Kemal CAN
İktidar blokunun daha önce de olduğu gibi büyük ölçüde Bahçeli tarafından çizilen stratejisi, önemli endişelerin ürünü olmakla birlikte nispeten kolay olacağına inanılan "engelleme" hamleleriyle örülü. Zaten bu stratejinin en güçlü tarafı, muhalefet cephesinde yaratabildiği endişenin kendisindekinden fazla olabilmesi.
Kasım 2015 seçimi, 16 Nisan 2016 referandumu ve 24 Haziran 2018 seçiminin yolunu açan, yolunu açmakla kalmayıp çerçevesini, sonuçlarını önemli ölçüde belirleyen Devlet Bahçeli, yerel seçimin de haritasını çizmeye başladı. Ağustos ayındaki bazı açıklamalarının ardından geçtiğimiz günlerde gazetecilere verdiği yemekte, bu stratejiyi ve hedefleri biraz daha ayrıntılandırdı. Bahçeli’nin çizdiği çerçeve, 2015’ten itibaren aktif inisiyatif aldığı bütün gelişmelerde olduğu gibi, kendisinin kilit konumda olduğu bir savunma stratejisini işaret ediyor. Yine bunu “devlet” adına bir beka davası olarak yaptığını ima ediyor. Ve aslında dolaylı olarak iktidar blokunun “her daim” kazanmasına rağmen güven hissedemediğini de itiraf ediyor.
Bahçeli’nin kendi numaralandırmasıyla stratejisinin dört ayağı var. Birincisi, üç büyükşehrin Cumhur İttifakı’nın elinde olmasıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin tekrar tartışılmasının önlenmesi. İkinci ayak, özellikle batıdaki büyükşehirlerlerde muhalefetin ittifak yaparak etkinlik kazanmasının engellenmesi. Üçüncüsü, Kürt bölgesinde kayyımlarda olan belediyeleri HDP’nin geri almasının önüne geçilmesi. Dördüncü ayak olarak da, MHP’nin gücünü koruması ve mümkünse artırması. Stratejinin ilk üç ayağı hiç tartışma götürmeyecek ve saklanmayan biçimde birilerini “engelleme” içerikli, son ayak da pasif olmayan bir savunma hali. Son ayağı dışarıda tutarsak, bütün bunları iktidarın toplam yaklaşımı olarak okumak da mümkün.
Bahçeli’nin söylediklerinin biraz daha ayrıtınlarına girerek ilerleyelim: “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi artık geri dönülmez bir yoldadır. 16 Nisan’da yapılan referandumda hukuki boyutunu, 24 Haziran’da da demokratik boyutunu kazanmıştır. (…) Yerel seçimde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin meşruiyetini tartıştırmayacak bir sonucun elde edilmesi lazımdır”. Bahçeli, bu “tehlikeyi” işaret ederken pusuda bekleyen dış güçleri de isim isim sayıyor. Ve olası bir başarısız seçim gecesi sonrasında “Erdoğan istifa” sesleri duyulacağını söylüyor. Muhalefete yeni bir “kısa menzil” tuzağı kurulmuyorsa, ciddi bir endişe var demek. Bu yaklaşımın pek de örtülü olmayan bir tarafı da, Erdoğan’a mecburiyetlerini yeniden hatırlatmak.
“Eğer 30 büyükşehirde, CHP – HDP eklemlenmiş bir yapıda seçime girer ve adayların içerisinde PKK yanlısı kişiler de aday gösterilir, bundan da sonuç alınırsa, bu defa terörle mücadelenin bir boyutu tartışmaya açılır” diyen Bahçeli, muhalefetin özellikle de büyükşehirler ve batıda HDP’nin dahil olacağı bir işbirliğinin durdurulmasını önemli bir hedef olarak koyuyor. Bu engellemenin de iki ayağı var: Birincisi, CHP’nin erken bir baskıyla böylesi bir hamle için ürkütülmesi, ikincisi de Cumhur İttifakı’nın erken favori haline gelerek avantaj sağlaması. Erdoğan’ın İş Bankası çıkışına Bahçeli’nin de dahil olmasını sadece gündem değiştirme çabası olarak değil, muhalefetin enterne edilmesi paketinin parçası olarak da düşünmek mümkün.
