Cafer Solgun
'Kontrol'lü mü? 'Tiyatro' mu? 'Darbe' mi?
25.07.2018
3328
Belki biraz uzun bir yazı olacak, ama mevzu önemli ve doğru anlaşılması gerek...
15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümünde bu alçakça girişimi kınayan birkaç tivit attım ve çok "ilginç" ve düşündürücü tepkiler aldım.
Darbe girişiminin ilk saatlerinde ve izleyen günlerde de darbeye karşı demokrasiyi savunmanın "ilkesel" bir anlamı, değeri olduğuna dair görüşlerimi yazmış, paylaşmıştım. Darbeye karşı demokrasiyi savunmak, ideolojik, siyasi görüşlerimiz, tercihlerimiz ne olursa olsun, hepimiz için bir "ortak payda" anlamı taşır; en azından, naçizane, yıllardır nefesim, kalemim yettiğince böyle olması gerektiğini savunuyorum.
"İyi darbe-kötü darbe"?
Bunu önemsemem boşuna değil. Zira biliyorum ve biliyoruz ki, toplumda öteden beri "iyi darbe, kötü darbe" şeklinde bir kötü yaklaşım tarzı var. "Düşman" bellediğine "karşı" ise o "iyi" darbedir ve kendisine karşı ise, "kötü."
Bu, sadece kötü değil, aynı zamanda yanlış ve mesnetsiz bir yaklaşım. Çünkü gerçekleşmiş bütün darbe ve muhtıralar, ülkenin demokratikleşmesine, demokratik geleceğine karşı düzenlenmişlerdir. Görünüşteki yönleri yalandır, dolandır, aldatıcıdır ve maalesef yıllarca o "görünüş" üzerinden önü açılan algılar etkili olabilmiş, topyekün bir darbe karşıtı duyarlılığın gelişmesi önlenmiştir.
Örneğin 27 Mayıs 1960 darbesi, sağ, muhafazakar kesim tarafından lanetlenirken, 12 Mart ve 12 Eylül için aynı hassasiyet söz konusu değildi; çünkü 12 Mart ve 12 Eylül sola karşı, "komünizm tehlikesine" karşı idi.
Aynı durum tersinden sol cenah için de geçerliydi. 27 Mayıs darbesi "iyi darbe" idi, çünkü "sağcı" bir iktidara karşı yapılmış, 1961 Anayasası ile de solun önünü açan bir "nispi demokrasi" getirmişti. 27 Mayıs için "ilerici, politik devrim" diyen sol gruplar bile vardı.
Yıllar önce (2007-2008) "iyi darbe, kötü darbe" ayrımını ve 27 Mayıs'ı "ilerici darbe" sayan yaklaşımları eleştiren yazılar yazdığımda "bizim mahalle" hayli karışmıştı.
28 Şubat "postmodern" darbesi için de benzer bir çifte standart vardı. 28 Şubat için "Bu darbenin bir hayırlı tarafı var ve o da ilk defa muhafazakar, mütedeyyin kitleler darbeci devlet geleneği ile doğrudan karşı karşıya geldiler" dediğimde de, muhafazakar kesimde bir şaşkınlık olmuş, ama sonradan hak veren tepkiler almıştım.
Darbeye, darbeciliğe karşı olmak "ortak paydamız" olmalı
Darbeler, müdahaleler, muhtıralar konusunda net ve kesin bazı hususlar var. Meselenin "ortak payda" olarak ele alınması gerektiğini düşünmemin nedeni de birbiriyle doğrudan bağlantılı bu hususlarla ilgili.
1. Darbe ve müdahaleler, eksik gedik, kör topal da olsa demokrasiye karşıdır ve hiçbir darbe, darbecilerin bir demagojiden ibaret iddialarının aksine ülkemizi daha ileri bir demokrasiye taşımış değildir ve bu zaten mümkün de değildir.
2. Bütün darbeler, askeri vesayet düzenini daha da kesinleştiren düzenlemeler yapmayı öncelikli görevleri addetmişlerdir. (Örneğin Milli Güvenlik Kurumu, 27 Mayıs darbesinin eseriydi.)
3. Bütün darbeler ABD-NATO patentlidir. "Derin" bağlantılar içerisinde planlanmış ve hayata geçirilmiştir. Bu yüzden darbeler Türkiye'yi her seferinde daha fazla ekonomik, siyasi, askeri bakımdan bağımlı duruma sürüklemiştir.
