Kemal CAN
Bahar aylarında -neredeyse pandemi ile birlikte- iktidarın akıl almaz ataklarına maruz kaldık. Salgına rağmen meclis daha uzun çalıştırılarak bir dizi yasal düzenleme yapıldı, her alandan karma paketler halinde idari kararlar alındı ve çoğu son derece kışkırtıcı tartışma fitilleri ateşlendi. Herkese “ne oluyor” dedirten bir sağanak halindeydi yaşananlar. Meclis kapandı, yaz ayları biraz ortalık durulur derken, dış politika krizleri sökün edip yetişti. Mavi Vatan, Ege-Doğu Akdeniz meseleleri, herkese posta koyarak göze alınacak bedellerden bahsetmeler. Baro düzenlemesi, Ayasofya’nın açılması, yerel yönetim ablukasının iyice sıkılaştırılması, İstanbul Sözleşmesi‘nin tartışmaya açılması, Karadeniz’de gaz müjdesi. Hepsi kendi başına birkaç aylık gündemi doldurabilecek başlıklar çok kısa bir süreye yığıldı. Tek tek başlıkların ne olduğu kadar hamle sağanağının şok edici bir hız ve yoğunlukta icra edilmesi önemliydi. Öyle de oldu. Kimileri olup biteni erken seçim habercisi saydı, kimileri gündem değiştirme oyunları diye değerlendirdi. “Bu işin arkası nasıl gelecek”, “hilafet ilanı mı yola çıktı, savaş mı kapıya dayandı” soruları sorulmaya başlandı. Ne erken seçim kapısı açıldı ne “gerçek gündem” kendini hissettirdi ne de savaş veya hilafet adımları sıklaştı.
Meselenin özü, hamlelerin öncelikli hedefi, acilen alınmak istenen sonuç fazla karmaşık değildi aslında. Yan amaçlar, gizli ajandalar, akıl ermez hesaplar dikkatten kaçsa veya fark edilemese bile, fazla sere serpe bir niyet kendini açık ediyordu: Yapabilecekleri, yapabilirlik kapasitesini ve gücü olağanüstü abartmak; karşısında durabilecek herhangi bir organize kuvvet olmadığını, niyet edeceklerin kapasite sorunlarının kendisinden de fazla olduğunu bariz biçimde ortaya çıkartmak. Bir taşla iki kuş. “Dedik mi yaparız, daha fazlasını da yaparız, kimse de bizi durduramaz” şeklinde özetlenebilecek bir toplam mesaj. “Eriyor, yönetemiyor, sıkıntıda laflarına aldırmayın, öyle bile olsa benim gücüm ve iktidarım; gözü karalığım ve saldırganlığım yerinde” demenin en düz ifadesi. Üstelik aynı anda hem içeriye hem dışarıya. Dış politika sorunları iç siyaset malzemesi olarak kullanılmakla kalmayıp, içerde uygulanan taktikler ve üslup dış politikaya da taşınmaya başlandı. Gerilim yükselterek veya aşırı zorlayarak karşı tarafın birlikteliğini bozmaya çalışmak, her meseleyi kişisel zemine çekmek, hak-hukuk ve diyalog seçeneklerini özellikle ezerek gücün diliyle konuşmak. Çok hamaset, bol gürültü, tatmin edici tehdit ve sadık destekçilerin gösteri soslarını da eksik etmemek.
Bu gürültülü atak döneminin incelikli bir stratejinin eseri olmadığını, yüksek bir siyasi zeka tarafından tasarlanmadığını başından itibaren düşünüyorum ama hem alınan sonuçlara hem de gelinen noktaya bakınca, bunun kanaatten daha belirgin bir durum olduğu söylenebilir. Ancak gayet açık ve son derece kaba olan hedeflerin önemli bir kısmının başarıldığı da ortada. Daha bir yıl önce ağır bir seçim yenilgisi almış olan, başta ekonomi olmak üzere sürmekte olan sorunların hiçbirinde mesafe alamayan -zaten böyle bir niyet göstermeyen-, hâlâ bir hikaye kuramayan iktidar, içerde ve dışarda gerilemekte olan ve zorda kalan bir aktör görüntüsünü soluklaştırmayı başardı. İçeride ve dışarıda kendisini durdurabilecek kimse olmadığını bir şekilde kabul ettirdi. Herkesi olmayacağı gayet açık olan kavgalara çağırıp, minderin (ringin) boş görüntüsünü ileri sürerek en azından böyle bir illüzyon yaratabildi. Fakat bu sonuç, -iddia edilenin aksine ve olması gerektiği biçimde- esnaf hesabıyla “zarardan kâr etme” veya zararı önemsizleştirme hamlesiydi, ileriye taşınabilir fazladan bir kazanç vadetmiyordu (araştırmalar da öyle söylüyor). Ayrıca atakların aynı yoğunlukta ve yüksek başlıklarla devam ettirilmesi için heybede yeterince -bazıları da fazla sağlam çıkmadı- turp yoktu. Oruç Reis’i Akdeniz’de durdurmaya kalkışacak çıkmasa da alıp gelebileceği bir şey de yoktu.
