Münir AKTOLGA
İÇİNDEKİLER
-GİRİŞ..
-ULUSLAŞIRKEN KÜRESELLEŞMENİN DİYALEKTİĞİ..
-ULUS DEVLET NASIL-NEDEN ÇÖZÜLÜYOR..
-SONUÇ..
GİRİŞ
Uluslaşırken küreselleşmek!..Ya da, uluslaşırken, “ulus devlet” olarak çözülmeye başlayarak küreselleşme sürecinin bir parçasıhaline gelmek..İşte, Türkiye’de yaşanılan sürecin diyalektiği budur!
Ama sizler, siz ulusalcılar-ulusalcı “solcular” ve de “sağcılar”, ya da, etnisite peşinde koşan 20.yy kalıntısı “milliyetçiler”- daha başka bir deyişlede, Osmanlı’dan bu yana yaşanılan kültür ihtilali sürecinin ürünü olan “modern” devşirmeler, sizler bu diyalektiği hiçbir zaman kavrayamayacaksınız! Kim olduğunuzu, hangi sürecin ürünü olarak ortaya çıktığınızı, bu topraklarda hangi fonksiyonu yerine getirdiğinizi kavrayamadan çekip gideceksiniz bu dünyadan, yazık!.
ULUSLAŞIRKEN KÜRESELLEŞMENİN DİYALEKTİĞİ..
Aslında herşey o kadar basit ve gözler önünde ki!..
Ta o İttihatçılardan başlayarak gelen sürecin amacı -ve de tabi, daha sonra bütün bir Kemalist devrimin amacı- imparatorluğun kalıntılarından bir “Türk” kimliği-ulusu yaratmak değil miydi? Ne demektir bu? Demek ki o zamanlar Türk ulusu-ulusal kimliği diye birşey yoktu henüz daha ortada!. Ne vardı peki? Devlet vardı! Hangi devlet olduğu açık: Osmanlı Devleti. Ne yapmaya çalıştı peki bu devlet? Kendisini bir Türk Devleti -sonrada Türk cumhuriyeti- olarak ilan ederek, kendine uygun “Türk vatandaşları” yaratmaya çalıştı. Amaç açıktı: Devleti kurtarmak için ona dayanak olacak bir burjuvazi ve bir ulus -Türk ulusu- yaratmaktı amaç! Ama, heryerde devleti ulus mu yaratıyordu; olsun, bizde de ulusu devlet yaratırdı!..
Ne oldu peki sonra? 1950’de ne oldu? İşte dananın kuyruğu burada kopuyor! 1950 rasgele bir iktidar değişikliği olayımıdır, yoksa bir devrim midir; Devletin devşirme-yapay bir ulus yaratma politikasına karşı, aşağıdan yukarıya doğru gelişen-farklı tipten bir uluslaşma sürecinin doruk noktasıbir burjuva devrimi midir?
Ama dikkat edin, “basit bir iktidar değişikliğidir” demeye meyilli iseniz eğer, o zaman da arkadan hemen; peki, 27 Mayıs niye yapıldı o zaman sorusu gelir!..Yok eğer, 1950 bir devrimidir, burjuva devrimi sürecinde bir milattır diyorsanız da, bunun hakkını vermeniz, bu sözün ne anlama geldiğini görmeniz lazım! 27 Mayıs için de öyle! Hem tutup, son günlerdeki modaya uyarak “27 Mayıs darbesine karşıyım” diyeceksiniz, hem de 1950’yi yerine oturtmayacaksınız, olmaz! “Darbe yapılmasaydı da Menderes demokratik yollarla düşürülseydi” demektir bu!. Aynen Ecevit’in 12 Mart’a karşı çıkışı gibi! Özünde darbecilerle aynıyerde duruyorsun sen de, onlarla amacın aynı, ama aranda metod farkıvar!. Onlar, “bu işdarbeyle olur” derken, sen “hayır demokratik yollarla olsun” diyorsun[1]) !. Olay budur. Yani özünde bir fark yok aranızda! İkiniz de aynıdavaya hizmet ediyorsunuz sonunda. Bir yanda, aşağıdan yukarıya doğru gelişen bir burjuva devrimi süreci, bununla birlikte de, üretici güçlerin geliştiği bir Türkiye var; diğer yanda ise, Osmanlıartığıbir devlet sınıfının peşine takılarak, bu süreci baltalamaya, eskiden beri varolan statükoyu savunmaya çalışan bir cephe hareketi! Önce bu tablo içindeki yerini bir belirle bakalım! Ha, sen de statüko cephesinin içindesin, ama gene de bu cephe içindeki yol arkadaşlarınla aranda yöntem farkın mı var, bu ayrıdır! Önce bu noktanın bir altınıçizelim!