4. Darbe ve müdahalelerin "sağa karşı, sola karşı, bölücülüğe karşı, irticaya karşı" türü görüntülerle sunulması tamamen konjonktürel hassasiyetler nedeniyledir. Hepsi de yukarıdaki ortak özelliklere sahiptir. Gerçekte bütün darbeler resmi ideolojinin temel hassasiyetlerini gözetmiş, askeri vesayet düzenini sağlamlaştırmış, Türkiye'nin demokratik geleceğini kanla gölgelemiştir.
Şu veya bu siyasi görüşe sahip olabilirsiniz, siyasi, demokratik meşruiyet zemininde görüşlerinizin demokratik mücadelesini verirsiniz. Bu uğurda baskı görseniz, sıkıntı da çekseniz, hiçbir derdinizin devası "darbe" değildir. Bu nedenle darbeye, demokrasi dışı "derin" müdahalelere karşı olmak "ortak paydamız" ve ortak hassasiyetimiz olmalıdır... Ve maalesef, bunca acı darbe deneyimine rağmen bu bilinç ve duyarlılığı paylaşmak konusunda hala ciddi sıkıntılar yaşıyoruz.
15 Temmuz
Sözü tam da burada 15 Temmuz darbe girişimine getirmek gereği var.
15 Temmuz 2016 günü Türkiye uzun ve kanlı bir gece yaşadı. Akşam saatlerinde bazı askeri birlikler Boğaz köprüsünü tuttu. Genelkurmay Karargahı ve kuvvet komutanları "derdest" edildi. İzleyen saatlerde bazı resmi ve özel kuruluşlar baskına uğradı. Savaş uçakları ve helikopterler uçmaya ve hedeflerini bombalamaya başladı. Bombalanan kurumların başında da TBMM geliyordu; ilk defa... TRT'de bir darbe bildirisi okundu, vs. Yani "birileri" düğmeye basmıştı ve bir darbe girişimi oluyordu...
Açık söylemek gerekirse, bu alçakça girişimin bir "FETÖ'cü kalkışma" olduğunun kısa sürede anlaşılması ve açıklanması, ordudaki Kemalist çevrelerin de harekete geçmesini önleyen bir etki yarattı. Bu, darbeci cuntanın hesaplarını alt üst etti. Bu yöndeki ilk açıklamayı dönemin başbakanı Binali Yıldırım yaptı. Sonra da darbecilerin hedefindeki Cumhurbaşkanı Erdoğan halkı meydanlara ve darbeye karşı direnişe çağırdı. Ve bu ülkede ilk defa halk, darbecilere karşı sokaklara, meydanlara aktı. Tankların önüne yattı, üzerine çıktı. Kurşunlara, bombalara kendisini siper etti... 250 kişi öldü ve binlerce kişi de yaralandı...
Medya darbe çığırtkanlığı yapmadı. Siyasi partiler darbeye karşı çıkan açıklamalar yaptı, meclisi terk etmedi. Bunları da belirtmek gerekir elbette...
Darbeye karşı halkın direnişinde bazı "aşırılıklar" oldu elbette. (Bana göre en "tehlikelisi" Alevi mahallelerine saldırılar olduğu şeklinde çıkan provokatif haberlerdi. Neyse ki doğru çıkmadı.) Bu tür kitle hareketlerinde öngörülemeyen "aşırılıklar" olması, deyim yerindeyse, kaçınılmazdır. Darbeye karşı direnen halkın hedefinde genellikle darbeci askeri birlikler oldu; yani "aşırılık" belirli sınırlar içinde kaldı...
Sonrasında "Devletin içine yönelik" olduğu söylenen OHAL ilan edildi. Daha sonra da bir Yenikapı mitingi gündeme geldi ve adına da "Yenikapı ruhu" denildi. Maalesef o "ruh", göz açıp kapayana değin denilecek kadar kısa bir zamanda hemen canlanan siyasi çekişmelerin tozu dumanı arasında yitti gitti. HDP mitinge davet edilmedi. CHP son anda katıldı. Sonrasında o "ruha" sahip çıkan kalmadı zaten...
Bırakalım "ruhu", CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu darbeye "tiyatro" ve "kontrollü darbe" dedi, FETÖ'cülerin iddiası da buydu zaten; başarılamamış darbeyi savunacak halleri yoktu ya? Darbe sanıkları da bu tanımlamayı pek sevdi ve yargılandıkları mahkemelerde yaptıkları savunmalarda bunu kullandılar. İktidar partisi sözcüleri de yanlarına MHP'yi almış olmanın rahatlığıyla o gün bugündür 15 Temmuz'u gündelik siyasetin argümanlarından biri haline getirdiler; oysa darbe girişiminin hedefi, evet, Erdoğan ve AKP idi, ama sonuçta bütün Türkiye idi. İktidar partisi OHAL'i "darbeye karşı devletin kendisini koruması" düzleminden çıkartıp bütün muhalif kesimlere karşı tasfiye kılıcına dönüştürmeyi de ihmal etmedi...
