Ferhat KENTEL
Ortalığı Amerikan kovboyları doldurmuş durumda; bu kovboylar kovboyculuk konusunda birbirleriyle yarışıyor.
Hüseyin Akgün kaçırılıp, serbest bırakıldıktan sonra, “dağdaki çocuklar” deme “cüretini” gösterdiği için, “kelime avcısı” kılığına bürünmüş cadı avcıları (ya da cenaze levazımatçıları) “asalım asalım!” diye bağırmaya başlıyorlar.
Bir başkası bu gazetenin köşesinden dağdaki Kızılderili vahşileri temizlemek için taktikler öğretiyor.
Vesayetçisinden anti-vesayetçisine, üniformalısından üniformasızına adeta hepsi vahşi Batı’nın şerifleri, yargıç Lynch’leri... “Şöyle öldürelim, böyle öldürelim!”; “önce asalım, sonra yargılayalım!”; “önce öldürelim, sonra müzakere edelim!” çığlıkları gırla gidiyor...
Tabii aynen öyle... Öldürün... Şimdiye kadar çok işe yaradı öldürmeleriniz... Ve de vahşilerin öldürdükleri... Ne “terör” kaldı ne de bir şey...
Aman sakın, dağdakiler için “genç”, “çocuk” falan gibi kelimeler de kullanmayın... Neme lazım... Eğer öyle sakıncalı laflar falan ederseniz, terör her an tekrar hortlayabilir!
Vesayetçileri, monşerleri, darbecileri, seçkinleri, ulusalcıları ve devlet tapınağının bilumum bekçileri yıllardır aynı dili tepe tepe kullandılar. Şimdi de bu korkulukların, zombilerin yerine geçen yeni kibirli sınıf ve çömezleri aynı dile sarıldılar.
Nasıl bir inattır bu! Ya da tabii ki, belki de inat değil; nasıl bir planın, projenin parçasıdır bu “savaş” dili, “savaş” taktikleri?
İnat mı, aymazlık mı, delirme mi, çokbilmişlik mi, kibir mi, yoksa daha büyük bir “bölme” komplosunun bir parçası mı, bizim gibi faniler yorum üzerine yorum yapıyoruz... Bu kadar çok “her şeyi bilen”, afra ve tafrasından yanına varılmayan kibirli “tanrıcıkların” yanında biz “durun, bir düşünün!” desek ne olur, demesek ne olur?
Onlar her şeyi biliyorlar; hep bildiler... Her ne kadar mesela gene bu gazetenin yazarı, ilk Kürtçe vicdani reddini açıklayan Ali Fikri Işık, “Navê diya min Azîze ye” dediği zaman, yani annesinin adının Azize olduğunu söylediğinde, bu çok bilen her şeyi bilen devlet, mahkemede Işık’ın“bilinmeyen bir dille konuştuğunu” söylese de... Bu topraklarda binyıllardır konuşulan bir dili “bilmediğini” itiraf ederek cahilliğini sergilese de, olsun...
Buraya kadar hikmetinden sual olunmaz devletimizin ve devletlûlarımızın kutsal ve mayınlı arazisindeydik... Her an kelime avcılarının tuzağına düşme tehlikesi olan arazi...
Ama bazen bu devlet zihniyetinin “ölün, öldürün!” komutlarını bırakıp, çok daha “masum”, “yumuşacık”, adeta ana şefkatiyle kendini gösterdiği alanlar da var.