Bahçeli stratejisinin üçüncü ayağını da şöyle anlatıyor: “Kürt kökenli, Güneydoğu Anadolu’da yaşayan aşiretlerin iradesini alarak, onların iradesiyle adaylar belirleyerek PKK’yı siyasi boyutta da yok edebilecek birliktelik diyorum ben. (…) Bunu neyle yapacak? Biz de diyoruz ki, bunu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yapanlarla beraber yapabilirsiniz. Öyle bir niyetiniz olursa biz de gerekli desteği veririz”. Bir süre önce Erdoğan’ın tasvip edilmeyenlerin kazanması durumunda yine kayyım gelir mealindeki sözlerini de dikkate alarak düşününce, bölgede seçmene dönük sıkı bir kıskaç faaliyetinin devreye gireceğini anlamak zor değil. Üstelik bu kuşatmanın her yol mubah prensibiyle işleyeceği de anlaşılıyor.
“Bu strateji lafa dayalı strateji değil. Türkiye gerçeğine, siyasi partilerin konumuna, MHP’nin gücünü beraberinde düşünen bir stratejidir ve bunların matematiksel desteği de vardır. Ama herkesin pusuda olduğu, tuzak kurduğu, değişik ilişkiler içerisinde bulunduğu ortamda biz herhalde safız, ama aptal olmadığımızı da göstermeliyiz”. Bahçeli’nin iktidar için çizdiği savunma stratejisinin, ittifak ilk kurulduğunda çokça iddia edildiği gibi pasif bir eklemlenme olmadığı görülüyor. İstanbul gibi seçmenin yüzde yirmisini barındıran bir kentteki mütevazı oyundan bile vazgeçebileceğini söyleyen Bahçeli, partisini 2014 yerel seçim seviyesine yakın bir sonuca taşıyacak hesabın peşinde.
MHP, 2014 yerel seçimlerinde belediye başkanlığı ve belediye meclisi üyeliklerinde hiç azımsanmayacak oy almış ve aralarında önemli büyükşehir belediyeleri de bulunan bazı yerel yönetimleri de kazanmıştı. Şimdi de, Adana, Mersin, Manisa, Etimesgut, Polatlı gibi bazı merkezlerde şimdiden aday açıklayarak AKP teşkilatlarını da içine alan bir kabul zemini kuruyor. Bahçeli’nin Türkeş’e atfen söylediği “zafer hırsızı olmamak” tavrının yanında, karşılıksız zafer hediye etmeye de niyeti olmadığı anlaşılıyor. Elinde olan belediyeleri korumuş, hatta yenilerini eklemiş, oy oranını ve ittifak içindeki ağırlığını artırmış bir MHP için hazırlık yapılıyor. Bahçeli’nin her merkezde ittifak yapılmamasına rağmen hesapların 81 il için yapıldığını söylemesi de bu yüzden.
Geçtiğimiz gün açıklanan ekonomik programdaki öngörü ve hedeflere bakıldığında, yerel seçime gidilen takvimin AKP için iktidarının en zorlu seçim dönemi olacağına kuşku yok. Seçim dönemi, bütün göstergelerin dip yapacağı 2018 son çeyreği ile, 2019 ilk çeyreğini kapsıyor. Enflasyondan işsizliğe ekonomik krizin çok güçlü hissedilir olduğu ve seçim yatırımı sayılabilecek hamleler için de fazla imkan olmadığı bir dönem. “Bu da geçer” dışında bir söz söylenemeyen krizin iktidara bir maliyeti olacağından kimsenin kuşkusu yok, Bahçeli’nin de yok. Bu konjonktürde pazarlık masasına hiç de güçlü kozlarla oturmayan Erdoğan’ın da, enerjisini MHP’yi geriletmeye değil de, daha çok teşkilatını iknaya yönelteceğine ilişkin işaretler artıyor.