Dönüyoruz başa: Kemalist devrimin amacı devlete uygunbir ulus-ve bir ulus devlet yaratmak, bu ulus devlete sahip çıkacak bir burjuva sınıfıyaratmak“ değil miydi?, Yukardan aşağıya doğru yapılan o toplum mühendisliği harikası kültür ihtilaliyle batıcı-Kemalist yurttaşlardan oluşan bir ulus yaratmak değil miydi amaç? Peki ne oldu sonra? 1950 ile birlikte, bu sürecin kendi diyalektik zıttını yarattığı da anlaşıldı! Yani evet, bir uluslaşma olayı yaşanılıyordu bu topraklarda, ama bu sürecin sonunda ortaya çıkan ulus, Türkleri, Kürtleri ve bütün diğer etnik kimlikleriyle birlikte kendini Türkiyelilik üst kimliğiyle ifade eden bir Türkiye ulusuydu! Yani, Devletçi beyaz Türklerin ve onların “ulusunun” yanı sıra, bir de bütün o Reaya statüsünde olan “ötekilerin” ulusu çıkmaya başlamıştı ortaya! Devletin “ulusu” ve Türkiye ulusu!.. İşte olay budur!
Ama hepsi bu kadar değil! Bu süreç Türkiye’de, kaçınılmaz olarak, küreselleşme sürecine paralel bir yol izleyerek gelişmiştir. Çünkü, sadece geleneksel güçlere-iç dinamiklere- dayanarak tekelci Devlet sınıfının oluşturduğu mekanizmayı -II.Mahmut artığı o tarihsel kabuğu- altetmek, kırmak çok güçtü!. Ta, Osmanlı’dan beri kurulan bir düzendi bu. “Batılılaşma” adı verilen emperyalist bir kültür ihtilaline paralel olarak gerçekleşmişti. Bu yüzden de iç dinamikler yetersiz kalıyordu bu kabuğu kırmakta. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül bunun en açık göstergesiydi. İç dinamiklerle kabuğu çatlatıyordun, ama bütün o çatlaklar sonra gene tamir ediliyordu! Ama ne oldu sonra, vakti zamanı gelince “imkânsız” olan gerçekleşti ve Özal’la birlikte sistem dışa açılarak küreselleşme süreciyle bütünleşmeye başladı. Aslında tabi, Devlet sınıfı için de başka çözüm kalmadığı için gerçekleşiyordu bu. Üretici güçlerin gelişme seviyesi öyle bir noktaya erişmişti ki, bunları artık eski Devletçi çerçeve içinde tutmak mümkün olamıyordu. İşte, kabukların kırılması ve sistemin dışa açılması bu diyalektiğin sonucu oldu..Özal’la başlayan süreç daha sonra da Erdoğan’ı doğurdu tabi, ve bu günlere geldik.
Peki nedir bütün bu olup bitenlerin anlamı : Türkiye toplumunun tarihsel gelişme diyalektiği, uluslaşırken “ulus devlet” olarak çözülmeye başlamanın-küresel zincirin bir parçası haline gelmenin diyalektiğidir.
Uluslaşmayı anladık sanırım: Devlet, kendine uygun bir “ulus” yaratmaya çalışırken, bu süreç kendi diyalektik inkârı-zıttı olarak gerçek bir ulus haline gelmenin de yolunu açıyordu. Ortaya çıkan tablo: Bir yanda Devlet ve bu Devletin ulusu, diğer yanda da, aşağıdan yukarıya doğru oluşan bunun diyalektik anlamda zıttı bir Türkiye ulusu!. Bu iki süreç içiçe-ama biribirinin zıttı olarak gelişiyorlardı..
Peki, uluslaşırken “ulus devlet” olarak çözülerek küresel zincirin bir parçası haline gelme ne oluyor o zaman, biraz da bunu açalım isterseniz:
ULUS DEVLET NASIL-NEDEN ÇÖZÜLÜYOR..
Ulus devletin çözülmesi olayı son zamanlarda en çok tartışılan konulardan birisidir. Peki ne demek bu, nasıl çözülüyor ulus devlet? Dışardan baktığın zaman hepsi de yerinde duruyorlar o eski “ulus devletlerin”!. Buna rağmen nasıl çözülüyor bunlar; ve de, Türkiye’deki bu, uluslaşırken ulus devlet olarak çözülmenin diyalektiği nedir?
