Hayko BAĞDAT
Bu ülkenin iktidarı polis teşkilatına güvenmiyor.
Polis, siyasileşmiş, kadrolaşmış ve belli amaçlar doğrultusunda hareket edebilir noktaya gelmiş.
Binlerce çoluk çocuk sahibi polisi kar kış demeden şehir şehir süründürmeleri bundanmış.
Bu ülkenin yöneticileri savcılara da güvenmiyor.
Savcılar, usule aykırı soruşturmalarla, sahte deliller üreterek, bazı delilleri karartarak operasyonel makineler hâline dönüşmüşler.
Kendi zırhlı araçlarını tahsis ettikleri “süper” savcıları taşrada zabıta memuru gibi çalıştırmaları bundanmış.
Bu ülkenin seçilmişleri hâkimlere de güvenmiyor.
Hukuk dışında emir aldıkları odaklar olan, kararlarını mahkeme salonlarında değil başka odalarda yapılan toplantılara göre veren taraflı insanlarmış bunlar.
HSYK’ya da güvenmiyorlar galiba. Durmadan yapısını değiştirerek adam adama markajla seçimleri futbol maçına çevirmeleri bundan kaynaklanıyormuş.
Yargıtay da biraz şüpheliymiş. Her bir dairesini ayrı ayrı ele almak gerekiyormuş. İçinde bazı tehlikeli unsurlar hâlâ mevcutmuş.
Cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesi’ne de güvenmiyormuş.
Erdoğan bir gece sinirlenip “yassağ kardeşim” diyerek twitteri kapatınca Haşim Kılıç üzerine vazife olmadan açtırmış interneti. Yani güvenilmezmiş.
Fakat Ekrem Dumanlı’yı, Hidayet Karaca’yı gözaltına alan polise, sorgulayan savcıya, hüküm veren hâkime tüm toplumun güvenmesi gerekiyormuş.
Neticede yürüyen bir soruşturma varmış.
Osmanlıca “hırsız” diye manşet attığı için dava açılan Birgün gazetesine, yolsuzluklar hakkında çıkarılan gizlilik kararına uymadığı için yargılanacak olan Cumhuriyet gazetesine bakan “bağımsız yargı” hepimizin gözbebeği, dürüstlük timsali imiş…
Çarşı taraftar grubunun “darbeye teşebbüs” suçlamasıyla müebbet hapisle yargılandığı dava tüm dünyaya örnek teşkil edecek adillikteymiş.
Yani kısaca 12 yıllık iktidarının eseri olarak karşımıza çıkardıkları “guguk devleti”ne bilfiil kendisi güvenmeyen devletlû, mevzubahis olan vatandaşın, gazetecinin, öğrencinin, köylünün, eylemcinin, sanatçının, çocuğun canı olunca “Yüce Türk Adaleti”ne teslim olmamızı istiyor.
Bakanlarını yargılayacak bağımsız mahkeme bulamayanlar, Ali İsmail Korkmaz için adalete güvenmemizi bekliyorlar.
Bir ülkede adalete olan inanç bittiyse duble yollar var diye kendimizi güvende hissedemeyiz.
Hiçbirimiz hissedemeyiz.
Yaz köşeye, günü geldiğinde “bağımsız yargı” için en çok bağıranlar olacaklar. Yarattıkları canavara tasma takmak mümkün değildir. Ellerinden bir kez kurtulmayıversin; dönüp ısıracağı ilk kendileri olacak.
Üstelik hayat hızlı akıyor bizim memlekette.
Bizden fazla bağırıp çağırmaları biraz da bundandır.
Yani korkudandır…
HEPİMİZ ARTİST OLDUK
Geçenlerde Ahmet Hakan Hürriyet’teki köşesinde yazınca dank etti bende.
Tartışma programlarına katılanların kişilik özelliklerini yazmıştı Ahmet Hakan.
Abdülkadir Selvi şöyledir, Hüseyin Yayman böyledir.
İsmail Saymaz şöyle konuşur, Alper Taş böyle sinirlenir.
Sanırım uzunca bir süredir bilginin, tecrübenin, öngörünün, tahlilin peşine düşmekten vazgeçmiş durumdayız.
İçinde benim de olduğum son dönem televizyon insanlarının en büyük numarası “karşısındakine nasıl gider yaptı ama” diye özetlenebilecek patetik ruh hâlleri hâline gelmiş durumda.
Erdoğan hepimizi kendine benzetti biraz. Yandaş, muhalif farketmez; hepimiz racon peşindeyiz.
Taraf’ın da içinde bulunduğu pek çok gazete, manşetlerinde ciddiyeti, bilgilendirmeyi, merak ettirmeyi değil muhatabına laf sokmayı beceri sayar hâle geldi.
Türkiye siyasetini bıraktık, mahalle kavgası yapıyoruz.
“Bana mı dedin ulan” ile başlayan cümlelerimiz “asıl ben beni bilmem ne yaparım” ile devam ediyor.
Siyasetin düzeysizliğini değiştirmek mümkün mü bilemiyorum.
Fakat kendimize çeki düzen vermekte fayda var.
Çok ayıp çünkü…
Twitter:@haykobagdat
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Suriye’de Alevilere yönelik saldırılar
14.03.2025 - İnsanlık onuruna operasyon yapılıyor
20.02.2025 - Kız Çocukları Davası
12.02.2025 - Tek Adam Rejimi ve Kürtler
5.02.2025 - Görgü tanığı bir ressam: Timur Çelik
29.01.2025 - Ümit Özdağ’a ne olacak?
23.01.2025 - Umut Hakkı kimlere lazım?
15.01.2025 - Ahmet Türk bu ülke için ne ifade ediyor?
8.01.2025 - Suriye’de Kürtlerin Geleceği
18.12.2024 - Öcalan’ın perspektifi yeniden devrede
11.12.2024
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
Hrac Madooglu
islam, kadinin kocasina itaat etmesini emreder. Kadinin evde durmasi, disari cikacaksa kocasi ile birlikte cikmasi gerekir. Bu kadar basit. Tabi, bu cagda bu cok sorunlu bir uygulamadir. insan haklariyla ve insan Haklari Evrensel Beyannamesi ile ters dusmektedir. Daha da onemlisi, ekonomik sartlar, orta sinif ve yoksul ailelerde kadinlarin da is hayatina katilmalarini zorunlu hale getirmistir. insanlari dinin kiskacindan kurtaracak sey de budur. Kirasini, elektrigini odeyemeyen, ay sonunu cikaramayan ailelerde oncelik din degil, ekmek parasidir.