Namık ÇINAR
Darbe... darbe... darbe... başka lâf bilmez misin sen, diyesim geliyor kendime bazen. Ne ki, insanda darbeden başka imgeler uyandırmayan ordusu varsa eğer bu ülkenin; senin de biteviye kavgasını vereceğin o meselen duruyordur, kaleminin ucunda her gün.
Yoksa istemez miyim, örneğin Amerikan tipi bir hayat tarzıyla yok olup giden özgün beceriler, kendine has biricik hazlar ve zengin çeşitlilikler sunan pür-heves ve pür-emek dükkâncıların giderek yerini alan, para arsızı holdinglerin o soyut ve ruhsuz, robotik, lezzetsiz zincir mağazalarını anlatarak, yerin dibine sokup çıkarmayı onları.
Ya da, Cumhuriyet’in doksan yıllık bir dışlamayla geçen antidemokratik safhasındaki geniş mağdur kitlelerine devrimciliklerle öncülük eden AKP’nin, şimdi artık demokratik bir safhaya geçecek yerde, güç kazandıkça tutuculaşıp mağrurlaşarak, bir doksan sene de kendileri için geçsinmiş gibi çağrışımlar içeren, din... din... din... diye diline doladığı, hikâyesi çok eski o bildik yaklaşımlarla bir yere varamayacağını, dilemez miyim ben de anlatmayı.
Umarım bir gün onlara da sıra gelir. Ama ilkin şu darbe ilişkilerine yoğunlaşmayı sürdürmeliyiz, tavsamadan.
28 Şubat sürecinin soruşturması, bildiğiniz gibi, Batı Çalışma Grubu ekseninde sürdürülüyor. 28 Şubat, tıpkı seferberlikteki gibi, yedekte bekleyen lüzumlu sivillerin askere alınmak suretiyle yaygınlaştırılması esasına göre yapılan darbe sürecinin adıydı, anımsarsanız.
Modern dönemin darbelerini yapmak için generaller, araç olarak mevcut muvazzaf ordu ile yetinebiliyorlardı, eskiden. Modernlik sonrasında ise, içinde olunan yeni ve farklı koşulların bir gereği olarak, siyasal parti, medya, üniversite, iş dünyası ve yargı gibi unsurlardan “Sefer Görev Emri”ne en münasip gördüklerini silâhaltına almayı, kotarılacak darbenin başarısı bakımından daha akılcı, daha meşrulaştırıcı ve yarayışlı bulmuşlardır.
O nedenle, Harekât Emri’nin 3. maddesi olan “İcra” bahsinde, askerî kıt’alardan ziyade bu unsurlar kullanılmışlardır. İşte o postmodernlik meselesi de buradan gelmektedir. Ve ortada ne zaman bir“Harekât Emri” varsa, bilinmelidir ki, “hazırlık hareketleri” tamamlanmış, “icra hareketleri”ne geçilmiş demektir. Zira Harekât Emri, eylemsel ve devinimsel bir plânın varlığının ifadesidir.
Ayrıca, 28 Şubat postmodern sürecinin devamında yer alan Balyoz, Ergenekon vb. yapılanmaların içinde yer almış olan kimi gazetecileri, yargı mensuplarını, profesörleri, işadamlarını ve politikacıları yadırgamayıp; işte onların bu modernlik sonrası darbe modeline göre sefer görevleri çıkarılarak askere alındıklarını ve harekâta öylelikle katıldıklarını kavrayarak, taşları yerlerine oturtmak gerekir.
Bu yüzden davalardaki yargısal sorumlulukların, muvazzaf unsurlar bakımından, harekât emirlerini yayınlayan karargâhlar çerçevesinde tutulması; emrin icra maddesinde kendilerine görev tevdi edilmiş olanlara doğru genişlemesi hâlinde ise, onların da kendi harekât emirlerini yayınlayıp yayınlamadıklarıyla sınırlandırılması önem kazanmaktadır. Netice olarak, bireysel görevlendirilmeler ve sorumluluklar hariç olmak üzere, eğer bir birimin harekât emri yok ise, o birimin kurumsal icraatı da yok sayılmalıdır.
Bunun başlıca nedeni, eğer orduyu ideolojik bazda ve subayların fikirleri temelinde temizlemeye kalkarsanız, elinizin altında çavuş ve onbaşılardan başkasının kalmamasıyla karşılaşabilirsiniz. Ordunun demokratikleşmesi, yaygın bir tasfiyeden ziyade, siyasal olarak zapturapta alacak yasal ve yapısal düzenlemeler yoluyla olmalıdır. Bu esas itibariyle, yüksek komuta kademesini denetim altına almayı da içeren bir dizi reformlarla yapılabilecek bir iştir. Kriterini de, hükümetin “Askerî Politika”yı artık kendisinin geliştirip uygulayabildiği; elinin altındaki ordunun da o maksatlar için uyumlu bir enstrümana dönüştüğü şartlara gelinmişlik belirler. Öyleyse, yüksek komuta kademesinde temizlik yapmak yeterli sayılmalıdır. Lâkin bu durum, “yeni savaşlar” ışığında yeniden biçimlenecek olan ordunun muharebe edemeyecek ataletteki yaşlı ve hımbıl unsurlarının tasfiyesi ile de karıştırılmamalıdır.
Öte yandan, reformların motoru da yalnızca yargı süreçleri olamaz. Ceza davalarına ve iddianamelere bağlı kalınan söylemlerle yetinilip, sosyo-politik ve tarihsel kirlilikler, herkesin duyargalarına bir mızrap gibi değerek demokratik bilincin o muazzam bestesindeki seslerini veremezlerse, çoğu şeyler güdük kalacaktır.
Gözardı edilemeyecek bir başka husus da, darbelerde görev almış sivil zevatın, soruşturmaların dışında tutulamayacak olmalarıdır. Çünkü ordu, sadece kendisini kapsayan ve etkileyen bir önlemler manzumesi ile yüz yüze kalırsa, bunu inandırıcı ve adil bulmaz ve kendi içine daha da kapanarak, reform süreçlerinde direnç gösterir.
Kamuoyunda söylenegelen, özellikle medya mensuplarına dokunulmaması lâzım geldiği söylemleri doğru önermeler değildir. Her kim ki darbe suçuna bulaşmıştır, o dahi hesap vermeye müstahaktır.“Kin... intikam... cadı avı” gibi tahrifatlar, bu düzenin değişmesini istemeyenlerin son çırpınışları ve gayretleridir.
27 Nisan’a değinemedik bile. Kısmetse, bir başka yazıya...
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları









































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016