Bu konuda çok yazdım. Bu nedenle lafı burada fazla uzatmak istemiyorum. İsteyenler daha önceki çalışmalara bakabilirler. Özellikle de bu sitede yer alan 5. Çalışma’ya[2])..Evet, uzun bir çalışma bu, ama hemen gözünüz korkmasın!. “İçindekiler” kısmına girerek konuya ilişkin bölüme atlayabilirsiniz hemen! Burada, kısa bir özetle yetinelim[3]):
Sermayenin yoğunlaşmasının ve merkezileşmesinin serbest rekabeti nasıl saf dışı bıraktığını, tekellerin-finans kapitalin nasıl doğduğunu, bir işletme sistemi olarak tekelci devlet kapitalizminin serbest rekabetin yerini nasıl aldığını biliyoruz. Lenin’in Emperyalizm teorisinin nasıl ortaya çıktığını biliyoruz. Bu zeminde yükselen 20.yy’ın devrimlerini-devrim anlayışını da biliyoruz. Ama bütün bunların yanı sıra bilmemiz gereken bir şey daha var : Bu süreç de, yani serbest rekabetin inkârı ve tekellerin do-ğuşu süreci de, zaman içinde kendi inkârını yaratır. Ve öyle olur ki, tekelci kapitalizm yerini tekrar-ama bu kez bir üst düzeyde, bir başka tür serbest rekabete-serbest rekabetçi kapitalizme bırakır[4]). Eskiden ulus devletin kanatlarının altında gelişen ve ulus devletin açtığı yolda dünyanın paylaşılması mücadelesi içinde varolan sermaye-finans kapital de, buna bağlı olarak, tıpkı o kabuklarını delerek uçup giden ipek böceği kurtçuğu gibi, ulus devlet kabuğunu sırtından atarak dünyanın dört bir yanına gitmeye-yayılmaya başlar. İşte, sosyalist sistemi de çökerten o küreselleşme sürecinin dinamiği budur, 21.yy’ı doğuran sürecin diyalektiği budur. Bunu, bu süreci görmeden başka hiçbir şeyi görmek ve anlamak mümkün değildir artık dünyamızda.
Evet, bilginin demokratikleşmesidir işin özü. Buna bağlı olarak da tabi, teknolojik devrimdir. Küreselleşmenin fotoğrafını çektiğiniz zaman görünen tablo budur. Bütün bunlar doğru. Ama, görünen bu tablonun altında bir de çıplak gözle görünmeyenler var:
Bilgi nasıl demokratikleşti? Tekel egemenliği nasıl kırıldı da üretici güçlerin gelişmesi anlamına gelen teknolojik bir devrim gerçekleşti? Nasıl oldu da sermaye, arkasında ulus devlet desteği olmadan dünyanın dörtbir yanına elini kolunu sallayarak gidebilir hale geldi? Bu sorulara da cevap verebilmek lazım. Öyle ya, tekelci kapitalizm altında yeni bilgiler üretilemiyordu hani!. Üretilenler de tekellerin koyduğu engelleri aşamıyordu!. Nasıl oldu da bu engeller aşılabildi? Bilginin demokratikleşmesi ve teknolojik devrim denilen olay nasıl oldu da küreselleşme olarak ifade ettiğimiz sonuca yol açtı? Bu sorulara cevap vermeden, küreselleşmeden bahsettiğiniz zaman derler ki o zaman size: “Ne değişti kardeşim, kapitalizmde ne değişti de bilgi demokratikleşti, sistem küreselleşti? Nasıl olurda tekellerin, tekelci kapitalizmin yerini yeniden serbest rekabetçi bir düzen-kapitalizm alabilir”? Bu türden sorulara verilecek cevaplar, kafa yapıları 20.yy’ın eski dünyasının içinde şekillenmiş olan statükocu kuşak için bir tür varlık sorunudur! Çünkü eğer durum gerçekten böyle ise, o zaman 20.yy’a damgasını vuran bütün o eski devrimci-teorik bilgi temellerinin gözden geçirilmesi gerekecektir!. Ama sadece teorik temel -ya da zeminlerin de değil, bütün bir devrim anlayışlarının da gözden geçirilmesi gerekecektir!. Çünkü devrimin-Leninist sosyalist devrim anlayışının-teorik gerekçesi, tekellerin-tekelci kapitalizmin-üretici güçlerin gelişmesini engellemesidir. “Üretici güçler kapitalizm altında tekelci işletme sisteminden dolayı artık gelişemeyecekleri için sosyalist devrim tek yol haline gelmiştir”. Bu nedenle, eğer üretici güçler kapitalizm altında yeniden gelişmeye başlamışlarsa, o zaman bütün o devrim anlayışlarının da yeniden gözden geçirilmesi gerekecektir [5]).