Açıkçası "tiyatro", "kontrollü darbe" söylemlerinin toplumun bazı kesimlerinde karşılık bulduğunu da "maalesef" diyerek belirtmek gerek. Ben "ortak payda", "ortak sorumluluk" diye söylenedurayım, toplumda var olan kutuplaşma, kamplaşma 15 Temmuz konusunda da kendisini gösterdi. Bunu, 15 Temmuz darbe girişimini kınayan birkaç tivitime gelen tepkilerde çok açık bir şekilde ve üzüntüyle gördüm. 15 Temmuz darbe girişimini kınadığıma göre acaba ben iktidara göz mü kırpıyor muşum?
Ne yazmışım da kime ne diye göz kırpmışım diye dönüp baktım tivitlerime tabii. Ben ki bağımsız bir yazarım madem, ne demişim ki "yanaşmışım" bir yerlere acaba? Yazdıklarımda böyle anlaşılacak bir şey göremedim. Hepsi de orada duruyor, merak eden bakabilir...
Kapatılan Meydan gazetesindeki yayınlanan son yazımın başlığı, "Darbeye karşı çıkmak ilkesel bir duruştur" idi. Darbeye, askeri vesayet düzenine karşı olmak, ülkemiz şartlarında demokrat olmanın olmazsa olmaz şartlarından, gereklerinden biriydi ve halen de öyledir.
Mesele nedir peki?
Besbelli ki "tiyatro, kontrollü darbe" filan dememiş olmam. Öyle mi?
"Tiyatro" imiş... Eğer öyle ise epey kanlı bir "tiyatro"... Çok sayıda savaş uçağı, helikopter, silah, bomba, özel eğitimli komando gibi unsurların da rol aldığı bir "tiyatro"... Neyse ki halk bu tiyatroyu "izlemekle" yetinmedi, sahneye çıktı. Çıkmasa mıydı?!
"Kontrollü" imiş... Eğer öyle ise kontrolden çıksa, darbeciler "başarsa" ne olacaktı? İyi mi olacaktı?
Darbeye, darbeciliğe karşı olmak; darbeye, darbeciliğe karşı sivil, meşru, demokratik siyaseti savunmak demokrat olmanın da ötesinde "yurttaş" olmanın olmazsa olmaz gereğidir, kırmızı çizgisidir... Benim görüşüm ve duruşum bu. Gayet açık ve net olduğuna inanıyorum. Anlayamayanların kendilerini gözden geçirmesinde fayda var.
Peki bu alçakça girişimin hala açıklığa kavuşturulması gereken yönleri, cevaplanması gereken soru işaretleri yok mu? Tabii ki var. Ama meselenin bu boyutunu doğru dürüst tartışmak için DE öncelikle darbeye, darbeciliğe karşı tavır ve duruşumuzun net olması gerekir... Meselenin bu boyutu da başka bir yazının konusu olsun.
22 Temmuz 2018
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTAlbayrak’ın Gelgitleri.. 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveci‘Orta Sınıf’ bu kez kazanıyor… 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomideki Gelişmelerin Değerlendirilmesi 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Kim bu Devlet Büyükleri?” 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBen Şüheda Sena Öğütalan; masumiyetim tek teminatımdı, kâbusum oldu… 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAGerçek sanık sandalyesinde 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolErdoğan ve Trump 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset arenasında birileri hesabını yanlış yapıyor 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYoksa bu gelen hukuk ve demokrasi mi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanÖzgür Özel sol medyanın gazına gelmedi 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEller Bağlı Duruş: Barışın ve Özgürlüğün Ahlâkî Politik Çığlığı... 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKaan’ın motorları ve bir soru: Türkiye’nin F-35 alması şart mıdır? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSumud tecrübesi bize neler söylüyor? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANFotoğraflar tarafsız değil 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUBir fotoğrafın bana düşündürdükleri… 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTCumhurbaşkanı, “muhalefet”, “Kürtler” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMeşruiyet ve toplumsal cinsiyet: Eşbaşkanla tokalaşılmadı 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ile Batı arasındaki “sözleşme” bozuluyor mu? 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“Siyasette zorlama yoktur!” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMemleketin geleceği hangi fotoğrafta? 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAYM “vatandaşı koru” dedi… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.09.2025
14.09.2025
5.09.2025
29.08.2025
22.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
1.08.2025
25.07.2025
19.07.2025