Tuncer KÖSEOĞLU
Başta Kastamonu olmak üzere Batı Karadeniz’i etkileyen, şimdiye kadar görülmemiş ölüm ve kayıp vakalarına yol açan sel felaketini de ‘doğal afet’ diye niteledik, yolumuza devam ediyoruz. Sözümüzü baştan söyleyelim, bu bir ‘doğal afet’ değil, göz göre gelen insan afetidir. Derelerin ıslahı adı altında betona hapsedilerek daraltılan yataklar; buradan ‘kazanılan’ yerlerde yapılan evler, iş yerleri hatta devlete ait yapılar bu sonucu doğuruyor. Göz göre göre gelen bu felaketler ‘her bulduğumuz yere çökelim’ anlayışı değişmediği sürece artarak devam edecek.
‘Su akar Türk bakar’dan ‘su akar Türk yapar’a…
Yıllar önce Erdoğan başbakanken Ovit yaylasındaki bir törende Karadeniz dereleri üzerindeki hidroelektrik santrallerini (HES) överken, “Eskiden su akar Türk bakar, diye bir laf vardı. Biz bunu değiştirdik, su akar Türk yapar diyoruz” demişti. Duyduğumda kulaklarıma inanamamıştım. Ya da inanmak istememiştim. Son yıllarda her şiddetli yağış sonrası artık peryodik hale gelen sel felaketlerinde suçu yağmura yüklüyoruz. Oysa Karadeniz’de özellikle Temmuz ve Ağustos aylarında şiddetli yağmurun yağması değil, yağmaması anormaldir.
Karadenizliyim, çocukluğum derelerin içinde geçti. Erdoğan’ın ailesinin yaşadığı köye geceleri vadileri aşarak balık tutmaya gitmişliğim bile vardır. Erdoğan’ın ataları insanın ayağı kaysa dereye kadar yuvarlanacak dik yamaçlarda evlerini yapmıştı. Yüzyıllar boyu kendi halinde akan Güneysu dereleri üzerine HES’ler yapıldı, dere yatakları daraltıldı. Sonuç: Her şiddetli yağışta zapt edilemeyen derelerin taşması sonucu felaketler yaşanıyor.
Yaşadıklarımdan ve atalarımdan öğrendiğim bir şey var; bir dereyi asla zapt edemezsiniz. Rahmetli dedemin sık sık söylediği o söz hâlâ kulaklarımda: Uşağım dereyle şaka olmaz, canı nerden isterse oradan akar.
Bunu bilen atalarımız, dere kenarına bırakın ev yapmayı, çay fidanı bile dikmezdi. Gün gelir dere o fidanları alır, bütün emekler heba olur diyerek. Onun yerine dere kenarlarında mısır tarlaları olurdu. O yaz sonuna kadar dere gelir mısırları alırsa ürün derenin olur, almazsa tarla sahibinin…
Yüzyıllarca dereleriyle barışık yaşayan insanlar, tepelerde kurdukları evlerde huzur içinde hayatlarını devam ettirdi. Karadeniz’e turistik geziye gelen insanlar tepelerdeki o evlere bakıp onları yapanların ‘aklına şaşarlar.’ Oysa, daha eski tarihlerde gitselerdi yolun bile olmadığını görecekleri o evler akılsızlığın değil, yüzyıllarca yaşanılarak elde edilen ortak aklın ürünüydü.
