Sezin ÖNEY
Rusya, Boston’daki bombalı saldırıların zanlılarının, Kafkasya kökenli oldukları iddialarıyla bir kez daha gündeme geldi. Kâh devlet başkanı, kâh başbakan olarak 2000’den beri Rusya’nın lideri olan Vladimir Putin’e olan halk desteği düşüyor. Putin’in de bu duruma karşı benimsediği tutum, bir yandan sivil topluma karşı savaş açmak, öte yandan da Amerikan karşıtlığını pompalamak.
16 şubatta Economist dergisinde yayımlanan “Russia and America: The Dread of the Other”(Rusya ve Amerika: Ötekinin Korkusu) başlıklı makalede, Rusya’nın Amerika’ya dünden bugüne yaklaşımını çok güzel özetleyen bir cümle vardı; “Eğer Amerika var olmasaydı, Rusya onu yaratmak zorunda kalacaktı. Bir bakıma bunu yaptı da: önce bir rüya olarak, sonra da bir kâbus”.
Boston’daki saldırılarının arka planında, Kafkaslar’a yönelik bir Rusya baskısına Batı kamuoyunda da meşruiyet kazandırılması çabası ve beklentisi yatıyor olabilir mi?
Komplo teorilerine bu aşamada kafa yormaya gerek yok; ancak, Putin’in iktidarda kalmak için de yapmayacağı da yok gibi.
Kafkaslar’da, Dağıstan başta olmak üzere zaten düşük yoğunluklu bir savaş sürüp duruyor. Rusya’nın en önemli insan hakları kurumlarından Memorial adlı sivil toplum örgütü tarafından kurulan“Caucausian Knot” (Kafkas Düğümü) internet sitesi, Kafkaslar’da çatışmalar, terör olayları ve benzeri şiddet vakaları nedeniyle yaşamını kaybedenlerle ilgili en güvenilir bilgileri sunan kaynak.
İnsan yaşamını, istatistiklere, rakamlara sıkıştırmak her zaman tüylerimi ürpertiyor ancak, Kafkaslar’da sessiz sedasız nasıl kan aktığının ayırtına varmak için Caucausian Knot’un verileri hayati önem taşıyor. Sadece 2013’ün ilk dört ayında, Kuzey Kafkaslar’da 199 kişi şiddet olaylarının kurbanı olmuş; 124 kişi yaşamını kaybetmiş ve 75 kişi yaralanmış.
Dağıstan, Kuzey Kafkaslar’da şiddet olaylarının en ciddi boyutta olduğu yer. İnguşetya, Kabardey-Balkar, Çeçenistan, Kuzey Osetya-Alanya, Karaçay-Çerkesya da çatışmaların hiç kesilmediği, her ay can kayıpları haberlerinin geldiği diğer noktalar.
Artan Batı nefreti
Tıpkı Türkiye gibi, Rusya’nın da “Batı” ile aşk ve nefret arasında gidip gelen, tarihsel olarak uzun bir geçmişi olan bir ilişkisi var. Tıpkı Türkiye gibi, Rusya da, yakın geçmişe kadar kültürel olarak Batı’nın bir parçası olduğunu kanıtlamaya çalışır ve bunun için siyasi mücadele verirken, şimdi Batı’yı aşağılıyor ve Batı’ya olan yakınlık ve benzerliğini yadsıyor. Tabii, her alanda olduğu gibi, Rusya’nın tavrı ve tepkisi daha keskin. Ne de olsa, Dostoyevski, Gogol, Tolstoy gibi ustaların da dile getirdiği gibi, “Rus Ruhu” diye bir şey var. Русская душа (Rassiskaya Duşa), yani Rus Ruhu,Dostoyevski’nin deyişiyle, “eziyet için bitmek tükenmez, dindirilmez bir arzu duymak”gibi sert ve karmaşık bir yapıya sahip. Basmakalıp bir yaklaşım belki, ama Rusların dünyasını analiz ederken de önemli ipuçları veriyor. Amerikan’ın hedonist ve bireysel mutluluğu ön plana çıkaran kültürüne taban tabana zıt olan “Rus Ruhu”na, zaten var olan Batı şüpheciliğini de ekleyerek, Amerika’yı Rusya toplumunun gözünde yeniden “şeytan imparatorluk” olarak yaratmak, Putin’in istihbaratçılık günlerinden epey aşina olduğu “psikolojik harekât” çalışmalarıyla hiç de zor bir olay değil.
Rusya’da Putin iktidarı, son dönemde, sinemalarda yabancı filmlerin gösterimlerinin sınırlanmasından yabancı kökenli kelimelerin Rusçadan ayıklanmasına ve en önemlisi ülke dışından kaynak alan sivil toplum örgütü mensuplarının “ajanlıkla” suçlanmasına kadar bir dizi “Rus Ruhunu” “diri tutacak” fikri gündeme getirdi veya uygulamaya koydu.
Özellikle insan hakları alanında çalışanların, “hain”, “casus” olarak damgalanması, Türkiye’ye de hiç yabancı değil; bu hastalıklı tutumun örneklerini hâlâ görüyoruz. Ancak, Rusya’nın daha da ileri gidip, sivil toplum örgütlerinin ülke dışından kaynak kullanmasını engellemesi, böylesi kaynakları kullananların da, “vatana ihanetle” yargılanmasının hukuken yolunu açması çok vahim bir durum.
İnsan haklarına şüphecilik
Türkiye’de de, Almanya kökenli vakıflara yönelik suçlamaların, epey yakın bir tarihte AKP tarafından gündeme getirildiğini de unutmayalım; sözkonusu grupların hepsi, ağırlıklı olarak insan hakları alanında çalışıyor. Her ne kadar, benzer yaklaşımları tüm partilerde gözlemek sözkonusu olsa da, ister istemez, iktidar gücüne sahip AKP’nin tutumları elbette çok daha belirleyici.
Boston’daki terör olaylarının bir kez daha hatırlara getirdiği, her geçen yıl daha da karmaşıklaşan karanlık bir yapısı var Rusya’da iktidarın.
Türkiye de, tam da kırılgan bir barış sürecine girmişken, insan hakları alanındaki sicilini düzelterek, bağımsız sivil toplumunu güçlendirerek ve tabii, tarihsel kökenleri olan Batı kompleksine tamah etmeyerek, komşusu üzerinde toplanan kara bulutlardan kendini uzak tutabilecek mi?
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024