Şimdi elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin, bugün dünyanın her yerinde kapitalizm altında -Küba ve Kuzey Kore hariç tabi!- üretici güçler gelişiyor mu gelişmiyor mu? Hayır gelişmiyor diyorsanız eğer diyecek lafım yok size!. Ama yok eğer, üretici güçler kapitalizm altında gelişiyorlarsa da, o zaman bunun başka izahı yoktur: Tekel egemenliğinin kırıldığı anlamına gelir bu. İşte küreselleşme denilen olay da budur zaten. Hem bilginin demokratikleşmesinden bahsedeceksin, hem de halâ tekel egemenliğinden-tekelci kapitalizmden, olur mu böyle şey! E, o zaman, tekel egemenliği yoksa artık, ne var bugün onun yerine? Nedir şu an üretici güçlerin dünyanın dört bir yanında olağanüstü boyutlarda gelişmesini sağlayan? Bunun adı, yeni tipten bir serbest rekabet düzenidir. Küreselleşmeye neden olan da budur zaten.
Serbest rekabeti görmeden küreselleşmeden bahsetmek abesle içtigaldir. Hem eski “solcu” tezleri terketmeyeceksin, hem de küreselleşme sürecinden bahsedeceksin!. Minareyi eski kılıfına sığdırmaya çalışmaktır bunun adı!. Ben otuz yıl uğraştım bu iş için, ama olmuyor! Size kolay gelsin!.
Ellerinde birer çanta dünyanın dörtbir yanını dolaşarak mal satmaya çalışıyor bugün Anadolu’nun yeni burjuvaları!. Uluslaşma sürecinin ürünü olan Anadolu burjuvalarının ulus devletin koruyucu kabuklarına ihtiyaçları yok artık! Tek bir şey var bu süreci tetikleyen: Daha iyi kalitede ve daha ucuza mal üretmek. Bunu başarabiliyorsan dünya pazarlarında yerin var, başaramıyorsan da zaten ne yapsan boşuna!. Yani öyle ulus devletinin zoruyla mal satamazsın artık kimseye!. Eski sömürge düzeni bitti artık!. Emperyalizmmiş falan, kimse takmıyor artık bunları! Bakın Orta Doğu’ya, Araplara! Sizin o “emperyalist güçleriniz” nal topluyorlar geriden!. Gelişmelere uyum sağlayarak yeni süreç içinde yer kapmaya çalışıyorlar!. Ama bir de Türkiye’ye bakın! Hangi Amerika yönlendiriyor Türkiye’deki süreçleri dersiniz! “Emperyalistleri” fanatik dostlarıyla birlikte en fazla Ergenekon çetelerine kol kanat germeye çalışıyorlar artık! Ama bu da sökmüyor! Atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti!. Kürt kartını da kaybettiler artık ellerinden! Ne kaldı başka geride dersiniz!..
SONUÇ
1- Bugün artık dünyada tekelci kapitalist işletme sisteminin yerini yeni tipten-küresel serbest rekabetçi bir işletme sistemi almıştır. Üretici güçler tekelci ulus devletin koruyucu-sınırlayıcı kabuklarına ihtiyaç duymaksızın dünyanın dört bir yanında gelişmektedir. Azami kâr yasası bütün gücüyle işlemektedir. Bir malı en ucuza nerede üretebilirse özgürce oraya gitmektedir sermaye. Eskiden kendi ulusal burjuvalarının koruyucu gücü olan ulus devlet ise, daha iyi yatırım alanları bularak ülkeden çekip giden o “ulusal burjuvaları” ülkede tutabilmek için, hatta bununla da yetinmeyerek, küresel sermayeyi de kendi ülkesine çekebilmek için elinden ne gelirse onu yapmaya çalışmaktadır!. Ulus devletin kendi varoluş zeminini yok eden çelişkisi budur işte!. Kendi varlığını sürdürebilmek için küreselleşme sürecine entegre olmak zorunda kalan ulus devlet, bu şekilde, kendisini yok edecek sürece de bağlanmış oluyor. Varolmak için yavaş yavaş yok olmaya razı oluyor!.
