Cafer Solgun
Beni iyi dinle, ey şimdi!
Ben ki hey, tüm çiçeklerin umuruyum
Nil’den geçerim. Çölden Arap’tan geçerim
Fırat ve Dicle tutarsa beni
– Kan, bilirsin, bir tadın da adı olur –
Beni bir göz gibi beklemeye yaz
Çünkü gitmek şiir yollar düzyazı
Ve ben babamın bir kardeşi olurum
Acıyı muska gibi gövdemde taşıyarak –İlhan Sami Koçak
Okumuşsunuzdur haberi: 20 Ağustos günü, şair, yazar ve “kıdemli” mahpus İlhan Sami Çomak 30 yıllık cezasının infazını tamamlamış olarak hapishaneden çıkacakken, ailesi İlhan’ı almak için hapishanenin yolunu tutmuşken, medya jargonuyla bir “son dakika” gelişmesi oldu ve İlhan’ın tahliyesi cezaevinin İdare ve Gözlem Kurulunun “oy birliği” ile aldığı karar sonucu üç ay ertelendi.
Hapishanelerde, cezaevi müdürünün başkanlığında cezaevi tabibi, psikiyatrist, psikolog, öğretmen, infaz koruma baş memuru gibi hapishane idaresinde görevli kişiler tarafından oluşturulan bu İdare ve Gözlem Kurulları, daha çok siyasi mahpuslara yönelik kararlarıyla gündeme geliyor. Ağır disiplin cezalarının yanı sıra özellikle ve esas olarak cezasının infazı tamamlanan mahpusların tahliyesini erteleme kararlarıyla…
Silivri’de bulunan Marmara 5 Nolu Kapalı Cezaevinden tahliye olacak iken bu kurulun gadrine uğrayan İlhan Sami Çomak’ın durumu “ilk” değil ve bu gidişle “son” da olmayacak.
Bu kurulların görevi, ilgili yasada özetle, hükümlülerin “gözlem ve gelişimlerinin” değerlendirilmesi, risk değerlendirme raporları hazırlanması, bu amaçla hükümlülerle mülakat yapılması olarak tanımlanmış. Bu çerçevede mahpuslara çeşitli disiplin cezaları verilmesine karar verebiliyor. En önemlisi ve ağır olanı da, tahliyelerini erteleyebiliyor…
Bu kurullar neyi, neye göre “gözlemliyor” ve “risk değerlendirme raporları” hazırlıyor, cezalar verebiliyor, tahliyesi gereken mahpusları “içeride” tutmaya devam edebiliyorlar?
Meseleye yabancı olanlar, muhtemelen bu soruya “ıslah olup olmadığına bakıyorlar” diyeceklerdir. Gerçekten de öyle; ölçüleri “ıslah” olup olmadığı. Peki “ıslah” olmak ne demek? Bu, tamamen sübjektif bir ölçü ve kurulların bunu anlamlandırma biçimleri, çoğu zaman “pişman mısın?” diye sormak oluyor. “Pişmanım” derse, herhalde “ıslah” olduğuna kanaat getiriyor ve cezasını tamamlamış mahpusların tahliyesine engel olmuyorlar, lütfedip!
Bu soruya bekledikleri yanıtı vermeyen mahpusları ise “ıslah olmamış” şeklinde değerlendiriyor ve tahliyelerini haksız biçimde ertelemeyi vazife belliyorlar. Örneğin, geçtiğimiz Mayıs ayında 30 yıllık cezasını tamamlayıp bulunduğu Antalya S Tipi Kapalı Cezaevinden salıverilmesi gereken Nurettin Çelebi, kendisine yöneltilen bu soruya “Ayıp değil mi bu soruyu soruyorsunuz!” şeklinde tepki gösterdiği için tahliyesi 6 ay ertelendi…
Son birkaç yıldır peş peşe 30 yılın ardından “tek parça” halinde dışarı çıkan çok arkadaşım oldu. Neyse ki diyelim, herkese sormuyorlarmış o “ayıp” soruyu. Tamamen keyfi bir durum söz konusu yani.
Çok açık ki, “pişman mısın?” diye sorarken kast ettikleri kişinin kimseyi ilgilendirmemesi gereken iç dünyası ile muhasebesi değil; devlete biat ettirmek, boyun eğdirmek. “Pişman” ettikleri insanları, kişilikleri yerle bir edilmiş, değerleri çiğnenmiş, onurları zedelenmiş birer zavallı haline getirmek, bu şekilde toplum içine yollamak. Arzuladıkları “ıslah” olmuş eski mahpus tipi böyle bir şey; bu şekilde toplum içinde “devlete karşı gelmenin sonu budur” dercesine dolaşsınlar. “Cezaları” hiç bitmesin…
Asıl mesele; cezasının infazı tamamlanmış olmasına karşın tahliyesini engellemek, ertelemek. Bir “suç” işlediğiniz iddiasıyla tutuklanıyorsunuz, yargılanıyorsunuz ve neticede, haklı veya haksız o ayrı bir konu, bir mahkeme tarafından cezaya çarptırılıyorsunuz. Temyiz, yargıtay derken hükümlü oluyorsunuz. Dediğim gibi, bu süreçlerin adil olup olmadığı, haklı haksız meselesi ayrı bir tartışma konusu. Bu süreçlerde muhatabınız mahkemeler, yani yargı kurumları; savcılar, yargıçlar, avukatlarınız. Bir hukuki prosedür söz konusu. Bunu bilmek için hukuk hatmetmiş olmak gerekmiyor: “Suç” ve “ceza” yasalarla tanımlanmıştır, somuttur, maddi delil ve kanıtlara dayanmalıdır ve tamamen bağımsız olması gereken yargı ile ilgilidir. Başka hiçbir kurumun, “suç” tanımı yapmak ve “ceza” vermek hakkı, yetkisi yoktur. Normalde…
Ceza ve infaz kurumları, yani hapishaneler ise, adı üzerinde, tutukluluk süreci bir yana, hakkınızdaki hükmün infazı, yani uygulanması ile yükümlüdür. Bu kurumlarda şu veya bu nedenle disiplin cezalarına çarptırabilirsiniz; ama sizi cezanız bittiği halde özgürlüğünüzden alıkoyma, “ıslah olmamış” gibi sübjektif değerlendirmelerle tahliyenizi erteleme, engelleme hakları yoktur. Olmamalıdır.