İnsanlara dere kenarına ev yapma demek kolay değil
Son yıllarda derelerin taşması sonucu oluşan sel felaketlerinden sonra iktidarı da muhalefeti de ‘ağız birliği’ etmişçesine dere yatakları üzerine yapılan yerleşime işaret ediyor. Suçlanan, canlarını ve mallarını kaybeden insanlar oluyor genelde. Sanki bu evler, yapılar bir gecede dikildi oralara. Oysa herkesin gözü önünde oldu her şey. Giresun Dereli’de de böyle oldu, her yıl felaketi periyodik olarak yaşayan Rize derelerinde ve son olarak Kastamonu Bozkurt İlçesinde de… Her şeyden önce bu yapılaşmalar ‘derelerin ıslah’ edilmesi ile birlikte çoğaldı. Karadeniz’in dereleri üzerine kurulan HES’lerle birlikte, yüzyıllar boyu geniş vadiler boyunca akan dereler beton duvarlara alınarak daracık kanallara hapsedildi. HES’lere karşı çıkan köylülerin karşısına kolluk kuvvetleri çıkarıldı. ÇED raporları hiçe sayıldı. HES’lerin çevreye büyük zarar vereceğini söyleyenler ‘hain’ ilan edildi, susturuldu. Seslerini duyuramaz oldular.
“Önce büyük bir patlama duyduk, sonra toparlanmadan sel suları geldi”
Bozkurt’u yerle bir eden Ezine deresi üzerinde de HES var. Felaketi yaşayan Bozkurtlulara göre bu HES baraj kapaklarını açmış ve ani yükselen dere önüne gelen her şeyi yıkıp yutmuş.
Sabah televizyonda izlediğim bir Bozkurtlu olayı şöyle anlattı: “Herkesin dükkânı açıktı. Belediye hoparlöründen sel olabileceği anonsu yapıldı. İnsanlardan dere yatağına yakın yerlerden araçlarını çekmeleri istendi. Sonra yukarılardan gelen büyük bir patlama sesi duyduk. Bu patlamadan birkaç dakika sonra yükselen dere sularını gördük. İlçe halkı kendini toparlayamadan sel sularına kapıldı. Birçok yakınım, tanıdığım şu anda kayıp.”
“Devlet okul yaptı, ben niye ev yapmayayım?”
Son yıllarda hemen hemen her yıl derenin taşmasıyla sel felaketi yaşayan Salarha vadisinde kız kardeşimin de dere yatağına yakın bir evi var. Bir ay önce Muradiye’de iki kişinin ölümüyle sonuçlanan bir dere taşması oldu. Bu taşma sırasında sel suları kardeşimin evinin bahçesine kadar geldi. Birkaç yıl önce eniştem evini buraya yaparken, ona “Bak bu ev dere yatağına çok yakın bir yerde. Baban, evini zorluklara rağmen tepede yapmıştı, sen ise dere yatağına yapıyorsun, bu çok tehlikeli” dediğimde verdiği cevap bütün itirazlarımı yerle yeksan etmişti: “Devlet buraya okullar, kurumlar yaptı. Hatta bu binalar dere yatağında değil eskiden dere olan ve doldurulan yerlerin üzerine yapıldı. Ben niye yapmayayım.”
Her şeye sahip olamazsınız, her şeyi kontrol edemezsiniz
Görünen o ki Batı Karadeniz’de yaşanan, en çok Kastamonu ilini etkileyen sel felaketleri durmayacağı gibi artarak devam edecek. Buna insanoğlunun başta doğa olmak üzere her şeyi kontrol altına alma hırsının neden olduğunu düşünüyorum. Bu tür felaketleri az hasarla atlatmak istiyorsak öncelikle bu hırsımızdan vazgeçmemiz lazım.
Bir de devletin her felaket sonrasında İBAN numarası vermesi meselesi var. Bu da giderek itici bir hal almaya başladı. Bu kadar can kaybı yaşanmış, yüzün üzerinde kayıp başvurusunun olduğu sıcak bir ortamda İBAN duyuruları insanlara yardım etme isteğinden ziyade çaresizlik duygusu veriyor. Hani TC devleti her şeyin üstesinden gelebilecek güçlü bir devletti?
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.12.2023
20.05.2023
7.03.2022
1.03.2022
14.02.2022
28.01.2022
24.01.2022
12.01.2022
29.12.2021
20.12.2021