Vahap COŞKUN
31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinden siyasi olarak en kazançlı çıkan parti CHP oldu. Büyükşehir belediyelerini kazanan CHP hem medya ve sivil toplum örgütlerini daha etkin kullanma imkânına kavuştu, hem de AK Parti’nin psikolojik üstünlüğüne son verdi. 17 yıllık iktidarın artık neredeyse “kalıcı” gözüyle bakılan hâkimiyetini kıran CHP, bir de uzun bir süredir esamesinin okunmadığı bölgelerde varlığını göstererek moral buldu.
CHP için geleceği daha umutlu kılan bu gelişmelerde Kılıçdaroğlu’nun hakkı teslim edilmeli. Genel Başkan olduğu dönemden bugüne Kılıçdaroğlu CHP’yi değiştirmeye çabaladı. CHP’nin katı laikçiliğe dayanan dilini terk etti. Klasik tabanı dışından insanlara CHP’nin kapısını açtı ve onlara yönetim kadrosunda yer verdi. CHP’lilerin asla bir arada olacaklarını düşünemeyecekleri kesimler (muhafazakârlar, milliyetçiler), partiler (MHP, İYİ Parti, Saadet Partisi) ve aktörlerle (Ekmeleddin İhsanoğlu, Abdullah Gül) farklı dönemlerde bir araya geldi, kimileriyle işbirliği yaptı.
Bütün bu hamleler ilk başlarda arzulanan tabloyu doğurmadı. Ne yerelde ne de genelde parlak neticeler alınabildi. Her seçim gecesinden sonra CHP genel merkezine hüzün çöktü ve doğal olarak okların tamamı Kılıçdaroğlu’na yöneltildi. Neler söylenmedi ki! CHP’yi dönüştürme politikası partiyi köklerinden koparmıştı. CHP sağcı bir kimliğe mahkûm edilmişti. Muhafazakârlara açılımın bu kesimler nezdinde bir karşılığı olmamıştı; tersine, CHP’nin oylarını aşındırmıştı. Dine ve dindarlara saygı adına meydan gericilere bırakılmıştı. Cumhuriyetin değerlerine saldırılmış, yüz yıllık kazanımlar berhava edilmişti, vesaire.
Demokratik mücadeleye odaklanmak
Tabandan ve parti içinden gelen bu tip sert eleştiriler karşısında Kılıçdaroğlu bazen durakladı, bazen geri adım attı ama CHP’yi dönüştürme iradesini korudu. Yavaş, ürkütmeden ve tabanın hazmedeceği şekilde söylem ve eylem düzeyinde değişiklikler yaptı.
2019 seçimleri, CHP’deki bu değişimin kaderini tâyin edecek düzeyde bir öneme sahipti. Başarısızlık halinde yeni siyasetin çıkar yol olmadığını savunanlar güçlenecek ve Kılıçdaroğlu’nun başkanlığı tekrar bir sorgulamaya tabi tutulacaktı. Başarıya ulaşıldığı takdirde Kılıçdaroğlu’nun zeminini sağlamlaştıracaktı. Bu bağlamda yerel seçimlerde kazanılan başarı, dönüşüm stratejisini sürdürmesi için Kılıçdaroğlu’na verilen bir vize olarak değerlendirilebilir.
31 Mart ve 23 Haziran’ın CHP tabanına iki yönlü tesir edeceği söylenebilir. Birincisi, AK Parti, 17 yıl boyunca girdiği her seçimi kazandı ve çok partili Cumhuriyet tarihinin en uzun ömürlü iktidarı oldu. AK Parti iktidarının sürekliliği, CHP tabanının bir bölümünde demokrasiye karşı inançsızlık yarattı. Halk hep istenmeyen ötekileri seçince, iktidara gelmek için halka değil siyaset dışı kurumlara bel bağlandı.
