekete.
İt yetiştirmek için toprağı gayet münbit
Bularak fuhş ekiyor salma gezen bir sürü it
Yürüyor dine beş on maskara, alkışlanıyor,
Nesl-i hazır bunu hürriyet-i vicdan sanıyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025