İktidar blokunun daha önce de olduğu gibi büyük ölçüde Bahçeli tarafından çizilen stratejisi, önemli endişelerin ürünü olmakla birlikte nispeten kolay olacağına inanılan “engelleme” hamleleriyle örülü. Zaten bu stratejinin en güçlü tarafı, muhalefet cephesinde yaratabildiği endişenin kendisindekinden fazla olabilmesi. Uzunca bir süredir muhalefet aktörleri iktidardan daha endişeli; bazen “ya yine olmazsa”, bazen de “ya yine olursa” diye. Sürekli tereddütlü muhalefet karşısında, iktidarın etrafında toparlanma talimatına uyan seçmen bir tarafta, iktidar karşısında hep yenik hisseden hayli dağınık, moralsiz ve inançsız seçmen diğer tarafta. Ancak yine de, “kısa menzil” tuzağına düşüp “yüklenin, bu sefer yıkılacak” demeden, “neymiş bu yapısal sorunlar, yapısal sorunlar” yaklaşımına cevap üretebilecek ve cesurca birlikte davranabilen bir muhalefet perspektifinin tehdit edici veya geriletici olabilmesi mümkün. En azından Bahçeli böyle bir “tehlike” görüyor. Muhalefet partilerinin ve seçmeninin henüz ne gördüğünü anlamamıza yarayacak verilere ise sahip değiliz.
Yazarlar
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTürk-Rus-Çin ittifakı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayÇin yoksulluk tuzağından nasıl çıktı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDemokrasinin içerideki ve dışarıdaki dinamikleri 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERBolsonaro’nun tarihi mahkûmiyeti 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTektonik Kırılmalar: Liberalizmin Tasfiyesi ve Müslümanlar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKültürel hegemoni savaşı: Türkiye’ye bak, Amerika’nın geleceğini gör 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞUR“Bize bir ömür daha lazım…” 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet farkında mı? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCHP’liler için bir seçimlik başarı mı, Türkiye’nin demokratik dönüşüm mü? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖzgür Özel ve siyasi drama… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünyayı çılgınlar yönetiyor; akıllı olmak gerek… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYeni Diyanet İşleri Başkanı 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunStalin ‘Huzur Türklükte’ demiş! Cidden mi? 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCHP’ye kayyım davasında AK Parti’nin eli var diyen yok ki… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTopunuz bir İspanya Başbakanı kadar olamadınız... 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluZeytine ağıt 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKalıcı fakirlik ve pahalılık 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTeflon siyaset 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAltın ve boksit madenleri, elektrik, kahveci… Yeni bir el koyma mı geliyor? 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANTürkiye kötüye gidiyorsa AKP’nin oyu neden yüzde 30 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİç Sömürge: Gücün İçeriye Yöneldiği Karanlık Düzen 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan’ın bütün akbabaları aşkına 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Al sana misilleme”… 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEskinin Öldüğü, Yeninin Henüz Doğmadığı Bir Dönem.. 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluHukuksuzluktan daha pahalı bir nesne yok 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“BACASIZ SANAYİ” ALARM VERİYOR… 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalCharlie Kirk cinayeti ve ‘radikal sol’ 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKKıyamet saatini durdurmak 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANGerilimle yönetmek ya da gerilimi yönetmek 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTürkiye’nin Kürt Sorununu çözecek yaklaşım neden Suriye’de uygulanmasın? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞGürsel Tekin konusunun pek konuşulmayan tarafı 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'nin umudu eğitim: Cumhuriyet’in en önemli başarısı, bugün sınav usulsüzlüğü ve fırsat eşitsi 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.08.2025
17.08.2025
17.08.2025
21.07.2025
6.07.2025
30.06.2025
27.05.2025
6.04.2025
23.02.2025
16.02.2025