İktidar, karşısındaki herkesin ayarını bozacak bir süratle girdiği bu parkurda, -başlangıçta rakiplerinin- giderek kendi ayarını da bozarak ilerledi. Neticede herkesi sıkıştıracak yüksel gerilim üretmenin, üreten için de bazı maliyetleri var. Önüne çıkan veya kendisine yetişen olmasa bile, aynı hızda devam edecek yakıtta da sıkıntı var. Döviz politikasında olduğu gibi olan yakıtın tamamı hesapsızca harcansa da, kapasite eksiğini kapatmak için çıkılan bu hız seviyesinde ve solo performansta zaaflar, savrulmalar daha görünür oluyor. İstanbul Sözleşmesi’ndeki sert fren, 2. baro fiyaskoları ve Akdeniz efelenmesinin sonuçsuzluğu bariz örnekler. Peki bu kaba strateji tekleyince hız düşürüp yeni bir plan mı devreye alınıyor? Hayır. Onun yerine yapılabilirlik imkanları, daha düşük olsa da kışkırtıcılık dozu çok daha yüksek çıkışlarla sürdürülmeye çalışılıyor. Bahçeli tarafından işareti verilen, bazı AKP sözcülerinin de peşine takıldığı idam tartışması böyle bir girişimdi. Macron ile yaratılan aşırı kişiselleştirilmiş tartışma, sonuçsuzluğu telafi hamlesi gibi görünüyor. Kulislere sızdırılan siyasi partiler ve seçim yasası değişikliği hazırlığı ile yerel yönetimleri daha da sıkıştırma hamleleri de benzer başlıklar. Süleyman Soylu’nun Anayasa Mahkemesi’ne, Bahçeli’nin TTB’ye saldırmasını da özellikle not etmek gerekir.
Onlarca kere ısıtılmış ve artık iyice dibi tutmuş, en iştahlı savunucularının bile sonuç çıkmayacağına inandığı idam çıkışı, beklendiği gibi ciddi bir dalgalanma yaratmadı. Zaten meselenin asıl zorlu tarafı dış politikada ve yalnızlaşmayı tasfiye sınırına kadar yükseltmek çok beklenir bir hamle gibi durmuyor. Süleyman Soylu’nun sözleri de yüksek destek almayan kişisel bir çıkış sınırında kaldı, pek ilerletilmedi. Toplam seçmenin yüzde 60’ından fazlası, iktidar seçmeninin üçte biri tarafından inandırıcı bulunmayan salgın verileri üzerinden TTB’ye saldırmanın ise işe yaramak şöyle dursun, yine kendi tabanında tepki yaratmış olduğunu görmemek mümkün değil. Ancak bu denemeler devam edecek hatta daha organize bir hal alacak sanıyorum. Neticede bilgiden çok kanaat servis eden İletişim Başkanlığı yetmemiş gibi bir de “algı yönetim merkezi” oluşturuluyormuş. Metropoll’ün Özer Sencar tarafından açıklanan son anketinde yaz boyu süren atakların iktidar lehine pek bir sonuç üretmediği (muhalefet için de durum öyle) görülüyor. Yani bu kadar rüzgar, böylesi gürültü fazla bir değişiklik yaratmamış. İşte bu yüzden iktidar önümüzdeki günlerde “kitabın ortasından” ve en sonda söylenecek sözden başlayarak konuşmaya devam edecek. İbrenin biraz daha iç politikaya dönmesi ve daha dikenli mevzulara yayılması da kuvvetli olasılık.
Yazarlar
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTürk-Rus-Çin ittifakı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayÇin yoksulluk tuzağından nasıl çıktı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDemokrasinin içerideki ve dışarıdaki dinamikleri 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERBolsonaro’nun tarihi mahkûmiyeti 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTektonik Kırılmalar: Liberalizmin Tasfiyesi ve Müslümanlar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKültürel hegemoni savaşı: Türkiye’ye bak, Amerika’nın geleceğini gör 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞUR“Bize bir ömür daha lazım…” 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet farkında mı? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCHP’liler için bir seçimlik başarı mı, Türkiye’nin demokratik dönüşüm mü? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖzgür Özel ve siyasi drama… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünyayı çılgınlar yönetiyor; akıllı olmak gerek… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYeni Diyanet İşleri Başkanı 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunStalin ‘Huzur Türklükte’ demiş! Cidden mi? 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCHP’ye kayyım davasında AK Parti’nin eli var diyen yok ki… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTopunuz bir İspanya Başbakanı kadar olamadınız... 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluZeytine ağıt 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKalıcı fakirlik ve pahalılık 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTeflon siyaset 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAltın ve boksit madenleri, elektrik, kahveci… Yeni bir el koyma mı geliyor? 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANTürkiye kötüye gidiyorsa AKP’nin oyu neden yüzde 30 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİç Sömürge: Gücün İçeriye Yöneldiği Karanlık Düzen 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan’ın bütün akbabaları aşkına 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Al sana misilleme”… 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEskinin Öldüğü, Yeninin Henüz Doğmadığı Bir Dönem.. 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluHukuksuzluktan daha pahalı bir nesne yok 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“BACASIZ SANAYİ” ALARM VERİYOR… 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalCharlie Kirk cinayeti ve ‘radikal sol’ 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKKıyamet saatini durdurmak 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANGerilimle yönetmek ya da gerilimi yönetmek 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTürkiye’nin Kürt Sorununu çözecek yaklaşım neden Suriye’de uygulanmasın? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞGürsel Tekin konusunun pek konuşulmayan tarafı 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'nin umudu eğitim: Cumhuriyet’in en önemli başarısı, bugün sınav usulsüzlüğü ve fırsat eşitsi 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.08.2025
17.08.2025
17.08.2025
21.07.2025
6.07.2025
30.06.2025
27.05.2025
6.04.2025
23.02.2025
16.02.2025