Bu kurullar bu tür kararlarıyla düpedüz kendilerini mahkeme yerine koyuyorlar. Soyut, yoruma açık, hatta yasal dayanağı olmayan sübjektif ölçülerle insanların ve onların ailelerinin, yakınlarının hayatlarıyla oynuyorlar…
“Yasal dayanağı olmayan” diye boşuna demiyorum: İnfaz yasasında, “pişmanım demeyenleri bırakmayız” diye bir hüküm mü var? Olacak şey değil!
İlhan’ın tahliyesini neden engellemişler?
İlhan Sami Koçak’ın tahliyesini “erteleme” kararı veren kurul 30 yılda “ıslah” olmamış İlhan’ın üç ayda “ıslah” olabileceğini mi düşünüyor acaba? Ahmet Kaya’dan ilhamla; nereden baksanız tutarsızlık, nereden baksanız ahmakça…
İlginç olan, kurul bu üç aylık erteleme kararını verirken, herhangi bir olumsuzluktan da bahsetmiyor. Mesela, “Hükümlünün hakkında düzenlenen raporlarda genel olarak olumsuz bir durum yok ise de” deniyor. Devamla, birtakım tumturaklı ama anlamsız cümlelerin ardından, özetle, “…koşullu salıverilmesi hususunda iyi halli olmadığı değerlendirilmiştir” buyurmuşlar! (Haberin tamamına bakmak isterseniz: https://www.evrensel.net/haber/526063/ilhan-sami-comakin-tahliyesine-keyfi-erteleme )
Bu “iyi hal” saptamasında da duralım biraz. Mahpusun “iyi halli” olup olmadığını anlamak için “gözlemledikleri”, “değerlendirmeye” tabi tuttukları “kriterler” arasında bakın neler var: Kütüphaneden kitap alıyor mu? Kaç kitap almış? (Kütüphanede ilginizi çeken kitaplar yoksa ne olacak? Dışarıdan getirtilen kitaplar sınırlı) Zaten “kotalı” olarak verilen suyu tasarruflu mu kullanıyor yoksa tasarruf etmeyi önemsemiyor mu? Hapishanede düzenlenen etkinliklere katılıyor mu? (Etkinlik filan düzenlendiği yok aslında ama olsun) Görüşçüleri geliyor mu? Yaptığı görüş sayısı kaçtır? (Aileniz bulunduğunuz hapishaneye uzak bir yerde yaşıyorsa, sağlık sorunları varsa ya da ekonomik nedenlerle görüşünüze gelemiyorsa gibi hususlar kurulun umurunda değil!)…
Muhtemelen İlhan Sami Koçak için, “Çok okuyor, çok yazıyor, onun yazı ve mektuplarını okumaktan gözlerimiz bozuldu” gibi bir “kriter” icat etmişlerdir, şiirlerini de sevmiyorlardır kesin… Mümkün…
İlhan bu üç aylık “yargısız infaz” cezasına cevaben; “Ben iyiyim. Güçlü ve ayaktayım. Siz de güçlü olun. Burdan başı dik çıkacağım, önemli olan budur” dedi. Önemli olan budur gerçekten de: İyi olmak, güçlü olmak, başı dik olmak…
***
İlhan’ın babası Cebrail Çomak’ın adliye koridorlarında çınlayan “adalet” çığlığı, Emine Şenyaşar’ın TBMM önlerinde “adalet” arayışı, Cumartesi Annelerinin Galatasaray Meydanında “kayıplarımız için adalet” direnişi, zorbaların kabusu, insanlığımızın yüzakıdır…
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTAlbayrak’ın Gelgitleri.. 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveci‘Orta Sınıf’ bu kez kazanıyor… 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomideki Gelişmelerin Değerlendirilmesi 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Kim bu Devlet Büyükleri?” 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBen Şüheda Sena Öğütalan; masumiyetim tek teminatımdı, kâbusum oldu… 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAGerçek sanık sandalyesinde 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolErdoğan ve Trump 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset arenasında birileri hesabını yanlış yapıyor 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYoksa bu gelen hukuk ve demokrasi mi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanÖzgür Özel sol medyanın gazına gelmedi 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEller Bağlı Duruş: Barışın ve Özgürlüğün Ahlâkî Politik Çığlığı... 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKaan’ın motorları ve bir soru: Türkiye’nin F-35 alması şart mıdır? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSumud tecrübesi bize neler söylüyor? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANFotoğraflar tarafsız değil 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUBir fotoğrafın bana düşündürdükleri… 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTCumhurbaşkanı, “muhalefet”, “Kürtler” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMeşruiyet ve toplumsal cinsiyet: Eşbaşkanla tokalaşılmadı 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ile Batı arasındaki “sözleşme” bozuluyor mu? 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“Siyasette zorlama yoktur!” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMemleketin geleceği hangi fotoğrafta? 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAYM “vatandaşı koru” dedi… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.09.2025
14.09.2025
5.09.2025
29.08.2025
22.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
1.08.2025
25.07.2025
19.07.2025