Ancak zaman içinde şartlar değişti. Önce güvenilen vesayet dağlarına karların yağması ve ardından AK Parti’nin sandıkta yenilebileceğinin görülmesi, halka olan güvensizliğin aşılmasına katkı sundu. 31 Mart ve 23 Haziran’ın verdiği moral, başarının tek yolunun halkı ikna etmekten geçtiğini bir kez daha gösterdi. CHP’nin mütereddit tabanının, seçim kazanmanın tadını aldıktan sonra demokratik mücadeleye daha fazla odaklanması beklenebilir.
Eskiye dönüş yok!
İkincisi, farklı kesimlere açılım siyasetinin daha fazla benimsenmesidir. Siyasette hiçbir şey başarının yerini tutmaz. Önceki seçimlerde umulan zaferler gelmeyince CHP’nin diğer partilerle yaptığı ortaklık yerden yere vurulmuştu. Bu seçimlerde ise kararın ne kadar doğru ve yerinde olduğu belirtiliyor. Dolayısıyla gelen başarı, farklı mahallelerle birlikte yol almayı savunanların elini kuvvetlendirdi.
CHP önümüzdeki dönemde de bu siyaseti takip edecektir. Eskiye dönmenin bir imkânı yok! Çatlak bazı sesler çıkabilir ama CHP’nin, meselâ, artık bir başörtüsü karşıtlığı ve irtica gündemi olmayacaktır. Tersine, şimdiye kadar yeterince irtibat kurulamamış, hakir görülmüş veya en azından gözardı edilmiş gruplarla ve onların sorunlarıyla daha fazla hemhal olunacaktır. Muhafazakârlarla, milliyetçilerle ve Kürtlerle daha sıkı bağlar kurulmaya, dirsek temasının ötesine geçmeye çalışılacaktır.
Nitekim bunun emareleri görülmeye başladı. CHP’de yönetim bir yanda seçilen belediye başkanlarına toplumun tümüne hizmetle yükümlü oldukları hatırlatıyor, muhafazakârların taleplerine duyarlı olmaları ve liyakatten şaşmamaları talimatını veriyor. Bir yandan S-400’ler konusunda milliyetçilerin hassasiyetini gözeterek iktidara arka çıkıyor. Bir yandan da sonbaharda Kürt meselesinde bir çıkış yapmaya ve öncelik almaya hazırlanıyor. Yani hem yerel hem de genel siyasette dışlayıcı değil kapsayıcı bir siyaset tarzı geliştirmeye çalışıyor.
1989 travması!
Zannımca CHP’nin bu çizgisini sürdürmesi ve hedefine varabilmesi, iki konuda doğru işler yapabilmesine bağlıdır. Başarının anahtarlarından biri, iyi bir yerel yönetim pratiğini halka sunmasıdır. CHP’nin bu konuda acı bir tecrübesi var. 1989’da da CHP yerel seçimlerde muazzam bir netice kazanmıştı. Ancak kötü bir belediyecilik yapmış, halkın tepkisini üzerine çekmişti. Bu da CHP’ye çok pahalıya patladı. CHP çeyrek asır iktidar yüzü görmedi. “Bir daha 1989 travması yaşamayacağız” diyen Kılıçdaroğlu bunun ayırdında.
Şimdi CHP’ye halk yeni bir fırsat verdi. CHP’nin kazandığı kentlerde iyi bir belediyecilik hizmeti görmek istiyor. Genellikle parti bu beklentinin farkında; onun için genel merkezde belediyeleri destekleyecek ve aralarında işbirliğini geliştirecek birimler kuruluyor. Yerelde başarılı olmayana halkın merkezi teslim etmesi zor olduğundan, CHP yereldeki başarı hikâyeleri üzerinden merkeze uzanmayı planlıyor. Planın işlemesi belediyelere bağlı; geçmişi aratan bir performans ise CHP’nin iktidara hasretini uzatır. İktidarın kapısını aralamak için CHP belediyelerinin yüz ağartacak bir performans sergilemeleri gerekir.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları







































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.10.2025
8.09.2025
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025