Mesela siz, Engelli Öğrenci Platformu ve Görme Engelli Öğrenciler Platformu sayesinde haberdar olduğumuz 2012 ÖSYS Tercih Kılavuzu’nda “2.1.2. ÖZÜRLÜ ADAYLARIN TERCİHLERİNİ YAPARKEN GÖZ ÖNÜNDE TUTACAĞI HUSUSLAR”a ilişkin yazılmış olanları gördünüz mü? Bakın ve bir miktar okuyun:
“Görme özürlü adayların, özürleri yüzünden başarılı olamayacakları yükseköğretim programlarınıtercih etmemeleri gerekir. Bu adayların, başarılı olabilmeleri için, büyük ölçüde dile dayanan veya işitme gerektiren sosyal, iktisadi ve beşeri bilimler alanlarındaki yükseköğretim programlarını tercih etmeleri beklenir. Bedensel özürlü adayların, yükseköğretim programları ile ilgili tercihlerini belirlerken özürlerini dikkate almaları yararlarına olacaktır. Örneğin, ellerini kullanamayan adayların, ellerin kullanılmasını gerektiren yükseköğretim programlarını tercih etmeleri öğrenimleri sırasında aşılması imkânsız güçlüklerle karşılaşmalarına neden olabilir.”
Nasıl? Nasıl da şefkat dolu, değil mi? Yani siz eğer körseniz, devletimiz ve onun ÖSYM’deki zihniyet uzantısı, her şeyi düşünüyor ve sizi zor durumlardan korumak için, ne okumanız gerektiğine karar veriyor. O her şeyi sizin adınıza biliyor!
Sizin her türlü eğitimi alabilmenizi sağlamak yerine, kendi kusurlarını örtecek bir cinlikle, topu size atıyor. Daha sonra, gereken altyapıyı hazırlamadığı için, bütün parasını ölüm makinelerine, ucube gökdelenlere, TOKİlere, MOKİlere, kişisel kompleks abidesi köprülere yatırdığı için, ve siz, zerre kadar sakat dostu olmayan binalarda, kamusal alanlarda başarısız olduğunuz zaman, “Sevgili kardeşim, bak, ben sana dememiş miydim?” demek için...
Her alanda yaptığı gibi... “Israr etme Kürtçe konuşmak için; sana hiçbir faydası olmaz” dedikten sonra, konuşmaya kalkanın kafasını kırdığı zaman, “Bak, sana yazık oldu, ben sana dememiş miydim? Gene senin kafanı kırmak zorunda kaldım” derken yaptığı gibi...
Öyle bir zihniyet ki, sirayet ettiği her yerde aynı şeyi dayatıyor. Hepimizin aynı şeyi bilmesini istiyor. Bu yüzden ayırıyor, ayrımcılık yapıyor ve “bölüyor”...
Neyse... Üç gün önce 15 ağustosta Hıristiyanların Meryem Ana yortusu (ErmenilerinAsdvadzadzin bayramı) vardı. Öyle bir cehalet içindeyiz ki, bu toprakların insanlarının bayramını bile doğru dürüst bilmiyoruz ve kutlayamıyoruz. Çünkü “çok bilenler” becerdiler onları ata topraklarından silmeyi ve onlar topu topu üç beş kişi kaldılar.
Ve yarın Ramazan Bayramı... Kaçırma ihtimali yok...
Anlamını da kaçırmasak bari... Hani “barış” falan gibi bir şeyler var ya...
Hepsi kutlu olsun!
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Hüsran Yaşayanlar İçin Yaşasın Düşman!
9.07.2024 - “Min selamûn kalben li Filistin!”
16.04.2024 - Ayasofya’dan Ram tapınağına ihtişam ve erkeklik
5.02.2024 - Siyaset asla sadece siyaset değildir
12.07.2023 - Özgürlük mücadelesi ve devlet tapıncı…
24.01.2023 - Bağlılık savaşında duyguları yaratmak
26.11.2021 - 2021’de sivil toplumu yeniden düşünmek
2.05.2021 - İrrasyonel çağ – duygusal aidiyetler
16.04.2021 - Erkeklik ve din
10.10.2020 - On yıl sonra “yetmez ama evet”
9.09.2020
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
Ad Soyad Giriniz...
nnn
ali yilmaz
Gerçekten harika bir yazı. Bu deli gömleğini çıkarmak Bu üklenin en büyük sorunu. İlerleme de, demokrasi de, hukuk da, insan olduğumuzun şuuruna varmak da bu saçmalıklardan kurtukmakla mümkün.