Mehmet Ocaktan
Modern dönemde Müslüman dünyada, dinin siyasetten ekonomiye, uluslararası ilişkilerden teknolojik gelişmelere kadar her konuda kapsamlı projeler sunduğu şeklinde gelişen ideolojik söylem son derece problemlidir. Elbette din hayat tasavvurumuza ilişkin temel evrensel ilkeleri belirlemiş, ahlaki prensiplerle genel bir çerçeve çizmiştir.
Ancak bu dine dayalı bir devlet düzeni anlamına gelmemelidir. Mesela Kur’an ve Sünnet’i, yasamanın, hatta hukukun doğrudan kaynağı olarak görmek yerine, onları hukuki faaliyetlerin sağlıklı biçimde oluşmasına imkan hazırlayan bir zemini kuran temel yapı taşları, toplumsal sağduyunun ve kimliğin birincil belirleyicisi olarak görüp hukuku da akılcı ve gerçekçi bir bireysel çaba, eskilerin deyimiyle re’y olarak tanıtmak daha sağlıklı bir yöntemdir. (Prof. Dr. Ali Bardakoğlu,, Yüzleşme, s.128))
Zaten dünya hayatının tanzimi konusunda elzem olan hukuksal ve siyasal faaliyetler dinin değil, rasyonel aklın ve bireysel tercihlerin bir ürünüdür. Eğer dine dayalı bir devlet talebi esas alınacak olursa, doğal olarak bu İslam’la demokrasinin birbiriyle yarışan iki alternatif tez olduğu sonucunu doğuracaktır. Oysa çağdaş demokratik dünyanın özgürlükçü değerlerinin, İslam’ın özü ve temel ilkeleriyle çeliştiğini söylemek mümkün değildir. Esas itibariyle bu kavramlar, yüzyıllar için insanlık tecrübesinin sonucu olarak günümüze aktarılmış ve toplumların barış içinde birlikte yaşamalarını temin eden değerler olarak insanlığın hafızasına nakşedilmişlerdir.
Eğer Müslüman dünya temel hak ve özgürlükler, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi evrensel değerlere karşı tamamen tepkisel bir anlayışla alternatifler üretme konusunda ısrar ederse, bilelim ki bu yolun sonu mutlakıyetçi ve saltanatçı yönetimlere çıkacaktır.
Hemen belirtmek gerekiyor ki dinin, hukuk ve siyasetin oluşumunu beşeri inisiyatif bağlamında pozitif hukuku üreten kurumlara bırakmasını, dinin denklem dışında kalmasına yol açacağı şeklinde değerlendirmek hakkaniyetli olmaz. Tam aksine bu yaklaşım, bir rahmet dini olan İslam’ı iktidar mücadelelerinin ve kısır çekişmelerin dışında bırakacağı için hayırlara vesile olacaktır.
Ayrıca İslam toplumlarının, pozitif hukuk alanındaki gelişmelere, çağdaş dünyanın değerlerine kapılarını kapatarak geleneksel İslam siyaset doktrininin yüzyıllar öncesindeki uygulamaları üzerinden alternatif üretme gayretleri, sürdürülebilir bir sistem inşası için doğru yöntem olmadığı gibi Müslümanları yaşanan dünyanın dışına itecektir.
Zira biliyoruz ki bu geleneksel anlayış, günümüz Müslümanlarının siyasetle ilgilenmeyi dini vecibe gibi görüp, neredeyse bir ibadet mesabesine yükseltmeleri ve de demokrasiye İslami temeller aramaları ilk planda doğru bir yaklaşım gibi görünse de sonuçlarının aynı ölçüde doğru olduğu anlamına gelmeyebilir. Eğer yönetimlere dini bir temel aramaya başlarsanız, yarın dinle beslenen totaliter yönetimleri de aynı yolla temize çekmeniz, aklamanız gerekebilir. Nitekim tarihsel süreç içinde devletin bekası için zalim sultanların iktidarda kalmaları için bile fetvalar üretilmiştir.
Oysa din hayatın her alanındaki sorunlara pratik çözümler üreten bir araç değildir. Daha açık bir ifadeyle Kur’an nasıl bir teknoloji üreteceğiniz, depreme dayanıklı binaları hangi yöntemlerle inşa edeceğiniz, uluslararası ilişkileri ne tür kurallarla yürüteceğiniz, ticari faaliyetlerinizi yaşadığınız çağın hangi ekonomik gerçeklikleriyle düzenleyeceğiniz ya da nasıl bir siyaset yürüteceğiniz konusunda size hazır reçeteler ve paket programlar sunmaz. İslam’ın iki ana kaynağı olan Kur’an ve Sünnet genel bir perspektif sunar, hayatı tanzim konusunda doğru ve yanlışın tercihini tamamen beşeri iradeye bırakır. Zaten bu manada esas olan da, insanların hayatını İslam’ın rahmetiyle buluşturmaktır.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
14.04.2025
9.04.2025
4.04.2025
31.03.2025