Halâ o eski güzel günlerin -o eski statükonun- özlemi içinde yanıp tutuşan ulusalcı güçlerin de -“ulusalcı sivil toplum güçlerinin” de- bu yeni dünyada hiçbir başarı şansları yoktur artık. Rekabetten kaçarak ulus devletin tekelci kanatları altında “ulusal burjuva” rolü oynamak artık mümkün olmadığı gibi, sadece ulusal sınırlar içinde kalarak sivil toplumcu rolü oynamanın da imkânı kalmamıştır. “Ben ulusal burjuvayım”, ya da “devletçi-ulusalcı sivil toplum örgütüyüm” diye ağlaşmanın hiçbir faydası yoktur!
2- Türkiye sözkonusu olunca, aşağıdan yukarıya doğru gelişen burjuva devrimi, bir yandan, bugün CHP’nin temsil ettiği toplum mühendisliği harikası o yapay “ulus” ve “ulus devlet” anlayışını yok ederek bunun diyalektik anlamda zıttı olan modern bir Türkiye ulusunu ortaya çıkarırken, diğer yandan da, bunu küreselleşme sürecine entegre ederek daha işin başında onun ulusalcı yanını törpülemektedir..
3- Ya MHP tipi bir milliyetçilik, onun şansı var mıdır bu yeni süreçte! Şaşarım halâ bu türden sorulara! Bitmiştir artık bunlar! Kürt milliyetçiliği gibi, yapay bir Türk milliyetçiliğine de yer yoktur artık bu yeni süreçte! Milliyetçi damarları kabaran bir ülkeye hangi küresel sermaye gelir sorarım size! E, ne yapacaksın; kendi ulusal sınırlarının içinde kendi kendine hamaset yaparak mı gelişeceksin! Attan indirerek eşşeğe binmeye mi ikna edeceksin insanları! Hangi “cari açık sorununu” çözebileceksin hamasetle! Aç tavuk rüyasında sadece darı görerek kendini avutabilirmiş!
Bütün bu söylenilenleri şöyle de ifade edebilirdik aslında: Tarihsel evrimi içinde ortaya çıkan “Türk” ve “Kürt” sorunlarını çözerken Türkiye ulusu şeklinde kendini ifade etmeye başlayan Türkiye toplumu, bu arada küreselleşme sürecine de entegre olarak her türlü başka ulusalcı virüsün etkisinden de kendini muaf tutmayı başaracaktır..
[1])Sanki burjuva devrimi tamamlamış da, bütün mesele, ülkede basit bir iktidar değişikliğiyle ilgiliymiş gibi! Halbuki, Türkiye’de iktidar-muhalefet ilişkisi henüz daha sistem içi bir olay değildir! Türkiye’deki muhalefet, kapitalizm öncesi sistemin günümüze kadar uzanan „modernleştirilmiş“ şeklidir. Yani bugün Türkiye’deki mücadele, Osmanlı Devleti’nin kılıç artıklarına karşı verilen burjuva anlamda devrimci bir mücadeledir. Eskinin içinden çıkıp gelen yeni sistem kendi içindeki muhalefetini henüz daha yaratamamıştır!..[2])www.aktolga.de 5. Çalışma
[3])Bu konuyu son yazılarımda hep tekrarlıyorum, çünkü meselenin amentüsü gerçekten bu; başka türlü 21.yy’ı kavramak mümkün değil!
[4])Size bir örnek! Dünkü gazetelerde son dört ayda Apple’in hisse değerinin 280 milyar dolar eridiği yazıyordu. Bunun nedeninin ise, Steve Jobs’un yerine gelen yeni CEO’nun „değişim“ yerine „elde olanı koruma“ ilkesini benimsediği, yani „durma düşersin“ ilkesini gözardı ettiği söyleniyor! Samsung hemen bu fırsatı değerlendirerek Apple’nin zirvedeki o muhteşem konumunu sarsmış! Ulus devletlerin devre dışı kaldığı yeni tipten rekabet budur işte! 280 milyar dolar deyip geçmeyiniz, bu rakam Google’nin şu anki piyasa değerine denk düşüyor!. Ama bir de bakarsınız yarın herhangi bir ülkede evinin garajını kendisine çalışma ofisi yapan genç bir insan çıkar ortaya ve o da bulduğu yeni bir teknikle Samsung’u bir anda sıfırlayabilir! İşte böyle bir dünya artık bu 21.yy’ın dünyası!..
[5])Aslında abesle iştigal ediyoruz! Çünkü artık ne sosyalist sistem kaldı ortada ne de o devrim anlayış-ları!. Hayatın pratiği bütün bunların hepsini sildi süpürdü!
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.11.2024
9.11.2024
31.07.2024
3.06.2024
9.04.2024
20.07.2023
18.07.2023
17.07.2023
20.06.2023
18.06.2023